'Karara itiraz ettik, bekleyeceksin' diyen idareye karşı ne yapılabilir?

Sitemize gelen çok sayıda mailde, özellikle belediyelerde yaşanılan sıkıntılara ilişkin açılan davalarda ilk derece mahkemelerince verilen aleyhe kararların davalı idarelerce uygulanmadığı; "karara karşı istinaf başvurusu yapıldığından henüz kesinleşmemiş" gibi ifadelerin kullanıldığı ifade edilmektedir.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 01 Kasım 2021 10:12, Son Güncelleme : 21 Ekim 2021 10:37
'Karara itiraz ettik, bekleyeceksin' diyen idareye karşı ne yapılabilir?

Yargı kararlarının geç uygulanmasının bile yerleşik Yargıtay kararlarında "kişisel kusur" olarak belirtildiği hatırlatması yaparak, idari yargı kararlarının hukuki mahiyeti hakkında yol gösterici açıklamalar yapılmıştır.

Anlaşıldığı kadarıyla idareler bilgi yetersizliğinden adli yargı kararları ile idari yargı kararlarının sonuçlarını karıştırabilmektedir. Adli yargıda ilk derece mahkemelerinin kararlarının uygulanabilmesi için üst mahkemelerce kararın kesinleşmesi gerekirken idari yargıda böyle bir uygulama yoktur. Yani idari yargıda ilk derece mahkemelerinin verdiği kararlar en geç 30 günlük sürede uygulanmak zorundadır.

Türkiye Cumhuriyeti'nde mevcut olan yargı teşkilatı,

Adli Yargı Mahkemeleri

İdari Yargı Mahkemeleri

Yüksek Mahkemeler

olmak üzere düzenlenmiştir.

İdari yargı; idarenin işlem ve eylemlerinden ve genel olarak da kamu hukukuna ait faaliyetlerden doğan uyuşmazlıkların çözümlendiği yargı koluna denilmektedir.

İdari yargı mahkemeleri ise şu şekilde sıralanabilir:

- İdare Mahkemeleri

- Bölge İdare Mahkemeleri

2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun ile bunların görev ve yetkileri düzenlenmiştir.

- Danıştay

İdari yargı kararlarının mahiyeti

1982 Anayasasının 138. Maddesinde, ".Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." hükmüne yer verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesinde ise şu hükümlere yer verilmiştir:

Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.

Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi halinde tazminat davası ancak ilgili idare aleyhine açılabilir.

İSTİNAF: İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun yolu öngörülmüş olsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir.

TEMYİZ: Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin Kanunda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştay'da, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir.

Bu silsilede verilen kararların her biri için uygulama süresi 30 gündür. İdare mahkemesince personel lehine verilmiş bir yürütmenin durdurulması veya iptal kararı 30 gün içerisinde yerine getirilecek, istinaf veya temyiz süreci sonucunda verilen karar beklenecektir.

Kanunu bilmemek mazeret sayılır mı?

Türk Ceza Kanunu'nun 4 üncü maddesinde, CEZA KANUNLARINI BİLMEMEK MAZERET SAYILMAZ denilmektedir.

İdarenin, mahkeme kararlarını yerine getirmesi, Anayasa'nın 138. maddesinde öngörülen bağlayıcılık ilkesi gereği temel bir ödevi olup kararları geciktirme ya da uygulamama gibi bir tercih hakkı bulunmamaktadır (Anayasa Mahkemesi, E:2014/149, K:2014/151, T:02/10/2014).

Kamu görevlileri de mahkeme kararlarını yerine getirmek zorunda olup, bu konuda seçim hakları bulunmamaktadır. Kaldı ki, mahkeme kararlarını kasten yerine getirmeyen memur ve diğer kamu görevlilerinin eylemleri suç oluşturmaktadır.

Bu bağlamda, Anayasa'nın 138. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca mahkeme kararlarını uygulayıp uygulamama konusunda seçim hakkı bulunmayan kamu görevlilerinin, yargı kararlarını kasten yerine getirmeme eylemleri, Anayasa'nın 129. maddesinin beşinci fıkrası kapsamında değildir (Anayasa Mahkemesi, E:2012/22, K:2012/133, T:27/09/2012).

Mahkeme kararlarının otuz gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgilinin, idare aleyhine dava açabileceği gibi kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açabileceği; kamu görevlisinin kastının ancak uygulama isteğinin kendisine ulaştırılmasıyla belirginliğe kavuşacağı, idareye tebliğ temel alınarak kamu görevlisinin kişisel sorumluluğuna karar verilemeyeceği hakkında (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, E:1995/1600, K:1995/2397, T:21/03/1995).

Mahkeme kararını uygulamak konusunda yetkili ve görevli olduğu halde uygulamayan kamu görevlisinin hukuken sorumlu olduğu; mahkeme kararının yerine getirilmemesi nedeniyle zarar gören kişinin, davalının kasten uygulamadığını kanıtlama yükümlülüğü olmadığı gibi, davalının da kastının bulunmadığını kanıtlamak suretiyle sorumluluktan kurtulamayacağı hakkında (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, E:1999/3555, K:1999/5498, T:09/06/1999).

"Karara itiraz ettik, kesinleşmedi, bekleyeceksin" diyen idareye karşı ne yapabilirim?

İdare, kararın kendisine tebliğinden itibaren 30 gün içinde uygulamak zorundadır. Bu 30 günlük süre idareye gerekli iş ve işlemleri rahatça yapması için tanınmış geniş bir süredir. 30. günün bitiminden itibaren bulunulan yerin Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulması gerekmektedir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber