AKP Cumhurbaşkanlığında sürpriz yapabilir mi?

Haber Giriş : 06 Ağustos 2006 09:10, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Recep Tayyip Erdoğan, gerçekten, Turgut Özal ve Süleyman Demirel gibi başbakanlıktan cumhurbaşkanlığa geçmek istiyor mu?

Recep Tayyip Erdoğan, gerçekten, Turgut Özal ve Süleyman Demirel gibi başbakanlıktan cumhurbaşkanlığa geçmek istiyor mu? Erdoğan'ı yıllarca izleyen ve siyasi biyografisini yazmış bir gazeteci olarak bu soruyu hep, "herhalde, hatta mutlaka ister" diye cevapladım. "Peki olacak mı, olabilir mi?" Bu, normalde abes bir soru. Başbakan olabilen birinin cumhurbaşkanlığına bir engel bulunmaması lazım. Ama burası Türkiye. Gerekçe de malum: Emine Erdoğan başörtülü!

Kimileri Erdoğan'ın her türlü krizi göze alıp Çankaya Köşkü'ne çıkacağını, diğerleri de kriz yaşanmaması için eşi başörtülü olmayan "makul" bir ismin aday gösterileceğini savunuyor.

Ankara'ya gidene kadar ben de ilk gruptakilere yakındım. Tıpkı hükümetin önemli bir bakanı gibi "Bir şey olmaz. Düne kadar hakkında 'muhtar bile olamaz' diyorlardı, başbakan oldu" diye düşünüyordum. Ve Ankara'ya geldim...

Galiba Köşk'e çıkmayacak
Biliyorum, Erdoğan mutlak kararını henüz almış olmayabilir. Almış olsa bile bunu yakınlarındakilerle, en azından benim görüştüğüm kişilerle paylaşmamış olabilir. Veya benimle konuşanlar, bir strateji gereği bazı olguları ve gerçekleri eğip bükmüş olabilirler...

Her neyse, AKP çevreleriyle yaptığım görüşmelerin ardından Ankara'yı farklı bir görüşle terk ediyorum: Galiba Erdoğan cumhurbaşkanı olmayacak.

Başına "galiba" eklememe rağmen çok iddialı bir cümle kurduğumun farkındayım. Gerekçelerimi şöyle sıralayabilirim:

1) AKP'liler Org. Yaşar Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanı olmasıyla yeni bir dönemin başladığını kabul ediyorlar;

2) Org. Büyükanıt'ın laiklik konusuna, Org. Hilmi Özkök'e kıyasla, daha açık, fazla ve sert vurgu yapmasını bekliyorlar;

3) Eşi başörtülü olan birinin Çankaya'ya çıkmasının rejim krizine yol açacağını biliyorlar;

4) Ortadoğu'nun kaynadığı, Kürt sorununun tırmandığı ve AB sürecinin devam ettiği bir dönemde böyle bir krizi asla istemiyorlar;

5) Zaten her türlü krizden uzak durdukları takdirde prestijlerinin ve kamuoyu desteğinin arttığını, son Org. Büyükanıt'ın atanmasında olduğu gibi, çok iyi görüyorlar;

6) Kaldı ki ordu ile zıtlaşmaları durumunda ABD, hatta AB'yi bile yanlarında bulabileceklerine emin değiller.

Rejim krizi istemiyor
Ayrıca Erdoğan'ın Köşk'e çıkması durumunda AKP'nin geleceğinin ne olacağı; 2007 genel seçimlerinde nasıl bir performans göstereceği de tartışmalı. Ama esas neden şöyle özetlenebilir: AKP rejim krizi istemiyor.

Bu sonuca, ilk olarak, hükümete yakın bir kaynakla yaptığımız bir sohbette vardım. Kendisi bana, çok açık ve net bir şekilde, tıpkı Org. Büyükanıt'ın atanmasında olduğu gibi, cumhurbaşkanlığı konusunda kriz bekleyenlerin de hüsrana uğrayacaklarını söyledi. Onun "asla çatışma olmayacak. Çünkü çatışma için iki taraf olur. Biz böyle bir çatışmada kesinlikle yer almayacağız" sözlerini kafamda not ettim. "Takiyye" filan yaptığını da sanmıyorum.

Ertesi gün röportaj yaptığım Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in de, "Halkımızın bize yüklediği sorumlulukların bilincindeyiz. Bindiğimiz dalı kesmeyeceğiz" sözlerini de hükümetin krizden uzak durmak için bazı tavizler verebileceğinin işareti olarak gördüm.

Dışardan biri olabilir mi?
Şahin'in, röportajın bir yerinde, cumhurbaşkanının illa milletvekili olması gerekmediği cümlesini dikkatli bir şekilde sarf etmesi ayrıca dikkat çekiciydi. Bu öylesine edilmiş bir laf olabileceği gibi, AKP'nin krizsiz çözüm arayışı içinde olduğunun delili olarak da değerlendirilebilir. Hatırlanacağı gibi, daha önce Org. Özkök'ün adı geçmişti, bugün de TBMM dışından bazı "akil adamlar"ın (hatta neden olmasın, "kadınlar"ın) adları da pekala geçirilebilir.

Seçenekleri şöyle özetleyebiliriz:

1) AKP krizi göze alırsa muhtemelen Erdoğan, az bir ihtimalle Abdullah Gül;

2) Krizden kaçınmak istenirse Mehmet Aydın, Vecdi Gönül gibi başörtü sorunu olmayan AKP'li makul bir isim;

3) Kriz bir fırsata dönüştürülmek istenirse dışardan kimsenin itiraz edemeyeceği bir isim.

Görüştüğüm AKP'lilerin çoğu bana, Washington'da cumhurbaşkanlığı ile ilgili neler konuşulduğunu, Org. Büyükanıt hakkında neler düşünüldüğünü sordular. Anlaşıldığı kadarıyla Başbakan Erdoğan, Eylül ayında yapması planlanan Beyaz Saray ziyaretinde en çok bu soruların yanıtları hakkında ipuçları arayacak. AKP karşıtı yerli ve yabancı odakların lobi faaliyetlerini, onun olası cumhurbaşkanlığını engelleme konusunda odaklaştırdıkları düşünülürse Erdoğan'ın Amerikan yönetiminden çok güçlü bir destek alabilmesi zor gözüküyor. Tabii ziyarete kadarki süreçte Washington'un gönlünü alacak çok büyük jestler yapar, yapabilirse durum değişebilir.

vatan

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber