Sosyal Güvenlik'te alternatif için kampanya çağrısı

Kaynak : Radikal
Haber Giriş : 01 Ocak 2007 15:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Anayasa Mahkemesi'nin Sosyal Güvenlik Yasası'nın bazı maddelerini iptaline ilişkin gerekçeli kararında memurlarla ilgili farklı düzenleme yapılmasının sorun yaratmayacağını vurgulaması işçi kesimini harekete geçirecek.

İşçiler sıkıntıyı topluma daha iyi anlatabilmek için etkin yöntemler kullanma hazırlığında.

Bazı maddelerin iptaliyle fırsat doğduğunu belirten Petrol-İş Başkanı Mustafa Öztaşkın, bu süreçte öncelikle Emek Platformu'nun toplanması, ardından da toplumun bilgilendirilmesi gerektiğini belirtti. Öztaşkın, gelecek dönemde sendikal alanda uygulanacak yeni mücadele stratejisini şöyle açıkladı: "Şimdiye kadar uyguladığımız stratejedi, birkaç sınırlı eylem ve basın açıklamalarıyla yetinilmişti. Bu tarz eylem biçimleri etkilemiyor. Onun için tüm toplumu etkileyecek ve bilgilendirecek ve topyekûn mücadele sürecine sokacak yeni bir strateji belirlemeliyiz.

Dolayısıyla bugüne kadar uygulanan sendikal mücadele yöntemleri ve stratejisi eksik kalmıştı. Sosyal güvenlik gibi herkesi ilgilendiren bir konuda 70 milyon bu mücadele içine çekilmeli. Emek Platformu, yasayla ilgili eleştirilerini, hak kayıplarını ve alternatif programını ortaya koymalı, yerel, ulusal televizyon ve radyo kanallarıyla, basın organlarıyla, sokak panolarıyla 70 milyonu bilgilendirmelidir. Bizim Tüpraş'ta yaptığımız gibi bütün TV kanallarının reklam kuşaklarına sosyal amaçlı reklamlar vermeliyiz. Bir kampanyayla toplumu bilgilendirmeli ve mücadeleye çağırmalıyız."

Bu mücadeleyi emek platformunun öncülüğünde yürütmek gerektiğinin altını çizen Öztaşkın, "Birtakım örgütlerin bağımsız davranışları, hareketin yaygınlaşmasına sekte vurulabilir. Emek Platformu'nun ülkenin en ücra köşesinde temsilci var, bunu harekete geçirmeliyiz" dedi.

Öztaşkın, altı aylık erteleme süresinin ikinci kez uzatılması halinde ise çalışanların eline yeni bir fırsat daha geçeciğini, bunun da sorunun topluma mal edilmesi açısından yararlı olacağını söyledi.

DİSK Genel Sekreteri Musa Çam da, Anayasa Mahkemesi'nin norm ve standart birliğinin anayasal açıdan memurların kazanılmış haklarını ortadan kaldırdığı sonucuna vardığını söyledi. Çam, şöyle konuştu: "Kamu çalışanları açısından Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan değerlendirmeler, çalışanlar yönünden yorumlanmalıdır. Norm ve standart birliği, sigortalıları 'en az'da değil, toplumsal uzlaşmayla belirlenen bir düzlemde eşitlemeyi hedefleyerek sağlanmalı."

'Yasal boşluğu doldurmak devletin görevi'

Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü (TODAİE) öğretim üyesi Prof. Dr. Mesut Gülmez, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) verdiği kararla kamu görevlilerinin toplusözleşme hakkına sahip olduğunu söyledi. Gülmez, Tüm Bel-Sen'in başvurusu üzerine AİHM'nin 21 Kasım 2006'da verdiği kararla kamu görevlileri sendikalarının imzaladıkları toplusözleşmenin, üyelerinin çıkarlarını korumak amacıyla kullandıkları başlıca araç olduğunu, sendika hak ve özgürlüğünün, toplusözleşme hakkını da içerdiğini kabul ettiğini belirtti.

KESK'e bağlı Tüm Bel-Sen ile Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, 1993'te toplusözleşme imzaladı. İşveren belediyenin, mali yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzerine sendika dava açtı. Uzun yargılama süreci sonrası Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 6 Aralık 1995 tarihli kararıyla, sendika ve toplusözleşme hakkının, ulusal yasal düzenleme olmadan 'doğrudan' kullanılamayacağını ileri sürerek yerel mahkemenin kararını bozdu. Bunun üzerine sendika, 8 Ekim 1996'da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu. AİHM, 10 yıl sonra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. maddesine dayanarak sendikanın bu hakka sahip olduğuna karar verdi. Yasal boşluğu doldurmanın devletin görevi olduğunu belirten Gülmez, "Kamu görevlilerinin toplusözleşmesin geçersiz sayılması, Avrupa İnsan Hakları Sözlemesi'nin de ihlali demek" dedi.

'2007'de üç konu önemli'

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Tuğrul Kutadgobilik, 2007 yılının kaybedilmemesi gerektiğini belirterek, "Cumhurbaşkanlığı seçimi, erken seçim, durgunluk gibi faktörler, ekonomik ve sosyal yasaların ertelenebileceği korkusunu yaratmaktadır" dedi. TİSK Başkanı Kutadgobilik, 2007 yılında üç temel konunun önem kazandığına işaret etti ve şöyle konuştu:

"Öncelikle sosyal güvenlikle ilgili olarak şubat ayında bir platform toplayalım. Sosyal taraflar ve bilim insanları, görüşlerini açıklasınlar. Bir konsensusa (uzlaşmaya) varılan noktalar ortaya konsun. Mart ayında da hükümete gidelim. Şu konularda mutabakata vardık, şu konularda mutabık değiliz. Ona göre bir çözüm ortaya koyalım. Yasa kadük olmasın, seçim sonrasına kalmasın. Diğer konular ise kıdem tazminatıyla 2821 ve 2822 sayılı sendikal yasalardır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber