Sınava son 3 gün kala sakın yapmayın

Ülkemiz çocukların ve gençlerin geleceklerinin belirlenmesi açısından önemli olan sınavlarla dolu. Bu sınavlar sınava girecek çocuk ve gençler kadar hatta bazen onlardan daha çok, bu kişilerin aileleri için de önem taşıyor.

Kaynak : Habertürk
Haber Giriş : 14 Mayıs 2013 10:17, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Sınava son 3 gün kala sakın yapmayın

Eğitim Danışmanı Uzm. Psk. Orhan Gümüşel, "Sınavlara anne-babalar mı yoksa çocuklar mı giriyor?" sorusunu, "Bu durum ailenin eğtime yüklediği anlama, çocuklarına yaklaşımlarına ve onları hayatlarında nereye koyduklarına göre değişiyor" diye yanıtlıyor.

Çocuğunu bir proje gibi değerlendiren ebeveynlerin çocukla birlikte sınava hazırlandığını ve kaçınılmaz olarak onunla birlikte sınava girdiğini belirten Gümüşel, ekliyor:

"Akademik kimliği en önemli güç olarak gören aileler için de durum aynı. Akademik kimliğe yükledikleri anlam güçlü rekabet ortamında gücü sağlamada hırslarını artırıyor doğal olarak. Aslında yaşanan anne- babanın gelecek kaygısını sınav şemsiyesi altında çocuklarına transfer etmesi oluyor. Bu nedenle de böyle yapıdaki ailelerde sınav çocuğa ait bir yaşantı olmaktan çok ailenin yaşantısı haline geliyor. Sınav ve başarı ilişkisinde özne sınava giren çocuk olmaktan çıkıp aile oluyor. Anne-baba başarı için çocuğunu destekleyen taraftar olmaktan çıkıp başarı fanatikliği ekseninde taraf haline geliyor."

ANNELER Mİ HIRSLI BABALAR MI?

Somut ve görünen üzerinden yaklaşıldığında annelerin babalardan daha hırslı gibi göründüğünü belirten Gümüşel, bunu bir yanılsama olarak kabul ettiğini söylüyor ve ekliyor:

"Bu yanılsamanın birkaç nedeni var. Ebeveyn rol paylaşımında anneler çocuklarla ilgili rolleri ve sorumlulukları daha çok üstlendiği için böyle görülebiliyor. Halbuki anneler babaların isteklerini çocuklara ileten köprü veya elçi vazifesindeler sıklıkla. Daha çok annenin temasta olduğu çocuğun yaşam alanları ile ilgili olarak da sıklıkla annelerin konuşması gerekiyor. Okul, ders, tedavi gibi organizasyonları da anneler daha çok organize ettiği için sanki onlar görünür halde. Elbette kendi sosyal kimlik yatırımını annelik üzerine ve dolayısıyla annelik performansı üzerine yatırımlayan kadınlar çocuğun başarısını kendi rol başarısı olarak göreceği için ayrıca motive olabilirler ama bu babalar için de geçerli. Kendi ego yatırımlarının tamamlayıcısı olarak çocuklarını görürse o da başarı konusunda hırslı davranacaklardır."

BÜTÜNÜ DEĞERLENDİRİN

Demokratik ailelerde durumun daha sakin olduğunu belirten Gümüşel, bunun nedenini şu sözlerle açıklıyor:

"Bu ailelerde çocuk evde karar alma ve uygulama mekanizmalarına küçük yaştan beri katılır ve inisiyatif alabilir konumdadır. Uzlaşma kültürü, kendilik değerini oluşturma, kaynak yönetimi gibi konularda doğal tecrübeye sahiptir. Karşılıklılık ilkesine iletişimde önem verirler. Hak ve sorumluluk ilişkisinin işletilmesinde bu ilke çok önemlidir. Hizmetkar eğilimli ebeveynlerin çocukları, hakları karşısında sorumluluklarını ihmal etme eğilimine girebilirler. Otoriter aileler de çocuk söz sahibi olmadığı için sorumluluk sahibi olmaktan kaçınabilir. Kısacası çocuğunu duygu yönü, ifade biçimi, bilişsel kaynakları ile bütüncül değerlendirebilen anne babaların çocukları bu konuda daha şanslılar."

Sınav maratoncularına özel öneriler

YAPAMADIKLARINIZA TAKILMAK SİZE ZAMAN KAYBETTİRİR

Uzman Psk. Gümüşel, sınava sayılı günler kala öğrencilere şunları tavsiye ediyor:

Kendinizle ya da başkaları ile gerilimden uzak durmaya çalışın

Bugüne kadar yapamadıklarınıza takılmak size zaman ve motivasyon kaybettirir

Başkalarının performansına göre değil kendi süreç gelişiminize göre analizler yapın

Duygusal değil akılcı çalışmalar planlayın

Kazanmak istediğiniz şeye kazanamamak mikrobunu bulaştırmayın

Çalışma ritmini bozmamak ana kuralınız olsun

Gündelik yaşam düzenini stabil bir ritme bağlayın

SINAVA BİR HAFTA KALA BUNLARA DİKKAT!

Gümüşel, öğrencilerin sınava bir hafta kala yapmaları gerekenleri şöyle sıralıyor:

Son bir haftada yeni konu çalışmak zihin karışıklığına neden olabilir.

Yeni konu çalışmak yerine güçlendirme çalışmalarına ağırlık verilmeli

Deneme sınavlarında yanlış ya da boş soruları konuya geri dönerek yeniden çözmek. İyi bir tamamlama ve pekiştirme çalışması olacaktır.

Ağır fiziksel egzersizlerden kaçınılmalı

Beslenme düzeni stabil hale getirilmeli

Uyku saatleri stabil hale getirilmeli

Lüzumsuz iletişim gerginliklerinden mümkün olduğunca kaçınılmalı

SINAVA SON 3 GÜN KALA YENİ KONU ÇALIŞMAYIN

İşte sınava 3 gün kala yapılması gerekenler:

Artık çalışmanın son dönemi. Rötuş çalışmaları yapılmalı. Yeni konu kesinlikle çalışılmamalı

Son iki günde çalışmalar bırakılmalı. Son iki gün demlenme zamanıdır ve bilginin oturması için, bedenin ve zihnin dinginleşmesi için son derece önemlidir.

Eğer son iki gün çalışmamak çok kaygı yaratacaksa mümkün olduğunca hafif tempoda soru çözülebilir.

Uyku ve beslenme düzenine itina gösterilmeli

Ağır egzersizlerden kaçınmaya devam

ÖĞRENCİLERİN BAŞARISINI ARTIRACAK ÖNERİLER

Öncelikle durum analizi yaparak ilerlemeleri gerekiyor. Süreç içinde performans tablosuna bir göz atıp kendi süreçlerindeki değişimi değerlendirerek son aydaki çalışma tempo ve ritimlerini belirlemelerini öneririm. Şu sıralar sınava akademik hazırlık anlamında en önemli koşul doğru analize bağlı çalışma ritmini oluşturmaktır. Hazırlık süreci ile ilgili bu analiz onlara bundan sonrası için isabetli strateji oluşturma avantajını sağlayacaktır. Güçlü ve güçsüz alanlarını tespit ettikten sonra güçlü alanları koruyacak periyodik çalışma ile güçsüz alanları geliştirmeye yönelik tempo çalışma çerçevesini kurgulayabilirler.

Sınav anı stratejisini de artık belli bir şablona oturtmaları gerek. Bunun için de deneme sınavlarının sayısını artırmalı ve şablonlarını bu sınavlarda test etmeliler. Hangi testten başlayacaklar, turlama sistemini nasıl uygulayacaklar, süre yönetimi nasıl takip edecekler iyice pekişmeli. Sınav anı stratejisi ne kadar çok otomatikleşirse sınav anındaki iç ve dış uyaranların çeldiriciliğine de o kadar az yakalanırlar.

Yine bu son dönemde kendileri ve yaşam alanlarının daralması ile ilgili olumsuz duygularını öteleyebilmeliler. Çünkü yorgunluk ve kaygı negatif genelleme tuzağına düşürebilir. Bunu önlemek için neyi yapamadıklarına değil neleri yapabilecekleri üzerine odaklanmalılar. Bunun için de ne kendileri ile ne de başkaları ile negatif son ekli cümlelerle konuşmalılar. Örneğin; "Ne yapsam olmuyor, Bu saatten sonra konular yetişmez" gibi... Onların yerine "Bu sorunu aşabilmek için ne yapabilirim, nasıl yapabilirim, ne kadar ve kiminle yapabilirim" gibi "yetebilmek" mesajlı söylemleri kullanmalılar.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber