Başçı: Banka dışı kesimin borcu bizim güçlü tarafımız

Başçı, yılın dördüncü enflasyon raporunu açıklamasının ardından, ekonomistlerin ve basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 28 Ekim 2015 15:19, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Başçı: Banka dışı kesimin borcu bizim güçlü tarafımız

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, "En temiz, en etkili, sistem üzerinde herhangi olumsuz bir etkisi olmayan düzenleme, 'herkesin gelirine göre orantılı borçlanması'. Bunu bütün borçların geneline yaygınlaştırmak için bankacılık sektörü bir alt yapı çalışması başlattı" dedi.

Başçı, yılın dördüncü enflasyon raporunu açıklamasının ardından, ekonomistlerin ve basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Hükümetin Orta Vadeli Program (OVP) kapsamında gelir giderlerle ilgili yaptığı değişikliklerin, enflasyon tahminlerine nasıl yansıdığına ilişkin değerlendirmede bulunan Başçı, şu anki OVP projeksiyonlarının, 2016-2017 için verdikleri enflasyon tahminleriyle uyumlu olduğunu söyledi.

Başçı, hem gelirlerin hem harcamaların GSYH'ye oranla bir önceki OVP projeksiyonuna göre daha yüksek bir patikada belirlendiğine işaret ederek, gelecek yıl yüzde 6,5 enflasyon tahminin bunlarla uyumlu olduğunu kaydetti.

"Hem harcamalar hem gelirler artacak" demenin, orada bir miktar enflasyon üzerinde baskı oluşturabileceği anlamına geldiğini vurgulayan Başçı, yüzde 6,5'i bu nedenle koyduklarını yoksa yüzde 5'e yakın bir rakam belirlemeyi arzu ettiklerini aktardı.

Bütçe açığının büyümediğini, gelirler ile harcamaların arttığını ancak bütçenin dengeye doğru gittiğini belirten Başçı, "Kamu kesim borçlanma gereksiniminde sıfıra doğru program dönemi sonunda gidiyor. O açıdan mükemmel fakat TCMB olarak biz her zaman harcama tarafındaki daha kontrollü gidişi savunurduk ki, yüzde 5'e daha kolay ulaşabilelim. O biraz daha gecikmiş olacak gibi görünüyor" ifadelerini kullandı.

- "Banka dışı kesimin borcu aslında bizim güçlü tarafımız"

Erdem Başçı, "TL'nin bu kadar değer kaybettiği bir dönemde, 175 milyar dolar pozisyon açığı olan bankacılık dışı kesimin, sıkıntıya düşmemesini bir pozitif sürpriz olarak değerlendiriyor musunuz yoksa bekliyor muydunuz?" sorusu üzerine, şunları kaydetti:

"Banka dışı kesimin borcu aslında bizim güçlü tarafımız. Bu genellikle raporlarda sanki Türkiye'nin zayıf yönüymüş gibi ön plana çıkartılıyor ancak biz bunu oldukça detaylı şekilde inceledik. Mayıs ayında yayımladığımız 'Finansal İstikrar Raporu'nda onun detaylarına baktık. Borçların ödenmemesiyle ilgili tahsili gecikmiş alacaklar, döviz cinsi olan borçlarda çok düşük. Yüzde 1'in bile altında... Bu bir gösterge... Neden diye soracak olursak, bunun cevabı aslında şu;

Burada borçlananlar genelde çok büyük, finans yönetimini iyi yapabilen ve mali bünyeleri çok sağlam olan firmalar... Bunlar yurt dışından doğrudan borçalanabiliyor. Bu pay olarak nasıl diye baktık... Orada bizim sektör bilançolarından baktık önce... Şimdi de ben arkadaşlara, 'Bunu çok soruyorlar. Borsa İstanbul'da işlem gören firmalara da bakın orada da benzer bir resim çıkacaktır' diye söyledim. Bunu yakında temel ekonomik göstergeler arasında düzenli olarak yayımlayacaklar."

Başçı, toplam aktifleri içerisinde, firmaların yabancı para borcunun payının, yüzde 20'nin altında olduğunu belirterek, sektör bilançoları çerçevesinde ise yüzde 17 göründüğünü söyledi.

Yani, toplam aktifler içinde sadece yüzde 17'sinin yabancı para borçlu olduğunun altını çizen Başçı, şöyle devam etti:

"Yüzde 40 civarında özkaynak var, kalan kısmı Türk lirası borç... KOBİ niteliğinde olan firmaların sayısı olarak ise yüzde 95'inin hiç döviz borcu yok. Sadece TL borçlanıyorlar. Onu da mayıs ayında Finansal İstikrar Raporu'nda yayımlamıştık. Onun için çekinecek bir şey yok. Bu Türkiye'nin güçlü tarafı. Bu büyük firmalar, borçlanınca da uzun vadeli borçlanıyor. Yıldan yıla döviz kurunda gelişmeler olabilir. Döviz kurları bazen iner bazen çıkar.

Dolayısıyla bir yıllık durum, sadece onların ödediği kurumlar vergisini belki etkiler, o yılki karlılığını etkiler. Ertesi yıl bunu telafi edebilirler. Uzun vadeli borçlandığınızda bu tür dalgalanmaların kalıcı bir etkisi olmuyor. Bunu böyle okumak gerekir. O yüzden biz bankacılık kesimine odaklandık. Şu anda Türkiye'nin kısa vadeli olarak görülen borcunun çok önemli bir kısmı, bankacılık kesiminin borcu. Onu uzun vadeye, 3 yılın ötesine çekmeye çalışıyoruz. Bankacılık sektörümüz bu konuda sinyallere oldukça hassas ve başarılı."

- "2011 yılında kurulan finansal istikrar komitesi faydalı oldu"

Erdem Başçı, "BDDK'dan yapılan taksitlendirmelerin gevşetilmesiyle ilgili ne düşünüyorsunuz? Bunun sizin rasyolarınıza, enflasyona etkisi olur mu?" sorusuna şu cevabı verdi:

"2011 yılında kurulan finansal istikrar komitesi faydalı oldu. Genel politika çerçevesi ve makro ihtiyati alanda alınması öngörülen tedbirleri orada konuşuyoruz. Bu alınan karar, oradaki toplantıda görüşülen ve mutabık kalınan bir husustu. Burada önceliği yurt içinde üretilen mallara vererek, dış denge üzerinde herhangi bir olumsuz etki yapmaması ve belki biraz satışları canlandırıcı etki yapması konusunda bir yaklaşımı olmuştu. Diğer çalışmaları bankalardan da rica ettik. Makro ihtiyati düzenlemeler, bütün dünyada daha çok kullanılır oldu. Orada en etkili risk azaltıcı düzenlemenin, 'tüketicilerin gelirleriyle orantılı borçlanması' şeklinde düzenleme olduğu anlaşılıyor."

Başçı, en temiz, en etkili, sistem üzerinde herhangi olumsuz bir etkisi olmayan düzenlemenin, 'herkesin gelirine göre orantılı borçlanması' olduğunu vurgulayarak, bunun şu anda sadece kredi kartlarında söz konusu olduğunu ve 4 aylık gelirin, toplam kredi kartı limitini geçemeyeceğini aktardı.

Bunu bütün borçların geneline yaygınlaştırmak için bankacılık sektörünün bir alt yapı çalışması başlattığını belirten Başçı, şunları kaydetti:

"Bu ideal düzenleme yürürlüğe girdiğinde, diğer yan düzenlemelerin hepsi gözden geçirilebilecek. Mesela konut hariç tüketici kredilerinde 36 aylık taksit sayısı var. Buna benzer risk ağırlıkları var. Türkiye'de tüketici kredilerinin risk ağırlıkları, Basel'deki uluslararası minimum düzeyin oldukça üzerinde belirleniyor. Onların hepsi tekrar gözden geçirilebilir, yeter ki ideal düzenleme hayata geçsin. Risk merkezimiz de çalışmalara başladı. Taksitlerin 9 aydan 12 aya çıkarılması ufak bir düzenleme. Büyük bir makro etkisinin olması beklenmez ama sektörler üzerinde bir miktar olumlu etki yapabilir."

- "Diğer ülkelerle karşılaştırınca bizim bankacılık sektörümüzün karlılığı hala iyi durumda"

Erdem Başçı, bankaların kar oranlarının dünyada hala en yüksekler arasında olduğunu vurgulayarak, bunun bütün dünyada ortak problem olduğunu dile getirdi.

Dünyada hangi bankacıyla konuşulursa, "karlılık oranlarının düştüğünü" söyleyeceğini belirten Başçı, şöyle devam etti:

"Bunun çeşitli sebepleri var. Batılı ülkelerde kar marjları bir yandan düşüyor. Çünkü getiri eğrisi o kadar yatay hale geldi ki, bankacılık normalde getiri eğrisinin normal eğimli olmasından kar eder. Orada çok fazla uzun vadeli kıymetlerden herhangi bir getirileri olmayabilir. Düzenlemeler çok sıkılaştı. Kasım ayında Türkiye'de liderler zirvesi yapılacak. Orada Total Loss Absorbing Capacity (TLAC) diye yeni bir tampon getirilecek. Küresel ölçekte dev bankalar için böyle bir ilave sermaye benzeri kredi istenecek kendilerinden. Bunların hepsi, onların öz kaynak getirilerini aşağı doğru etkileyen faktörler. Küresel bir trend. Diğer ülkelerle karşılaştırınca bizim bankacılık sektörümüzün karlılığı hala iyi durumda ama oradaki trendi biz de izliyoruz."

Araçlarının, "buradaki aracılık maliyetlerini bir miktar azaltıcı yönde" diye okunabileceğini vurgulayan Başçı, "Özellikle zorunlu karşılıklara iyi zamanlarda faiz ödemiyorduk. TL zorunlu karşılıklara sıfır, yabancı para zorunlu karşılıklara sıfır faiz ödüyorduk. Şimdi kademeli olarak hem yabancı para hem TL zorunlu karşılıklara faiz ödemeye başladık" diye konuştu.

Başçı, mesela Fed'in, 0,25'ten 0,50 puana çıkması halinde, hemen bankalara ödedikleri yabancı para zorunlu karşılıkları 0,50'ye yakın bir yere çıkaracaklarını söyledi.

Şu anda 0,24 ödediklerini, 0,50'ye çıkarlarsa da 0,50'ye yakın bir zorunlu karşılık faizi ödeyeceklerini önceden açıkladıklarını vurgulayan Başçı, bunun yumuşatıcı, dengeleyici bir karar olduğunu ifade etti.

Erdem Başçı, "Sizin baz senaryonuz, Fed'in faiz artırımından sonra hemen harekete geçecek olmanız mı?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:

"Fed'in faizi artırdıktan hemen sonra yabancı para zorunlu karşılıkların faizini güncelleyebiliyoruz. Para Politikası Kurulu toplantısı geldiğinde de koridor sadeleşmesini nasıl yapacağımıza dair tekrar düşünüp, şartları görüp ona göre karar vermek gerekir. Erken karar şu anda veremeyiz. Fed'in kararının etkilerini görmemiz lazım. Koridor daraltılacak, enflasyon üzerinde de yukarı yönlü baskılar varsa o zaman koridoru aşağıdan yukarı doğru daraltmak daha akıllıca olabilir. Şartları görmeden karar vermemek gerekir. Bizim burada tek söylediğimiz şey, daha sade bir para politikası ve kısa ucun daha tek faize yakın ve nihai kertede tek faiz haline gelmesi zaten söylenmiş bir politika taahhüdüdür. Onun nasıl yapılacağı şartlara bağlı olarak, enflasyon görünümüne bağlı olarak değerlendirilecek."

- "Biz orada sağlam, sıkı durmaya devam edeceğiz ki TCMB'nin kararlılığı iyice görülsün"

Erdem Başçı, para politikasının sıkılığının, getiri eğrisinin yatay ve ters eğimli olmasından okunabileceğini belirterek, gerekirse ters eğimli de olabileceğini dile getirdi.

Uzun vadeli faizlerin son 1 aylık dönemde düşmeye başladığını aktaran Başçı, "Bu bir süre devam ederse, biz orada sağlam, sıkı durmaya devam edeceğiz ki TCMB'nin kararlılığı iyice görülsün. Kimseye 'hemen gevşedi' dedirtmeyeceğiz. Orada sağlam durmaya devam edeceğiz. Sağlam duruşun süresiyle ilgili sinyal verdik" diye konuştu.

Başçı, yorumlar konusunda oldukça net ve öngörülebilir olmayı arzu ettiklerini belirterek, burada 3 politika boyutu olduğunu ve bunların TL likiditesi, döviz likiditesi ve finansal sektör politikası olduğunu söyledi.

Burada 3 boyut olunca, çok net olunsa dahi anlama konusunda çaba gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Başçı, "Bizim metinlerimizi okuyanlar, bunun mantıklı ve kendi içinde tutarlı bir söylem olduğunu görüyor. 'Birinci amacımız fiyat istikrarı ve onunla bağlantılı olarak araçlarımızı kullanıyoruz' şeklinde bir söylemimiz var" ifadelerini kullandı.

- "Rezervlerin tamamı kullanılabilir"

Erdem Başçı, net rezervlerin son 6 yılın en düşündüğünde olmasının, ne anlam ifade ettiğine yönelik bir soruya ise, "Rezervlerin tamamı kullanılabilir. Kullanılabilir demek, rezervlerinizden bankacılık sistemine gerektiğinde borç verebilirsiniz, buna hazırsınız anlamına gelir" cevabını verdi.

"Alım satımlar da rezervleri artırıp azaltıcı diğer bir kısmıdır" diyen Başçı, orada borç verme pencerelerinin hepsinin açık, limitlerinin yüksek durumda, dolayısıyla da rezervlerinin tamamının kullanılabilir olduğunu söyledi.

Başçı, alım satımlarla ilgili olarak, portföy girişlerinin kuvvetli olduğu dönemlerde rezerv satın aldıklarını ve rezervlerini artırdıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Portföy akımlarının zayıf ve dalgalı seyrettiği dönemlerde, dönemin şiddetine bağlı olarak nette satım yapabiliyoruz. Oradaki satımlarımızın hızı giderek nette azaldı. Çünkü ihtiyaç azaldı. Yılın başlarında enerji KİT'lerinin dövizlerini de biz karşılıyorduk. Doğalgaz şirketinin döviz ihtiyacını tamamıyla karşılamaya başladık. O zaman onların döviz ihtiyacı da fazlaydı. Şimdi petrol fiyatlarının doğalgaza yansıması gerçekleşmeye başladı ve onların döviz ihtiyacı azalmaya başladı.

Biz de nisan ayında yaptığımız iletişim çerçevesinde, bunu zaman zaman şartlar uygunsa, kamu bankaları tarafından yapılmasına başladık. Dolayısıyla onunla ilgili bir kaç haber görünce ben şaşırdım. Biz buna nisandan sonra başlamıştık. Şartlar uygun olursa ufak kısımlarını kamu bankalarından alıyorlar, çok yüklü alımları varsa onun önemli kısmını biz karşılayabiliyoruz. Bunu da şartlara göre ayarlıyoruz. Bunun da ne kadarını sattığımızı bir sonraki ay internet sitemizde yayımlıyoruz."

Başçı, net rezervlerde azalma varsa bile çok yavaş olduğunu belirterek, "Eğer portföy girişleri tekrar hızlanacak olursa oradaki satımlarımızın hızını ayarlayabiliyoruz. Rezervlerde dönem dönem artışlar da görülebilir ama küresel şartlara daha çok bağlı. Rezervler kullanılmak için var. TCMB'nin en büyük özelliği, rezervlerini orta ve uzun vadede kaybetmeden kullanmayı biliyor olması. Bunları kullanmanın çok çeşitli yolu var, bu yönde epey tecrübemiz var" ifadelerini kullandı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber