4 sendika da karşı çıkmasına rağmen neden sözlü sınavda ısrar edildi

Milli Eğitim Bakanlığı 4 eğitim sendikası da karşı çıkmasına rağmen sözlü sınavda ısrar ederek, objektif bir yönetici alım sistemi umut edenlerin beklentilerini boşa çıkarmıştır

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 08 Şubat 2021 14:06, Son Güncelleme : 08 Şubat 2021 18:59
4 sendika da karşı çıkmasına rağmen neden sözlü sınavda ısrar edildi

MEB yönetici görevlendirme yönetmeliğini değiştirdi. Tıklayınız. Değişen yönetmelik 05.01.2021 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Yönetmelik değişikliği bekleniyordu fakat sözlü sınavın kaldırılması gibi bir beklenti söz konusu idi. Oysa ki bakanlığın konuya ilişkin hazırladığı yönetmelik taslağında sözlü sınav yoktu. Kaldı ki şua ana kadar 4 büyük sendikadan gelen açıklamaya göre sözlü sınavı isteyen yok. MEB hem sendikalara sorup hem de taslağında yer vermediği bir konuyu yönetmeliğe koyması düşündürücüdür. Yani sözlü sınavı kim istemiştir? sorusu cevaplandırılmalıdır. Bakan Ziya Selçuk'un, defalarca vurgu yaptığı liyakatin en büyük düşmanı olan sözlü sınav gibi uygulamaya imza atması anlaşılabilir değildir.

Sözlü sınav uygulamasının zaman kaybından ve haksız elemelerden öteye bir sonucu olmadığını daha önce de ele almıştık.

Sözlü sınavın mantığı da içeriği de yanlıştır.

Sözlü sınavın değerlendirme kriterleri yönetmelikte şu şekilde yer alıyor:

"MADDE 23 - (1) Sözlü sınavda adaylar;
a) Yazılı sınav konuları (mevzuat ve genel kültür): %20,
b) Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü: %20,
c) Temsil kabiliyeti, liyakati, tutum ve davranışlarının göreve uygunluğu: %20,
ç) Özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı: %20,
d) Bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı: %20,"

Bu madde de yer alan mevzuat hariç diğer kriterlerin sübjektif olduğu açıkça ortadadır. Kaldı ki sözlü sınava tabi tutulan öğretmen en az lisans mezunu, öğretmenlik formasyonuna sahip, bir kaç yıl öğretmenlik yapmış kişilerden oluşmaktadır.

Yönetici adayı, öğretmen olduğu gibi yapacağı görevin ikinci görev kapsamında olacağını da bilmektedir. Daha önce de belirttiğim üzere yöneticilik öğretmenliğin üstünde bir görev değildir. Öğretmenin , "bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü, temsil kabiliyeti, liyakati, tutum ve davranışlarının göreve uygunluğu, özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı, bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı" yönlerinden değerlendirmeye tabi tutmak öncelikle öğretmenlik mesleğine haksızlıktır. Bu özelliklere sahip olmadan öğretmen olunamayacağını en iyi bilen eğitimci bakan Ziya Selçuk'un sözlü sınavda ısrarın gerekçesini ortaya koymalıdır.

Yönetici görevlendirme sürecinde en çok zaman alan konu maalesef sözlü sınav sürecidir ve yaklaşık üç ay gibi bir zaman almaktadır.

Sertifika Programı Tartışması

MEB yönetmelikte yöneticilik için "Eğitim Yönetimi Sertifikası" zorunlu hale getirilmiştir. Bu zorunluluk sertifika programı tamamlanana kadar uygulanmayacak. Sertifika programları tamamlandığında zorunlu bir durum söz konusu olacak. Sertifika zorunlu olacak fakat yönetmelik taslağında lisansüstü eğitime (Yüksek Lisans ve Doktora) sahip olanlar muaf iken onlar da kapsam içine alınmış.

Sertifika noktasında Talim ve Terbiye Kurulu Başkanının da içinde bulunduğu akademisyenlerden de tepkiler yükselmiştir. Bu tepkiler haklı tepkilerdir. Evet yöneticilere eğitim verilmelidir. Hatta gelişen ve değişen durumlarla ilgili tüm yöneticilerin eğitime alınması gerekir. Bu eğitimin sadece bakanlık bünyesinde yapılmasına imkan yoktur. Bu nedenle üniversitelerden ve akademisyenlerden destek alınması gerekir. Hatta bu eğitimlerin lisansüstü eğitim düzeyinde yapılması gerekir. Bakanlıkça verilecek sertifikaların akademik çalışmaların üstünde tutulması doğru bir yaklaşım olmamıştır.

Evet eğitim şart fakat bu eğitimlerin üniversitelerimiz ve akademisyenler tarafından yapılması gerekir.

MEB'in şu anda yönetmeliğe koyduğu sertifika yaklaşımı doğru olmadığı gibi, içeriği de belirsizdir. Ayrıca süresi de belli değildir. Sertifika programına katılma kriteri de açıklanmamış olup aday hatta aday adaylarının sertifika programına alınması da doğru değildir.

Nasıl bir eğitim?

Yönetmeliğe göre uzaktan ya da yüz yüze yapılabilecek bir çalışma söz konusudur. Bu tür eğitimlerin pandemi süreci hariç yüz yüze yapılması gerekir. Lisansüstü eğitime ilişkin görüşlerimizden ayrı olarak özellikle işleyiş, mevzuat, iletişim. gibi konuları içerecek bir seminer çalışması yapılmalıdır. Yapılacak çalışma yönetici adaylarına değil görevlendirmesi yapılanlara yönelik yapılmalıdır.

Sözlü Sınav Yerine Eğitime Zaman Ayrılmalıdır!.

Sözlü sınav için ayrılan zaman dilimi; ataması yapılan yöneticiler için kullanılmalı ve örneğin Haziran-Ağustos ayları arasında belirlenecek süre kadar akademisyen ve bürokrasinin sunum yapacağı seminerlere ayrılmalıdır. Böylece atanan yöneticilere bir oryantasyon eğitimi gerçekleştirilmiş olur. Özellikle son yıllarda buna çokça ihtiyaç vardır. Fakat bakanlığın yayımladığı yönetmelikte yer aldığı gibi akademik çalışmaları ve eğitimleri önemsemeyen bir yaklaşım ve bu yaklaşımlarla düzenlenen eğitimlerin, yönetici olma şartı olarak konulması doğru bir yaklaşım değildir.

Maksut Balmuk

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber