Noterlere, bu ayrıcalıkları hangi bürokrat veriyor?

Noterlik ücretinin yüzde 30 olarak belirlenmesindeki kamu yararı nedir?

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 16 Temmuz 2013 00:05, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Noterlere, bu ayrıcalıkları hangi bürokrat veriyor?

Haber Gönder yoluyla iletilmiştir

NOTERLER, İŞLEMDEN ALDIĞI HARCIN %30'UNU NOTERLİK ÜCRETİ OLARAK ALIR

Noterlik kanununun 112. maddesi uyarınca, noterlerin yaptıkları işlemler karşılığında alacakları ücret çeşitlerini, oranlarını veya miktarlarını belirleme yetkisi adalet bakanlığına aittir. Bu kanun maddesine dayanılarak adalet bakanlığının her yıl hazırlayıp yayımladığı noterlik ücret tarifesinin 1. maddesine göre noterler, yaptıkları işlemlerden aldıkları harçların yüzde otuzu oranında noter ücreti alırlar. Noter ücreti, yaptığı işlem karşılığında noterin aldığı ücretlerden sadece biridir. Tamamı değildir.

DEVLET ADINA TAHSİL ETTİKLERİ HARÇ VE DAMGA VERGİSİNDEN % 3, DEĞERLİ KAĞIT BEDELİNDEN %2 PAY ALIRLAR

Bunun yanında ayrıca noterlik kanununun 118. maddesi uyarınca noterler devlet adına tahsil ettikleri harç ve damga vergisinden yüzde üç, 3468 sayılı yasanın 3.maddesine göre değerli kağıt bedelinden de yüzde 2 oranında bir pay alırlar. Yine bunlar dışında noterlik ücret tarifesinde yazılı yazı ücreti, karşılaştırma ücreti, tescil ücreti, yol ücreti vs. adları altında yaklaşık 10 kalem daha ücret alırlar. Bilindiği üzere, 2013 yılı başında mahkeme ve noter harçları yüzde 15, değerli kağıt bedeli ise yüzde 16 civarında artırılmıştır. Dolayısıyla noterlerin yapmış oldukları işlemler karşılığında vatandaştan almış oldukları noter ücreti ile vergilerden aldıkları pay matrahları da yani bu kalemlerden gelen gelirleri de yüzde 15 -16 oranında artmış olmaktadır. Ne diyelim para parayı çeker diye boşuna dememişler.

Her ne kadar noterlerin harç ve vergilerden aldıkları gelirler yüzde 15 civarında artmış ise de adalet bakanlığı belirlediği 2013 yılı noter ücret tarifesindeki 1. madde dışında kalan diğer 10 ayrı çeşit alacak kalemlerine ise yüzde 7 civarında bir zam yapmıştır. Bu durumda noter gelirlerinde 2013 yılında meydana gelen ortalama artış yüzde 11 civarında olmaktadır.

650 BİRİNCİ SINIFIN NOTERİN AYLIK GELİRİ

Resmi gazeteye bir göz atıldığında ve konuya ilişkin basit bir araştırma yapıldığında görülecektir ki; halen Türkiye de yaklaşık 650 civarında 1. sınıf noter görev yapmaktadır. En az kazananları ile en çok kazananlarından üç beş tanesi hariç tutulacak olursa 1. sınıf noterlerin aylık net gelirleri 20 bin lira ile 130 bin lira arasında değişmekle beraber ortalama 50 bin lira civarındadır. (Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük yerlerdeki her bir noter sadece ortak havuzdan her üç ayda bir yaklaşık 40 -50 bin lira civarında para almaktadır.) 2013 yılında yapılan bu artışlarla aylık 2 bin lira geliri olan ortalama bir memur ilk 6 ay için 60 lira, ikinci 6 ay için yine 60 lira olmak üzere toplam 120 lira zam alırken, mesela ayda 50 bin lira kazanan bir noter yıl başından itibaren aylık 5.500 lira ilave gelir elde etmiş olmaktadır. Ve her ikisinin de gelir artış oranının takdiri ve saptanması hükümet tarafından yapılmaktadır. Takdirini bu şekilde kullandığına göre her halde hükümet noterlerin daha çok paraya ihtiyacı olduğunu düşünmektedir.

NOTERLİK ÜCRETİ HARÇ MİKTARINA GÖRE BELİRLENİR İLKESİ ADİL DEĞİL

İlgilenenler için noter ücretinin harç miktarına göre belirlenmesi ilkesinin ne anlama geldiğini, sözleşme bedeline göre gelir elde edilmesi ve toplanan harç ve vergilerden noterlere pay verilmesi konusunda biraz daha bilgi verelim:

Noterler yaptıkları her işlem sonucunda kendi alacaklarını tahsil ederken aynı zamanda devlet adına tahsil ettikleri harç, damga vergisi ve değerli kağıt bedelinden de pay aldıklarını, yine noter ücreti olarak da tahsil ettikleri harcın yüzde 30'u kadar bir para aldıklarını yukarıda belirtmiştik. Şu halde işlemin matrahı yani sözleşme bedeli ne kadar yüksek olursa alınacak harç ve vergiler de o kadar çok olacaktır. Buna paralel olarak ne kadar çok harç ve vergi tahsil edilirse noterin bundan alacak olduğu pay da o oranda artmış olacaktır. Başka bir ifadeyle noterler ne kadar çok harç ve vergi tahsil ederlerse kendileri de maliye de o kadar çok para kazanmaktadırlar. Dolayısıyla noterlerin menfaati ile maliyenin menfaati bu noktada buluşup birleşmektedir. İki kurumun çıkarının birleştiği sahada ise iş sahipleri yani tüketiciler adeta bir kumpas arasında sıkışmaktadır. Örneğin yorumu gereken hemen hemen her alanda daha fazla harç ve vergi alınması, matrahın daha yüksek belirlenmesi şeklinde görüş ve mütalaalar verilmektedir. Nitekim, limited şirket hisse devir sözleşmelerinden alınan harçların evveliyatı ve serüveni bu anlamda ibret vericidir. Bundan bir yıl öncesine kadar limited şirket hisse devirlerinde bin liralık bir hisse alınsa bile harcı bin lira yerine şirket sermayesi ne kadarsa diyelim ki 5 milyon lira ise harç da bu ana sermaye üzerinden alınıyordu. Ve bu uygulamanın tek dayanağı sadece maliyeden birkaç kişinin yorumu idi. Oysa Anayasamızın 172. maddesi gereği devlet tüketicileri korumak ve aydınlatmakla görevlidir.

NOTERLERE YÜZDE 30 PAY, ADALETSİZLİKTİR

Özellikle belirtmek gerekir ki, Adalet Bakanlığının takdir edip çıkardığı noter ücret tarifesinin 1. maddesinde yer alan kural yani noter ücretinin harcın belli bir yüzdesine göre hesap edilmesi ilkesi son derece adaletsizdir, neden?

1- Bu ilke bir emeksiz ekmek kazanma ilkesidir. Zira bu maddeye göre noterin harcadığı emekle aldığı ücret arasında bir ilgi, bir denklik, bir mukayese aranmaz. Yani sözleşme bedeli ile noterin emek, masraf veya bilgisi arasında bir ilişki gözetilmez. Örneğin astronomik bedelli bir sözleşmenin tasdikinde noterin işi sadece bir birkaç fotokopi çekip bir iki imza atmak ve birkaç da mühür basmaktan ibaret olduğu halde ücrete sıra gelince noter ücreti bu ilke gereği sözleşme bedeli üzerinden hesap edilir. Halbuki sözleşme bedeli sadece harca ve vergiye konu olabilir. Noter ücretinin konusu ise o iş için noterin harcadığı emek, zaman, kırtasiye malzemesi ve sair giderlerdir. Durum böyle olmasına rağmen noter ücretini alınan harca göre oranlayıp belirleme şeklinde bir usulün kabulü ve yıllardır bu şekilde uygulanıyor olmasının mantığını anlamak mümkün değildir. Nitekim noterliklerde yapılan bazı işlemlerin birkaç sayfadan ibaret olmasına veya üç-beş dakika kadar kısa bir zaman içerisinde bitirilmesine karşın değerinin yüksekliği nedeniyle sadece noter ücretinin 7.762 liraya kadar ulaşabildiğini burada belirtelim. (Bu miktar harcın üst sınırının yüzde otuzuna tekabül etmektedir.) Özellikle büyük ihalelerden veya büyük bedelli sözleşmelerden ki bunların hemen hemen tamamı dışarıda hazırlanıp mühürlenmek yani onaylanmak için notere getirilir, noterler tarifenin bu maddesi sayesinde sadece üç beş mühür basma ve imza atıp bir suretini arşive koymaktan ibaret işlem karşılığında büyük yekunlara ulaşan paralar kazanırlar.

2- Noter ücretinin harca göre belirlenmesi ilkesi ister istemez noterlerde daha fazla gelir elde etmek arzusuyla harç matrahının bir şekilde daha yüksek miktarda belirlenmesi eğilimini tetikler. Burada sadece bu kadar belirtmekle yetinelim.

3- Bu ilke meslek grupları arasında hem bir ayrıcalık ve hem de gizli ve fazla bir zam olanağı sağlar. Şöyle ki, zaman zaman devletin ekonomik sebeplerle harç ve vergileri enflasyonun çok üzerinde belirlemiş olması halinde bu durum herkese enflasyon oranında bir zam yapılırken noterlere harç ve vergilerin artış oranında bir zam yapılması ayrıcalığı sağlar. Nitekim 2013 yılında işçiye memura emekliye tahmin edilen enflasyon oranında ve iki kademede yüzde 3+3 şeklinde bir zam yapılmışken noterlere ise harçların artış oranında yani yüzde 15 oranında ve bir seferde yılbaşından geçerli olmak üzere zam yapılmış olmaktadır. İkibinli yılların başlarında ve öncesinde olduğu üzere diyelim ki yarın ekonomik sebeplerle harç ve vergilerin yüzde 40 oranında artırılması halinde ortaya bir meslek gurubu lehine ve fakat tüm halk aleyhine bir durum çıkmış olacaktır.

4- Bu ilke ister istemez kulis faaliyetlerine, dirsek temaslarına yada baskı veya etkiye zemin hazırlar. Uzun zamandan beri değiştirilmeyen bu yüzde otuz oranını kim, ne zaman ve neye göre belirlemiştir. Diyelim ki bu yüzde otuz oranını belirleme, aşağı yukarı değiştirme veya hiç değiştirmeme inisiyatifine sahip bulunan adalet bakanlığının ilgili bürokratları, bu ilke yüzünden ilgili kesimlerle dirsek temasında bulunma veya onların telkin veya etkisine maruz kalma olasılığına karşı nasıl korunacaklardır. Çünkü bunların korunması demek noterlerde iş yapan halkın korunması demektir. Yine bu tarifede değişiklik yapmak yetkisi ve inisiyatifi adalet bakanlığından bir iki bürokrata ait olduğuna göre diyelim ki sehven veya bir şekilde bu yüzde otuz oranı yüzde 40 lara, 50 lere çıkartılırsa ne olacaktır. Veya uzun zamandan beri yapıldığı gibi hiç dokunulmamakla ne olmaktadır?

5- Bu madde noterde yapılan işlem maliyetini artırdığından insanları noterde iş yapmaktan uzaklaştırır. Noterlerde yapılmayan hukuki muameleler savcılık, mahkemeler ve icralardaki iş miktarını artırır. Keza işlem masrafının maliyete eklenmesi ile ülkedeki enflasyonun artmasına da katkı sağlar.

6- Noterler yaptıkları işlemlerden zaten yazı ücreti, karşılaştırma ücreti, vs adlar altında ciddi rakamlara ulaşan miktarlarda para almaktadırlar. Ayrıca tahsil ettikleri harç ve vergilerden de pay almakta olduklarına göre bunlar dışında “noter ücreti” adı altında harcın yüzde otuzu oranında bir para almalarının gerekçesi nedir? Bu şekilde ayrıcalık uygulanan başka meslek gurupları hangileri dir?

Şimdi de noterlerin devlet adına tahsil ettikleri harç, damga vergisi ve değerli kağıt bedellerinden aldıkları pay hakkında kısa bilgi verelim:

Devlet noterlere işlemler sırasında maliye adına sözleşmeden doğan harç, vergi, KDV, değerli kağıt bedeli vs gibi devlet alacaklarını tahsil edip maliyeye aktardıkları için bu iş karşılığında maliye de onlara bu paralardan bir miktar pay vermektedir. Bunun oranını ve yasal dayanağını yukarıda belirttik.

Bunlarda da 2013 yılı başında matrah yüzde 15-16 oranında artırılmış olduğundan bu kalemlerdeki noter gelirleri de bu oranda artmış olmaktadır. Bu yüzde ikiler - üçler küçük gibi görünse de matrah büyük olduğunda büyük miktarlara ulaşmaktadır. Örneğin bir sözleşmenin değerinin vergide üst sınıra ulaşmış bir miktar olduğunu düşünelim. Bu sözleşme nedeniyle noterin sadece damga vergisinden alacak olduğu pay 44.600,00 TL olacaktır. İşlem süresi ise isterse bir dakika sürsün, aynı sözleşmeden noter ayrıca harçtan ve değerli kağıttan da pay alacaktır.

NOTERLER TAHSİL ETTİĞİ PARAYI NEDEN GEÇ YATIRIYOR?

Yukarıda noter ücretine dair yapılan açıklamalar bu paylar hakkında da büyük ölçüde geçerlidir. Bu paylara ilişkin olarak noterlere bir ayrıcalık daha getirilmiştir. Örneğin harç tahsil eden icra müdürü bu harcı derhal veya en geç ertesi günü maliyeye yatırmak zorunda olduğu halde noterler tahsil ettikleri tarihe göre 7 günden 23 güne kadar bu paraları maliyeye aktarmak veya bankaya yatırmak zorunda değillerdir. KDV lerde bu süre iki aya kadar yaklaşır. Bu süre içerisinde biriken paraların nemasından ne şekilde ve kimin yararlandığını araştırmaya değer!

Diğer yandan benzer işi yapan vergi memurları, İcra müdürleri vezne görevlileri ve diğer bir çok kamu ve özel hukuk tüzel kişileri de yaptıkları iş sırasında doğrudan veya dolaylı olarak harç ve vergi tahsil ettikleri halde onlara neden böyle bir pay alma imkanı veya ikramı yapılmamaktadır.

Sonuç olarak, noter işlemlerinde uygulanan bu istisnai ve ayrıcalıklı ücretlendirme sistemi, ülkenin ekonomik durumu ve halkın ortalama gelir seviyesi ile asla örtüşmemektedir. Anayasamızın 10. maddesinde yer alan “Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.” hükmü tamamen havada kalmaktadır.

Bu itibarla; Noter ücretinin harca göre belirlenmesi ve noterlere topladıkları harç ve vergilerden vs pay verilmesi imtiyazına mutlaka son verilmeli, yeni ve adil bir ücretlendirme sistemine geçilmelidir. Bu yapılana kadar da oranlar makul seviyelere indirilmeli, örneğin paylar yüzde bir, noter ücreti ise harcın yüzde onu seviyelerine indirilmelidir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber