TÜSİAD, Hükümetin reform tasarılarını destekliyor

Haber Giriş : 06 Eylül 2004 00:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ömer Sabancı, ''Mevcut yönetim sistemini baştan aşağı yeniden düzenleyen ve onun felsefesini değiştirmeyi öngören bu kapsamda bir reform çalışmasının, gerekli anayasa değişiklikleri yapılmaksızın gündeme gelmesini doğru bulmuyoruz'' dedi.

Sabancı, MESİAD'ın Mersin Tüccarlar Kulübü Toplantı Salonu'nda düzenlediği ''Türkiye Ekonomisi'' konulu konferanstaki konuşmasında, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in kamu reformu kanunları konusundaki vetosunun, Türkiye'nin gündemini oluşturduğunu bildirdi.

Veto gerçeklerinin temelini, tasarıların yerel ağırlıklı bir devlet modeline gidişi öngörmesi ve anayasaya aykırılıkların oluşturduğunu belirten Sabancı, şöyle devam etti:''TÜSİAD, tasarıların arkasındaki temel felsefeyi doğru bulmaktadır. Bu konuda destek olduk. Ancak gerek tasarıların kanunlaştırılması için izlenen yolu, gerekse veto gerekçelerinde bulunan bazı stratejik konularda hükümetin yaklaşımını eleştirdik. Mevcut yönetim sistemini baştan aşağı yeniden düzenleyen ve onun felsefesini değiştirmeyi öngören, bu kapsamda bir reform çalışmasının, gerekli anayasa değişiklikleri yapılmaksızın gündeme gelmesini doğru bulmuyoruz.

Yeni yasaların öngördüğü biçimde yeni görevler üstlenecek kurumlar gerektiği gibi hazırlanmadan, kapasiteleri geliştirilmeden ve süreç ayrıntılı biçimde planlanmadan, yeni yetki ve sorumlulukların dağıtılması yanlıştır ve reformun başarılı olması mümkün olmayacaktı.

Amacımız (biz söylemiştik demek) değil, bu kapsamda ve önemde bir reform tasarısı için henüz hala zamanın tükenmediğini ve daha iyi hazırlanmış bir tasarının kamuoyuna da iyi anlatılarak gündeme getirilmesinin elzem olduğunu söylemeye çalışıyoruz.''

ENDİŞELER

AB Türkiye ilerleme raporu öncesindeki eleştirel değerlendirmelere de dikkati çeken Sabancı, şöyle devam etti:''Olumlu uygulama örneklerinin bulunmayışı bir yana, Avrupa kamuoyundaki olumsuz Türkiye imajını destekleyen olaylar da işlerimizi zorlaştırıyor.

Kadına pozitif ayrımcılık yapılmasına ilişkin girişimlerin iktidar partisince engellenmesi, töre cinayetleri, yargı skandalları, güvenlik güçleriyle yapılan kötü muamele örneklerinin caydırıcı biçimde cezalandırılamaması, hukuk devleti ilkesini çiğneyen uygulamalar eleştiri yöneltilmesine yol açabiliyor. Bu çerçevede kuşkusuz, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri'nin göreve başlaması ve TCK'daki değişikliklerin meclis gündemine gelmiş olması, olumlu gelişmeler hanesine yazılmaktadır.''

AB İLERLEME RAPORU

Sabancı, 6 Ekim tarihinde açıklanması beklenen ilerleme raporu öncesinde Türkiye'nin hiç değilse, hukuk alanında bir boşluk bırakmaması gerektiğini vurguladı.

Hükümetin bu açıdan geniş bir hazırlık içinde olduğunu bildiklerini anlatan Sabancı, konuşmasını şöyle sürdürdü:''Yasa değişikliklerinin arzu ettiğimiz reformların ruhuna zarar verecek sapmalara uğramadan gerçekleşmesi en büyük dileğimizdir. Bu konuda iktidar partisine olduğu kadar muhalefet partisine de büyük sorumluluk düşmektedir. Özellikle TCK değişiklikleri büyük önem taşımaktadır.

Terörle mücadele kanununun ifade özgürlüğünü sınırlayan etki maddelerini çağrıştıran düzenlemelerin, TCK'da yer alması gibi olumsuzlukları kaygı ile karşılıyoruz. Aynı şekilde kadın hakları konusunda bir utanç abidesi olan töre cinayetleri ile ırza geçme konularındaki ceza indirimi ve ceza infazının kaldırılması gibi maddelerin artık hukuk tarihine gömüleceğini umuyoruz.''

''HÜKÜMET İSTİKRARSIZLIK KAYNAKLARINI ORTADAN KALDIRMAYI HENÜZ BAŞARAMAMIŞTIR''

Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ömer Sabancı, Türkiye'nin ekonomide yeni bir sürece girdiğini, ancak elde edilen kazanımların yapısal iyileştirmelerle desteklenmesi gerektiğini bildirdi.

Sabancı, ''Hükümet ülkeyi bugüne kadar ekonomik istikrarsızlıklara sürükleyen bazı alanlarda cesur düzenlemeler yaparak, istikrarsızlık kaynaklarını ortadan kaldırmayı henüz başaramamıştır'' dedi.

TÜSİAD Başkanı Sabancı, MESİAD'ın Mersin Tüccarlar Kulübü Toplantı Salonu'nda düzenlediği konferansta, IMF ile hükümetin yeni bir stand-by anlaşmasının yapılacağının ilan edilmesi, uluslararası değerlendirme kuruluşlarının Türkiye ile ilgili farklı değerlendirmeleri ve cari açık tartışmalarının yeniden hız kazanmasına neden olduğunu söyledi.

Türkiye ekonomisinin kriz dönemini atlattığını ve önemli kazanımlarla bugüne ulaştığını anlatan Sabancı, şunları kaydetti:''Burada eksik gördüğümüz husus, hükümetin elde edilen kazanımları yapısal iyileştirmelerle destekleyerek kalıcı hale getirmek için çaba sarf etmeye devam edeceği konusunda net işaretler vermemesidir.

Daha açık söylemek gerekirse hükümet ülkeyi bugüne kadar ekonomik istikrarsızlıklara sürükleyen bazı alanlarda cesur düzenlemeler yaparak, istikrarsızlık kaynaklarını ortadan kaldırmayı henüz başaramamıştır.'' Sosyal Güvenlik kurumların, kanayan büyük bir yara olmaya devam etmekte olduğunu ifade eden Sabancı, şunları kaydetti:
''Özelleştirmenin hukuki altyapısı bir türlü oturtulamamakta, ekonomiye sağlanacak ek katma değerin değil, satış fiyatının öne çıktığı anlayış terk edilmemektedir. En çok ihtiyaç duyduğumuz bir zamanda yatırım ortamını iyileştirilmesi doğrultusunda kayda değer hiçbir adım atılamamaktadır. Bu alanlar cesur ve radikal düzenlemeler beklemektedir. Bu yapılmaksızın kazanımların kalıcı olması mümkün değildir.''

2005 YILINDAKİ ÖNEMLİ RİSKLER

Dış dengede olumsuzluklar yaşandığını, iyi yönetilemediği takdirde 2005 yılında ekonomik istikrara yönelik ciddi risklerle karşılaşılabileceğini ifade eden Sabancı, şöyle devam etti:''Henüz finanse edilemez bir seviyeye ulaşmamış bulunan, ancak, dikkatle izlenmesi gereken cari açık, büyümenin hızlanmasının doğal bir sonucudur. Yükselen petrol fiyatları gibi konjonktürel olumsuzlukların da devreye girmesiyle cari açığın daha da büyümesi olasıdır.'' Sabancı, son 6 ayda cari açığı artıran faktörlerin yatırım ve ara malı ithalatı olduğunu, bu ortamda tüketimi kısmaya yönelik polisiye önlemlerin bir yarar getirmeyeceğinin görüleceğini belirterek, şunları kaydetti:''Türkiye ne zaman hızla büyüme sürecine girse cari açık da büyür ve bu açıkların finansmanı sorun yaratır. Bu eğilim sorunun yapısal olduğunu bize göstermektedir.

Bu boyutta cari açıklar, ancak doğrudan yabancı sermaye girişi ile finanse edilebilir. Hükümet ayakları yere sağlam basan bir politika ile bu gidişatı ülke ekonomisi için bir avantaja çevirebilir.''

4 SAĞLAM DAYANAK

Sabancı, başarının yakalanması için 4 sağlam dayanağa ihtiyaç bulunduğunu ifade ederek, konuşmasına şöyle devam etti:''Birincisi, IMF anlaşması mali piyasalara güven verecektir. Cari açığın finansmanında güven faktörü birinci derecede önemlidir.

İkincisi, siyasi güven ve istikrar ortamıdır. Hassas dengelerden kaynaklanan olumsuz beklentileri en aza indirecektir. Beklenti yönetimi başarının önemli koşullarındandır.

Üçüncüsü, AB ile müzakerelerin başlaması ya da bu doğrultuda çok açık bir kararın açıklanmasıdır. Bu ekonominin geleceği açısından ciddi olumlu beklentiler yaratacaktır.

Dördüncüsü ise yatırım ortamının iyileştirilmesidir. Ekonomik büyümenin nihai amacına yani istihdam ve refah artışına ulaşmak için en kritik faktör olarak önümüzde durmaktadır.''

ZİNA TARTIŞMASI

Sabancı, konuşmasında ayrıca, 6 yıl önce suç olmaktan çıkarılmış bulunan zinanın yeniden TCK kapsamına alınması girişimlerini ise bir geriye gidiş olarak gördüklerini belirterek, ''Bu konudaki tartışmaları hayretle izliyoruz. Hükümetin ve muhalefetin, kadın haklarını ilgilendiren konularda sivil toplum örgütlerine daha fazla kulak vermesi gerektiğine inanıyoruz'' dedi.
Toplantıya, Mersin Valisi Atilla Osmançelebioğlu, CHP Mersin Milletvekilleri Hüseyin Güler, Ali Oksal ve Hüseyin Özcan, MTSO Başkanı Kadri Şaman, Cumhuriyet Başsavcısı Cemil Kuyu, MESİAD Şube Başkanı Mustafa Güler ile çok sayıda işadamı katıldı.

Milliyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber