Edebiyatta Toptaş depremi: Özür dilemiyorum
Twitter'da onlarca kadının ifşasıyla başlayan Türkiye'nin 'me too' hareketi, edebiyat dünyasını sarsmaya devam ediyor. Taciz iddialarına yenileri eklenirken yazar Hasan Ali Toptaş'ın önceki gün dilediği özre de tepki var. Toptaş'ın özür metninde kullandığı "Bilmeden, farkında olmadan yaptığım davranışlar" ifadeleri tepki yarattı

Hürriyet'ten Ece
Çelik'in haberine göre: Twitter'da onlarca kadının ifşasıyla başlayan Türkiye'nin
'me too' hareketi, edebiyat dünyasını sarsmaya devam ediyor. Taciz iddialarına
yenileri eklenirken yazar Hasan Ali Toptaş'ın önceki gün dilediği özre de tepki
var. Toptaş'ın özür metninde kullandığı "Bilmeden, farkında olmadan yaptığım
davranışlar" ifadeleri tepki yarattı.
Kullanıcılar, "Hiçbir kadın özrünü kabul etmeyecek. Tarih 'Edebiyatı okurlarını
taciz etmek için kullandı' diye yazacak. Kınıyorum" gibi yorumlarla Hasan Ali
Toptaş'ı eleştirdi. Hasan Ali Toptaş'ın yayınevi Everest'in yayın yönetmeni
Saadet Özen, "Bana göre kadınların beyanı, mağdurun sesinin duyulması, tacizin,
baskının açığa çıkması, konuşulması, sorgulanması için esastır. Her kim söz
konusu olursa olsun bu kural değişmez" açıklamasında bulundu.
'TACİZİN ÜNLÜSÜ EĞİTİMLİSİ YOKTUR'
Ünlü yazar Buket Uzuner ise sözlerine "Tacizin eğitimlisi ve ünlüsü yok. Ahlaksızlık ya vardır ya yoktur" diyerek başladı ve devam etti: "Ahlaksızlık, sahip olduğu gücü cinsel baskı olarak kötüye kullanma ve utanmazca buna devam etme durumu, babanızdan, çok değer verdiğiniz yazardan, tanınmış iş insanı patrondan veya ünlü siyasetçiden de gelse karşı duracağız. Yoksa bu ikiyüzlülüğün önüne geçemeyiz ve kızlarımız da aynı tehlikeye maruz kalırlar. "MeToo" -"Ben De" hareketi neden 21.yy başladı ve dünyaya yayılıyor, biliyor musunuz? Çünkü dünyada ve Türkiye'de hangi siyasi ve dini görüşten olursa olsun kadınların -henüz hepsinin olmasa da-artık kendi meslekleri, işleri var. Yani artık boğaz tokluğuna susmak zorunda değiller ve artık üzerlerine yapıştırılmış "kuyruk sallayan" yani tahrik eden, suçlu damgasını söktüler.
Edebiyatta Toptaş depremi
Kadınlar, dünyanın her yerinde artık birbirlerini anlıyorlar. Babalarının arkadaşı
amcalardan, mahalle esnafına, komşulardan akraba erkeklerden başlayarak iş hayatına
hemen her kadın fiziksel veya psikolojik tacize mutlaka maruz kalıyor. İşte
bunu artık konuşabilecek özgüven ve dayanışmaya yüzyıllardır ilk kez sahip oluyorlar.
Kadınlara yönelik cinsel tacizin sanat, edebiyat ve akademik çevrelerde de çok
yoğun olması, eğitimli ve itibarlı, özellikle yaşlı erkeğin ahlaken daha kontrollü
ve olgun olacaklarına inanmak istediğimiz için bizi daha çok üzüyor ve öfkelendiriyor.
18 yaşında edebiyat, 26 yaşlarında da akademik dünyaya katılan bir genç kadın
olarak hem benim başıma hem de benden önceki cesur kadın yazarların başına gelen
tacizlere şahit oldum. Çoğunun dersini bizzat verdim ama 80'lerde kadının sesi
ve dayanışması bugünkü kadar güçlü değildi. Bana emanet olanları anılarımda
yazmaya sözüm var."
'ÖFKE ÖYLE BİRİKMİŞ Kİ'
Yazar Aksu Bora da Toptaş'a şu sözlerle tepki gösterdi: "Öyle bir öfke birikmiş ki, bu küçük dokunuşla patlayıverdi. Büyük erkek yazarların başlarının üstünde bir haleyle gezinmesinden fena halde sıtkımız sıyrılmıştı zaten. O halenin parça pinçik edilmesinin zamanı gelmiş de geçiyordu bile. İyi oldu. Belli ki arkası gelecek. Kadın yazarların ta 1970'lerden beri yazdıkları, söyledikleri, anlattıkları, ima ettikleri bir şey bu biliyorsunuz: Edebiyat alemi, bir erkek dünyası. Bunu değiştirecek olan şey, bir yandan kadın yazarların çoğalması, bir yandan da bu alemle yazar olarak, okur olarak, yayıncı olarak ilişkilenen herkesin buna itiraz etmesi. Göründükleri kadar güçlü değiller aslında, vehmettikleri kadar büyük de değiller. Bir kahkahaya bakar!"
Edebiyatta Toptaş depremi
YENİ İDDİALAR DA VAR
Sosyal medyada önceki gün yazarlar Hasan Ali Toptaş ve Bora Abdo ile başlayan
edebiyatta 'me too' hareketi yeni isimlerin ifşasıyla sürdü. Aralarında editör,
yazar ve okurların da bulunduğu çok sayıda kadın Hüseyin Kıran'ın kendilerini
taciz ettiğini ifade etti. Bu isimlerden yazar Mevsim Yenice, Hürriyet'e şöyle
konuştu:
"Konuştukça güçleniyoruz. Dayanışma hepimizi cesaretlendiriyor. Hasan Ali Toptaş olayının ardından pek çok yazar arkadaşımı ve beni de taciz eden Hüseyin Kıran'ın ismi gündeme geldi. İlk kitabım 2017 yılında çıktıktan sonra kitabımı okuduğunu söyleyip Twitter'dan mesaj attı. Hüseyin Kıran benim çok saygı duyduğum bir yazar olduğum için onu bir usta olarak görüyordum. Ancak bir süre sonra gece yarısı mesajlar atmaya başladı. 'Evli olmanı kaldıramıyorum.' tarzında ısrarcı mesajlardı. Defalarca 'Bu tip konuşmalardan hoşlanmıyorum' diye uyarsam da devam etti. Ben artık bir süre sonra telefonda bağırdım, rahatsız olduğumu söyledim. O konuşmadan sonra 3 yıldır bir daha da temasım olmadı. Ancak yazar arkadaşlarımla bir araya geldiğim pek çok ortamda başka kadınların da Hüseyin Kıran'ın tacizine uğramış olduğunu öğrendim. Herkesi benimkine benzer şekilde mesajla telefon konuşmasıyla taciz etmiş. 5 yıl önce yapmış olduğu da var geçen yıl yapmış olduğu da. Sıklıkla sosyal medya hesaplarını kapatıp yenisini açan biri. Bunu da o mesajlaşmaların ifşa edilmesinden korktuğu için yaptığını düşünüyorum. Kendi adıma bunu açıkladığım için üzerimden bir yük kalktı. Dayanışma iyi geliyor"
HÜSEYİN KIRAN: ÖZÜR DİLEMİYORUM
Ancak Hüseyin Kıran iddiaları reddetti: "İfşa böyle olmaz diyorum, benimle ilgili iddiada bulunan arkadaşların bunu ispat etmelerini istiyorum. Özür dilemiyorum. Bir hata yaptıysam bedelini ödemeye hazırım. Savcılıklara gitsinler, şikayetçi olsunlar. Ben bu kadar alçak bir adam değilim. Beni taciz etti diyen birçok isim benim dostumdu. Şu an ne söylersem faydası olmayacak."