KESK'in memurlar.net'e gönderdiği 2. açıklama

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 14 Şubat 2011 18:38, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

MEMURLAR NET Yetkilileri ve Kamuoyuna,

Birkaç gündür Memurlar.Net sitesinde konfederasyonumuzun torba yasaya ilişkin eleştirileri ekseninde devam eden tartışmalar ve değerlendirmeler sonuç itibariyle torba yasanın daha fazla tartışılmasına neden olduğundan olumludur.

Bundan önce yaptığımız açıklamada da belirttiğimiz gibi torba yasada kamu emekçilerinin 4/C statüsüne geçirileceğine dair direk bir ifade yer almamaktadır. Ancak düzenlemede geçen kimi ifadeler buna dönük soru işaretleri uyandırmaktadır. Örneğin düzenlemede ?yeni bir kadroya atanıncaya?? denmekte, ancak sonrasına ilişkin net bir ifade bulunmamaktadır. Bilindiği gibi, özelleştirilen kamu işletmelerindeki kamu işçileri, 4-C kadrosuna geçene kadar özlük haklarını ve ücretlerini tam almış daha sonra işçilerin 4-C'ye geçirilmesi ile ücret ve özlük haklarında yarıdan fazla kayıp yaşanmıştı. İlk aylarda eski maaşlarını alan kamu emekçileri kısa süre sonra eski maaşlarının yarısını bile alamamıştır. Düzenlemedeki belirsizlik ve hükümetin 8 yıllık icraatı bizi haklı olarak aynı uygulamayla karşılaşacağımız konusunda kaygılandırmaktadır.

Torba yasada özelleştirmelere ilişkin alınan mahkeme kararlarını bypass eden madde de mevcuttur. Dolaysıyla Hükümetin Torba Yasadaki bu belirsizliği yeni özelleştirmeler ve yeni 4/C'ler yaratmak için kullanmayacağı yönünde güven duymamızı sağlayacak bir neden bulamıyoruz.

Öte yandan 91. maddede yapılan değişiklikte ?başka bir kurumdaki kadrolara? atanmak üzere ibaresi yer almakta olup, burada ?eşdeğer? bir kadroya atama yapılacağı belirtilmemektedir. ?Eşdeğer? kadroya atama yapılacağı hususunun tartışmaya yer bırakmayacak biçimde yer almaması da kaygımızı haklı kılmaktadır. Yasa ile getirilenin ?memur? kadrosuna (4/A) atanma hakkı olduğu varsayılsa bile, kadrosu kaldırılan ve kurumunda ?niteliklerine uygun? bir kadroya atanamayan memurların başka kurumlardaki herhangi bir kadroya atanması kuvvetle muhtemeldir. Yasada bunu engelleyen ve kazanılmış hakları muhafaza eden tek bir ibare bulunmamaktadır. Memurlar Net'in yasanın bu olumsuzluklarını deşifre etmek yerine, Konfederasyonumuzun aksaklıkları öne çıkarma çabası ile mücadele etmesi ise kanaatimizce yersizdir.

Daha önce de belirtildiği üzere; Hükümetin kamu emekçilerini 4/C'ye geçireceği yönündeki ifademiz bir yorum olup, burada asıl vurgulamak istediğimiz emekçiler açısından büyük hak kayıplarının oluşacağı ve güvencesiz çalışmanın adım adım hayata geçirileceğidir. 4/C uygulaması bugün itibariyle kamudaki güvencesiz çalışmanın en uç örneği olması sebebiyle öne çıkartılmıştır. Hükümetin kadrosu kaldırılan personel için öngördüğü sistem 4046 sayılı yasanın 22. maddesi uyarınca nakledilen personel için getirilen sistemin benzeridir. Özelleştirme uygulamaları sonucu nakledilen personelin ?ücret dondurulması, vergi dilimi farkından kaynaklı hak kayıpları, eşdeğer kadroya atanmama, niteliğine uygun işte istihdam edilmeme? gibi yaygın ve güncel sorunları henüz çözülmemişken, kadrosu kaldırılan personelin aynı sorunlarla yüz yüze bırakılacak olması kabul edilemez. Yapılacak olan belki şimdilik 4/C'ye atamak olmayabilir, ancak bunun önünde kesin bir engel de yoktur. Zira hükümetin kamu personel politikası açısından 4/C en tercih edilen ve nihai olarak varılması planlanan sistemdir.

Yaptığımız eleştirilerin torba yasanın özüne dönük olduğu ve hükümetin bu yasa ile güvencesiz ve esnek çalışmayı yaygınlaştırmak, yıllardır gündeme getirdiği kamu personel rejiminin yasal dayanaklarını oluşturmak istediği gerçeği göz ardı edilmemelidir. AKP 2003 yılında açıkladığı Acil Eylem Planı'nda Kamu Personel Rejimi'ni hayata geçireceğini ifade etmiştir. AEP'nda:

?Devlet Personel Rejimi Reformu ile bütün kamu kurum ve kuruluşlarında norm kadro uygulamasına geçilecek, göreve alma ve yükselmede objektif kriterler getirilecek, statüler azaltılacak ve benzer statüler arasındaki ekonomik ve sosyal farklılıklar giderilecek, maaş ve ücret sistemi sadeleştirilecek ve dengesizlikler giderilecek, esnek çalışma usulleri getirilecektir. Uzun vadede performansa dayalı ücret sistemine geçilecektir.

Kadro karşılığı sözleşmeli personel uygulaması, statü, ekonomik ve sosyal yönden herhangi bir hak kaybına neden olmadan kaldırılacaktır.

Devlette asli ve sürekli görevler belirlenecek ve bu görevi yürütenlerin dışındakiler İş Kanununa göre çalıştırılacaktır.

Asli ve sürekli görevlerde çalışanlar tüm kamu çalışanlarının belli bir oranını geçemeyecektir.

İstihdam fazlası olan birimlerden ihtiyaç olan birimlere personel aktarımı yapılacaktır.

Müsteşarların ve bazı üst düzey kamu görevlilerinin görev süresi hükümetin görev süresi ile sınırlanacaktır.

Bu çalışma Devlette Genel Kurumsal Yapının Gözden Geçirilmesi ve Yerel Yönetim Reformu çalışmaları ile uyumlu ve koordineli olarak yürütülecektir.?

Denmektedir. Nitekim bu plan doğrultusunda 8 yıldır birçok uygulama ?reform? ya da ?dönüşüm? adı altında hayata geçirildi. Bunların sonucunu biliyoruz: taşeronlaştırma, 4/C, güvencesizlik ve işsizliktir! İş sağlığı ve güvenliği alanında da buna uygun düzenlemeler sonucu maden ocaklarındaki felaketler, tersanelerdeki iş cinayetleri, kayıt dışılık ve en son OSTİM'de yaşanan facialarda olduğu gibi iş kazaları yaygınlaştı.

Torba yasa aynı zamanda işverenlerin yıllardır istediği bazı düzenlemeleri içermektedir. Örneğin 2005 yılında yaptığımız değerlendirmede;

?İşverenlerin esneklikten bekledikleri ana hatlarıyla şöyle özetlenebilir:

a- Yasalarda işçiyi koruyan tüm hükümler çıkarılsın. Özellikle işçiden yana olan ILO ve diğer tüm evrensel sözleşmelere uyulmasın. Hele işten çıkarmaları güçleştiren 158 Sayılı ILO sözleşmesi hiç olmamalı. Çünkü bunlar esnekleşmeyi engellemektedir. (Oysa yasal düzenlemeler büyük ağırlıkla sermayeden yana olup, az da olsa emek lehinde var olan yasal güvencelere dahi tahammül edilememektedir.)

b- Ücretler çalışma saati kadar ödensin, çalışma saatleri işverenler tarafından esnekleştirilerek belirlensin. İş Yasası'na göre Türkiye'de ücretlerin haftalık 45 saat üzerinden olan ödemesine son verilsin. Yine asgari ücretin de altında ücret ödenebilmeli

c- Yıllık izinler, hafta tatilleri, vardiya değişimleri, fazla mesailer toplu iş sözleşmeleri ve yasalar tarafından değil, işverenler tarafından esnekleştirilerek belirlensin.

d- Kıdem tazminatı, ihbar önelleri üzerindeki işçi lehine düzenlemeler kaldırılsın.

e- İşçiler, istenildiğinde bölümler arası geçiş yapsın. Çekirdek kadro oluşsun ve diğer kalifiye olmayanlar da bu kadro tarafından yönlendirilsin.

f- Sendikalar kendi eğitimleri yerine mesleki eğitimler yapsınlar.

g- Halen ayakta olan sendikalar da verimliliği artırmak için uğraşsınlar.? (Bkz Kamuda Esnek Çalıştırma ve Toplam Kalite Yönetimi. KESK Eğitim Dizisi 10. Syf 24 )

Demiştik ve gerçekleşen de budur. Torba yasa işverenlerin taleplerini büyük oranda karşılarken kamu personel rejiminin alt yapısını oluşturmaktadır.

Kamu Personel Rejimi ise kamuda bazı işkolları dışında kamu emekçilerinin büyük çoğunluğunun sözleşmeli hale getirilmesini, esnek çalışmayı, performans esaslı şirket tipi yönetimi ve güvencesizliği içermektedir. AKP Hükümeti demokratik, adil ve işlevsel bütünlüklü bir personel rejimini hayata geçirmek yerine emekçilerin mücadelesini parçalamayı ve örgütsüzlüğü geliştirmeyi hedeflemektedir.

Yine küçük bir hatırlatmayı yapmakta fayda var: Torba Yasadaki 657 sayılı yasada değişiklikleri öngören düzenlemelerde yer alan değişiklik maddelerinin hemen hepsi aslında Haziran 2010 tarihinde Devlet Bakanı Sayın Hayati Yazıcı tarafından ?Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı? adıyla açıklanmıştı. Resmi açıklama yapılıncaya dek yasa tasarısı adeta bir sır gibi saklandı. 31 Mayıs 2010 tarihinde gerçekleşen Kamu Personel Danışma Kurulu'nda Devlet Bakanı Hayati Yazıcıoğlu'na aynı soru sorulduğunda tasarının TBMM'ye kısa sürede sevk edileceğini ve sendikalara bilgi verileceğini belirtmesine rağmen en azından Konfederasyonumuz tasarının içeriğini herkes gibi basından öğrenebilmiştir. 29 Kasım 2010 tarihinde yine basından tasarıdaki maddelerin hemen hepsinin kamuoyunda torba yasa olarak bilinen ?Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı?na aktarıldığını gördük.

Şimdi kamu emekçileri için yeni olanaklar sunduğunu iddia edip torba yasaya arka çıkanlara sormak gerekiyor: madem memurların aleyhine bir düzenleme yok ise, hükümet neden tasarıyı hem son güne kadar gizledi hem de konfederasyonlardan görüş istemedi?

Yıllardır gerçekleşmesi için mücadele yürüttüğümüz sözleşmeli personelin aile yardımından yararlanması, süt izninin dünya Sağlık Örgütü standartları doğrultusunda artırılması, refekat ve ebeveyn izinleri, il dışına çıkışların serbest bırakılması bir lütuf gibi sunularak torba yasa içindeki hak gasplarının gizlenmeye çalışılıyor.

Biliyoruz ki, yapılmak istenen güvencesizliği, esnek çalışmayı ve performans sistemini içeren Kamu Personel Rejimi'nin hayata geçirilmesidir. Sürgünlerin yasallaştırılmasıdır. Ödünç memurluktur. Stajyerlerin ve öğrencilerin, gençlerin üç kuruşuna göz dikilmesidir. Kamunun şirket gibi yönetilmek istenmesidir. Sözleşmeli çalıştırma ve grev hakkının yasaklanmasıdır.

Hükümet, son gün çağrı üzerine çalışma, evden çalışma ve uzaktan çalışma olarak uygulanacak olan ?esnek çalışma? biçimlerini düzenlemeyen maddeyi, deneme ve denkleştirme sürelerinin artırılmasını düzenleyen maddeleri tasarıdan çıkartı. Ancak aynı doğrultudaki diğer maddeler olduğu gibi bırakıldı. Bu girişim tepkileri azaltmaya dönük olup ortaya çelişik bir durum çıkmıştır. Eğer esnek çalışma uygulaması yanlış ise ve bu nedenle tasarıdan ilgili maddeler çıkartılmışsa diğerleri de çıkartılmalıydı. Biliyoruz ki, hükümetin derdi emekçilerin hak ve çıkarları değil seçim öncesi riske girmemeye çalışan AKP'nin çıkarlarıdır!

Şimdi sorumluluk Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'dedir. Sayın Cumhurbaşkanı anayasa aykırı nitelikler taşıyan, emekçilerin hak ve çıkarlarını gasp eden düzenlemeye onay vermemelidir.

Sonuç olarak, belirttiklerimiz konfederasyonumuzun yıllardır savuna geldiği ve kurumsal görüşlerimizi ifade eden görüşler olup kişisel değerlendirmeler değildir. Ortada ne yanıltılan ne de yanıltan vardır. Kamuoyunu yanlış yönlendiren birileri varsa siyasi iktidardır.

MEMURLAR.NET'in kamu emekçilerinin haklı mücadelesinin yanında yer alacağına olan inancımızla çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.

Saygılarımızla

KESK YÖNETİM KURULU

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber