İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

TBMM Müsilaj Sorununu Araştırma Komisyonu toplandı

TÜBİTAK MAM Başkan Vekili ve Marmara Denizi Bilim ve Teknik Kurulu Üyesi Dr. Okur:- "Marmara Denizi'nin doğası haricinde herhangi bir mikroorganizmanın veya bir yapının denize gönderilmemesi konusunda kesin kararımız var"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 04 Ağustos 2021 15:31, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:58
TBMM Müsilaj Sorununu Araştırma Komisyonu toplandı

TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Başkan Vekili, Kimyasal Teknoloji Enstitüsü Müdürü ve Marmara Denizi Bilim ve Teknik Kurulu Üyesi Dr. Osman Okur, "Marmara Denizi'nin doğası haricinde herhangi bir mikroorganizmanın veya bir yapının denize gönderilmemesi konusunda kesin kararımız var." dedi.

Başta Marmara Denizi olmak üzere, denizlerdeki müsilaj sorununun nedenlerinin araştırılarak gerekli önlemlerin alınması amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu, AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Demir başkanlığında toplandı.

Dr. Osman Okur, görevlerinin biyolojik ve teknolojik mücadele konusunda kamudan, özel sektörden gelen taleplere cevap vermek olduğunu söyledi. Bu kapsamda 17 farklı başvuru aldıklarını anlatan Okur, müsilaja yönelik taleplerin bir bölümünün biyolojik, bir bölümünün mekanik, bir bölümünün de kimyasal mücadeleyle alakalı olduğunu belirtti. Biyolojik mücadeleyle ilgili 3 talebin yurt dışından geldiğini ve yüzeysel temizlikle alakalı olduğunu ifade eden Okur, yapılan değerlendirmeler sonucu Marmara Denizi'nde yapılacak bakteriyel veya biyolojik mücadelenin kaynağının mutlaka Marmara Denizi olması gerektiğine yönelik karar aldıklarını kaydetti.

Marmara Denizi'nde sadece müsilajı temizlemek için bakteriyel çözümün maliyetinin 2,5 milyar dolar olduğunu dile getiren Okur, "2,5 milyar dolar yatırımla sadece müsilajı temizlemek mi mantıklı yoksa 2,5 milyarlık yatırımla bütün tesisleri onarmak mı mantıklı konusunda bir fizibilite sorunumuz var. Bunu özellikle hocalarımıza öneri olarak sunduğumuz kısım burası." diye konuştu.

Okur, bu kapsamda 9 teklifin 8 tanesinin şartları sağlayamadığı için elendiğini, İstanbul Üniversitesinden bir öğretim üyesinin çalışmasının sürdüğünü aktardı.

Deniz suyunun santrifüj edilmesi ve plazma reaktörleriyle oksijen seviyesinin arttırılmasının da mümkün olamayacağını anlatan Okur, "Bizi en çok üzen kimyasal mücadele talepleriydi. 3 talep geldi bize. Çünkü kullanılan kimyasalların üzerinin hepsinde 'İnsan ve hayvan sağlığına zararlıdır.' yazıyor." dedi.

Okur, 17 projeyi şu ana kadar Bilim Kurulu üyeleriyle değerlendirdiklerini belirterek "Marmara Denizi'nin doğası haricinde herhangi bir mikroorganizmanın veya bir yapının denize gönderilmemesi konusunda kesin kararımız var. Endemik olmadığı, fizibil olmadığı sürece, insan ve balık sağlığına etkisi incelenmediği sürece herhangi bir müdahale ve mücadeleyi şu an Marmara Denizi'nde yaptırmıyoruz." ifadelerini kullandı.

- "Marmara Denizi ısındı"

TÜBİTAK MAM Çevre ve Temiz Üretim Enstitü Müdür Yardımcısı ve Marmara Denizi Bilim ve Teknik Kurulu Üyesi Doç. Dr. Haldun Karan, müsilajın Türkiye'ye özgü olmadığını belirtti. Asıl nedenin kirlilikle alakalı olduğunun altını çizen Karan, Marmara Denizi'ndeki sıcaklık artışına dair hipotezin de doğru olabileceğini düşündüğünü, son bir iki yılın rakamlarına bakıldığında Marmara Denizi'nin ısındığını söyledi.

İstanbul'la ilgili bazı sayısal veriler de paylaşan Karan, Marmara Denizi'ne yapılan toplam kentsel atık su deşarjının debi olarak yaklaşık yüzde 30'unun ileri arıtım yapılarak verildiğini, toplam atık suyun debi olarak yaklaşık yüzde 97'sinin Marmara Denizi ve boğaz hattına deşarj edildiğini kaydetti. Karan, "Arıtma kademeleri, ileri derecede arıtma olsa dahi ileri sanayi ve nüfus artışıyla artık noktasal kaynaklı kirleticiler için alıcı ortama özel deşarj limitlerinin acilen devreye alınması gerekiyor." diye konuştu.

Deşarj edilen evsel ve endüstriyel yükün azaltılması gerektiğini söyleyen Karan, yağmur sularının atık su arıtma sistemlerine ulaşmasının engellenmesinin de çok önemli olduğunu vurguladı. Karan, bu engellenmediğinde tesislerin kapasitelerinin arttığını ve çalışmada sıkıntı yaşanacağını ifade etti. Karan, arıtılmış atık suların yeniden kullanım oranının arttırılması, kaynakta önleme yöntemlerinin geliştirilmesi önerilerini dile getirdi.

Müsilajın gübre veya biyogaz elde edilmesinde kullanılıp kullanılmayacağını da incelediklerini anlatan Karan, yapılan analizler neticesinde müsilajın tehlikeli olmadığı neticesine varıldığını ancak gübre veya biyogaz yapımında da kullanılamayacağının tespit edildiğini kaydetti.

- "Fitoplankton olmazsa soframızda balık bulamayız"

İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neslihan Özdelice, müsilaja sebep olan canlılardan birinin fitoplankton olduğunu belirterek "Bunlar sularda mutlaka olması gereken canlılar. Bırakalım yaşasın. Yoksa biz bunlar olmadığı takdirde soframızda yiyecek balığı dahi bulamayız. Bizim bunların stres koşullarını yok etmemiz gerekir. Çünkü diğer canlılar onlar üzerinden besleniyor." diye konuştu.

Özdelice, bu planktonların havada solunan oksijenin bile yüzde 50'ye yakınının üreticisi konumunda olduğuna işaret etti. Müsilajın aslında bir zararı bulunmadığını ancak uzun süre suda kalması halinde zararlı olabileceğini anlatan Özdelice, "Müsilaj, yapıda ne kadar kalırsa içindeki bakteri ve patojen bakteri oranı artacak, ağır metal kirliliği de söz konusu olacak." dedi.

Marmara Denizi'nden bir damlayı mikroskopla incelediğinde suyun değişmiş olduğunu belirten Özdelice, tatlı su girdisi izlenimi doğduğunu aktardı. Özdelice, gemi balast ya da sintine suyu ile taşınması muhtemel bir alg türünün yüzeydeki köpüksü müsilaja yol açtığını söyledi.

Dip tarama, kum kaldırma işlemlerinin uzmanlarına danışılmadan yapılmaması gerektiğini de ifade eden Özdelice, bir uzmana danışılmadan bunların yapılması durumunda zararlı, toksik türlerin uyandırılabileceğini ve bunların uygun ortamda hızlıca çoğalıp uyumsuzluklara sebep olabileceğini kaydetti. Kıyı tahribatının ekosistemin yapısını bozduğunu, tür çeşitliliğini azalttığını dile getiren Özdelice, aşırı avcılığın fitoplankton düzeyini artırabileceğine dikkati çekti.

Komisyonda, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muharrem Balcı ile Marmara Denizi Bilim ve Teknik Kurulu üyeleri, Bursa Teknik Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mete Yılmaz ve Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevim Polat da sunum yaptı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber