Verem hastalığında acil durum sinyali

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 12 Ocak 2011 14:01, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Dicle Üniversitesi (DÜ) Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Şenyiğit, Dünya Sağlık Örgütü'nün, verem hastalığı için "Acil Durum" ilan ettiğini belirterek veremin dünyada ve Türkiye'de önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ettiğini söyledi.

Verem Haftası çerçevesinde açıklamalarda bulunan Dicle Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Şenyiğit, Dünya Sağlık Örgütü'nün, verem hastalığı için "Acil Durum" ilan ettiğini belirtti. Şenyiğit, halk arasında verem olarak da bilinen Tüberküloz nedeniyle dünyada yılda 8,4 milyon insanın bu hastalığa yakalandığını ve 2 milyonun öldüğünü kaydetti. Şenyiğit, veremin dünyadaki bütün hastalıkların yüzde 2.5'ini ve önlenebilir ölümlerin yüzde 26'sını oluşturduğunu

belirtti. Dünyada tüberkülozun en çok Güney-Doğu Asya ve Güney Afrika'da bulunduğunu söyleyen Şenyiğit, Tüberkülozun kontrolü için çabalarını zayıflatan ülkelerde hastalığın artış gösterdiğini ayrıca AIDS hastalığının da veremi artırdığını kaydetti. Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, ülkemizdeki verem hastalarının büyük çoğunluğunun genç yaş grubunda olduğunu kaydeden Prof. Dr. Şenyiğit, "Bu, Türkiye'de veremin kontrol altına alınamadığını göstermektedir. Veremin kontrol altına alındığı ülkelerde, yeni

nesiller artık tüberküloz mikrobuyla karşılaşmadığından, hastalık yalnızca gençlik çağlarında iken mikrop kapmış olan yaşlı kimselerde görülmektedir" dedi.

Tüberküloz hastalığının binlerce yıldır varolduğu bilinen bir mikroptan oluştuğunu kaydeden Şenyiğit, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Tüberküloz, en çok akciğerlerde olmak üzere bütün organlarda hastalık yapabilir. Tedavisiz bırakılırsa ya da kötü tedavi edilirse öldürücü olabilir. Erken tedavi başlanır ve yeterli süre tedavi edilirse hastalar yüzde yüz iyileşebilir. Tüberküloz mikrobunun kaynağı balgamında verem mikrobu taşıyan aktif akciğer veremi olan hastalardır. Bu hastalar öksürmek, hapşırmak, konuşmak ile mikropları çevre havaya saçar. Sağlıklı kişiler bu mikropları nefesleriyle alır ve enfekte olurlar. Sokakta, dolmuşta,

lokantada öksüren birisinden verem mikrobu alma olasılığı çok düşüktür. Bulaşma için genellikle verem hastası bir kişi ile uzun süre birlikte yaşamak gereklidir. En çok hastanın aile bireyleri ve yakın çalışma arkadaşlarına bulaşma olur."

Çatal, kaşık, tabak, bardak, giysi gibi nesnelerle, kan ya da cinsel yolla veremin bulaşmayacağını söyleyen Şenyiğit, özellikle 3 haftayı geçen öksürük ve balgam çıkarma yakınmaları olan hastaların gecikmeden verem savaşı dispanseri ya da göğüs hastalıkları uzmanına başvurmaları gerektiğini ifade etti. Verem savaşı dispanserlerinde tanı, tedavi işlemleri, ilaçlar ve hasta takibinin ücretsiz gerçekleştirildiğini vurgulayan Şenyiğit, "Tüberkülozun tedavisinde etkili ilaçlar vardır. Bu ilaçları, ülkemizde

Verem Savaşı Dispanserleri ücretsiz verir. Verem mikrobu, diğer mikroplara göre çok daha yavaş çoğaldığından, ilaçları çok daha uzun süre kullanmak gerekir. Tedavi süresi altı aydır. Tedavi hastanın sağlığı yanında toplum sağlığı açısından da son derece önemlidir. Bu nedenle, tedavinin düzenli sürdürülmesi ve tamamlanması zorunludur" dedi.

Dünya Sağlık Örgütünün tüm dünyaya tüberkülozun tedavisi için doğrudan gözetimli tedavi (DGT) ile yapılmasını öngördüğünü açıklayan Şenyiğit, "DGT, hastalara her doz ilacın, bir görevli tarafından bizzat içirilmesidir. Bazen ilacın içirilmesi işini aile bireylerinden birinin yapması gerekir. Verem hastalarının erken teşhisi ve kontrol altında tutulabilmesi için Aile hekimlerinin Verem Savaş Dispanserleriyle çok sıkı bir işbirliği içinde olmaları gerekmektedir" şeklinde açıklamada bulundu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber