Emek Platformu'nun ismi var, cismi yok: Memur örgütleri de etkisiz olmaktan yakınıyor
İşçi, memur konfederasyonlarıyla meslek kuruluşları ve emekli derneklerinden oluşan Emek Platformu'nun geçmişi, etkinliği ve geleceği masaya yatırıldı. 14 Temmuz 1999'da kurulan ve 17 örgütü bünyesinde barındıran bu platform, son dönemde kan kaybına uğradı.
Emek Platformu, esnek çalışmayı öngören ve çeşitli hak kayıplarına yol açan Mayıs 2003 tarihli İş Kanunu'na, SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devrini sağlayan Şubat 2005 tarihli uygulamaya, emeklilik ve sağlık hakları alanında önemli hak kayıpları getiren Haziran 2006 tarihli Sosyal Güvenlik Yasası'na karşı ciddi bir mücadele sergileyemedi.
Sadece Petrol Kanunu için bildiri
Platform, Anayasa Mahkemesi'nin Sosyal güvenlik Yasası'nın bazı maddelerini iptal eden kararından bu yana geçen üç aylık sürede de toplanıp yasaya ilişkin ortak bir strateji belirlemedi, görüş açıklamadı. Bu üç aylık sürede sadece Petrol Kanunu'na karşı bir basın açıklamasıyla yetinildi.
İşçi örgütlerinin Emek Platformu'na ilişkin görüşleri özetle şöyle:
Türk-İş Başkanı Salih Kılıç: Sendikal hareketin tarihsel gelişimini iyi değerlendirmek gerekir. Örneğin DİSK, başlangıçta 12 Mart askeri müdahalesini destekledi. 12 Eylül'ü de Türk-İş destekledi, hatta askeri yönetime bakan verdi. Bir özeleştiri yapmalıyız. Küresel sermayeye karşı sendikal hareket bütünleşti. Dünyanın iki büyük işçi kuruluşu ICFTU ile Emek Konfederasyonu birleşti. Bu, 25 yıllık bir süre aldı. Biz de böyle bir süreci başlatmalıyız. Emek Platformu, ne yazık ki emekleyen bir platform haline dönüştü.
Hak-İş Başkanı Salim Uslu: Yeni bir sendikal anlayışa ihtiyaç var. Ne Emek Platformu kendini yenilemeyi tercih ediyor, ne de sendikalar eski ezberinden vazgeçiyor. Aslında Emek Platformu'na biri dokunsa da, dağılsa gibi bir beklenti var. Herkes, Emek Platformu'nu kendi siyasal alanı için taşeron olarak kullanmak istiyor. Bu platform, artık reel bir politika üretemiyor. Sadece tepkisel olunmaz, proje üretmek gerekir. Sendikal
hareket inandırıcılığını, toplumun güvenini yeniden kazanmalıdır.
DİSK Başkanı Süleyman Çelebi: Emek Platformu, eski heyecanını yitirdi. Dağılmasını istemiyoruz ama yeterli bir üretim de yapmıyor. İçinde eczacılar, veterinerler, muhasebeciler gibi farklı çıkarları savunan örgütler de var. O nedenle öncelikle işçi ve memur sendikalarından oluşan federasyon tipi bir örgütlenmeye gitmeliyiz. Ortak çalışanlar yasası çıkarılmalı, alternatif bir program ortaya konulmalı. SEKA direnişinde olduğu gibi ortak bir tavır ve dayanışma sergilenmelidir.
Memur örgütleri de etkisiz olmaktan yakınıyor
Kamu çalışanları örgütlerinin Emek Platformu ile ilgili görüşleri şöyle:
Türkiye Kamu-Sen Başkanı Bircan Akyıldız: Sosyal dengelerin oluşması açısından Emek Platformu önemli bir oluşumdur. İşlevinin daha etkin hale getirilmesi lazım. Sendikal harekette ciddi bir güvensizlik ve samimiyet eksikliği var. Emek Platformu konuştuğu zaman arkasını getirmeli.
KESK Başkanı İsmail Hakkı Tombul: Siyasal yaklaşımlar etkili olduğu sürece mücadeleci kararlar çıkmıyor.
Dört-beş örgüt, örneğin sağlık hakkı konusunda bir araya gelip ortak bir
eylem yapıyor. Platformun dağıtılması yönünde bir talebimiz yok ama ancak ortak talepler etrafında ortak mücadele verebilecek örgütler bir araya gelebiliyor. Daha geniş eylem ve mücadele birlikteliklerine ihtiyaç var.
Memur-Sen Başkanı Ahmet Aksu: Emek Platformu beklemede, eski etkinliğini kaybetti. Kimi örgütler kendi aralarında bir araya gelip kararlarını Emek Platformu'na aldırmak istiyor. Bir eylem kararı için uzlaşma lazım, aksi takdirde küskünlük ortaya çıkıyor. Öncelikle sendikal farklılıkları, düşünce ayrılıklarını kabul etmek gerekir.
BASK Başkanı Resul Akay: Emek Platformu, küresel sermaye karşısında etkin bir rol oynayabilir ancak işlevsiz hale geldi. Sosyal Güvenlik Yasası konusunda hükümet üzerinde caydırıcı bir etkisi olmadı. Tabanla konuşup yeniden aktif hale getirmek lazım. Güç birliğine ihtiyaç var.