1. Sınıf Mülki İdare Amirliği Aslında Ne Getiriyor?

05/07/2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve Mülki idare amirliği hizmet sınıfında bazı düzenlemeler yapan 5540 sayılı Kanunla ilgili olarak geçtiğimiz günlerde iki ana dosya yayımlamıştık. Bugün ise mülki idare amirliği hizmet sınıfı içinde çalışan bir ziyaretçimizin sistem değişikliğine ilişkin değerlendirmelerini yayımlıyoruz. Detaylar için başlığa tıklayınız.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 07 Temmuz 2006 00:13, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

1. SINIF MÜLKİ İDARE AMİRLİĞİ SİSTEMİNİ DOĞRU ANLAMAK

Mülki İdare Amirlerini atama ve yükselmelerini önemli ölçüde etkileyecek, üst düzey görevler ve özellikle valiliğe yükselmeyi kuralsızlık ve keyfilikten kurtaracak olan 1.sınıf mülki idare amirliği sistemini düzenleyen yasa uzun bir bekleyişten sonra, TBMM'nin tatile girmesinden hemen önce kabul edilmiş bulunmaktadır.

Sözlerime başlamadan önce yasanın, yıllar önce hazırlanmasına başlanmasından itibaren katkısı bulunan ve emeği geçen tüm meslek mensuplarına, derneğimize ve son anda gündeme alınarak yasalaşmasında çaba gösteren yöneticilerimize ve yasama meclisi üyelerine meslek camiası, Ülkem ve Ulusum adına şükranlarımı sunuyorum. Sistemin ülke yönetimine iyi yönetim şeklinde yansıyacak katkısı, gelecekte özellikle taşra yönetiminde açıkça görülecek ve bu da doğal olarak insanlarımıza olumlu olarak yansıyacaktır. Ülkem ve Ulusum adına teşekkürümün nedeni budur.

Bu yasa, 1 temmuz 2006 tarihinde saatler sabahın 5 ini gösterdiğinde, TBMM de uykusuz ve yorgun olmalarına rağmen çalışmaya devam eden yasama meclisi üyeleri tarafından süratle görüşerek kabul edilmiştir. Sabah haberleri aktaran medyada konu, birinci sınıf mülki idare amirliğinin oluşturulduğu ve artık bu görevlilerin yüksek maaşlar alacağı şeklinde algılanmış ve kamu oyuna bu şekilde aktarılmıştır. Toplumsal hafızası zayıf olan ülkemiz kamuoyunun bir de yanlış bilgilendirme nedeniyle konuyu yanlış algılamaması ve aydınlatılması için sistemin neden oluşturulduğunu ve ne getireceği konusunda bir kez daha yazmak gereği doğmuştur.

Mülki İdare Amirliği, taşrada Devletin ve Hükümetin yetki genişliği ilkesi doğrultusunda temsil edildiği, kanunun ve hukukun güvencesi, herkesin güvenini kazanmış, adil ve tarafsız olması gereken önemli bir meslektir. Mülki İdare Amirleri de bu düşünceyi pekiştirmek ve sürdürmek üzere görev alan, hükümetin programları ve emirleri doğrultusunda taşrada her türlü hizmetin yürütülmesini sağlayan, koordine eden ve denetleyen kamu yöneticileridir.

Mülki İdare Amirliği Hizmetleri Sınıfı, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 36/IX maddesine göre; Valiler ve kaymakamlar ile bu sıfatı kazanmış olup, İçişleri Bakanlığı merkez ve iller kuruluşunda çalışanları ve maiyet memurlarını (kaymakam adayları) kapsamaktadır.

Nasıl Mülki İdare Amiri Olunmaktadır?

1700 Sayılı Dahiliye Memurları Yasasının 2/B maddesi uyarınca; üniversitelerin siyasal bilgiler, hukuk, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler fakülteleri ve bunlara denk okulları bitirenlerden, KPSS ve İçişleri Bakanlığı sınav sonucu başarılı olabilenler, kaymakam adayı olarak Mülki İdare Amirliği Sınıfına girebilmektedirler.

Uzun bir yetiştirme sürecinden sonra kaymakam olunabilmektedir. Bu süreç; İl Stajı, Kaymakam Refikliği Stajı, Teftiş Stajı, Yurtdışı Stajı, Kaymakam Vekilliği ve Kaymakamlık Kursunu kapsamaktadır.

Kaymakam atama ve yükselme işlemleri ?Mülki İdare Amirleri, Değerlendirme ve Yer Değiştirme Yönetmeliği? uyarınca yapılmaktadır. Merkeze ve Teftiş Kuruluna atamalarda kural, üstün başarılı ve başarılı Mülki İdare Amirlerinin seçilmesidir.

Bu Yönetmeliğe göre, ülke 5 coğrafi bölgeye ayrılmış olup, her bölgede 5 yıl çalışmak zorunludur. Ayrıca, sınıflanan ilçelerde görev süreleri ve eşdeğer görevler aşağıdaki gibidir:

Grup Hizmeti No Grup Hizmetinde Geçecek Yıl Kaymakam Vali Yardımcısı Hukuk İşleri Müdürü  
I 5 Yıl I. Sınıf İlçe Kaymakamlığı I. ve II. Sınıf İl Vali Yardımcılığı I. Sınıf İl Hukuk İşleri Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı
Hukuk Müşaviri
Daire Başkanları
II 5 Yıl II. Sınıf İlçe Kaymakamlığı I. ve II. Sınıf İl Vali Yardımcılığı I. ve II. Sınıf İl Hukuk İşleri Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı
Hukuk Müşaviri
Daire Başkanları
III 5 Yıl III. Sınıf İlçe Kaymakamlığı II. ve III. Sınıf İl Vali Yardımcılığı II. ve III. Sınıf İl Hukuk İşleri Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı
Hukuk Müşaviri
Daire Başkanları
IV 4 Yıl IV. Sınıf İlçe Kaymakamlığı III. ve IV. Sınıf İl Vali Yardımcılığı III. ve IV. Sınıf İl Hukuk İşleri Müdürlüğü Şube Müdürü
Eğitim Uzmanı
V 3 Yıl V. Sınıf İlçe Kaymakamlığı - - -
Grup Dışı 2 Yıl VI. Sınıf İlçe Kaymakamlığı - - -

Nasıl Vali Olunmaktadır ?

Valiliğe atanma, 5442 sayılı İl İdaresi Yasasının 6. maddesi uyarınca, ?İçişleri Bakanlığı inhası, Bakanlar Kurulunun kararı ve Cumhurbaşkanının tasdiki ile? olmaktadır.

657 sayılı Yasanın 59. maddesi uyarınca ?istisnai memurluklar? arasında sayılan Valiliğe atanmak için, aynı yasanın 48. maddesinde belirlenen genel ve özel şartlar dışında bir koşul aranmamaktadır. İl İdaresi Yasasının hükümetlere Vali atamaları konusunda tanıdığı çok geniş yetki Hükümeti, Vali atanacak kişiler için devlet memuru olabilmenin gerektirdiği genel şartlar dışında hiç bir şart ile sınırlamamıştır. Bu yetkiye dayanarak hükümet her hangi bir kişiyi Vali olarak atayabilmektedir.

Her Mülki İdare Amiri, mesleğe adım atışından itibaren meslekte yükselebilecek zirve olarak gördüğü Valilik statüsüne ulaşmayı istemekte ve bunun için çalışmaktadır. Gerek İl sayısının sınırlı oluşu, gerekse kanunlarımızda Vali atamaları konusunda hükümetleri belirli kurallara uymak konusunda sınırlayan hükümler olmayışı, başarılı da olsa tüm Mülki İdare Amirlerine Vali olabilme imkanını vermemektedir. Bu durum sadece çalışarak ve başarılı bir Mülki İdare Amiri olarak Valilik görevine ulaşamayacağını fark eden meslektaşların çalışma şevkini kırarak onları farklı davranışlar içine itmektedir. Bu yönelişler bir yandan meslek mensuplarının siyasallaşması sonucunu doğururken bir yandan da, vatandaşların, yansızlığına gölge düşen, devletin temsil edildiği bu yöneticilere ve dolayısıyla Devlete güvensizliği gibi önemli ve olumsuz bir sonucu ortaya çıkarmaktadır. Öte yandan mesleğinde başarılı olarak Vali olabilecek kapasiteye ulaşan Mülki İdare Amirleri Vali olamamaktan maddi ve manevi kayıplara uğramakta, çalışma istekleri kırılmaktadır.

İşte bu sakıncaları ortadan kaldırmak için her Mülki İdare Amirinin maddi ve manevi tatminini sağlayacak farklı bir statünün oluşturulması gerekmektedir. Böylece Valilik olmasa da o yolda önemli bir basamak olarak sayılabilecek I. Sınıf Mülki İdare Amirliği konumuna gelmek için meslek mensupları çalışmaya ve başarıya teşvik edilmiş olacaktır. Bu da taşrada kamu hizmetlerinde etkinlik ve verimliliğin arttırılması, dolayısıyla insanlarımıza daha iyi hizmet vermek sonucunu doğuracaktır.

İyi bir seçimle göreve alınması gereken Mülki İdare Amirleri arasından yine özellikleri ve başarıları nedeniyle I. Sınıf Mülki İdare Amirliğine seçilenler, Vali atamalarını yapacak olanlar için de uygun bir seçenek yelpazesi olarak sunulacaktır. Böylece her biri bilgi ve deneyim birikimine sahip, yeterliğini ve yeteneğini kanıtlamış I. Sınıf Mülki İdare Amirleri arasından. Valiler seçilerek atanacaktır. I. Sınıf Mülki İdare Amirliği sistemi ile hem meslek grubunun tüm mensuplarına zirveye ulaşma yolu açılmakta hem de Valileri atayacaklara uygun kişileri seçme imkanı sağlanmış olmaktadır.

Valiler Ve Belirlenen Bakanlık Üst Düzey Yöneticileri Neden Sadece 1. Sınıf Mülkî İdare Amirleri Arasından Atanmalıdır ?

İl İdaresi Yasasının hükümetlere Vali atamaları konusunda tanıdığı çok geniş yetki, Hükümeti vali atanacak kişiler için devlet memuru olabilmenin gerektirdiği genel şartlar dışında hiç bir şart ile sınırlamamıştır. Bu yetkiye dayanarak hükümet her hangi bir kişiyi Vali olarak atayabilmektedir. Nitekim olağanüstü yönetim dönemlerinde bu tür atamalar yapılmış, asker kökenli kişiler Vali yapılmıştır. Kimi zaman bir avukatın, kimi zamanda bir öğretim üyesinin Vali atandığı görülmüş, son yıllarda da polis kökenli kişiler Vali olarak atanmışlardır. Tüm bu atamalar ya istisnai olmakta ya da çok azınlıkta kalmakta, Valiler yine Mülki İdare Amirleri arasından atanmaktadırlar. Bunun gerekçesi çok açıktır:

Bir kamu üst düzey yöneticiliği olarak Valilik, belirli konularda uzman olmaktan çok daha fazlasını gerektirmektedir. Askeri konularda, güvenlik konularında, hukuk alanında ya da her hangi bir bilim dalında uzman olmak Vali olmak için yeterli olmamaktadır. Çünkü Vali olarak sayılan bu konular da dahil olmak üzere devletin insanlara sunmuş olduğu tüm kamu hizmetlerinin veriliş gerekçelerini, yöntemlerini bilmek, bu hizmetlerin sağlıklı bir şekilde sunulmasını sağlamak, kamu yönetim birimleri arasında eşgüdümü sağlamak ve onları denetlemek gibi pek çok konuda bilgi ve deneyim sahibi olmak da gerekmektedir. Mülki İdare Amirlerinin sayılan bu çok ve çeşitli konularda bilgi ve deneyim sahibi olmaları da elbette ki bir okul eğitimiyle, bir diplomayla ya da kısa süreli bir çalışma sonucunda sağlanamamaktadır. Kaymakam adaylığı döneminden itibaren başlayan bu öğrenme ve deneyim kazanma süreci, küçük ilçelerden başlayarak zamanla büyüyerek sorunları çeşitlenen ilçelerde ve illerde (vali yardımcısı olarak) çalışılan yılları kapsamaktadır. Mülki İdare Amirliğine atılan ilk adımdan itibaren üst düzey kamu yöneticisi olarak kaymakamlar, kamu hizmetlerinin sağlıklı bir şekilde sunulmasını sağlamak için işbirliğini, eşgüdüm ve denetimi yapmaya başlamaktadır. Bu şekilde deneyim kazanan Mülki İdare Amirleri ülkenin çok çeşitli yerlerinde değişik konu ve sorunlarla karşı karşıya gelmekte ve çözüm yolları arayıp bulmaya çalışmaktadırlar.

Örnek verecek olursak; tarım alanında; tütünden, pamuğa, pancardan, narenciyeye, haşhaşa varana kadar her çeşit ürünün üretilmesini gözleyerek, sorunlarını ve çözümlerini öğrenmek, ülkenin çeşitli yörelerinde yetiştirilen değişik hayvancılık tekniklerinden haberdar olmak, bir yerde etnik ayrılıklardan diğer yerde mezhep ayrılıklarından başka bir yerde de sınırdan kaynaklanan güvenlik sorunlarıyla ilgilenmek, çalışıma hayatında meydana gelen grev, lokavt gibi sorunlar karşısında çözüm bulmaya çalışmak ve halkın devletten beklediği akla gelecek tüm konularda bilgi sahibi olmak gerekmektedir. Mülki İdare Amirleri bu bilgi ve deneyimlere, ülkenin her köşesinde çalışarak ve her çeşit sorunla karşı karşıya gelerek ve onları çözmeye çalışarak ulaşmaktadırlar. Oysa ülkemizin belirli yörelerinde çalışmayan bir doktor şark çıbanı konusunda, bir ziraat mühendisi haşhaş konusunda ya da bir güvenlik veya din görevlisi Şii inançtaki vatandaşların davranışları konusunda yüzeysel bilgi sahibi olabilseler de uygulamaya ilişkin, derinlemesine deneyim sahibi olamamaktadırlar.

İşte, başta güvenlik olmak üzere, eğitim, sağlık, tarım, hayvancılık, imar bayındırlık gibi pek çok konuda sorumlularla birlikte bilgi sahibi olma gerekliliği, Mülki İdare Amirlerine, mesleğe adım atılmasıyla birlikte yüklenmekte ve her çalışma yeri ve yılından sonra bu birikim artmaktadır,

Uzun yıllar süren emek ve bilgi gerektiren bu kapasiteye ulaşmak, valiliğe meslek dışından atananlar için güç olmaktadır. İl yönetiminin gerektirdiği bu birikime sahip olmak en azından bu kişilerin bir süresini almakta, bu süre de o ilin yönetimi için kayıp teşkil etmektedir.

İşte bu açık gerekçeler, farklı istekleri olsa dahi hükümetleri, Valileri Mülki İdare Amirleri arasından atamaya yöneltmektedir. Meslek dışından atanan ve çok başarıyla görev yürüten Valiler elbette olmuştur. Ancak bunların azınlıkta kalmakta olduğu ve kendi görev dallarında daha büyük başarıyla hizmet edebilecekleri de gözardı edilmemelidir.

İşte belirtilen bu nedenlerle Valiler ve İçişleri Bakanlığının üst düzey yöneticileri, başarıları nedeniyle I. Sınıf Mülki İdare Amiri olmaya hak kazananlar arasından yapılmalıdır. Bunu sağlayacak kararlılık bu yasanın kabul edilmesiyle gösterilmiş bulunmaktadır. Sistem taşra yönetimine doğrudan, merkezi yönetime de Vali ve Kaymakamların yetki genişliği ilkesi doğrultusunda bulundukları mahalde Devletin ve Hükümetin, kısacası merkezi yönetimin temsilcisi olmaları nedeniyle dolaylı olarak olumlu katkılarda bulunacaktır. Sistemin doğru işlemesini sağlamak; nesnel kararlar almak ve doğru adayların 1. sınıf mülki amirliğe ulaşmasını sağlamak konusunda rolü bulunan vali, mülkiye müfettişi ve diğer değerlendiren kişi ve kurumların sorumluluğunda bulunmaktadır. Yasama organı görevini yapmıştır, sıra Mülki İdare Amirlerindedir.

Görüldüğü gibi, 1.sınıf mülki idare amirliği sistemini sadece Mülki Amirlerine zam olarak algılamak, hem bir eksiklik hem de önemli hedefleri olan sistemin kendisine haksızlık olacaktır.

Ö. Faruk GÜNAY,
Kaymakam,
KİHBİ Daire Başkanı

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber