Baykal'dan Yargı'ya Ergenekon çağrısı: Süreci boşa çıkarın

Haber Giriş : 03 Temmuz 2008 16:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Ergenekon soruşturması ve gözaltılarla ilgili olarak ?bu bir yargı süreci değil, siyasi bir süreçtir? değerlendirmesinde bulunarak, ?Toplumda derin bir kuşku var. Bu kuşku yaşanmakta olan sürecin bir yargı süreci olmasının ötesinde bir siyasi hesaplaşma sürecine dönüştürülmekte olduğuna dair kaygıdan kaynaklanmaktadır? dedi.

-Baykal, Türkiye'de siyasetin ve hukukun bir cadı kazanının içine çekilmekte olduğunu söyleyerek, ?Bu tablo eğer gerçekten bir hukuki soruşturmanın bir yargı incelemesinin, adli sürecin gereği olarak, adli yetkililerin kendi taktirleriyle, olayın akışının icabıdır diye bu noktaya gelinmiş olsaydı herkesin bunu saygıyla karşılaması söz konusu olurdu? diye konuştu.

? CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Ergenekon soruşturması ve gözaltılarla ilgili olarak ?bu bir yargı süreci değil, siyasi bir süreçtir? değerlendirmesinde bulunarak, ?Toplumda derin bir kuşku var. Bu kuşku yaşanmakta olan sürecin bir yargı süreci olmasının ötesinde bir siyasi hesaplaşma sürecine dönüştürülmekte olduğuna dair kaygıdan kaynaklanmaktadır? dedi. Baykal, Türkiye'de siyasetin ve hukukun bir cadı kazanının içine çekilmekte olduğunu söyleyerek, ?Bu tablo eğer gerçekten bir hukuki soruşturmanın bir yargı incelemesinin, adli sürecin gereği olarak, adli yetkililerin kendi taktirleriyle, olayın akışının icabıdır diye bu noktaya gelinmiş olsaydı herkesin bunu saygıyla karşılaması söz konusu olurdu? diye konuştu.


AK Partili Fırat: Baykal, siyasi ahlakın dışına çıkarak mugalata yapıyor


CHP Genel Başkanı Baykal Parti Meclisi toplantısı öncesinde Ergenekon soruşturması kapsamında gerçekleştirilen gözaltılarla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Baykal, Türkiye'nin 6 yıllık AKP iktidarının sonunda, bugün böyle bir manzara ile karşı karşıya olduğunu söyleyerek, siyasetin ve hukukun bir ?cadı kazanı?nın içine çekilmekte olduğunun altını çizdi. Baykal, ?Bu tablo eğer gerçekten bir hukuki soruşturmanın bir yargı incelemesinin, adli sürecin gereği olarak, adli yetkililerin kendi taktirleriyle, olayın akışının icabıdır diye bu noktaya gelinmiş olsaydı herkesin bunu saygıyla karşılaması söz konusu olurdu? dedi.

Toplumda, yaşanmakta olan sürecin, bir yargı süreci olmasının ötesinde bir siyasi hesaplaşma sürecine dönüştürülmekte olduğuna dair kuşkular bulunduğuna dikkat çeken Baykal, şöyle konuştu:

?Bu anlayış giderek kök salmıştır. Siyaset kendi zemini üzerinde bazen gerginleşir bazen çatışma yaşar, bunları doğal karşılamak anlamak mümkündür. Ama adalet zemininin siyasi çelişmenin, siyasi hesaplaşmanın, siyasi intikamın arenası haline dönüştürülmesi sadece siyaseti değil, hukuk, adaleti ve devleti de çok ciddi biçimde sarsar. Bugün maalesef bu kaygı giderek toplumuzda yaygınlaşmaktadır ve bu kaygının çok ciddi nedenleri vardır. Yaşanan sürecin sadece adli mercinin kendi takdirleriyle ortaya koydukları bir süreç olmadığı, bir siyasi projenin uygulanması doğrultusunda bir takım çalışmaların söz konusu olduğu anlayışı ne yazık ki toplumumuzda inandırıcı olmaya başlamıştır.?

Böyle bir izlenimin ortaya çıkmasının altında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yaşanmış olan çeşitli olaylar konusunda takındığı tavrın en belirleyici unsur olduğunu ve bunlardan birinin de Danıştay cinayeti olduğunu kaydeden Baykal şunları söyledi:

-DANIŞTAY CİNAYETİ-

?Danıştay cinayeti Türkiye'de siyaset ve ilişkisi açısından çok önemli bir olay olarak ortaya çıkmıştır. Danıştay cinayetinden sonra hiçbir incelemeyi, soruşturmayı, belgelemeyi gerekli saymadan Sayın Başbakanın ve bakanların bu olayın derin bir komplo olduğu bu komplonun da içinde hatta ana muhalefet partisinin genel başkanının olduğu iddiası ortaya atılmıştır. Bunu sorumsuz bir siyasi değerlendirme olarak anlamak mümkün değildir. Bu bir siyasi zihniyetin bu olaya belli bir yaklaşım tarzının ifadesidir. Ve Başbakan gerçekten Danıştay cinayetinin ardından ?Bir komplo var, bizi düşürmek isteyenler, iktidarı yıpratmak isteyenler gittiler Danıştayda baskın düzenlediler ve yüksek yargıçları öldürmeye teşebbüs ettiler? diye inanmaktadır. Bu anlayışını zaman zaman ortaya koymuştur. Bu vahim bir tablodur. Yani adaletin kararlaştıracağı bir konuyu siyaset peşin olarak hükme bağlar ve bunu ilan eder ve bunun gerçekleşmesini beklerse, iktidar noktasındaki bir adam bunu yaparsa adaletin sağlıklı işlemesi söz konusu olamaz. Adalet işledi ve Danıştay cinayetinin herhangi bir komployla ilişkisi olmadığı müstakil hareket eden bir kişinin işlediği bir cinayet olduğu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlandı. Bu karar ciddi bir rahatsızlık yarattı neden rahatsızlık yarattı yani mutlaka bunun bir komplo olduğunun ortaya mı çıkması lazım. Yani bir vatandaş bu ülkede tek başına bir cinayet işleyemez diye mi düşünüyorlar. Bu çok sakıncalı bir olay, buralardan başladı.?

Daha sonra Ümraniye'de çıkan tablonun, iktidar tarafından var olduğunu düşündükleri komplonun bir çıkış noktası olarak kullanıldığını ifade eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

- ÜMRANİYE SORUŞTURMASI-

?Giderek yaygınlaştırarak çeşitli bağlantılarla Türkiye'de büyük bir hesaplaşmanın dayanak noktası haline dönüştürebilecekleri bir komplonun konu olduğu anlayışı onlara egemen oldu. Bir süre sonra biz bunun tanıkları olmaya başladık. Siyasileri ne ilgilendirir Ümraniye'de bir çete yakalanmış gereğini yapacak yargı. Bırakın yapsınlar. Hayır siyasiler bu konuda çok yakın bir ilgi içinde birbiri ardına çok önemli değerlendirmeler yapmaya başladılar. Yani bu çerçevede dikkatinizi çekeyim. Mesela iktidar çevreleri Ümraniye'deki çeteleşmeyle ilgili olarak derin bir komployu kanıtlamak amacıyla sistematik bir yayın yapmaya başladılar. Sanki onlar biliyorlar, savcı bilmiyor emniyet güçleri bilmiyor ama oradaki olayın Türkiye'deki başka bir takım çeteleşmelerle bağlantılı olduğu bu bağlantıların üzerinde de bir merkezi üst çetenin bulunduğu anlayışına dayalı olarak sistematik bir kampanyası AKP'ye yandaş medya tarafından sürdürüldü. Bu çerçevede o zamanlar Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül, çeşitli çete oluşumlarının bulunduğunu ve bunların arasında güçlü bir irtibatın olduğunu açıkça ifade etti. Özel olarak da 9 Temmuz 2007'de Dışişleri Bakanı olarak bir yemekte gazetecilere ?Ümraniye soruşturmasında dikkat edin, bu iş çok büyüyecek' dedi. 2008 Ocak ayından itibaren soruşturma yeni bir hız kazandı. 23 Ocak 2008'de Başbakan Erdoğan çeteler ve örgütlü suçlara karşı kararlı bir mücadele başlattıklarını, İstanbul'da yapılan operasyonun ise yürütme ve yargının işbirliği içinde yürütüldüğünü söyledi ve operasyonda görev alan emniyet güçlerini başarılarından dolayı tebrik etti. 29 Ocak 2008'de Başbakan partisinin grup toplantısında Ergenekon operasyonunu yorumlarken ?Gizli ajandaları olanlar birer birer ortaya çıkarılmıştır. Ülkemize asla yakışmayacak provakasyonları birer birer çözüyoruz. Hukuk devletinde karanlık odalar komitalar yoktur' dedi. 17 Şubat 2008'de daha önce söylemiş olduğu gibi ?başı var Ümraniye olayını bize yardımcı olursanız ortaya çıkaracağız' dedi. Yani daha önce 2008'de ne olduğunu biliyor da ortaya çıkaramamış, başı var diyor, 17 Ocak'ta bu başı bilmiyor, bir baş lazım bütün o senaryoyu işletebilmek için eğer yardımcı olursanız ortaya çıkaracağız diyor. ?Hala bürokrasinin işleyişinde ayak direyenler var, ben biliyorum, başın kim olduğunu oraya yürüyün diyorum hala yürümemekte ısrar edenler var. Ayak direyenler var, bunlar da cımbızla ayıklanacaktır' diyor. Şimdi şu noktaya herkesin dikkatini çekiyorum. ?Bunlar iktidara gelmeden önce bizim yaptığımız tespitlerdi. Bunları ortaya çıkarmanın gayretindeyiz' diyor, şimdi o gayretin yeni aşamasına geldik.?

-?HUKUKU MU ARIYORSUNUZ SİYASİ BİR YÖNLENDİRME Mİ YAPIYORSUNUZ??

Savcının olayın şartları içinde tespit ettiği hukuki bağlantılar sonucu değil, Başbakanın daha iktidara gelmeden önce tespit ettiği istikamette Ergenekon soruşturmasında yeni bir aşamaya gelindiğinin altını çizen Baykal, ?Bütün bunlar nasıl siyasal bir motivasyonla, bir temel siyasi yönlendirmeyle, siyasi bir teşhisle, ele alınmış olduğunu bize gösteriyor. Bu olay böyle saf, pür bir adli süreç içinden geçmedi. Gazetelerde işte falan gün şu tutuklanacak, şimdi sıra buna geldi haberleri artık günlük olaylar haline geldi. Belli bir medya grubu bu konuda öyle anlaşılıyor ki adli mercilerle işbirliği içinde çalıştı. Böyle bir hukuki süreç işletilebilir mi hukuku mu arıyorsunuz, siyasi bir yönlendirme mi yapıyorsunuz?? dedi

-"HİÇBİR ZAMAN İKTİDAR YARGI SÜRECİNE BU KADAR LAUBALİ YAKLAŞMAMIŞTI"

Baykal, soruşturmanın iddianamesinin henüz yayınlanmamasına da değinerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

?Başbakan çıkıyor diyor ki olayın sonuna geldik Ya sanane. Sanane seni ne ilgilendirir. Sen savcılık adına açıklama yapmakla yükümlü basın sözcü müsün? Yakında iddianame yayınlanacaktır. Nitekim iddianamenin yayınlanacağına ilişkin haberler çıkmaya başladı. Şimdi geldiğimiz noktada şu an itibariyle iddianame hala yok. Bize 2 bin 500 sayfa iddianame olduğu söyleniyor. Kaç sayfa olduğu belli ama ortada yok. Bir süre önce Avrupa Parlamentosu'ndan bir karar tasarısı çıkarıldı karar tasarısında diyor ki ?Ergenekon davası mutlaka en kısa zamanda kapsamlı bir şekilde incelenmeli, sonuçlandırılmalı ve hedeflere ulaşılmalıdır? Ortada iddianame yok, daha hukuk süreci gerçek anlamda başlamamış. Yani Avrupa Parlamentosu gibi ciddi bir organın Türkiye'deki bir tartışma konusunu derhal sonuçlandırılmalıdır diye ilan etme noktasına kendisini nasıl getirebildiğini anlamak mümkün değil. Hukuki bir belge olmadan bu dava sonuçlandırılmalıdır deniyor daha dava açılmış değil. Hiçbir zaman iktidar yargı sürecine bu kadar laubali yaklaşmamıştı. Bu aşamadan sonra hukuki bir süreç içinde gözaltıların yapıldığına dair inanç çok zor oluşur.?

- ORTADA DARBE PLANI YOK-

Olayın hukukiden çok siyasi bir nitelik taşıyan bir konu haline geldiğini vurgulayan Baykal, ?Hukuk ile siyaset arasındaki ilişkinin korunmasına herkesin ülkemizin ihtiyacı vardır. Bu konuda çok ciddi bir süreç yaşanıyor. Toplum derin bir kaygı içinde. Bu Türkiye'yi çok tehlikeli bir tırmanışa, bir cadı kazanına dönüştürme tehlikesiyle karşı karşıya bırakmıştır. Bu tablonun en kısa zamanda noktalanmasını ve yargının kendi kuralları ve süreci içinde bu siyasi tertipleri boşa çıkarmasını bekliyoruz. Türkiye bir sınav verecektir? dedi.

Gözaltılardan kısa bir süre önce ?Darbeye hayır? diye bir kampanya başlatıldığına dikkat çeken Baykal, ?Ortada bir darbe planı yok. Bu kampanyaya önemli kişilerin katılmaması tesadüf değildir. Sonra bu da nereden çıktı diye konuşulmaya başlandı. Darbe tehdidi gerçek olmadığı halde böyle bir organizasyon başlatıldı. Bu bir kamuoyu oluşturma amacıyla yapılan çalışmalarla irtibatlı olmadığını kimse söylemez. Ardından tutuklamalar geldi. Bunlar altyapı hazırlığı? diye konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber