'Tayyip Erdoğan verdiği bir sözün arkasında durur'

Erdoğan: Adil olacağız. Kimse kapris yapıp bu kaprislere ülkeyi kusura bakmayın arkadaşlar alet etmesin. Şunu bilmenizi isterim, Tayyip Erdoğan verdiği bir sözün arkasında durur. Ben o günkü konuşmamı tekrar çıkartacağım kayıtlardan, o gün size tahditli plaka diye bir söz verdiysem arkasında duracağım ve Belediye Başkanımıza da tekrar söyleyeceğim. Ben plaka sorununuzu halledeceğimin sözünü verdim. Tahditli plaka sözü vermedim."

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 19 Mart 2017 17:59, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz gecesi darbecilerin, uçaklarıyla, helikopterleriyle, saldırıya geçtikleri anda, modern silahlarla, sokakları terörize etmeye başladıklarında ilk harekete geçenin esnaf ve sanatkarlar olduğunu belirterek, "Şehitlerimizin, gazilerimizin mesleklerine baktığımızda, önemli bir bölümünü esnaf ve sanatkarlarımızın oluşturduğunu görüyoruz. Sizler, ülkenize sahip çıktığınız sürece, Allah'ın izniyle bu devlete, bu millete kimse diz çöktürtemez, kimse 'el aman' dedirtemez." dedi.

Erdoğan, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci'nin ev sahipliğinde, Bağcılar'da gerçekleştirilen Türkiye Esnaf Buluşması programındaki konuşmasında, esnaf ve sanatkarları toplumun omurgası olarak gördüğünü ifade etti.

"Yani ister tek kat olsun, ister yüz kat, tüm binalar bir orta direkten aldığı güçle ayakta durur." diyen Erdoğan, Türk milletinin orta direğinin de esnaf ve sanatkarlar olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sizler ne kadar güçlüyseniz, ülkemiz o kadar güçlüdür. Sizler ne kadar müreffehseniz, milletimiz de o kadar müreffehtir. Sizler ne kadar huzurluysanız, halkımız da o kadar huzurludur." diye konuştu.

Siyasi hayatı boyunca hep esnaf ve sanatkarlarla omuz omuza olduğunu, geçmişte hem ücretli olarak, hem kendi işini yapmış biri olarak bu dünyayı çok iyi bildiğini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Esnaf ve sanatkarlarımızın orta direk olarak ülkemize, milletimize nasıl katkılar verdiklerini çok iyi bilirim. Esnaf ve sanatkarlarımız, bu ülkenin herhangi bir parçası değil, kurucu unsurudur. Anadolu'yu, her biri birer Alp olan, her biri birer Eren olan ve her biri birer sanatkar olan ecdadımızın rehberliğinde kendimize yurt haline getirdik. Bilek gücüyle, alın terinin sentezi olan bu fetih yöntemiyle, Avrupa'nın ortalarına kadar gittik. Gittiğimiz her yerde sadece eserler bıraktık. Sadece hoş sedalar bıraktık. Bugün gidin Balkanlar'a, gidin Kuzey Afrika'ya, ayak bastığınız her yerde ne derler biliyor musunuz? "Vefalı Türk geldi.' derler. İşte bu güzel hatıraların altında hep Alperenlerimizin, yani esnaf ve sanatkarlarımızın imzası vardır."

- "Bizde esnaf ahidir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün de ülkenin başı ne zaman derde girse, esnaf ve sanatkarların hemen göreve koştuğunu belirterek, "15 Temmuz gecesi darbeciler, uçaklarıyla, helikopterleriyle, bütün o saldırıya geçtikleri anda, tank, top ellerindeki modern silahlarla, sokaklarımızı terörize etmeye başladıklarında ilk harekete geçen kimler oldu? Esnaf ve sanatkarlarımız oldu. Şehitlerimizin, gazilerimizin mesleklerine baktığımızda, önemli bir bölümünü esnaf ve sanatkarlarımızın oluşturduğunu görüyoruz. Sizler ülkenize sahip çıktığınız sürece, Allah'ın izniyle bu devlete, bu millete kimse diz çöktürtemez, kimse 'el aman' dedirtemez. Rabbim, tüm milletimizden ve sizlerden razı olsun." şeklinde konuştu.

Türk kültüründe esnafın ahlakın, disiplinin, dayanışmanın yapı taşı olduğunu aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bizim esnafımız kendi kar ve zararıyla birlikte sokağının, mahallesinin, şehrinin, ülkesinin ve milletinin kar ve zararını da hesap eder. Ülkesinin ve milletinin karını da kendi karının üzerinde görür. Rivayet odur ki sonradan İstanbul'u fethederek Fatih unvanını alacak olan Sultan 2. Mehmet, bir gün Edirne'de tebdili kıyafetle sokağa çıkar. Sabahın erken saatlerinde bir arastaya geliyor. Bir dükkana giriyor. Selam veriyor, dükkan sahibinden yağ, bal ve peynir tartmasını istiyor. Dükkan sahibi yağı tarttıktan sonra 'Karşı komşum daha siftah etmedi. Bal ve peyniri ondan alsanız olur mu?' diyor. Padişah karşı dükkana gidiyor. Oradan da bal ve peynir istiyor. Balı veren esnaf, 'Yan komşum daha siftah etmedi. Peyniri de ondan alırsanız sevinirim.' diyor. Bu durum karşısında Sultan Mehmet, 'Bu millette böyle yüksek ahlak varken, değil İstanbul, dünya bile fethedilir.' diyor. Yani bu dayanışma ruhunun olduğu bir millet, yıkılabilir mi? Yıkılamaz."

Ülkenin esnafının işte böyle yüksek bir ahlakın, böyle derin bir medeniyetin taşıyıcısı olduğunu dile getiren Erdoğan, "Şimdi sizlere bir başka örnek daha vereceğim. Yabancı bir tüccar, bakın bu da çok önemli, kumaş almak için Osmanlı topraklarına geliyor. Alışveriş için girdiği yerdeki Osmanlı esnafı, tüccara seçtiği kumaşın hatalı olduğunu söyleyerek satmıyor ve şunları söylüyor; 'Siz bu malı kendi ülkenizde satarken belki ayıplı olduğunu söylemeyi unutursunuz. Bu sebeple Osmanlı'nın gururu, şeref ve haysiyeti rencide olabilir. Ben buna izin veremem.' diyor. Evet, bizi millet olarak bugünlere ulaştıran emin olunuz, işte bu yüksek ahlaktır, işte bu dürüstlük anlayışıdır. Bu sebeple bizde esnaf ahidir." ifadelerini kullandı.

- "Son dönemde esnaf ve sanatkarlarımız için pek çok destek hayata geçirildi"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ahinin, kardeş, eli açık, cömert anlamlarına geldiğini, esnaf ve sanatkarların Türkiye için ne kadar önemli olduğunun farkında olduklarını, çalışmalarını da buna göre yürüttüklerini söyledi.

Esnaf ve sanatkarların acımasız rekabette ve piyasa şartlarına karşı mutlaka korunması gerektiğine inandıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biz istiyoruz ki esnafımızı büyütüp tüccar yapalım. Biz istiyoruz ki tüccarımızı büyütüp sanayici yapalım. Biz istiyoruz ki sanayicimizi büyütüp ihracatçı yapalım. Biz istiyoruz ki ihracatçımızı büyütüp dünya devleri arasına sokalım. Bunun için büyümek isteyen, daha çok çalışmak, daha çok üretmek, daha çok istihdam etmek isteyen her esnafımızın, tüccarımızın, sanayicimizin, iş adamımızın yanındayız. Sizler 14 yıldır yaptığımız çalışmaların en yakın şahidisiniz. Son dönemde de esnaf ve sanatkarlarımız için pek çok destek hayata geçirildi. Esnaf ahilik sandığı kuruldu. Bu sayede zor duruma düşen esnafımız işini bıraktığında, tıpkı işçilerde olduğu gibi belirli bir süre işsizlik maaşı alabilecek. Sicil affıyla borçlarını ödeme konusunda samimi gayret gösteren esnafımızın geçmişteki olumsuz kayıtlarının devre dışı kalması sağlandı. Genç girişimcilere üç vergilendirme dönemi boyunca 75 bin lira kazanç istisnası getirildi. Emekli olduktan sonra esnaflık yapmaya devam eden emeklimizin aylığından kesilen Sosyal Güvenlik Destek Pirimi, tamamen kaldırıldı.

Ulaştırma sektöründeki esnafımızın en önemli taleplerinden biri karşılanarak araçlarını ÖTV'siz yenileme imkanı sağlandı. Terör olaylarından ve doğal afetlerden etkilenen esnaf ve sanatkarlarımıza hem kredi borçlarını erteleme hem de 100 bin lira KOSGEB desteğinden yararlanma imkanı sağlandı. KOBİ'lere, öncelikli olarak da küçük işletmelere 50 bin liraya kadar, 12 ay ödemesiz, 36 ay vadeli, faizsiz kredi imkanı sağlandı. Esnaf ve sanatkarlara 30 bin lira, genç girişimcilere 100 bin lira faizsiz kredi, ayrıca makine ve teçhizat alımlarında hibe veya çok düşük faizli kredi desteği veriliyor. Bugüne kadar böyle bir şey var mıydı? Yoktu."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, istikrarı ve güveni şahıslara bağlı olmaktan çıkartıp sistemin ruhuna yerleştirmek üzere yönetim sistemini değiştirme kararı aldıklarını belirterek, "Uzun zamandır düşündüğümüz, dile getirdiğimiz, hazırlığını yaptığımız bu sistemin ne kadar gerekli olduğunu, 15 Temmuz gecesi bir kez daha gördük. Bunun üzerine MHP'nin desteğiyle Türkiye'yi darbelerin, krizlerin, kaosların sebebi olan yönetim sisteminden kurtarıp, istikrarın ve güvenin garantisi olacak yeni yönetim sistemine kavuşturmak üzere harekete geçtik." dedi.

Erdoğan, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Esnaf ve Sanatkarlar Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen "Türkiye Esnaf Buluşması"nda, 2016'da esnaf ve sanatkarların dahil olduğu 15 binin üzerinde KOBİ'ye faizsiz kredi desteği verildiğini aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl piyasadaki sıkıntı göz önünde bulundurularak 460 bin KOBİ'ye 2,5 milyar liralık bütçeyle faizsiz kredi temin edildiğini dile getirerek, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği (TESKOMB) aracılığıyla Halk Bankasından esnaf ve sanatkarlara sağlanan düşük faizli destek miktarının 21 milyar liraya yaklaştığını kaydetti.

Kredi kullanan esnaf ve sanatkar sayısının 436 bin 862 olduğuna değinen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Laf değil laf, iş üretiyoruz iş. Artık taşınır rehini karşılığında da kredi kullanabiliyor. Ustalık belgesine sahip girişimci esnaflarımız ile kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerde faaliyet gösteren esnaf ve sanatkarlarımıza sıfır faizli kredi getirildi. Gelir Vergisi Kanunu'nda yapılan değişiklikle gerekli şartlara sahip olunması durumunda gerçek usulden basit usule geçişe imkan sağlandı. Vergilerini düzenli ödeyen esnaf ve sanatkarlarımız, yüzde 5 vergi indiriminden faydalanabiliyor. Ayrıca bir adım daha attık, esnaf ve sanatkarların sigorta primlerinde 5 puan indirim yapıldı. Bu arada iflas erteleme kurumu yeniden düzenlendi. Çek hamillerinin korunması için karşılıksız çekte adli para cezasını öngören ve çeke itibar kazandıran karekodlu çek sistem zorunlu hale getirildi. Özellikle Türkiye'nin lider olduğu fındık, kayısı, incir gibi milli ürünlerin ihtisas borsasında işlem yapmasının da önü açıldı. Bütün bunlarla beraber özellikle tüketicilerimizin sebze ve meyveleri uygun fiyatla tüketebilmesi amacıyla üretici tüketici arasındaki fiyat makasını daraltacak yeni uygulamalar geliştirildi. Bu doğrultuda üretici örgütlerinin teşvik edilmesi, ürünlerin nakliyesinde soğuk zincir uygulamasının yaygınlaştırılması ve depolama imkanlarının iyileştirilmesi konusuna da çalışmalar yürütülüyor. KOSGEB aracılığıyla 700 milyon lira destek verilerek, yarısı da kadın olan 30 binden fazla yeni girişimcinin iş yeri sahibi olması sağlandı."

Erdoğan, girişimci hikayelerine örnek verirken, Tekirdağlı Göknur Damat'ın kansere yakalanınca köşesine çekilmek yerine iş hayatına atıldığını, aldığı KOSGEB desteğiyle kendi işinin patronu olduğunu ve kanseri yendiğini, Adıyamanlı Naile Şahin'in kendi gıda markasının sahibi olduğunu, Özgür Çimen'in OSTİM'de helikopter camı ürettiğini, Arif Kalender'in İvedik Organize Sanayi'de güvenik güçlerinin teröristlere karşı mücadelesine yardımcı olmak için köşe silahı geliştirdiğini anlattı.

- "İstikrar ve güven ortamını tesis edip koruyarak, bu başarıyı yakaladık"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, esnafa, sanatkarlara, tüccarlara, iş adamlarına, sanayicilere, "Türkiye'de çarkların dönmeye başlamasını sağlayacak olan sizlersiniz. Şayet siz harekete geçmezseniz, siz ülkenize güvenmezseniz, siz devletinizin arkasında durmazsanız, hangi destek verilirse verilsin istediğimiz neticeye ulaşamayız. Türkiye, Allah'ın izniyle, tüm meselelerin üzerinden gelecek dirayete, imkana sahiptir. İş dünyamız lütfen dedikodulara, güncel tartışmalara aldırmasın. Devletin verdiği teşvikleri alın, işiniz yoksa işinizi kurun, varsa geliştirin, büyütün. Göreceksiniz ki siz yürüdükçe devletiniz de sizin önünüzü açmaya devam edecektir." şeklinde seslendi.

Türkiye'nin geçmişte yaşadığı sorunların temelinde kaos, kavga ve güvensizlik olduğunu belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Buna karşılık biz Türkiye'yi son 14 yılda 3 kat nasıl büyüttük biliyor musunuz? İstikrar ve güven ortamını tesis edip koruyarak, bu başarıyı yakaladık. Fakat ne yaparsak yapalım, sistem sorunlu olunca mesele bir yere geliyor, orada tıkanıyor. 7 Haziran seçimleri sonrasında yaşadığımız belirsizlik dönemini hatırlıyorsunuz değil mi? Koalisyon ihtimali ortaya çıkınca bir anda terör örgütlerinden dış güçlere kadar herkesin nasıl ellerini ovuşturmaya başladığını unutmadığınız değil mi? Diyarbakır'da bir anda 53 tane kardeşimizin nasıl öldürüldüğünü unutmadınız değil mi? Öldüren Kürt, öldürülen de Kürt'tü. Unutmadınız değil mi? Çünkü bunlar, benim Kürt kardeşlerimi istismar ediyorlardı ve ortalıklarda sadece istismarla dolaşıyorlardı. Cumhurbaşkanı olarak inisiyatif alıp ülkemizi bu belirsizlik ortamında çıkartacak adımları atmamış olsaydık, bugün belki de yeniden 1990'lı yıllara geri dönmüştük. 1990'lar esnaflarımızın belki de tarihimizde ilk defa ekonomik sıkıntıları sebebiyle sokaklara dökülüp gösteri yaptığı yıllardır. Dönemin başbakanının önüne yazarkasa fırlatmaya kadar varan bu sıkıntıları, esnaflarımıza tekrar yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur. İşte bunun için istikrarı ve güveni şahıslara bağlı olmaktan çıkartıp, sistemin ruhuna yerleştirmek üzere yönetim sistemimizi değiştirme kararı aldık. Uzun zamandır düşündüğümüz, dile getirdiğimiz, hazırlığını yaptığımız bu sistemin ne kadar gerekli olduğunu, 15 Temmuz gecesi bir kez daha gördük. Bunun üzerine MHP'nin desteğiyle Türkiye'yi darbelerin, krizlerin, kaosların sebebi olan yönetim sisteminden kurtarıp, istikrarın ve güvenin garantisi olacak yeni yönetim sistemine kavuşturmak üzere harekete geçtik. Meclis üzerine düşeni yaptı. Bu vesileyle Sayın Başbakan Yıldırım'a ve MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli'ye huzurlarınızda cumhurbaşkanı ve milletim adına teşekkür ediyorum. Şimdi sıra millette."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, salonda bulunanlara, "16 Nisan'da büyük Türkiye, güçlü Türkiye, istikrarlı Türkiye, müreffeh Türkiye için 'evet' mi?" diye sordu. Salondan "evet" yanıtını alan Erdoğan, "Maşallah. Tarih boyunca kurucu vasfıyla tebarüz eden esnafımız ve sanatkarımız bu işe sahip çıkıyorsa, halk oylaması tamam demektir." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Siyasette her türlü görüşe, her türlü tercihe saygımız var ama bir şartla; dürüst olunması, doğru konuşulması, delikanlı olunması şartıyla. Hani 'Delikanlı ol, ciğerimi ye' diye bir söz var ya, oradan hareket edeceğiz. Bir de anayasa değişikliğine karşı çıkanlara diyoruz ki 'Delikanlı olun, ciğerimizi yiyin.'" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Esnaf ve Sanatkarlar Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen Türkiye Esnaf Buluşması'nda yaptığı konuşmada, servisçilerin tahditli plaka taleplerine yanıt verdi.

Salonda kendisine verilen mektubu Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a ilettiğini aktaran Erdoğan, salondan "Tahdit" sesleri yükselmesi üzerine şunları kaydetti:

"Şimdi ben tabii kardeşlerimden tahdit ifadesinin yerine adalet, adalet, adalet demelerini beklerdim. Tahdit dediğiniz zaman, bu adil bir yaklaşım olmaz. Bizim burada yapmamız gereken nedir? Burada plakalarda yeni bir düzenlemeyle mevcudu güvence altına almak, koruma altına almak ama bundan sonraki sürece yönelik de Belediyenin yapacağı düzenlemenin önünü açmak. Bundan kimler istifade ediyor? Öğrencilerimiz. Kimin çocukları bu öğrenciler? Bizim çocuklarımız. Bu işe tahdit getirdiğimiz zaman bu işin bedeli, faturası kime olacaktır? Bu ülkedeki yavrularımıza olacaktır. Aynı şekilde servis taşımacılığında bütün maliyetler bir anda şişecektir, yükselecektir. Ben şuna inanıyorum; biz bir olacağız, iri olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağız, hep beraber Türkiye olacağız. Bunu yakalamamız lazım çünkü ayağa kalkarsak, beraber kalkacağız ama unutmayın çökersek beraber çökeceğiz. Onun için de zaten yetkili arkadaşlarımız Belediyeyle görüşme halinde. Bir yere kadar da bu görüşmeler gelmiş vaziyette. Süratle şurada bir hafta 10 gün içinde bunu neticelendireceklerini söylediler. Bunun neticelendirme suretiyle bu adım atılmış olur. "

- "Biz olması gereken neyse onu söyleriz"

Erdoğan, siyasette her türlü görüşe saygısının bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Siyasette her türlü görüşe, her türlü tercihe saygımız var ama bir şartla; dürüst olunması, doğru konuşulması, delikanlı olunması şartıyla. Hani 'Delikanlı ol, ciğerimi ye' diye bir söz var ya, oradan hareket edeceğiz. Bir de anayasa değişikliğine karşı çıkanlara diyoruz ki 'Delikanlı olun, ciğerimizi yiyin'. Ana muhalefet, anayasa değişikliği konusunda maalesef doğruları söylemiyor. Hatta konuştuklarının tamamı yalan, tamamı yanlış, tamamı iftira desek yeridir. Mesela diyorlar ki 'rejim değişecek, rejim tehlikede...' Yalan. Rejim filan değişmiyor. Yeni yönetim sisteminde değişikliğe gidiliyor. Cumhuriyetimiz daha da güçleniyor. Diyorlar ki Meclis kapatılıyor, Meclis işlevsiz hale getiriliyor. Meclisin filan kapatıldığı yok. O da yalan. Bir defa Cumhurbaşkanının Meclisi fesih yetkisi yok. Yalan. Tam aksine cumhurbaşkanı ne yaparsa meclisiyle beraber yapar. Cumhurbaşkanının kanun çıkarma yetkisi bile yok. Sadece bütçe. Kanunu kim çıkartır? Milletvekilleri çıkartır. Bunun da bilinmesi lazım, yalana gerek yok. Tam tersine Meclis, asli işi olan kanun çıkarma konusunda daha yetkili hale geliyor, yeni denetim imkanlarıyla da güçlendiriliyor. Diyorlar ki 'Cumhurbaşkanı kararnamelerle muhtarlıkları da kapatır'. Yalan. 'Belediyeleri kapatır'. Yalan. 'İstediğini alır, istediğini atar.' Yalan. 'Hatta Meclis'i de fesheder.' O da yalan. Çünkü bunlar kuyruklu yalanlarla yaşıyorlar. Bu ana muhalefetin zihniyeti budur. Biz size yalan söyleyemeyiz. Biz olması gereken neyse onu söyleriz."

Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğuna işaret eden Erdoğan, "Cumhurbaşkanı da olsanız esnaf da olsanız, yaptığınız her işin önce Anayasaya, sonra yasalara, sonra da diğer düzenlemelere uygun olması gerekiyor. Cumhurbaşkanı ülkeyi yönetirken alacağı tüm kararlarda önce nereye bakacak? Anayasaya, sonra kanunlara ve bir boşluk varsa o zaman kararname çıkaracak." dedi.

- "Tahditli plaka sözü vermedim"

Erdoğan, "tahdit" sloganlarına devam edilmesi üzerine, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Değerli kardeşim bakın, dürüst olacağız. Ben size plaka tahdidi sözü vermedim. Bakın burada başkanlar yanımda, onlarla da konuştum. Eğer ben size plaka tahdidi sözü verdiysem o günün konuşmaları, her şey ortada, gelin, ben bunun arkasında dururum. Böyle bir sözüm yok. Kardeşlerim, eğer plaka tahdidi dediyseniz, böyle bir adım atılırsa burada en büyük bedeli kim öder? Çocuklarımız öder, firmalar öder... Hak edinmediğiniz bir şeyi kusura bakmayın hak olarak size veremeyiz. Kusura bakmayın. Burada plakalar konusunda da yapılan görüşmelerde şu anda farklı bir çeşitlendirmeyle, mevcut plakaların farklılık arz eder hale getirilmesi noktasında görüşmelerde bir adım atılıyor, yeni verilecek plakalarla ilgili de Belediye burada kendi bundan sonraki sürecini işletiyor ama buna tahdit koyduğunuz anda bir anda piyasalarda plakalar hak edinmediğiniz bir şekilde fırlayacak gidecektir. Bu sizin hakkınız değil ki. Kusura bakmayın. Olmaz böyle bir şey. Adil olacağız. Kimse kapris yapıp bu kaprislere ülkeyi kusura bakmayın arkadaşlar alet etmesin. Şunu bilmenizi isterim, Tayyip Erdoğan verdiği bir sözün arkasında durur. Ben o günkü konuşmamı tekrar çıkartacağım kayıtlardan, o gün size tahditli plaka diye bir söz verdiysem arkasında duracağım ve Belediye Başkanımıza da tekrar söyleyeceğim. Ben plaka sorununuzu halledeceğimin sözünü verdim. Tahditli plaka sözü vermedim."

Erdoğan, konuşmasının sonunda salonda bulunanlara "Tek millet için evet mi?", "Tek bayrak için evet mi?", "Tek vatan için evet mi?", "Tek devlet için evet mi?" diye sordu. Salondan "Evet" yanıtları alan Erdoğan, "Rabiamız bu. Bir olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep beraber Türkiye olacağız. Günümüz kutlu olsun. 16 Nisan, şimdiden ülkemiz için aydınlık yarınlara vesile olsun diyor, hepinizi Allah'a emanet ediyorum." diyerek konuşmasını tamamladı.

Türkiye Esnaf Buluşmasına, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da katıldı. Konuşmaların ardından Tüfenkci, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hat işlemeli bir tablo hediye etti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber