Nedir bu şehir efsanesine dönen 'Emsal Yargı Kararı' söylemi?

İdari işlemlerde Devlet memurlarının yaşadığı esas sorun şahsa münhasır kazanılmış bir mahkeme kararının aynı hukuki nitelik taşıyan diğer kişilere uygulanmamasıdır. Bu durumun çözüme kavuşturularak uygulanması halinde yargının ve idarenin iş yükünün oldukça azalacağı, mahkeme ve avukat masraflarının olmayacağı aşikardır. Yargı reformu stratejisinde bu yönde bir adım atılması gerekmektedir.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 02 Haziran 2021 14:00, Son Güncelleme : 27 Mayıs 2021 20:42
Nedir bu şehir efsanesine dönen 'Emsal Yargı Kararı' söylemi?

TV'lerde veya çeşitli haber sitelerinde bir mahkeme kararı çıktığında, şehir efsanesine dönen "Emsal Yargı Kararı" söylemiyle servis ediliyor. Şunu unutmayın "her koyun kendi bacağından asılır" bir başkasının kazandığı mahkeme kararı sizi etkilemez. Sadece yol gösterebilir. Bu nedenle hukukta "Emsal Yargı Kararı" diye bir şey söz konusu olmayıp kazanılan karar sadece davayı açan kişiyi ilgilendirmektedir.

Peki, "Emsal" ne demektir?

"Emsal" TDK 'ya göre "Benzer, eş, denk" anlamlarına gelmektedir.

Ama mahkeme kararlarında "Emsal Yargı Kararı" şeklinde bir hukuki terim bulunmamaktadır.

Şöyle ki Devlet memurları; TV'ler veya çeşitli haber sitelerinde kendisinin yaşadığı bir idari işlemle ilgili yada bir sorunla ilgili kazanılan bir mahkeme kararı duyunca kendisinin de o haktan faydalanacağını düşünerek idareye kazanılan şahsa münhasır yargı kararını ekleyip dilekçe vererek o haktan kendisinin de yararlandırılmasını talep etmektedir.

Ama bu tür olayların hemen hemen birçoğunda bir başkası dava kazanmış olsa da kendisi için zamanında idareye başvurup dava işlemlerini başlatmadığı için zamanaşımı gerçekleşmiş olmakta sadece süregelen idari işlemlerde olayı öğrendiği tarihten itibaren dilekçe verip kendisinin de dava açması ve kazanması halinde bir hak iddia edebilmektedirler.

Milli Eğitim Bakanlığı bir yazısında "Öte yandan şahsa münhasır yargı kararlarına bağlı olarak başkaları adına aynı doğrultuda işlem tesis edilmesi mümkün bulunmadığı gibi, aynı konuda Bakanlığımız lehine sonuçlanan pek çok dava bulunmaktadır." açıklaması yaparak şahsa münhasır yargı kararlarında her koyunun kendi bacağından asıldığını başkaları adına aynı doğrultuda işlem tesis edilmesinin mümkün bulunmadığını vurgulamıştır.

Anayasanın 138. maddesinde; "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." hükmü ile mahkeme kararlarının hiçbir suretle değiştirilemeyeceği ve yerine getirilmesinin geciktirilemeyeceği ilkesine,

Diğer taraftan İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesinde; "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak 30 (otuz) günü geçemez" hükmü ile mahkeme kararlarının gecikmeksizin uygulanması gerektiği ilkesine yer verilmiştir.

Benzer kurala 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 63. maddesi 2. fırkasında; "Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, altmış gün içinde işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur" hükmü ile yer verilmiştir.

İdare bu amir hükümlere uyarak mahkeme kararının gereklerini 30 gün içinde uygulamak zorundadır. Mahkeme kararı genel bir düzenlemeyi iptal etmişse örneğin bir yönetmelik veya ilgili maddelerini iptal emiş ise bu durumdan herkes faydalanır. Fakat şahsa münhasır işlemlere yönelik açılan davalarda kazanılman mahkeme kararlarının uygulanmasında sadece dava açan karardan etkilenir

Dolaysıyla hukukta "Emsal Yargı Kararı" diye bir şey söz konusu değildir.

Fakat ortada bir sorun var ise ve yargı bu soruna ilişkin bir karar vermiş ise neden bu durumda olan herkes bu karardan faydalanamamaktadır.

Hukukçulara bu soruna kısmen "Pilot Dava" önerisi getirerek çözüm istemişlerdir.

Şöyle ki; İdari Yargılama Sürecinde Yaşanılan Sorunlar Ve Çözüm Önerileri Çalıştayında;

9 Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Sancakdar; "Bize göre sorunlardan ilki; aynı hukuki nitelik taşıyan seri davaların oluşturduğu iş yüküdür." şeklinde aynı hukuki nitelik taşıyan seri davaların iş yükünün idari yargıla sürecinde yaşanılan bir sorun olduğu tespit yapmıştır.

Çözüm önerisi olarak da; ""pilot dava" yoluyla seri davaların aynı şekilde sonuçlandırılmasıdır. Bu süreçte, davalı idarenin de mahkeme kararına uygun işlem tesis etmesi gerekmektedir. Bir mahkeme kararı ortaya çıkmışsa idarenin aynı hukuki sonuç doğuran hatalı tasarruflarda artık daha fazla bulunmaması, yeni uyuşmazlıklar çıkarmaması gerekir. İdari işlemin icrailiği ve bağlı yetki oluşturan durumlar da dikkate alındığında konunun yasal bir zemine oturması mecburidir." şeklinde aynı hukuki nitelik taşıyan seri davaların pilot dava yoluyla çözümlenmesini önermiştir.

Bu çözüm önerisinde aynı hukuki nitelik taşıyan seri davaların pilot dava üzerinden bir karara varılması önerilmiş olup yerinde bir öneridir gerçekleşmesi halinde bir çok sorunu da çözecektir.

Yargı Reformu Stratejisinin "Hedef 8.7" maddesinde; "İdari yargılama usulünün sadeleştirilmesi ve etkinliğinin artırılması sağlanacaktır. " hedefine yapılacak Faaliyet olarak; "a) İdari uyuşmazlıklara ilişkin grup davalarda pilot dava uygulamasına geçilecektir." şeklinde pilot dava çözümü konulmuştur.

Fakat idari işlemlerde Devlet memurlarının yaşadığı esas sorun şahsa münhasır kazanılmış bir mahkeme kararının aynı hukuki nitelik taşıyan diğer kişilere uygulanmamasıdır. Bu durumun çözüme kavuşturularak uygulanması halinde yargının ve idarenin iş yükünün oldukça azalacağı, mahkeme ve avukat masraflarının olmayacağı aşikardır. Yargı reformu stratejisinde bu yönde bir adım atılması gerekmektedir.

Ahmet KANDEMİR

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber