Sezer: İşsizlik, yoksuzluk ve yolsuzluk hala gündemde
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, kırılganlığı artıran sorunların yanı sıra, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, kayıt dışının önlenmesi gibi sorunların ekonomi gündemindeki öncelikli yerini koruduğunu bildirdi. Uygulanan ekonomik programın kimi ekonomik dengelerde belirgin bir iyileşme sağladığını ifade eden
Sezer, bu aşamadan sonra, atılan adımların kalıcılığının ve sürekliliğinin
sağlanmasının büyük önem taşıdığını bildirdi. Sezer, "Ekonomi, günü kurtarmaya
yönelik yaklaşımlarla ele alınmaması gereken bir konudur" uyarısını yaptı.
Sezer, Ankara Sanayi Odası'nın düzenlediği "Aile Şirketlerinde Değişim
ve Süreklilik Zirvesi"nde yaptığı konuşmada, ekonomide kırılganlığı artıran
sorunların ivedilikle çözülmesinin dalgalanmaları ve krizleri önleyeceğini bildirdi.
Sezer, "Ülke ekonomisinin, altyapısı sağlam, üretime dayanan, siyasal yönlendirmelerden
etkilenmeyen bir yapıya kavuşturulması ve dünyadaki yapısal dönüşümlere uyumlu
duruma getirilmesi önemlidir" dedi.
Türk ekonomisinin yapısal dönüşüm yolunda son yıllarda gerçekleştirdiği atılımları
umut verici bulduğunu belirten Sezer şunları söyledi:
"Uygulanan sıkı para ve maliye politikalarının yanı sıra, ekonomik programdan
ödün verilmemesi, kimi ekonomik dengelerde belirgin bir iyileşmeyi birlikte
getirmiştir. Bu gelişmelerin ülke genelinde olumlu beklentileri ve iyimserliği
artırdığı görülmektedir. Bu aşamadan sonra, atılan adımların kalıcılığının ve
sürekliliğinin sağlanması büyük önem taşımaktadır. Ekonomi, günü kurtarmaya
yönelik yaklaşımlarla ele alınmaması gereken bir konudur. Sorunların tüm ilgililerin
katılımı ve desteğiyle, bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmesi, yapıcı ve
öngörülü eleştirilerin dikkate alınması zorunludur. Kırılganlığı artıran sorunların
yanı sıra, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, kayıt dışının önlenmesi gibi sorunlar
ekonomi gündemindeki öncelikli yerini korumaktadır."
"ÜRETİM SEKTÖRÜNÜN SORUNLARINI ÇÖZÜN"
Bunların yanında, özellikle üretim sektörünün ve girişimcilerin çeşitli platformlarda
dile getirdikleri sorunların çözüme kavuşturulması gerektiğini belirten Sezer,
"Reel ekonominin sorunları çözülmedikçe, her sektörde kaynakların etkin
ve verimli kullanımı sağlanmadıkça, kalkınmış ve sanayileşmiş bir ülke durumuna
gelmemiz güçtür" uyarısını yaptı.
Sezer, özel sektörün daha yüksek katma değer yaratarak etkin bir üretici kimliğine
dönmesi için dizi önlem geliştirillmesi gerektiğini bildirdi. Bu bağlamda, yatırımların,
yapısal değişimi doğuracak dinamik ve yüksek katma değerli sektörlerde yapılmasının
önemli olduğuna dikkat çeken Sezer, böylesi bir yatırım ortamının doğrudan yabancı
sermaye yatırımları için de en uygun iklimi yaratacağını söyledi.
"ŞİRKETLERİ UCUZ SATMAK EKONOMİYE ZARAR VERİYOR"
Cumhurbaşkanı Sezer, onlarca yılda oluşturulan kaynakların ekonomideki dalgalanmalarla
yok olması ve yine uzun yıllar sonucu kurulan şirketlerin değerlerinin çok altında
elden çıkarılmasının da Türk ekonomisine de zarar verdiğini savundu.
Herkesin amacının, Türkiye'nin, çağdaş değerlerin ışığında gelişmesini sürdüren,
tüm bireyleriyle mutlu ve huzurlu, ekonomik yönden güçlü, dünyada sözü dinlenir
bir ülke durumuna gelmesi olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Sezer, ekonomiyi dengeleri
oturmuş, istikrarlı bir yapıya kavuşturmadan, güven ortamını kalıcı kılmadan
bu amaca ulaşılamayacağının bilinmesi gerektiğini vurguladı.
AİLE ŞİRKETLERİ
Sezer, güçlü bir demokrasinin, güçlü bir ekonomiyle kurulabileceğine de dikkat
çekti. Sezer, güçlü ekonominin de piyasanın tüm ögelerinin dünyadaki gelişmelere
koşut olarak kendilerini yenilemeleri ve kurumsallaşmalarıyla olanaklı bulunduğunu
belirtti.
Yoğun rekabetin yaşandığı, üretim biçimleri, ilişkiler ve yönetim anlayışının
değiştiği dünyada söz sahibi olmak ve varlığını sürdürmek isteyen ülke ve şirketlerin
dönüşüme uyum göstermesinin zorunlu olduğunu anlatan Sezer, tersi durumda, diğer
ülkelerle yarışmak ve dünya pazarlarında tutunmanın olanaksızlığına dikkat çekti.
Aile şirketlerinin yaşamının çok uzun sürmediğini, kültürden kaynaklanan kimi
olumsuzlukların sürekliliği engellediğini belirten Sezer şunları söyledi:
"Bu nedenle, geleneksel tutum ve davranışlar, otoriter bir liderlik anlayışı
yerine, yönetimde uzmanlaşma sağlanmalı, katılımcı, yeniliklere açık kurumsal
bir yapılanma hedeflenmelidir. Sürekli başarı için bu düşünce dönüşümü mutlaka
gerçekleştirilmelidir. Günümüzde, otoriter bir liderin başında olduğu ve tek
başına karar aldığı yönetim modelinin geçerliliği kalmamıştır. Bilgi paylaşımını
temel alan, kurumun tüm yetkililerinin karar sürecine katıldığı, profesyonel
yönetici çalıştırılmasına önem veren dinamik yönetim modeline geçilmiştir. Bu
model, şirketlerin verimliliğini ve rekabet gücünü artırmaktadır."
hürriyet