Hastanede sancılı devrim!

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 26 Haziran 2007 08:05, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Tüm hastaların sevksiz olarak üniversite hastanelerine gidebilmelerinin yolunu açan düzenleme, İstanbul'daki hastanelerde sıkıntıya neden oldu. 2003'te oluşturulan sevk zinciri yeni uygulamayla ortadan kaldırılınca, üniversite hastanelerinde kayıt ve fotokopi kuyrukları oluştu

Sosyal Güvenlik Kurumu'nun, "sağlıkta devrim" olarak 15 Haziran 2007 tarihinde sevk zincirini kaldırarak başlattığı uygulama hastanelerde sıkıntılı başladı.

İhtisas hastanelerindeki yığılmayı önlemek için 2003'te oluşturulan sevk zinciri yeni uygulamayla ortadan kaldırılınca, üniversite hastanelerinde kayıt ve fotokopi kuyrukları oluştu, MR, tomografi gibi tetkikler için en erken 40 gün sonrasına randevu verilmeye, parası olmayan hastalar da özel hastanelere kabul edilmemeye başlandı. Üstelik, her gün gönderilen farklı talimatların yarattığı karmaşa nedeniyle eczacılar da hastaya ilaç veremez duruma geldi.

1 Temmuz 2003 itibarıyla yürürlüğe giren "SSK-Sağlık Bakanlığı Ortak Kullanım Projesi" doğrultusunda, hastanelerde yığılmayı önlemek amacıyla sevk sistemi getirilmişti. Bu uygulamaya göre, SSK'lı hastalar üniversite hastanelerine sevksiz gidemiyordu.

2003 öncesi gibi

Bağ-Kur'lu da kurumdan tahsil etmek üzere ücreti peşin ödeme koşuluyla tıp fakültesi hastanelerinden yararlanabiliyordu. Yapılan düzenlemeyle, 15 Haziran'dan sonra tüm hastaların sevksiz olarak üniversite hastanelerine gidebilmelerinin yolu açıldı.

Sosyal güvenlik şemsiyesi altındaki tüm vatandaşların eşit olarak sağlık hizmetlerinden yararlanmasını sağlayan bu uygulama, eksiklikler nedeniyle İstanbul'daki hastanelerde sancılı başladı.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin polikliniklerinde hastalar numara bulabilmek için sabah 06.00 yerine 04.00'te yollara çıkıyor. 2003 öncesi gibi önce kendi aralarında adlarını bir kâğıda sırayla yazıyor, sonra da numaratör olmasına rağmen görevli tarafından dağıtılan numaraları alıyor.

Daha önce kaldırılan kimlik ve sağlık karnesi fotokopisi koşulu şimdi şart koşulduğu için fotokopi ve kayıt gişelerinde uzun kuyruklar oluşuyor.

Bazı polikliniklerin duvarlarında, üç ay öncesinden randevu alınması gerektiği yönünde uyarılar asılı. Ancak SSK'lı hastalar, bu kuralı delebilmek için mücadele ediyor.

Nöroloji gibi poliklinikler, doktor istek kâğıdı olmadan randevu vermiyor. Randevular da her ayın ilk günü dağıtılıyor.

İlaç alamıyorlar

Eczacılar da şaşkın. Her gün yeni bir talimatnameyle karşı karşıya kaldıklarını anlatan eczacılar, "Yalnızca rapor kodlarını içeren 750 sayfalık açıklama var. Talimatnameyi anlayamadığımız noktada, parasını kurumdan geri alamayız endişesiyle ilaç vermiyoruz. Yeni uygulamada doktorlara, reçeteye açık ve net teşhis yazma zorunluluğu getirdi.

Ancak doktorlar eskiden olduğu gibi hastalığın baş harflerini yazdığı için hasta sürekli hastaneye geri gidip düzeltme yapıyor" diyorlar.

Öte yandan bir eczanenin, 'Bu ilaç verilmiyor' dediğine diğer eczane 'veriliyor' dediği için vatandaş elinde reçete kapı kapı dolaşıyor.

Özel görüntüleme merkezleri de yeni uygulama doğrultusunda 120 gün sonra sözleşmeleri feshedileceği için eylemde ve kurum hastalarını kabul etmiyor.

Tetkikler 1 ay sonra

Özel Görüntüleme ve Tanı Merkezleri Derneği yönetiminin aldığı bu karar bazı merkezlerde uygulanmıyor, ancak hastaneler kilitlenmiş durumda. Bazı hastaneler MR, sintigrafi, tomografi gibi tetkikler için 1 veya 2 ay sonrasına randevu veriyor. Vatandaş, 4-5 yıl geriye gitmiş olmaktan şikâyet ediyor.

Özel Görüntüleme ve Tanı Merkezleri Derneği'nin çekim yapmama eylemine katılmayan merkezlerde de sorunlar hastalara yansıyor. Yeni uygulamada, doktor istek kâğıdında hastaya yapılan eski tetkiklerin tek tek belirtilmesi isteniyor. Görüntüleme merkezi, istek kâğıdında bu tetkikler yazılmadığı gerekçesiyle sorumluluk almamak için çekimi yapmıyor ve hastayı doktoruna geri gönderiyor.

Yeni uygulamanın özel hastanelere de özel uygulama getirdiği belirlendi. Eskiden, anlaşmalı özel hastaneler, fark ücreti ödemeleri için hastaları zorlayamıyor, zorlamaları halinde sözleşmeleri fesihediliyordu.

Yeni uygulamayla fark ücreti ödemek istemeyen hastayı, özel hastane kabul etmeyebilecek. Yani, parası olmayan hastaya bakılmayacak.

Aksaklıklar çözülecektir

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıklar Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Dilmener, uygulamayla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı:

"74 öğretim üyesi, 57 asistan, 7 başasistan, poliklinikte 2 profesör, 2 doçent, 2 uzmanla hizmet veriyoruz. 11 ayrı bilim dalımız var. Günlük hasta sayımız 650. Talebe göre bu sayıyı artıracağız. Başlangıçta oluşacak aksaklıklar hem bakanlık hem de fakültemiz tarafından çözülecektir. Sonuç olarak bu uygulamayı harekete geçirmekte geç bile kalındı. Benim öz kardeşim kanser oldu. Bağ-Kur hastasıydı. Tedavi ücretini peşin ödemesi gerekiyordu. Benim başında bulunduğum ana bilim dalında tedavi olmasına rağmen maddi olarak çok sıkıntı çektik. Bu protokol hem hasta hem de tıp fakültesi açısından önemli."

Yeşil kartlılar sevksiz gidemiyor

Yeşil kartlı hastalar da özel sağlık kurumları ve üniversitelere sevksiz gidebilme hakkından yararlanamıyor. Vatandaşlar, yeşil kartlı hastaların, devlet hastanesinden sevk almadan özel hastaneye ve üniversite hastanesine gidememesini "çifte standart" olarak değerlendiriyor.

'Binden fazla merkez yok ediliyor'

Özel Görüntüleme ve Tanı Merkezleri Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Bülent Taşel, yeni uygulamayla yaşanan sıkıntıyı şöyle anlattı:

"Sağlık tesislerinde yapılamayan tetkik ve tahliller için hastalar özel merkezlere sevk ediliyordu. Yeni uygulamayla tebliğin yürürlük tarihinden itibaren 120 gün sonra, sağlık tesisleri tarafından tetkik ve tahlil için dışarı sevk yapılmayacak. Özel görüntüleme ve tanı merkezleri ile yapılan sözleşmeler iptal ediliyor. Kurum, artık sadece özel ve resmi hastaneler ve tıp merkezleriyle anlaşma yapıyor. Bunlara da fark ücreti alma hakkı tanıyor. Türkiye genelinde binden fazla özel görüntüleme ve tanı merkezi yok kabul ediliyor, kapanmak zorunda bırakılıyor. Buralardaki milyonlarca dolar tutarında cihazlar çöp oluyor. Çalışanlar işsiz kalıyor. Bu uygulama da özel hastane lehine, kurum ve sigortalının aleyhinedir. Özel hastanelere sınırsız fark alma, fark almadan isterse hasta bakmama gibi avantajlar sağlanıyor. Özel görüntüleme ve tanı merkezleri sistem dışına itilerek, hastanelere ikinci bir avantaj sağlanıyor."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber