Ön lisans mezunu olmasına rağmen orta öğretim düzeyine başvurduğundan atama işlemi yapılamayan davacıya ret

Danıştay 12. Dairesi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sürekli İşçi Alımı Duyurusu kapsamında başvurusu kabul edilen ancak ön lisans mezunu olmasına rağmen orta öğretim düzeyine başvurduğundan atama işlemi yapılamayan davacının açtığı davayı, iptali istenilen ilan hükmü ile kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilişkisi kurulamadığı gerekçesi ile reddetti.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 19 Kasım 2025 00:10, Son Güncelleme : 14 Kasım 2025 11:52
Ön lisans mezunu olmasına rağmen orta öğretim düzeyine başvurduğundan atama işlemi  yapılamayan davacıya ret

Davacı, duyuruda yer alan "...başvuru şartlarını taşımayanların yerine, mezkur Yönetmelik hükümlerine istinaden yedek listeden başarı sırasına göre atama yapılacaktır." şeklindeki düzenlemenin iptali istemiyle dava açmıştı.

Davacı: Fazla eğitimli olduğum için cezalandırıldım

Fazla eğitimli olduğum için atamasının yapılmayarak cezalandırıldığı, dava konusu duyuru hükmüyle hukuki istikrar ilkesinin ihlal edildiği ve Anayasa'nın 10. maddesinde ifade edilen eşitlik ilkesine aykırı hareket edildiği, önlisans mezunu olmasının ortaöğretim mezunlarından daha farklı muamele görmesine neden olduğu dolayısıyla dava konusu Duyuru hükmünün hukuka aykırı olduğu ileri sürmüştür.

Danıştay: İptali istenilen düzenleme davacının kişisel hak ve menfaatlerine doğrudan bir etkisi yoktur

Uyuşmazlıkta, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sürekli İşçi Alımı Duyurusunda yer alan "...başvuru şartlarını taşımayanların yerine, mezkur Yönetmelik hükümlerine istinaden yedek listeden başarı sırasına göre atama yapılacaktır." şeklindeki düzenlemenin, davacının atanma isteminin kabul edilmemesine ilişkin işleme dayanak olmadığı ve bu niteliği itibarıyla, anılan düzenlemenin davacının kişisel hak ve menfaatlerine doğrudan bir etkisinin olmadığı, bu dava sonucunda verilecek kararın davacının atanmasına veya atanamamasına etkisinin olmayacağı, diğer bir ifade ile iptali talep edilen "Duyuru" maddesinin davacı tarafından dava konusu edilmesinde hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda; davacı ile dava konusu "Duyuru" hükümleri arasında yukarıda tanımlanan ve açıklanan şekli ile kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilişkisi kurulamadığından, davacının, dava açma ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

T.C.
DANIŞTAY
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 2022/24
Karar No: 2025/2084

DAVANIN KONUSU:
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sürekli İşçi Alımı Duyurusu kapsamında başvurusu kabul edilen ancak ön lisans mezunu olmasına rağmen orta öğretim düzeyine başvurduğundan atama işlemi yapılamayan davacı tarafından, duyuruda yer alan "...başvuru şartlarını taşımayanların yerine, mezkur Yönetmelik hükümlerine istinaden yedek listeden başarı sırasına göre atama yapılacaktır." şeklindeki düzenlemenin iptali istenilmiştir.

DAVACININ İDDİALARI:
Fazla eğitimli olduğum için atamasının yapılmayarak cezalandırıldığı, dava konusu duyuru hükmüyle hukuki istikrar ilkesinin ihlal edildiği ve Anayasa'nın 10. maddesinde ifade edilen eşitlik ilkesine aykırı hareket edildiği, önlisans mezunu olmasının ortaöğretim mezunlarından daha farklı muamele görmesine neden olduğu dolayısıyla dava konusu Duyuru hükmünün hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI:
Davacının, önlisans mezunu olmasına rağmen, ortaöğretim mezunu olma ön şartıyla açılan kadroya müracaat ederek hatalı beyanda bulunduğu, haksız hareket ettiği, asil kazanan listesi belirlendikten sonra belgelerin incelenmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmekteyse de; atama işlemi yapılmadan önce atama şartlarının taşınıp taşınmadığının belgelerin incelenmesiyle mümkün olduğu, atama işlemi yapılmadan önce evrakların incelenmesinin ve şartları taşımayanların elenmesinin kaçınılmaz olduğu, iptali istenilen hüküm gereğince il komisyonlarından yedek isimler istenilerek atamaların yapıldığı, davacının şartları taşımadığı anlaşıldığından atanmamasına ilişkin işlemde ve dava konusu edilen duyuruda hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:
Her ne kadar iptali istenilen Duyuru maddesinin yasal dayanağı olan Kamu Kurum ve Kuruluşlarına İşçi Alınmasında Uygulanacak Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 21. maddesi ilga edilmiş olsa da; anılan Duyuru maddesinin, davacının atanamamasına dayanak olmadığı, dolayısıyla davacının anılan Duyuru maddesinin iptalini istenmesinde hukuki yararı bulunmadığından, davanın ehliyet yönünden reddedilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI DÜŞÜNCESİ:
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sürekli İşçi Alımı Duyurusu kapsamında çocuk bakıcısı/çocuk bakım elemanı işçi kadrosu için yaptığı başvuru üzerine girdiği sınavda başarılı olan ancak ilanda başvurduğu görev için aranan öğrenim düzeyi ortaöğretim olarak belirlenmiş olması kendisinin de önlisans mezunu olduğundan bahisle ataması yapılmayan davacı tarafından, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sürekli İşçi Alımı Duyurusunda yer alan "...başvuru şartlarını taşımayanların yerine, mezkur Yönetmelik hükümlerine istinaden yedek listeden başarı sırasına göre atama yapılacaktır." şeklindeki düzenlemenin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
Anayasa'nın 124'üncü maddesindeki hükümle, Başbakanlığa, bakanlıklara ve kamu tüzel kişilerine, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelik çıkarabilme yetkisi verilmiştir.
Ancak, idarenin bunların dışında, kararname, karar, tebliğ, sirküler, genelge, ilke kararı esaslar, yönerge, "talimat, statü, genel emir, ilan, duyuru, plan, tarife gibi değişik isimlerle genel, soyut ve objektif hukuk kuralları oluşturduğu görülmektedir. İdarenin düzenleme yetkisi sonucu ortaya çıkan bu tür adsız düzenleyici işlemlerinin Anayasa ve kanunlara, bunların yanında Anayasa'da idarenin düzenleyici işlemleri arasında sayılan tüzük ve yönetmeliklere aykırı olmaması gerektiği de açıktır.
29/6/2009 tarih ve 2009/15188 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla kamu kurum ve kuruluşlarına, iş kanunları hükümlerine göre çalıştırılmak üzere, sürekli veya geçici işçi alınmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla 09/08/2009 tarihli ve 27314 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulan Kamu Kurum ve Kuruluşlarına İşçi Alınmasında Uygulanacak Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin "Yedek listeden işçi alımı" başlıklı 21. maddesinde, "Sınavda başarılı olup da işe başlamayanlar ile deneme süresi içinde işten ayrılanların yerine, yedek listenin ilk sırasındaki kişiden başlanmak suretiyle yerleştirme yapılır." kuralına yer verilmiştir.
Davaya konu Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sürekli İşçi Alım Duyurusunda, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı taşra teşkilatı il müdürlükleri ve sosyal hizmet kuruluşlarında çalıştırılmak üzere 4857 sayılı İş Kanunu esasları kapsamı ile 09/08/2009 tarihli ve 27314 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kamu Kurum ve Kuruluşlarına İşçi Alınmasında Uygulanacak Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümleri çerçevesinde Sürekli işçi kadrosunda çalıştırılmak üzere belirsiz süreli sürekli işçi alınacağı duyurulmuş, bu duyurunun "Göreve Başlama İşlemleri" başlıklı kısmının son paragrafında, "Ataması yapıldığı halde göreve başlamayanların, deneme süresi içinde işten ayrılanların, belirtilen süre içerisinde belge teslim etmeyenlerin/feragat edenlerin veya başvuru şartlarını taşımadığı tespit edilenlerin yerine, mezkür Yönetmelik hükümlerine istinaden yedek listeden başarı sırasına göre atama yapılacaktır." şeklinde açıklama yapılmıştır.
Bu durumda davalı idarece yapılan Sürekli İşçi Alımı Duyurusunun iptali istenilen kısmındaki düzenlemenin çocuk bakımı için ihtiyaç duyulan personel açığının bir an önce kapatılarak bu hizmetlerin aksamasını engellemek amacıyla yapıldığı, bunun hizmet gereklerine uygun olduğu ve atıf yapılan Yönetmeliğin 21. maddesindeki kuralla çelişmediği açık olduğundan iptali istenilen düzenlemede hizmet gereklerine ve hukuka aykırılık görülmemiştir.
Belirtilen nedenlerle davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince; 2577 sayılı Kanun'un 14. maddesi uyarınca dosyadaki belgeler incelendikten sonra, işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde; iptal davalarının, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olduğu belirtildikten sonra, ilk inceleme konularının belirlendiği 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendinde, dava dilekçesinin ehliyet yönünden de inceleneceği; 15. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde ise, dava dilekçesinde ehliyet yönünden kanuna aykırılık görülmesi halinde davanın reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görülebilmesinin ön koşullardan biri olan "dava açma ehliyeti", her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının, idari faaliyetler ile idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin buna bağlı olarak olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisinin varlığını ifade etmektedir. Her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen sübjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlali, kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri kapsamında yargı mercilerince değerlendirilecektir.

İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek yanlı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu idari işlemle doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur. Aksi halde, her idari işlemle dolaylı da olsa bir menfaat ilgisi kurulmak suretiyle dava açılmasını kabul etmek, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması şartının ihlali sonucunu doğurur.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sürekli İşçi Alımı Duyurusunda bahsi geçen ... ili Çocuk Bakıcısı/Çocuk Elemanı unvanına ilişkin 13 kişilik sürekli işçi kadrosuna atanmak için ... tarihinde başvuruda bulunduğu, ilanda öğrenim düzeyinin ortaöğretim olarak belirlendiği, ancak kendisinin önlisans mezunu olduğundan bahisle atamasının yapılamadığına ilişkin ... tarih ve ... sayılı işlemin tesis edilmesi üzerine, duyuruda yer verilen "başvuru şartlarını taşımayanların yerine, mezkur yönetmelik hükmüne istinaden yedek listeden başarı sırasına göre atama yapılacaktır." ibaresinin iptali istemiyle dava açtığı, dosyayı görüşen Dairemizin 08/06/2021 tarih ve E:2021/3904, K:2021/3699 sayılı kararıyla davacının atanmamasına ilişkin işlemin dayanağının, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sürekli İşçi Alımı Duyurusunda yer alan "...başvuru şartlarını taşımayanların yerine, mezkur Yönetmelik hükümlerine istinaden yedek listeden başarı sırasına göre atama yapılacaktır." şeklindeki düzenleme olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle dilekçe ret kararı verildiği ve davacının yenilediği dilekçeyle yalnızca "Duyuru" maddesinin iptali isteminde bulunduğu anlaşılmıştır.

Uyuşmazlıkta, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sürekli İşçi Alımı Duyurusunda yer alan "...başvuru şartlarını taşımayanların yerine, mezkur Yönetmelik hükümlerine istinaden yedek listeden başarı sırasına göre atama yapılacaktır." şeklindeki düzenlemenin, davacının atanma isteminin kabul edilmemesine ilişkin işleme dayanak olmadığı ve bu niteliği itibarıyla, anılan düzenlemenin davacının kişisel hak ve menfaatlerine doğrudan bir etkisinin olmadığı, bu dava sonucunda verilecek kararın davacının atanmasına veya atanamamasına etkisinin olmayacağı, diğer bir ifade ile iptali talep edilen "Duyuru" maddesinin davacı tarafından dava konusu edilmesinde hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda; davacı ile dava konusu "Duyuru" hükümleri arasında yukarıda tanımlanan ve açıklanan şekli ile kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilişkisi kurulamadığından, davacının, dava açma ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca davanın EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ...-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen ...-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya idareye verilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 28/04/2025 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber