'Tarımda Milli Birlik Projesi' başarılı olabilir mi?

Zamanında, Tarımdaki değişiklik tabelada kalmasaydı, yapısal ve köklü olsaydı bugün meyvelerini alıyor olurduk. Yapısal zemin sağlamlaştırılmadığı, sorunlara gerçekçi yaklaşılmadığı için 2011 yılındaki yapılanma araya gitti, 2017 yılındaki "Milli Tarım Projesi" istenen sıçramayı sağlayamadı ve unutuldu. Pe ki bu zeminde ve bu şartlarda "Tarımda Milli Birlik Projesi" tutar mı? Tarım camiasının vizyonu 2023'ten öteye geçemeyecek mi?

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 18 Nisan 2019 11:21, Son Güncelleme : 18 Nisan 2019 11:23
'Tarımda Milli Birlik Projesi' başarılı olabilir mi?

İçeriği zenginleştirilmeyen ve süreklilik arz etmeyen şekli değişik çözüm olabilir mi?

Hemen söyleyelim çiftçinin, üreticinin hatta tüketicinin hatta tarımın, tarımın sorunlarının, tarımsal eğitimin, tarım personelinin, toprağın, iklimin .., yeterince incelenmediği çağrışımı yapan, masa başında, laboratuvar ortamında hazırlanmış, gerçek tarımsal hayatta karşılığı eksik kalan, hedefi belirsiz ya da hedefi dünya çapında tarımsal marka oluşturabilme ihtimali üzerine kurulu, bürokrasiyi ve konuşan sayısını çoğaltacak, tarımsal mantığı bir yere oturmayan, bir ihtimal; ilk üç-beş yıl için tarıma doping yaptırıp tüm enerjisini tüketecek ve sonraya bir şey bırakmayacak bir proje. Bu projenin sonundaki gerçek; karlı kısma firmalar parselleyerek yerleşecek, sorunlu kısım her zamanki gibi devlete kalacak. Sonuçta faturanın kime çıkacağı da belli. Hatta tez zamanda bu projeden de ya vazgeçilecek ya da başka bir alternatifi ile değiştirilecek. Çünkü sorunlar gerçek çözümler kurgu! Projede söylenenlerin sorunların %99'u yıllardır gündemde, %1'lik kısımda ise şekil olarak teklif edilen kısım. Gerçekleri görme yeteneğimiz hayal kurma yeteneğimiz kadar gelişmiş olsaydı muhtemelen bugün bu sorunları tartışmıyor olacaktık. Kendi tarımsal gerçeklerimize uygun gerçekçi projeler ortaya koyup sebat etmeden böyle popülist projelere atlamak! Belkide asıl sorun bu!

Edindiğimiz bilgiye göre, ilk defa gündeme getirildiği söylenen "Yalın Sistem" adıyla ve "Yeni Değer Zinciri" başlığıyla bir piramide benzetilerek açıklanmakta olan "Tarımda Milli Birlik Projesi" büyük ümitler eşliğinde gündemimizdeki yerini aldı. Piramitte; en altta çiftçiler, ormancılar ve balıkçılar; bir üst katmanda, bakanlık taşra teşkilatı ile Tarım Kredi Kooperatifleri'nin melezlenmesi ile oluşturulacak olan Milli Birlik Kooperatifi, en üst katmanda ise "Semerat (Menfaat) Holding" ve uluslararası marka olacağı düşünülen firmasal kuruluş var. Bu Piramitte görev alanların işlevleri aslında şu anki işlevlerinden farklı değil. Yapısal düzenleme olarak lanse edilen aslında daha çok şekilsel transfer düzenleme olarak karşımız çıkan bu düzenlemeyle devletin etkisi iyice azaltılmış oluyor. Bunun da anlamı tarımda stratejiyi ve adaleti para belirleyecek demektir, hizmet ikinci plana itilecek demektir. Tarım Orman Bakanlığının yeni şeklinde %50 devlet, %50 özel sektör var olacak. Ancak Piramit'in tepesinde asıl belirleyici olan özel statüde Semerat Holding var. İşin aslı, projenin özü, kısa yoldan dünya çapında bir marka oluşturmak için zorlama bir yöntemle yapılan bir düzenleme.

İsim, tabela, statü değişse de, büyük büyük projeler gündeme getirilse de, bu işte rol alacak insanlar aynı insanlar, toprak aynı toprak, çiftçi aynı çiftçi, personel aynı personel, bürokrat aynı bürokrat, mevzuat aynı mevzuat olduğu halde asıl düzenlemelerin buralardan başlaması gerektiği gözden kaçırılmaktadır. Neden mi böyle söylüyoruz? Örnekler verelim; Yıl 2011 bakanlık yeniden yapılandı sadece tabela değişti. Yıl 2013 Çılgın proje "Botanik Bahçesi projesi" büyük cümlelerle başladı. Geldiği nokta ise tıbbi ve ıtri bitkiler ekibinin çalışma sınırlarını aşamadı. Bilim için, vatandaş için getirisi ve önem derecesi kaybedildi. Yıl 2017 "Milli Tarım Projesi" bugünküne benzer bir şekilde çok önemli çözümler ve getiriler getireceği söylendi. Ancak bugün unutulmuş bir proje olarak tozlu raflarda yerini almış bulunuyor. Projenin sahipleri birer makam kapmakla yetindi. Heba edilen, küçük çaplı hayvancılık ve kırsal kalkınma ile ilgili projeleri de sadece hatırlatmakla yetinelim. Bugün ise "Tarımda Milli Birlik Projesi" tarımı kurtarmak için tarım dünyamıza umut olarak pompalanıyor. Bu durumda ne oluyor ya da ne oluyoruz sorusunun tam yeri değil mi?

Tarımda devlet eliyle, kurumlar devlette kalarak yapılanma ve iyileşmede tüm yollar tükendi mi?

Projede, Piramit'in en üst katmanında yer alacağı söylenen firmalar gıda sektöründe zaten yok mu? Var. Bu firmaların çoğu çiftçiyle, üreticiyle önceden anlaşma yapıp satacağı tarımsal ürünü üretmede ortak çalışmıyor mu? Evet çalışıyor. Bu firmalardan et, süt, hayvancılık, bitkisel üretim, tohumculukla ilgilenenler yok mu? Var. Yani bu firmalar gıdada da, tarımda da varlar. Fiyatları speküle etmede rolleri yok mu? Var. Bu firmaların dünya çapında firma olma imkanları yok mu? Var. Ancak yetenekleri yetmiyorsa böyle bir yapılanmayla yeterli yetenek kazandırılabilir mi? meçhul! O halde sırf dünya çapında marka oluşturma hayaliyle bu firmaları devlet eliyle buyur etmenin ne anlamı var? Tarımın elinde Tarım Kredi Kooperatifleri gibi çiftçi bazlı, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü gibi stratejik ve bilimsel bir kuruluş, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü gibi üretim yapma ve ürün geliştirme kapasitesi uluslararası statüye açık kuruluşlar zaten var, ancak bunları öncelikle doğru kullanmanın yollarını aramayıp ya da doğru dürüst işbirliği yollarını denemeyip, firmaları davet etmek ya da bu gibi kuruluşları bir nevi firmaların kullanımına sunmak devlet aklının çözümü olabilir mi? Bu gibi kuruluşları işletememenin nedenlerini tespit edip ona göre kalıcı stratejiler geliştirmek yerine şekli değişikliklerle, kurum transferiyle çözüm bulacağını zannetmek, tarım bakanlığını ve bu kuruluşları meçhule giden bir gemiye bindirmektir.

Tarımsal firmaların ARGE'ye, çiftçiye, tarıma ve vatandaşa hizmet gözüyle bakma yeteneği var mı?

Tarım'ın ve Orman'ın vatandaşa hizmet yönü var. Gıda ve sağlıklı beslenme gibi hassas yönü var. Çiftçiye, üreticiye hakkını verme, kimi zaman zararını karşılama zorunluluğu var. Tarımın bilimsel araştırma ve eğitim yönü var. Tarımın kontrolü tamamen özel sektöre geçerse ki bu projede piramidin basamakları bizlere bunu gösteriyor; para endeksli düşünecek olan Semerat Holding; çiftçinin, üreticinin kazancını öncelikli olarak görmek yerine kendi yapılanmasının ve varlığının amacını önceleyecek; üreticiye ürettiği kadar, tüketiciye tükettiği kadar değer verecek, bilimsel çalışmalar ve tarımsal araştırmalar eğer ciddi para getiriyorsa yapacak yoksa vatandaşa veya eğitime hizmet için yönelmeyecektir. Buna en bariz örnek; tarımsal üretimde sayısı bine yaklaşan tarımsal firmaların kaçının araştırmaya, ARGE'ye ve yıllarca süren bitki ıslah çalışmalarına gereken önemi verdiğidir? Dışardan bitki çeşitleri getirip, üretip hemen para kazanmak varken yıllarca ıslah çalışması ile uğraşmaktan kaçan firmalar mı tarıma çare olacak, pramidin tepesinde yer alacak? Ayrıca bugün yerli ARGE çalışması yapanların büyük bir kısmının da para kaynağı devlettir. Bunun yanında bazı ıslah çalışmalarının, bilimsel araştırmaların, vatandaşa, küçük çiftçiye ve esnafa devletin yaptığı hizmetlerin parasal karşılığı yoktur veya parasal yönden tatmin edici getirisi olmayabilir. Para endeksli yapılanmada hangi firma parasal getirisi olmayan böyle bir hizmeti yapmaya yanaşır? Devletin görevi olan bu tür hizmeti vatandaşa götürmenin yolu, bu yapılanmada belirsizliğe sürüklenmektedir. Yani devletin bir çok alanda olduğu gibi tarımda da yaptığı hizmetlerin hepsinin parasal karşılığı olmadığı için bu proje bu tür hizmetlerin akbetini belirsiz kılmaktadır.

Bu projeyi hayata geçirmeye mesnet olarak ileri sürülen nedenler ile projenin oluşumu örtüşüyor mu?

Tarımda Milli Birlik Projesi'nin rükunlarını belirlemede ileri sürülen "sağlıklı beslenme, israf, maliyetler, fiyat dalgalanmaları, gıda enflasyonu" gibi söylemler, piramidin en alt katmanında yer alanlardan, hatta orta katmanda yer alanlardan kaynaklanmamaktadır. Dolayısıyla bu projeye mesnet olamaz. Bu sorunlara asıl sebep olanlar Milli Birlik Projesi ile yine baş aktör konumuna getirilmektedir, hemde daha sağlam ve kalıcı bir şekilde. Örneğin tarımda girdi maliyetleri konusu; gübreye, ilaca, makinaya... döviz ödediğin sürece maliyeti nasıl düşüreceksin? Ekonomi diliyle manayı speküle etmeye gerek var mı? Bu konuların çözümünü tarımsal ekonomiden önce ülkesel ekonominin genelinde aramak, betona feda edilen tarım arazilerinin kaybında aramak, günübirlik kararlarda aramak, tarımsal ticaretin ahlakında ve kalitesinde aramak, kalifiye elemana öncelik vermemede aramak, tarımsal eğitimde aramak, personel ve proje yönetiminde aramak, kaynakları ve destekleri yerinde kullanmamada aramak, tarımsal alanların genişletilememe nedenlerinde aramak, sulama olanaklarının yaygınlaşıtırılamama nedenlerinde aramak, tarımda son 50 yılda yapılan hatalarda aramak, kısaca tarımsal hedefsizlikte aramak... daha akıllıca olacaktır. Bir çok "Gıda, İnşaat A.Ş." tarım arazilerini betonlaştırmadı mı? Bu betonlaşmaya yetkililer imza atmadı mı? Bu firmalar yerli üretim yerine kolay kazanç için ithale yüklenmediler mi? Bu ithalin kolaylaşması için yine yetkililer imza atmadılar mı?... Şimdi bu kurgu ekibi, Piramitten bir bakanlık kurguluyor. Sayabildiğimiz ve sayamadığımız tüm nedenlerin iyi düşünülmesi ve Milli Birlik Projesi'nin ona göre dizayn edilmesi elzemdir. Aksi taktirde bu "Yalın Sistem" den, "Yalan Sistem" çıkabilir.

Tarımda Milli Birlik Projesi'nde bizi bekleyen handikaplar neler?

Her ne kadar küçük çiftçinin, küçük esnafın hakkı korunacak dense de, görünen o ki, bu sistemde küçük çiftçiye ve üreticiye yer olmayacak, küçük esnafa da yer olmayacak, küçük esnaf belki bayilik düzeyinde tatmin edilecek, Ziraat Mühendisi istihtamında ciddi bir düşüş yaşanacak, belki teknoloji öne çıkacak ama tek artacak olan asgari ücretli işçi saysı olacaktır. Bölgeler ve alt bölümler yapılanması ve bunların çok katılımlı oluşumu, uyum sorunu yanında bürokrasiyi de artıracak belki verimli karar almaları da engelleyecektir. Bununda toplum nezdinde sosyal ve ekonomik sonuçları olacak ve bu sonuçlar da vatandaştan devlete geri dönüşleri olumsuz etkileyecektir. Ayrıca Ziraat Fakültelerinin bir çoğu kapanmak zorunda kalacak. Çünkü bir kaç Ziraat Mühendisi ile makina ve onlarca asgari ücretli mevsimlik işçi firmaların istediği işi yapıyor olacak. Ayrıca sağlıklı beslenmenin, israfın, maliyetlerin, fiyat dalgalanmalarının, gıda enflasyonun böyle bir projeyle önünün alınacağı iddiası yetersiz önerilere dayanıyor ve böyle bir durumda tarımın dinamik bir yapı kazanması zor görünüyor. Bir süre sonra şu an şikayet edilen konular şekil değiştirmiş olarak tekrar karşımıza çıkacaktır.

Türkiye'nin tarımsal ticari yapısı tarımda doğruluk, kalite, yerli üretimi önceleyen, eşitlik ve adalete uygun hareket eden bir yapıya, pratikte, genel manada henüz ulaşmadığı için sürekli devlet kontrolüne ihtiyaç vardır. Tohumda, bazı tarımsal ürünlerin üretiminde ve ithalinde bu durumu defalarca yazmıştık. Bu durumun benzeri gıdada da var. Bunun için en bariz delil, tohumda yetkilendirme verilmesi ya da yetki verilmesinin çok esnetilmesi ve tohumda kalite standartlarını belirleyen mevzuatın, özellikle tohumculuğa sahip çıkması gereken birliklerin baskısı ile zayıflatıldığı günden beri, tohumda kalitenin ciddi manada düşmesidir. Çok üretmenin tek başına marifet olmadığını asıl marifetin kaliteli, sağlıklı ve adaletli üretim olduğunu geç olmadan anlamak zorundayız. Eğer tüm bunlara rağmen hazırız ve bu projemiz sorunları çözer diyorsanız, önden buyurun!

M. Murat GÜN

Tarım'da, yeniden yapılanmasının şeması ortaya çıktı

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber