Gazeteciler, Hakkari'de yaşadıkları dehşet dakikaları anlattı

Hakkari'deki Geçitli karakoluna saldırıp 6 asker ve 2 köy korucusunu şehit eden PKK'lıların canlı kalkan yaptığı Türkiye Gazetesi muhabirleri Adem Demir ve Osman Sağırlı yaşadıkları dehşet anlarını anlattı

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 06 Ağustos 2012 15:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Hakkari'de çatışma ortamından kurtulan ve İstanbul'a dönmek için Batman'a gelen Türkiye Gazetesi Muhabirleri Adem Demir ve Osman Sağırlı yaşadıklarını anlattı. Türkiye Gazetesi muhabiri Adem Demir o gün yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Batman'dan Şemdinli'ye gidiyorduk. Hakkari Çukurca üçgeninin oradan sola döndük yani Hakkari istikametine döndük 15-20 dakikalık yol gittikten sonra Hakkari'ye 55 kilometre kala Uludere bölgesi olarak bilinen bir yerde bizi durdurdular. Aslında ilk önce taşlar döşemişlerdi yollara birinci aşamayı geçtik ikinci aşamadaki taşları germeye çalışırken önümüze iki tane PKK'lı çıktı. Biri bayan biri erkek, önce kimlik sordular kimlik verdik baktılar sonra arabayı yola paralel çekin dediler, arabamızla yolu kapattırdılar sonra bizi arabadan indirip bir menfeze soktular. Sel suların akması için yolun alt tarafından köprü vardı, alt köprü diyebileceğimiz menfez orada kaldık. Yarım saat 45 dakika geçti ve orada biz onlarla sohbet ediyoruz niye bekletiyorsunuz bizi bırakın gidelim diye, onlarda kendileri açısından tarihi bir güne tanıklık edeceğimizi söylediler. Biraz daha durduktan sonra biz tekrar menfezin içerisindeyken birden çatışma sesleri geldi ve o arada kablo falan döşemişler hatta çocuğun elindeki kabloyu görünce ben 'lütfen yapmayın bırakın biz gidelim sizin bu eylemlerinizle bizim bir ilgimiz yok' onlar da bizi bırakmadılar beklettiler. Çatışma nereden bakarsan bir yarım saat sürdü. O anda ilerdeki karakolda çatışmalar yoğun bir şekilde devam ediyormuş, farklı noktalardan o karakola destek için giden zırhlı araçlar vardı. Bizim bulunduğumuz noktadan Hakkari istikametine giden bir zırhlı aracı imha ettiler. O anda çatışmalar tekrar şiddetlendi. Karakola roketatarlarla saldırdılar bizi zorla arabaya bindirip ileriye götürdüler köye gittiğimizde ise su istediler o arada indiler. Biz de kaçıp bir korucu evine sığındık sabaha kadar saat 4-5 'e kadar sürekli çatışma sesleri geliyordu yoğun bir şekilde, helikopterler ve ambulanslar biri gelip biri gidiyordu.Oranın çok dehşetli bir sahne yaşadığını en azından tahmin edebiliyorduk. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte de çatışmanın olduğu karakola gittik ve dehşet bir manzarayla karşılaştık etrafta cesetler vardı. Yakılmış mevziler vardı. Şehitlerin sayısını öğrendikten sonrada kurtulduğumuza dahi sevinemedik. Bizim ölmemiz ve öldürülmemiz an meselesiydi. En ufak bir dikleşme, en ufak bir tahrik onların bizden yana patlamasına da yol açabilirdi. Netice itibariyle 3 saat gibi onların elinde kaldık daha sonra o karakoldaki çekimleri yaptıktan sonra gidip ifade verdik başımızdan geçenleri resmi makamlarla da paylaştık ve döndük kazasız belasız, sapasağlam verilmiş bir sadakamız varmış daha bu dünyada göreceğimiz ve nefes alacağımız anlar varmış ki sapasağlam evimize dönmek istiyoruz."

Türkiye Gazetesi Muhabiri Osman Sağırlı ise, "Normalde biz gazeteciler çeşitli bölgelere gidiyoruz. Çatışma ortamlarında bulunuyoruz ama oraya kendi irademizle gidiyoruz. Bizim yaşadığımız bu son olay gerçekten çok farklı bir olay, çatışma ortamı vardı ama çatışma ortamında biz kendi irademizle bulunmuyorduk o alanı başkaları belirliyordu. Normalde herhangi bir yere gidersiniz kurşun yersiniz ölürsünüz gazetecinin görevi budur. Burada tam tersi oldu. Bizi kalkan olarak kullandılar. İnsani boyutuyla baktığınız zamanda hiç yakışıksız bir durumdu. Biz orada ölebilirdik normalde bulunduğumuz alanın sağı solu bombardıman altındaydı. Helikopterler normal hedeflere ateş ediyordu ama aşağıda beyaz bir araç gördüler bizim kullandığımız araç beyaz bir araçtı. Sivil olduğunu fark etmiş olmalıdırlar ki kesinlikle ateş etmediler o alana, sağa sola kaçış alanlarına ateş ettiler. Yani diyebileceğim şu, bir insan son anda ölürken ne hisseder zaman zaman sorulur ya ölmek üzere olan bir insanı orada an be an yaşadım" şeklinde konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber