İhsan Şenocak olayı... Aslında ne oldu?

Ayarsız dengesiz bir ülkede yaşamanın en büyük zorluğu meseleler hakkında sükunetle ve hikmetle değerlendirme imkanlarının gittikçe azalıyor oluşudur. Şenocak vakıası da böyle bir durum. Konunun çok boyutu var isterseniz kronolojik olarak okuyalım:

Haber Giriş : 29 Ekim 2017 13:51, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
İhsan Şenocak olayı... Aslında ne oldu?

1-İhsan Şenocak Nakşibendi Tarikatının Çarşamba Kolunun Samsun Halifesi(Temsilcisi)nin oğludur kendisi de ayni tarikata mensup olup vakti zamanında DİB Aşıkkutlu Eğitim Merkezi'nin olduğu araziyi Diyanete bağışlamıştır

2-Arazi üzerinde 2 büyük bina bulunur bunlardan biri DİB İmam Eğitim Merkezi binası diğeri de İFAM adlı başında Şenocak'ın bulunduğu tarikata ait sivil araştırma kurumudur.

3-İhsan Şenocak da burada cemaat faaliyeti yürütüyor tüm Mişkatul Mesabih gibi derslerini ve çalışmalarını burada yapıyor resmi görev olarak da "öğretmen" kadrosunda gözüküyor.

4-Ülkenin bir çok yerinden içeğitim Kursu için İmam Eğitim Merkezine yatılı gelen imamlar da bu cemaat faaliyetlerine dahil ediliyor.

Devletin herkese eşit mesafede olması gerekirken bir Diyanet kurumunun bir cemaate tahsis edilmesini takdirinize bırakıyorum...

5-Şenocak sert üslubuyla dikkati çeken gerek Laik Seküler kesime gerekse de İslami kesim içinde sapık olarak gördüğü kesimlere yönelik hedef gösteren itham eden konuşmalarıyla kamuoyu gündemine geldi.

6-Diyanet içindeki cemaat dengeleri gereği hakkında yapılan şikayetler bekletilirken kendisi bizzat İlahiyat müfredatının değiştirilerek Felsefe ve Kelam'ın azaltılması hadisin yoğunlaştırılması söylemiyle tanınıyor. Yine Şenocak İlahiyat Fakültelerindeki kendince "sapık" olarak hedef gösterdiği Profesörlerin derslerini boykot etme dersleri kilitleme derslerde hocaları konuşturmama en azından hocaları yönetime şikayet ettirme gibi stratejilere de sahip. Şenocak ve öğrencileri Mehmet Görmez'in istifa ettirilmesi üzerine de bu durumu Sevinçle karşılamıştı

7-Ülkedeki denetimsizlik sebebiyle resmi görevi öğretmenlik olan birinin toplumun farklı kesimlerine yönelik itham dozajının gün geçtikçe artması kadınların üniversite dahil karma okullara gitmesine karşı olması vb görüşleri elbette Laik medyanın da dikkatinden kaçmadı. Pantalon giyen kaşlarını aldıran tüm genç kızları ahlaksızlıkla itham eden bir üslup yanlış anlaşılmaya ve kullanılmaya müsaitti ki öyle de oldu...

Oda tv ve Doğan medya grubu bir muhalefet argümanı olarak kendilerine bol malzeme sağlayan sivri dilli hocayı öne çıkartarak ak partinin ülkeyi ne hale getirdiğimi göstermeye çalışıyordu kendince Eylül 2017'de Şahsen o medya tutumunu da eleştirmiştim

8-Yeni DİB yönetiminin zaten biriken şikayetler üzerine bir de bu medya baskısı karşısında soruşturma açmak yoluna gitti.

9-Soruşturma kapsamında Şenocak resmi öğretmenlik görevinde açığa alındı.

10-Soruşturma içeriği açıklanmadığı için diğer taraf elindeki en iyi silahı yani sözünü kullanarak sevdiği tabanını harekete geçirdi.

11-Bu noktada henüz tamamlanmamış bir soruşturma sebebiyle Diyanet Hain ilan edilirken sanki Şenocak hoca işten atılmış ve mağdur edilmiş gibi bir kampanya başlatıldı.

12-En çok bağıranın haklı imiş gibi görüldüğü ülke şartlarında sanki İFAM kapatılmış başkanı da hapse atılmış gibi abartılı tepki veren çevrelerin aynı çevrenin sansür yasaklama görevden aldırma susturma kampanyaları düzenlemesine tek bir laf etmemiş olması durumun samimiyetini(!) gösteriyor...

13-İFAM ve şubeleri açık, İhsan hoca da faaliyetlerine devam ediyor sadece yasal statüsü kağıt üzerinde geçici olarak soruşturma bitene kadar yasa gereği açığa alındı.

14-Haklı olduğunu düşünen birinin soruşturma içeriğini kamuoyuna açıklaması ve soruşturma bitene kadar metanetle beklemesi gerekirdi Diyanete Hain demeden dedirtmeden önce...

15-Ancak gerek hoca gerekse de çevresi ve destekçisi lobi kamuoyunu yanıltarak müdürlükten alındığı işten atıldığı büyük bir zulüm yapıldığı bunun Sünni mezhebine karşı yapıldığı gibi ideolojik propagandaya başvurdu.

16-Keşke biraz özeleştiri yapabilseydi de başkalarına yönelik kullandığı işinden etme konferans yaptırmama sansürleme gibi şeylerin kendi başına da gelebileceğini görebilseydi.

17-Tabi 15 Temmuz'dan önce de sonra da haksızca içeri atılan Müslüman-gayrimüslim kişilerin haklarını savunmayan özellikle yaş kuru demeden hallaç pamuğu gibi işinden edilen, delilsiz biçimde hapse atılan fetö karşıtı insanların da hakkını hukukunu aynı hararet ile savunabilselerdi... o zaman samimi bir dayanışma olarak görebilirdi kamuoyu bu heyecanlı kampanyayı...

18-Bu ülkede herkes sadece kendi hakkını savunuyor kendi sevdiği kişi hakkında sınırsız tevil ve Hüsnü zanna sahipken sevmediği kişi ya da kesime de herşeyi mübah görüyor.

19-Kimsenin şahsına düşman olmamalı kimseninde savunucusu, taraftarı, fanatiği olmamalıyız.

20-Bu vakada böyle bir şey olmasa da haksız yere kimse işinden edilmesin ne Sünniler ne Şiiler ne Selefiler ne tarikatçılar ne Sadece Kur'an diyenler ne Ne Önce Kur'an diyenler ne solcular ne laikler liyakat sahipleri işlerinden edilmesin konferansları yasaklanmasın susturulmasınlar bunu diyebiliyorsak işte o gün yeni bir başlangıç yapabileceğiz...

Bülent Şahin Erdeğer

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber