YÖK'ün 21 üyesi, koltuklarından olacak

YÜKSEKÖĞRETİM Kurulu (YÖK), yeni yasa tasarısına son halini vererek Milli Eğitim Bakanlığı’na gönderdi ama tartışma bitmedi.

Kaynak : Hürriyet
Haber Giriş : 22 Ocak 2013 07:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

YÖK’ün hazırladığı taslak hem akademisyenler arasında hem de hükümet kanadında eleştirilere neden oldu. Geçtiğimiz hafta gündeme gelen YÖK’ün yeniden yapılanması tartışmaları sürerken, üzerinde çalışılan diğer taslaktaki formüllerden birinin, “YÖK’süz, Köşk’süz rektör seçimi”ni içermesi akıllara “YÖK tamamen kaldırılacak mı?” sorusunu getirdi. Ardından da YÖK’ün 21 üyesinin koltuklarından olacağı konuşulmaya başlandı.

Öte yandan YÖK eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan döneminde YÖK’ün merkeziyetçi yapısını sınırlayan bir taslak çalışması yapıldığı ve yeni Başkan Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya’ya verildiği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, bu taslakta ise YÖK’ün idari bir teşkilat haline getirilmesi ve Genel Kurul’un kaldırılması öngörüldü. Genel Kurul’un, YÖK ile ilişkili ancak daha bağımsız olması önerildi.

Çetinsaya döneminde hazırlanan ve Milli Eğitim Bakanlığı’na gönderilen taslakta ise Genel Kurul’un, YÖK bünyesinde devamı kararı alındı. Şimdi Başbakan’ın isteğiyle çalışması devam eden taslakta, YÖK’ün ve Genel Kurul’un kaldırılması durumunda neler olacağını YÖK Üyeleri’ne sorduk. YÖK’ün kaldırılmasının sorun yaratmayacağını belirten üyeler, “Ama bu kadar çok üniversitenin olduğu bir ülkede bir koordinasyon kurumu şart” dediler.

Eleştirilerde haklılık payı var

Prof. Dr. Yekta

Saraç (YÖK Başkan Vekili) Sayısı 180’e yaklaşan üniversitenin bulunduğu Türk yükseköğretim sisteminde denetleyici ve koordinatör bir kurumsal yapıya ihtiyaç var. Bununla birlikte burada karar verilmesi gereken konu bu kurumun yükseköğretimdeki düzenleyici yetkisinin boyutlarının ne olacağıdır. Taslak metninin ilk halinde Yükseköğretim Kurulu’nun, devredeceği yetkilere paralel olarak kurumsal yapısında küçülme, Genel Kurul’un kaldırılarak Yürütme Kulu’nun karar alma süreçlerinde etkin ve verimli çalışması öngörülmüştü. Fakat üyelerimizin çoğunluğu, Genel Kurul’un korunması yönünde tercihte bulunmuştur ve bu, yasaya yansımıştır. Bu taslakta merkeziyetçi yapının korunduğuna dair eleştirilerde haklılık payı görüyorum.

Genel Kurul’un devamı faydalı

Prof. Dr. M. Emin Yılmaz (YÖK üyesi) YÖK’ün bir koordinasyon kurulu haline gelmesi gerektiğini, Genel Kurul’un ise bir üst kurul olarak önemli görevleri olduğu ve devamında fayda olduğu kanaatindeyim. YÖK’te yapılan çalışmalarda bütün maddeler görüşülürken çoğunluğun kabul ettiği maddeler metne geçti. Birçok maddelere 1,2,3,5 muhalefet vardı. Ama genel taslak oylandığı zaman büyük çoğunlukla iki kişi hariç, 19 kişinin kabulüyle geçti. Daha iyi olduğunu ifade edecek değişikliği görmek gerekir, bunu görmeden yorum yapmak zor.

Kaldırılır ama iyi sistem gerek

Prof. Dr. Beril

Dedeoğlu (YÖK Üyesi) Bu çalıştaya YÖK’ün yaptığı çalışmaları anlatmak için kısa bir süre katıldım ama neler yaptıkları konusunda bir fikrim yok. Bildiğim kadarıyla onların bitmiş bir taslağı bulunmuyor. Şu anda YÖK’ün hazırlayıp Milli Eğitim Bakanlığı’na sunduğu bir taslak var. Ama bu konuda başka bazı çalışmaların olduğunu da biliyoruz. YÖK kaldırılabilir elbette, önemli olan sistemin iyi işlemesidir. Daha az merkeziyetçi bir sistem olursa, özgürlük ve özerkliklerin yaygınlaşacağını düşünüyorum. YÖK Genel Kurulu da kaldırılacak olursa tabii ki benim kişisel olarak bir itirazım olmaz. Siyasi iradenin kararıdır.

Koordinasyon kurumu ihtiyaç

Prof. Dr. Sait Bilgiç (YÖK Üyesi) Zaten YÖK’ün asli görevi rektörleri belirlemek ve atamak değil. Yasaların yüklediği bir görevdi. Rektörün, YÖK’ün aracılığı olmadan atanmasının bir sakıncası yok. Yükseköğretimle ilgili planlama ve koordinasyon görevi yapan bir kurul veya kurum dünyanın birçok ülkesinde var ya da bu görevi bakanlık eliyle yürütüyorlar. Ama bunun şekli ve görevleri ülkemizde de değiştirilebilir. Bizim asli görevimiz de zaten YÖK üyeliği değil, bir zaman dilimiyle sınırlıdır YÖK’teki görevimiz. Netice olarak YÖK’ün varlığı veya yokluğundan, rektörün nasıl atanacağından daha önemli olan şey; liyakatı, adaleti, özgürlüğü koruyan ve kollayan ortamı oluşturabilecek bir zihniyet değişimine olan ihtiyaçtır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber