Polis Meslek Eğitim Merkezinden ilişiği kesilmesine dair 6 dava sonuçlandı

Polis Meslek Eğitim Merkezi öğrencisi olan davacı tarafından, Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nde belirtilen şartları taşımadığından bahisle okuldan ilişiğinin kesilmesine ilişkin açılan davalardan 6 tanesi İDDK tarafından sonuçlandırdı.

Haber Giriş : 07 Ağustos 2022 00:03, Son Güncelleme : 02 Ağustos 2022 11:00
Polis Meslek Eğitim Merkezinden ilişiği kesilmesine dair 6 dava sonuçlandı

6 kararda da Danıştay Daire karaları onandı. Kararlardan 5 tanesi davacılar lehine sonuçlanırken 1 davacı ise İDDK aşamasında da kazanamadı.

T.C.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No: 2021/2329

Karar No: 2022/15

İSTEMİN KONUSU: Danıştay Sekizinci Dairesinin 01/04/2021 tarih ve E:2017/2103, K:2021/2044 sayılı kararının iptale ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: ... Polis Meslek Eğitim Merkezi öğrencisi olan davacı tarafından, Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nde belirtilen şartları taşımadığından bahisle okuldan ilişiğinin kesilmesine ilişkin . tarih ve . sayılı işlem ile dayanağı Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin Ek-3/I-A-1. maddesinde yer alan "Bu sistemlere ait konjenital anomalisi bulunanlar öğrenciliğe kabul edilmezler" şeklindeki ibarenin iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 01/04/2021 tarih ve E:2017/2103, K:2021/2044 sayılı kararıyla;

Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin Ek-3/I-A-1 maddesinde yer alan "Bu sistemlere ait konjenital anomalisi bulunanlar öğrenciliğe kabul edilmezler" ibaresinin iptali istemi yönünden;

04/08/2003 tarih ve 25189 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin Ek-3/I-A-1. maddesinde; "Hematoloji, kardiyoloji, gastroenteroloji, endokrinoloji, nefroloji, immunoloji, romatoloji ve enfeksiyon hastalıkları yönlerinden, mevcut haliyle organ ve sistem fonksiyonlarını bozmayan, progresyon göstermeyen ve tıbbi tedavi ihtiyacı olmayan, herhangi bir operasyon geçirmemiş olgular öğrenciliğe kabul edilir. Bu sitemlere ait konjenital anomalisi bulananlar öğrenciliğe kabul edilmezler." hükmünün yer aldığı,

03/01/2018 tarih ve 30290 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin 28. maddesiyle; "04/08/2003 tarihli ve 25189 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği"nin yürürlükten kaldırıldığı, 29/09/2019 tarih ve 30903 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin eklerinde yapılan değişiklikle, yeniden düzenlenen Ek-3/I-A maddesinde;

"Dahiliye ve enfeksiyon hastalıkları yönünden sağlam olacaktır. Bu sisteme ait kronik hastalığı, sürekli diyet uygulamasıyla veya ilaç tedavisiyle kontrol altında tutulmayı gerektirecek bir hastalığı, tedavisiz şekilde remisyonda olsa dahi sürekli olarak kontrol altında tutulmayı gerektirecek bir hastalığı, organ ve sistem fonksiyonlarını etkileyen bir hastalığı, sakatlığı olanlar ile doğuştan (konjenital) veya sonradan (cerrahi-travmatik) organ eksikliği veya organ yokluğu olanlar (aşağıdaki istisnai maddeler hariç) öğrenciliğe kabul edilmezler." hükmünün yer aldığı,

İptali istenilen mülga 04/08/2003 tarihli ve 25189 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin Ek-3/I-A-1. maddesinde yer alan; "Bu sitemlere ait konjenital anomalisi bulananlar öğrenciliğe kabul edilmezler" ibaresinin 03/01/2018 tarih ve 30290 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği ile yeniden ve farklı bir şekilde düzenlendiği ve uyuşmazlık bu yönüyle konusuz kaldığından dava konusu Yönetmeliğin ilgili ibaresi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği,

Davacının okulla ilişiğinin kesilmesine ilişikin bireysel işlemin iptali istemi yönünden;

22/06/2017 tarihli ara kararı ile davacıda "biküspit aort" rahatsızlığının bulunup bulunmadığı, eğer bu rahatsızlık bulunuyorsa bu rahatsızlığın polislik mesleğini icra etmesine engel teşkil edip etmediğine ilişkin bir raporun hazırlanmasının Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden istendiği, anılan Hastane tarafından düzenlenen . tarih ve . sayılı sağlık kurulu raporunun, karar hanesinde; "Kardiyak açıdan normal Polis Meslek Eğitim Merkezi Öğrencisi olur" ifadesinin yer aldığı,

Bu durumda; ara kararı uyarınca aldırılan sağlık kurulu raporuna göre "biküspit aort" rahatsızlığının davacıda bulunmadığı anlaşıldığından dava konusu ilişik kesme işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle,

düzenleyici işlem yönünden karar verilmesine yer olmadığına, bireysel işlemin iptaline karar verilmiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,

2.Davanın düzenleyici işlemin iptali istemine ilişkin kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığı, bireysel işlemin iptali yolundaki Danıştay Sekizinci Dairesinin 01/04/2021 tarih ve E:2017/2103, K:2021/2044 sayılı kararının temyize konu iptale ilişkin kısmının ONANMASINA,

3. Kesin olarak, 17/01/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

T.C.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2021/2511

Karar No : 2022/16

İSTEMİN KONUSU: Danıştay Sekizinci Dairesinin 12/03/2021 tarih ve E:2019/8622, K:2021/1534 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: Kastamonu Polis Meslek Yüksekokulu öğrencisi olan davacının, Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nde aranan şartları taşımadığından bahisle yüksekokuldan ilişiğinin kesilmesine ilişkin 12/11/2014 tarihli işlem ile işlemin dayanağı Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin Ek-3/V-A-4 maddesinde yer alan "her türlü üriner sistemdeki taş ameliyatları hariç" ibaresinin iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 08/06/2017 tarih ve E:2015/464, K:2017/4986 sayılı kararıyla; düzenleyici işlem yönünden davanın reddine, bireysel işlemin iptaline karar verildiği, düzenleyici işlem yönünden davanın reddine ilişkin kısmın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, bireysel işlemin iptaline ilişkin bozulan kısım yönünden ise Danıştay Sekizinci Dairesinin 12/03/2021 tarih ve E:2019/8622, K:2021/1534 sayılı kararıyla; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 07/02/2019 tarih ve E:2017/2215, K:2019/486 sayılı bozma kararı sonrasında yeniden bir değerlendirme yapılarak;

Yargıtayın 04/02/1959 tarih ve E:1957/13, K:1959/5 sayılı ve 09/05/1960 tarih ve E:1960/21, K:1960/9 sayılı içtihadı birleştirme kararlarıyla hukukta uygulamaya giren usuli kazanılmış hakkın; bir davada, mahkemenin veya tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine (diğeri aleyhine) doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hak olarak tanımlandığı, ilk derece mahkemesinin doğru bularak uyduğu bozma kararı üzerine, temyiz merciinin, bozma kararı ile benimsediği esaslara aykırı şekilde bozma kararı verememesi anlamına gelen bu ilkenin, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirildiği ve öğretide de kabul gördüğü,

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12/07/2006 tarih ve E:2006/4-519, K:2006/527 sayılı kararında da belirtildiği üzere, bu ilkenin kimi istisnalarının bulunduğu, mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı ya da geçmişe etkili bir yasa çıkması, uygulanması gereken bir yasa hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilmesi hallerinde usuli kazanılmış hakka göre değil, ortaya çıkan yeni hukuki durumlara göre karar verilmesinin gerektiği, bunların dışında, görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış hakkın uygulanmasının mümkün olmadığı,

Öğretide, istisnaların bunlarla sınırlı olmadığı, bugüne kadar artarak geldiği gibi bundan sonra da yeni istisnaların olabileceğinin savunulduğu,

Danıştay kararlarında da, usuli kazanılmış hak ilkesinin uygulandığı ve temyiz incelemesi sonucunda verilmiş olan bozma kararına uyulmak suretiyle verilen kararın, Dairesince yeniden temyizen incelenmesinin bozma kararına uygunluk yönünden yapılacağının belirtildiği,

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle değiştirilen 50. maddesinin (4) numaralı fıkrasının; "Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır." hükmünde, aynı Kanun'un 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle değiştirilen 50. maddesinin (5) numaralı fıkrasının; "Bölge idare mahkemesi, bozmaya uymayarak kararında ısrar ederse, ısrar kararının temyizi halinde, talep, konusuna göre Danıştay İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulunca incelenir ve karara bağlanır. Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulması zorunludur." hükmünde olduğu,

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca kararları bozulan Dairelerin, bozma kararına uyup bu kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine kararda belirtilen hukuki esaslar doğrultusunda hüküm kurmaktan başka bir seçeneği bulunmadığı ve bu durumda, lehine bozulan taraf açısından usüli kazanılmış hak oluştuğu, bununla birlikte, kanunda geçmişe etkili bir değişiklik yapılması, o konuda sonradan bir içtihadı birleştirme kararının alınması, Anayasa Mahkemesince kanun hükmünün iptal edilmesi, kamu düzenini ilgilendiren bir usül kuralı dikkate alınmadan karar verilmiş olması, Anayasa Mahkemesince bireysel başvuruda aynı konuda hak ihlaline karar verilmesi gibi durumlarda usüli kazanılmış haktan söz edilemeyeceğinin yüksek yargı içtihatlarıyla kabul edilmekte olduğu, bu hususun, 2577 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (4) numaralı fıkrasının somut norm denetiminin yapıldığı Anayasa Mahkemesinin 12/06/2020 tarih ve E:2019/115, K:2020/31 sayılı kararının "Anayasa'ya Aykırılık Sorunu" kısmında;

"28. Bununla birlikte yargı içtihatlarıyla kabul edilmiş olan usuli kazanılmış hak ilkesini hukuki güvenliği sağlama ve kamu yararını gerçekleştirme amacıyla kanun hükmü niteliğine kavuşturan kanun koyucunun yukarıda belirtilen meşru amaçlarla ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacak şekilde yargılamanın hakkaniyet, hukukun üstünlüğü gibi ilkelerin görmezden gelinerek ya da temel hak ve özgürlükler ihlal edilerek sonuçlandırılması yolunda bir iradesinin varlığından söz etmek mümkün değildir. Dolayısıyla kural, yargı yerlerince usuli kazanılmış hak ilkesinin uygulanmasında hukuk devleti ve adil yargılanma hakkı ilkeleri gereğince içtihat yoluyla istisnai durumlar öngörülebilmesine engel teşkil etmemektedir. Aksi yönde bir kabulün hukuki güvenlik ilkesinin öz değil sadece şekil itibarıyla korunması anlamına geleceği gibi temel görevi adaleti tesis etmek olan yargı mercilerinin varlık sebebiyle de bağdaşmayacağı açıktır. Belirtilen hususlar dikkate alındığında sınırlama ile ilgililere orantısız bir külfet yüklenmediği anlaşılmaktadır." şeklinde ifade edildiği,

Anayasa Mahkemesi kararında da belirtildiği üzere, usuli kazanılmış hak ilkesinin uygulanmasında hukuk devleti ve adil yargılanma hakkı ilkeleri gereğince içtihat yoluyla istisnai durumlar oluşturulabildiği, ancak bu istisnai durumlarda oluşturulacak içtihatların hukuki güvenlik ilkesi ile ters düşmemesi gerektiği,

Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin nitelikleri arasında sayılan hukuk devletinin en önemli unsurlarından birisi "hukuki güvenlik ilkesi" olduğu, hukuki güvenlik ilkesinin, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde ve uygulamasında bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kıldığı,

Buna göre hukuki güvenlik ilkesinin gerçekleşebilmesini sağlamak üzere; hukuki belirlilik, hukuki istikrar ve hukuki öngörülebilirlik olarak adlandırılan üç alt ilke bulunduğu,

Belirlilik ilkesinin, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermeyi ifade ettiği, bu ilkenin, yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği de ifade ettiği, yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir, bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirliliğin sağlanabileceği,

Hukuki güvenlik ilkesinin gerçekleşmesini sağlamaya yönelik bir diğer ilke olan hukuki istikrar ilkesinin, hukukun sistem olarak devamlılığını ve var olan kuralların ve uygulamasının istikrarlı olmasını ifade ettiği,

Hukuki öngörülebilirliğin ise, kişilerin, kuralların ve idari ve yargısal uygulamaların ne tür sonuçlar doğurabileceğini öngörerek ve planlayarak yaşamlarını sürdürebilmesini sağladığı, kuralların, uygulamanın ve mahkeme kararlarının birlikte öngörülebilir olması durumunda anılan alt ilkenin gerçekleşmiş olacağı, öte yandan, anılan ilkenin, hukuki bir uyuşmazlığın çıktığı durumlarda, uyuşmazlıkla ilgili kararı oluşturacak olan mahkeme veya hakimin önceden belirli olması ve uygulayacağı usulün de genel olarak belirli ve önceden bilinebilir olmasını gerektirdiği,

Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Nejdet Şahin ve Perihan Şahin/ Türkiye) kararında hukuki güvenlik ilkesinin; "adil yargılanma hakkının hukukun üstünlüğünün Sözleşmeci devletlerin ortak mirası olduğunu belirten Sözleşme'nin ön sözüyle birlikte yorumlanması gerektiğini belirtmektedir. Hukukun üstünlüğünün temel unsurlarından biri, hukuki durumlarda belirli bir istikrarı garanti altına alan ve kamuoyunun mahkemelere olan güvenine katkıda bulunan hukuki güvenlik ilkesidir. Toplumun yargısal sisteme olan güveni hukuk devletinin esaslı unsurlarından biri olmasına rağmen birbirinden farklı yargı kararlarının devamlılık arz etmesi, bu güveni azaltacak nitelikte bir hukuki belirsizlik durumu yaratabilecektir." şeklinde ifade edildiği,

Dairelerince benzer dosyalarda Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nde davacılar lehine yapılan değişikliklerin Anayasa'da ifadesini bulan eğitim hakkına ve dolaylı olarak çalışma hakkına ilişkin idari düzenlemeler kapsamında değerlendirilerek lehe meydana gelen değişiklikler işlemin ihdas tarihinden sonra dahi meydana gelse yargılama sürecinde dikkate alınması gerektiği görüşüyle davacılar lehine çok sayıda karar verildiği, Dairelerinin istikrar kazanmış bu uygulamasına aykırı olarak bu dosya özelinde Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nde davacı lehine yapılan değişiklikler dikkate alınmadan verilecek bir kararın hukuki güvenlik ilkesinin ihlali anlamına geleceği,

Olayda, mesane taşı ameliyatı olması nedeniyle PMYO'dan ilişiği kesilen davacının ilişiği kesildiği tarihte yürürlükte olan 04/08/2003 tarih ve 25189 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin EK-3/V-A maddesinde; her türlü üriner sistem taşları ve ameliyatlarının öğrenciliğe engel olduğu düzenlemesine yer verilmesine karşın; 29/09/2019 tarih ve 30903 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin eklerinde yapılan değişiklikle EK-3/8-A-3-a maddesinde; "0,5 cm'den küçük (0,5cm dahil) olan üriner sistem taşları sağlam kabul edilir." düzenlemesi ve EK-3/8-A-4 maddesinde; "Üriner sistem taşlarının boyutundan ve sayısından bağımsız olmak üzere, organ veya doku kaybına neden olmamak, anatomik bütünlüğü bozmamak, organ ve sistem fonksiyonlarında kayba neden olmamak koşuluyla, üriner sistem taşları için yapılmış olan 3 ve 3'ten az başarılı cerrahi girişimler sağlam kabul edilir." düzenlemesine yer verildiği,

Belirtilen tüm bu hususlar birlikte değerlendirilerek Dairelerince, davacının 29/09/2019 tarihinde Yönetmelik'te lehine yapılan değişiklikler de göz önüne alınarak 15/10/2020 tarihli ara kararı ile Ankara Şehir Hastanesine sevk edildiği, ilgili hastanece düzenlenen . tarih ve . sayılı sağlık kurulu raporunun karar hanesinde; "ETSŞY EK-3,8-A-4'e uyar. PMYO ÖĞRENCİSİ OLUR." ibaresine yer verildiği,

Bu durumda; sevk edildiği hastane sağlık kurulunca Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nde aranan şartları taşıdığı anlaşılan davacının, Polis Meslek Yüksek Okulu'ndan ilişiğinin kesilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle anılan işlemin iptaline karar verilmiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davalı idarelerden İçişleri Bakanlığının temyiz isteminin reddine,

2.Dava konusu bireysel işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 12/03/2021 tarih ve E:2019/8622, K:2021/1534 sayılı kararının ONANMASINA,

3. Kesin olarak, 17/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No: 2021/2803

Karar No: 2022/20

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- . Bakanlığı

VEKİLİ: .

2- . Müdürlüğü

VEKİLİ: Av. .

KARŞI TARAF (DAVACI) : .

VEKİLİ : Av. .

İSTEMİN KONUSU: Danıştay Sekizinci Dairesinin 09/06/2021 tarih ve E:2018/4634, K:2021/2986 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: Kırşehir Polis Meslek Eğitim Merkezi öğrencisi olan davacının Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nde belirtilen sağlık şartını taşımadığından bahisle okulla ilişiğinin kesilmesine ilişkin . tarih ve . sayılı işlem ile dayanağı Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin Ek-3/9-A-5 maddesinde yer alan "Kasların, kemiklerin ve diğer dokuların iyi ve kötü huylu tümörleri ve bu tümörlerin cerrahileri öğrenciliğe engeldir." düzenlemesindeki "iyi huylu" ibaresinin iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 09/06/2021 tarih ve E:2018/4634, K:2021/2986 sayılı kararıyla;

Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin EK-3/9-A maddesinin 5 numaralı bendinde yer alan "Kasların, kemiklerin ve diğer dokuların iyi ve kötü huylu tümörleri ve bu tümörlerin cerrahileri öğrenciliğe engeldir" düzenlemesindeki "iyi huylu" ibaresinin iptali istemi yönünden;

Polislik mesleğinin, özelliği gereği ileride bu mesleği yapacak olan polis okulları öğrencilerinde kimi sağlık koşullarının aranmasının, hizmetin gereği gibi işlemesi açısıdan önem taşıdığı, bu koşulların, yerine getirilecek hizmetin aksatılmamasına yönelik olmasının diğer bir anlatımla hizmetin gereklerine uygun olarak belirlenmesinin gerektiği,

Dava konusu bireysel işlemin dayanağı olan Yönetmelik'te yer alan iyi huylu tümörlerin polislik mesleğinin yapılmasını engelleyip engellenmediği hususunun Dairelerinin 19/10/2018 tarihli ara kararı ile davalı idarelere sorulduğu, idarelerce bu hususta bir cevap verilmediği, aynı ara karar ile davacının durumunun polislik mesleğini yapmaya uygun olup olmadığıyla ilgili olarak davacının Hacettepe Üniversitesi Hastanesine sevk edildiği, anılan Hastanece davacının durumu hakkında düzenlenen raporda "........hastanın mevcut durumunda polislik yapmasına engel bir durum yoktur." ifadesine yer verildiği,

Hastanenin davacı hakkında düzenlediği rapor ve Dairelerinin ara kararına davalı idarelerce cevap verilmemesi durumu birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu Yönetmeliğin Ek-3/9-A maddesinin 5 numaralı bendinde de yer alan "iyi huylu" tümörler açısından, hangi türlerinin polislik mesleğine engel teşkil ettiği hususlarında davalı idarelerce dava dosyasına bilgi ve belge sunulmadığı, hastanenin verdiği raporda ise davacıda bulunan tümörün davacının polislik mesleğini yapmasına engel olmayacağının belirtildiği,

Davalı idarelerce işin özelliği başta olmak üzere yeterli çalışma yapılmadan dava konusu Yönetmelik'teki ibareye yer verildiği anlaşıldığından bu ibarede hizmet gereklerine ve hukuka uyarlık bulunmadığı,

Davacının okulla ilişiğinin kesilmesine ilişkin . tarih ve . sayılı işlemin iptali istemi yönünden;

Kırşehir Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürlüğü'ne 19. dönem geçici kaydı yapılan davacı hakkında düzenlenen sağlık kurulu raporlarında davacı hakkında dava konusu Yönetmelik hükmü uyarınca öğrenci olamayacağı kararının verildiği,

Hacettepe Üniversitesi Hastanesinin davacının polislik mesleğini icra etmesinde herhangi bir engel görmediği,

Bu itibarla, yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan tesis edilen dava konusu Yönetmelik hükmüne dayalı bireysel işlemde de hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,

2.Dava konusu işlemlerin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 09/06/2021 tarih ve E:2018/4634, K:2021/2986 sayılı kararının ONANMASINA,

3. Kesin olarak, 17/01/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

T.C.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2021/2799

Karar No : 2022/13

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 26/05/2021 tarih ve E:2017/3025, K:2021/2684 sayılı kararının iptale ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacının . Eğitim Merkezi Müdürlüğündeki öğrenciliğine son verilmesine ilişkin 20/03/2017 tarihli işlem ile dayanağı Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin EK-3 "VI. Kas İskelet Sistemi Hastalıkları" başlıklı bölümü B-24'te yer alan "Hafif derecede halluks valgus ya da halluks varus" ibaresinin iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararıyla;

Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin EK-3 ''VI Kas İskelet Sistemi Hastalıkları'' başlıklı bölümü B-24 bendinde yer alan ''Hafif derecede halluks valgus ya da halluks varus'' ibaresinin iptali istemi yönünden;

Dava konusu bireysel işleme dayanak olan 04/08/2003 tarih ve 25189 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin eki Ek 3- "Hastalık Branşlarının Sınıflandırılması" başlıklı maddesinin "VI- Kas İskelet Sistemi Hastalıkları'' başlıklı bölümü B-24 bendinde yer alan ve polis okulu öğrencisi olma yönünden engel olarak düzenlenen ''Hafif derecede halluks valgus ya da halluks varus'' rahatsızlığına ilişkin olarak 03/01/2018 tarih ve 30290 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelik'le değişiklik yapıldığı ve halluks valgus, halluks varus rahatsızlığına sahip olanlarda belirli derecelere kadar polis okulu öğrencisi olma yönünden engel durumun ortadan kaldırıldığı,

Bu durumda, iptali istenen Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin EK-3 ''VI Kas İskelet Sistemi Hastalıkları'' başlıklı bölümü B-24 bendinde yer alan ''Hafif derecede halluks valgus ya da halluks varus'' ibaresinin 03/01/2018 tarih ve 30290 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'yle değiştirildiğinden, Yönetmeliğin iptali istenen kısmı yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği,

Davacının okulla ilişiğinin kesilmesine ilişkin . tarih ve . EBYS sayılı işlemin iptali istemi yönünden;

. Eğitim Merkezi Müdürlüğüne geçici kaydı yapılan davacının, aldırılan sağlık kurulu raporunda Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin EK-3 ''VI Kas İskelet Sistemi Hastalıkları'' başlıklı bölümü B-24 bendinde yer alan ve öğrenciliğe engel olan "Hafif derecede halluks valgus ya da halluks varus'' rahatsızlığının davacıda tespit edilmesi üzerine Polis Akademisi Başkanlığının 20/03/2017 tarihli Oluru ile Polis Meslek Eğitim Merkezinden ilişiğinin kesildiği, 13/04/2017 tarihinde Danıştay kayıtlarına giren dilekçe ile davanın açıldığı, dava devam ederken İçişleri Bakanlığınca 03/01/2018 tarih ve 30290 sayılı Resmi Gazete'de Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin yeniden düzenlendiği ve davacının ilişiğinin kesilmesine neden olan maddenin de değiştirildiği, Dairelerinin 22/02/2018 tarih ve E:2017/3025 sayılı ara kararıyla davacının . Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildiği ve anılan Hastanece düzenlenen 13/04/2018 tarihli raporun karar hanesinde; "Bileteral halluks Valgus X-ray; torakal cobb açısı 4.5, lomber 6 derece olan hafif eğrilikler mevcut. Kalkaneal pitch açısı sağda; 23, solda 24.1 derecedir. Hallux valgus açısı sağda 12.1, solda 7.1 derecedir. İnter metatarsal açı sağda 9.9, solda 9.9 derecedir. Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin EK-3/A bendine uymaktadır. "Polis Meslek Eğitim Merkezi Öğrencisi Olur." şeklinde ifadelere yer verildiğinin görüldüğü,

Bu durumda davacının durumunun yargılama sürecinde yeniden düzenlenen Yönetmelik maddesinde yer alan "Halluks valgus, halluks varus (halluks valgus/varus açısı >25 derece ve intermetatarsal açı >10 derece ise halluks valgus ya da halluks varus olarak kabul edilir)" hükmü ve hakem hastane olan Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 13/04/2018 tarihli rapor dikkate alındığında, davacının Aksaray Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürlüğündeki öğrenciliğine son verilmesi ve ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, düzenleyici işlemin iptali istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, bireysel işlemin iptaline karar verilmiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,

2.Düzenleyici işlemin iptali istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, bireysel işlemin iptaline ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin 26/05/2021 tarih ve E:2017/3025, K:2021/2684 sayılı kararının temyize konu iptale ilişkin kısmının ONANMASINA,

3. Kesin olarak, 17/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2021/2328

Karar No : 2022/17

İSTEMLERİN KONUSU: Danıştay Sekizinci Dairesinin 25/05/2021 tarih ve E:2018/2929, K:2021/2669 sayılı kararının iptale ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: . Merkezi öğrencisi olan davacının, Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nde aranan şartları taşımadığından bahisle okulla ilişiğinin kesilmesine ilişkin . tarihli işlem ile dayanağı Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin Ek-3/8-A-2 maddesinin iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 25/05/2021 tarih ve E:2018/2929, K:2021/2669 sayılı kararıyla;

Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin Ek-3/8-A-2 maddesinin iptali istemi yönünden;

Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin işlem tarihinde yürürlükte bulunan halinde üriner sistemdeki her türlü taş mevcudiyeti öğrenciliğe engel iken 29/09/2019 tarih ve 30903 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'le 0,5 cm'den küçük (0,5cm dahil) olan üriner sistem taşlarının sağlam kabul edileceği ve bu şekilde öğrenciliğe engel olmadığı şeklinde bir düzenleme yapıldığı,

Dava açıldıktan sonra uyuşmazlık konusu Yönetmelik maddesinde davacının istemi yönünde değişiklik yapılması nedeniyle, davanın bu kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerektiği,

Davacının okulla ilişiğinin kesilmesine ilişkin 09/05/2018 tarihli işlemin iptali istemi yönünden;

27/11/2018 tarihinde verilen ara kararı ile dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 03/01/2018 tarih ve 30290 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin Ek-3/8 (Üroloji / Kadın Hastalıkları Ve Doğum) A Dilimi 2. maddesinde yer alan "2) Üriner sistemdeki her türlü taş mevcudiyeti ve taş nedeniyle yapılmış operasyonlar (açık, kapalı) öğrenciliğe engeldir" hükmünde yer alan "Üriner sistemdeki her türlü taş mevcudiyeti" rahatsızlığının polislik mesleğinin icrasına engel olup olmadığı yönünde bir belirleme yapılması ve buna ilişkin açıklayıcı bir rapor sunulmasının Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinden istenildiği, anılan Hastane tarafından ara karara verilen cevapta davacının sol böbrek üst polde 2 mm, orta polde 3 mm, alt polde 3,5 mm çapında taş izlendiği, davacının ilgili Yönetmelik hükmü çerçevesinde Polis Meslek Eğitim Merkezi öğrencisi olamayacağının belirtildiği, 21/05/2019 tarihinde yeniden bir ara kararı verilerek "Üriner sistemdeki her türlü taş mevcudiyeti" rahatsızlığının polislik mesleğinin icrasına engel olup olmadığı hususunun Gazi Üniversitesi Hastanesi Üroloji Ana Bilim Dalı'ndan sorulduğu, anılan Hastane tarafından ara karara verilen cevapta davacının ürolojik herhangi bir patolojisinin bulunmadığı, sol böbreğinde 3 mm çapında birkaç taş tespit edildiği, klinik olarak bu taşların davacının polislik mesleğini yapmasını engellemeyeceği, ancak ilgili Yönetmelik hükmü çerçevesinde Polis Meslek Eğitim Merkezi öğrencisi olamayacağı yönünde görüş bildirildiği,

29/09/2019 tarih ve 30903 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan değişiklik ile Ürolojik-nefrolojik sistemde fonksiyonel bozukluk oluşturmamak, komplikasyon yapmamak, tekrarlayan enfeksiyonlara neden olmamak, diğer organlarda ve sistemlerde mevcut ürolojik-nefrolojik durumla bağlantılı olarak yapısal veya fonksiyonel bozukluk bulunmamak koşuluyla 0,5 cm'den küçük (0,5 cm dahil) ölçü üriner sistem taşları olduğu tespit edilen öğrenci adaylarının eğitimlerine devam edebileceklerinin açık olduğu,

Bu durumda böbreklerinde 0,5 cm'den küçük taşlar tespit edilen ve ürolojik yönden herhangi bir patolojisi bulunmayan davacının Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nde yapılan değişiklik sonucu ilgili maddedeki şartları taşıdığı anlaşıldığından, Polis Meslek Eğitim Merkezinden ilişiğinin kesilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle,

Davanın düzenleyici işleme ilişkin kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bireysel işlemin iptaline karar verilmiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,

2.Davanın düzenleyici işleme ilişkin kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bireysel işlemin iptaline ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin 25/05/2021 tarih ve E:2018/2929, K:2021/2669 sayılı kararının temyize konu iptale ilişkin kısmının ONANMASINA,

3.Kesin olarak, 17/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

DANIŞTAY

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2021/2469

Karar No : 2022/14

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: ...Polis Meslek Eğitim Merkezi öğrencisi olan davacının, Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nde öngörülen sağlık şartını taşımadığından bahisle okuldan ilişiğinin kesilmesine ...tarih ve ...sayılı işlem ile dayanağı Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin Ek-3/I-A-1 maddesinde yer alan "Bu sistemlere ait konjenital anomalisi bulunanlar öğrenciliğe kabul edilmezler." ibaresinin iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 01/04/2021 tarih ve E:2017/2104, K:2021/2045 sayılı kararıyla;

Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin Ek-3/I-A-1 maddesinde yer alan "konjenital anomali" ibaresinin iptali istemi yönünden;

04/08/2003 tarih ve 25189 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin Ek-3/I-A-1. maddesinde; "Hematoloji, kardiyoloji, gastroenteroloji, endokrinoloji, nefroloji, immunoloji, romatoloji ve enfeksiyon hastalıkları yönlerinden, mevcut haliyle organ ve sistem fonksiyonlarını bozmayan, progresyon göstermeyen ve tıbbi tedavi ihtiyacı olmayan, herhangi bir operasyon geçirmemiş olgular öğrenciliğe kabul edilir. Bu sitemlere ait konjenital anomalisi bulananlar öğrenciliğe kabul edilmezler." hükmünün yer aldığı,

03/01/2018 tarih ve 30290 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin 28. maddesiyle; "04/08/2003 tarihli ve 25189 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği"nin yürürlükten kaldırıldığı,

29/09/2019 tarih ve 30903 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin eklerinde yapılan değişiklikle, yeniden düzenlenen Ek-3/I-A maddesinde; "Dahiliye ve enfeksiyon hastalıkları yönünden sağlam olacaktır. Bu sisteme ait kronik hastalığı, sürekli diyet uygulamasıyla veya ilaç tedavisiyle kontrol altında tutulmayı gerektirecek bir hastalığı, tedavisiz şekilde remisyonda olsa dahi sürekli olarak kontrol altında tutulmayı gerektirecek bir hastalığı, organ ve sistem fonksiyonlarını etkileyen bir hastalığı, sakatlığı olanlar ile doğuştan (konjenital) veya sonradan (cerrahi-travmatik) organ eksikliği veya organ yokluğu olanlar (aşağıdaki istisnai maddeler hariç) öğrenciliğe kabul edilmezler." hükmüne yer verildiği,

İptali istenilen 04/08/2003 tarih ve 25189 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin Ek-3/I-A-1 maddesinde yer alan; "Bu sitemlere ait konjenital anomalisi bulananlar öğrenciliğe kabul edilmezler" ibaresinin 03/01/2018 tarih ve 30290 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği ile yeniden ve farklı bir şekilde düzenlendiği ve uyuşmazlık bu yönüyle konusuz kaldığından dava konusu Yönetmeliğin ilgili ibaresi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği,

Davacının okulla ilişiğinin kesilmesine ilişikin ...tarih ve ...sayılı bireysel işlemin iptali istemi yönünden;

22/06/2017 tarihli ara kararı ile Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinden, davacıda "biküspit aort" rahatsızlığı bulunup bulunmadığı, eğer bu rahatsızlık bulunuyorsa bu rahatsızlığın polislik mesleğini icra etmesine engel teşkil edip etmediğine ilişkin bir rapor hazırlanmasının istendiği, anılan Hastane tarafından düzenlenen ...tarih ve ...sayılı sağlık kurulu raporunun, karar hanesinde; "Eko biküspit aort kapağı mevcut Polis Meslek Eğitim Merkezi Öğrencisi olamaz" ifadesinin yer aldığı,

Bu durumda; Dairelerinin ara kararı uyarınca aldırılan sağlık kurulu raporuna göre "biküspit aort" rahatsızlığının davacıda bulunduğu ve yürürlükte olan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin EK-3/3-B-4-c maddesinde; "Biküspit aort, aortun diğer patolojileri"nin öğrenciliğe engel olmaya devam ettiği anlaşıldığından dava konusu ilişik kesme işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın düzenleyici işleme ilişkin kısmı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, bireysel işleme ilişkin kısmının reddine karar verilmiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin reddine,

2.Dava hakkında kısmen karar verilmesine yer olmadığına, kısmen davanın reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin 01/04/2021 tarih ve E:2017/2104, K:2021/2045 sayılı kararının temyize konu davanın reddine ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,

3.Kesin olarak, 17/01/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber