Öğretim Üyesine Siyaset Yasağı

2547 sayılı Kanunun 59'uncu maddesine göre öğretim elemanları, siyasi partilere üye olabilmektedirler. Ancak, bir partinin genel başkan yardımcılığı görevini yürüten ve daha önce 1000'e yakın demeci bulunduğunu belirten Dr. Selçuk Özdağ'a, yönetmelikteki "izinsiz demeç veremez" hükmü dolaysıyla disiplin cezası verilmiş ve son olarak da üniversiteden uzaklaştırılması YÖK'e teklif edilmiştir. Yapılan işlem yanlış olup, uygulamaya imza atan idareciler daha sonra maddi ve manevi tazminat cezalarıyla karşı karşıya kalabilir. Sayın Özdağ'ın sitemize gönderdiği açıklama için başlığa tıklayınız.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 13 Ağustos 2006 00:19, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

AŞAĞIDAKİ AÇIKLAMA SAYIN SELÇUK ÖZDAĞ TARAFINDAN MEMURLAR.NET'E GÖNDERİLMİŞTİR

Ben Öğretim Görevlisi Dr. Selçuk Özdağ. Uzun zamandır (... Partisi)'de MKYK üyeliği ve Genel Başkan Yardımcılığı görevini ifa ediyorum. 11 Senedir de Muğla Üniversitesi BESYO (Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu)'da 7 senesi öğretim görevlisi, 4 senesi de Dr. Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktayım. Aralık 2002'de Rektörlük görevine atanan Prf.Dr.Şener Oktik üniversitede demokrat, adil, liyakati esas alan bir yönetim anlayışını hakim kılamadı.

Van 100.Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın olayında (.. Haber Ajansı) bu konu ile ilgili bana düşüncelerimi sordu. Ben de ... Partisi Genel Başkan Yardımcısı olarak Rektör Şener Oktik'in 1500 km kat ederek Yücel Aşkın'a destek vermeye gitmesine gerek yok, sayın Yücel Aşkın adaletin şefkatli kollarında, Rektör Şener Oktik önce kendi öğretim elemanlarına karşı adaleti olsun vb. bir demeç verdim. Bu demeç üzerine izinsiz demeç vermekten dolayı hakkımda soruşturma açıldı ve 3 sene kademe ilerleme durdurma disiplin cezası verildi. Bu karar idari yargıda görüşülüyor. 23 Mayıs 2006 tarihinde, Danıştay'a yapılan menfur saldırı ile ilgili Muğla'da bir yürüyüş yapıldı. Bu yürüyüşte ... Partisi bayrakları açıldı. Rektör Sayın Şener Oktik'te ve onun talimatıyla bazı öğretim elemanları ve idari personel bu bayrakların önünde yürüyüşe katıldı. Bu yürüyüş sonrası basım benim görüşlerimi almak istedi. Ben de .. Gazetesi muhabirine aşağıdaki demeci verdim:

".. Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ önceki gün Muğla'da gerçekleştirilen yürüyüşün Muğla Barosu tarafından tertiplendiğini, Baro Başkanı Ayla Kara'ya yakınlığı ile bilinen Rektör Oktik'in yürüyüşe katılımı zorunlu hale getirdiğini söyledi. Bazı dekanların öğretim üyelerini tehdit ederek yürüyüşe çağırdığını da öne süren Özdağ yürüyüşle ilgili şunları aktardı. .. Partisi, bütün ilçe teşkilatları ile gelmiş. Yaklaşık 1000 kişinin katıldığı yürüyüşte 700-800 ... bayrağı taşınıyordu. Hazırlanmışlar, örgütlenmişler. Rektör de ... örgütü ile birlikte yürüyüş yaptı."

Bu demeç üzerine hakkımda tekrar soruşturma açıldı. 1982 yılında çıkartılan 2547 sayılı YÖK Yasası Disiplin Yönetmeliğe göre "izinsiz demeç verilemez", fakat 05.07.1997'de çıkarılan yasa ile üniversite öğretim elemanlarının üniversitede idareci olmamaları koşulu ile siyasi partilere üye olup, üst kademelerinde de görev alabilecekleri izni verildi. Hem öğretim elemanlarına siyaset yapma hakkı veriliyor, hem de demeç verdiğimizde disiplin yönetmeliği işletilerek soruşturmalara maruz kalıyoruz. Yasalar yönetmeliklerin üzerindedir. Yönetmelikler yasalara aykırı hükümler içeremez. Şimdi son soruşturma ile Muğla Üniversitesi Yönetim Kurulu şahsıma Üniversiteden uzaklaştırma cezası verilmesini YÖK (Yüksek Öğretim kurumu)'e teklif etmiştir.

Böylece 2547 Sayılı YÖK Kanunun 59. maddesinin bana vermiş olduğu siyaset yapma hakkım, fikir ve ifade hürriyetim kısıtlanmaktadır. Dolayısı ile üniversite yönetimi bu yasayı hiçe sayıp, 1982'de çıkarılan Disiplin Yönetmeliğini uygulayarak görevini kötüye kullanmakta, keyfi tutum izlemekte ve suç işlemektedir.

Böylece Sayın Rektör, benim siyaset yapma hakkını elimden aldığı gibi, kamuoyu ve öğrencilerimin önünde şahsımı ve partimi küçük düşürmekte ve Ekim 2006'da Muğla Üniversitesinde yapılacak rektör adayı seçimi öncesinde öğretim üyeleri üzerinde üniversitede korku ve baskı oluşturmaktadır.

MKYK Üyeliği ve Genel Başkan Yardımcılığı süresince 1000'in üzerinde demeç vermiş ve bu demeçler nedeniyle hakkımda hiç soruşturma açılmamışken Sayın Rektör ile ilgili 2 demecim nedeni ile rektör adayı belirleme seçimi öncesinde soruşturma açılıp cezalandırılmış olmam oldukça manidardır. Bana siyaset yapma hakkı verildiğine göre fikir ve ifade hürriyeti, tenkit etme hakkım vardır. Ya siyaset yapma hakkı verilmemeli, ya da fikir ve ifade hürriyetimiz engellenmemelidir. Türkiye keyfilikler ülkesi değildir, demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir.

Türkiye'nin çok okunan bir web sitesi olarak sizleri bu konuyu kamuoyu ile paylaşmaya, demokrasiye, insan haklarına, fikir ve ifade hürriyetine, yasaları çiğneyenleri kamuoyunda teşhir etmeye katkı sağlamaya davet ediyorum.

Saygılarımla?
Öğretim Görevlisi
Dr. Selçuk ÖZDAĞ

MEMURLAR.NET'İN AÇIKLAMALARI

2547 sayılı Kanunun Siyasi partilere üyelik ve görev almayı düzenleyen 59'uncu maddesinde; "Yükseköğretim kurumlarının öğretim elemanları, siyasi partilere üye olabilirler; yükseköğretim kurumlarındaki görevlerini aksatmamak ve bir ay içinde kurumlarına bildirmek kaydıyla, siyasi partilerin merkez organları ile onlara bağlı araştırma ve danışma birimlerinde görev alabilirler. Şu kadar ki, bu durumdaki öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu ve Yükseköğretim Denetleme Kurulu üyesi, rektör, dekan, enstitü ve yüksekokul müdürü ve bölüm başkanı olamazlar, onların yardımcılıklarına seçilemezler. Yükseköğretim kurumlarının öğrencileri, siyasi partilere üye olabilirler. Siyasi partilere üye olan öğretim elemanları ve öğrenciler, yükseköğretim kurumları içinde parti faaliyetinde bulunamaz ve parti propagandası yapamazlar." hükmü yer almaktadır.

1982 tarihli, Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinin "Kademe İlerlemesinin Durdurulması"nı düzenleyen 9'uncu maddesinde ise Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiil ve haller arasında şunlar yer alamktadır:

"g) Bilimsel tartışma ve açıklamalar dışında, yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına resmi konularda bilgi veya demeç vermek,"

"n) Herhangi bir siyasi parti yararına veya zararına fiilen faaliyette bulunmak,"

"t) Siyasal ve ideolojik amaçlar dışında olan boykot, işgal, işi yavaşlatma gibi eylemlere teşebbüs etmek veya kamu hizmetlerini aksatacak davranışlarda bulunmak,"

Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde mezkur Yönetmeliğin bazı hükümlerinin Kanuna aykırı olduğu görülecektir. Kanunda geçen "yükseköğretim kurumları içinde parti faaliyetinde bulunamaz ve parti propagandası yapamazlar" ifadesi, yükseköğretim kurumları dışında parti faaliyetinde bulunabileceği anlamına gelmektedir.

Dolayısıyla bu çerçevede yapılan bir demeçle ilgili olarak disiplin cezası uygulamasının insanları yıldırma kasdıyla yapıldığı sonucu çıkarılabilir. Haksızlığa uğradığına inanların haklarını adli ve idari yargıda aramalarını öneririz. Haksızlık yapıp da kimsenin kendisine dokunamayacağını düşünen bir çok kamu görevlisinin emekli maaşı maddi ve manevi tazminat nedeniyle hacizli durumdadır.(6183 sayılı Kanunun gereğince emekli maaşının bir kısmı hacze konu olabilmektedir.)

Şuan güçlü olduğuna inanlar, bu güçlerinin devamlı olmayacağını bilerek haksızlık yapmadan kaçınmalıdırlar. Çünkü, adalet herkese lazımdır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber