Dört yıl sonra sözlü sınav iptal edilirse memurun görevine son verilebilir mi?

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, idarelerin yargı kararının gereğini yerine getirmeleri bir zorunluluk ise de, sübjektif kazanımlar söz konusu olduğunda bu subjektif etki ve sonuçların korunmasının da hukuki güvenlik ve idari istikrar ilkelerinin gereği olduğu, bu nedenle davacının infaz koruma memurluğuna atanmasından yaklaşık 4 yıl sonra yargı kararının uygulandığından bahisle subjektif kazanımlarına son verecek şekilde görevine son verilmesi yolunda tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığına hükmetmiştir.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 24 Aralık 2020 14:05, Son Güncelleme : 21 Aralık 2020 11:15
Dört yıl sonra sözlü sınav iptal edilirse memurun görevine son verilebilir mi?

Dava konusu olayda, Adalet Bakanlığı infaz koruma memuru kadrosuna başvuru yaptıktan sonra sözlü sınavda elenmiştir. Bunun üzerine, idare mahkemesi nezdinde açtığı davada sözlü sınavın iptaline karar verilmiş, davalı idarece yeniden yapılan sözlü sınav sonucunda başarılı sayılan kişinin Metris 1 No'lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna ataması yapılmıştır.

Davacının ataması yapıldıktan sonra ilk derece mahkemesinin kararı temyiz edildiğinden, Danıştay Onikinci Dairesi tarafından sınavın iptaline ilişkin alınan bu karar bozularak iptal edilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyarak, davanın reddine karar vermiştir. Devam eden süreçte mahkeme kararının uygulanması amacıyla Adalet Bakanlığı tarafından davacının görevine son verilmiştir.

Bu defa, göreve son verilme işlemine dair açılan davada, ilk derece mahkemesi dava konusu işlemlerin esasının sözlü sınava yönelik olduğu, dolayısıyla infaz koruma memuru olarak atanması için ilgili yönetmelikte belirtilen şartları taşıyan davacının, sözlü sınavın iptaline yönelik mahkeme kararının temyiz incelemesi sonucunda bozularak davanın reddine karar verildiğinde bahisle görevinin sona erdirilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar vermiştir.

Danıştay Onikinci Dairesince yeniden bakılan konu hakkında davacının sözlü sınava yeniden alınmasının sebebinin mahkemece verilen iptal kararı olduğu, iptal kararının Danıştay'ca bozulması üzerine verilen davanın reddine ilişkin karar kesinleştiğinden dayanağı kalmayan 2. Sözlü sınav neticesinde yapılan atama işleminin de hukuki dayanağının ortadan kalktığı ifade edilerek göreve son verme işlemi hukuka uygun bulunmuştur.

İlk derece mahkemesi Danıştay Onikinci Dairesince verilen karara uymayarak kararında ısrar etmiştir.

Israr kararının üzerine, Danıştay İdari Dava İdareleri Kurulunca verilen kararda özetle; davacının katıldığı ilk sözlü sınavın yargı kararıyla iptali sonrasında idarece yeniden yapılan sözlü sınav neticesinde infaz koruma memuru olarak atanmak suretiyle, bu statü gereği kişisel kazanımlar elde ettiği, bu durumda, davacının infaz koruma memuru olarak atanmasından yaklaşık dört yıl sonra yargı kararının uygulandığından bahisle, sübjektif kazanımlarını ortadan kaldıracak şekilde, görevine son verilmesi yolunda tesis edilen işlemde hukuki güvenlik ve idari istikrar ilkelerine uyarlık bulunmadığı ifade edilerek davacının göreve son verilme işlemini hukuka aykırı bulmuştur.

T.C

DANIŞTAY

İdari Dava Daireleri Kurulu

Esas No: 2018/1077

Karar No: 2019/5430

Özeti: Temyiz Eden (Davalı): Adalet Bakanlığı

Vekili : Av.

Karşı Taraf (Davacı) :..

İstemin Konusu : İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 12/10/2017 tarih ve E:2017/17/42, K:2017/1726 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Yargılama Süreci:

Dava Konusu İstem: ..'nda İnfaz Koruma Memuru olarak görev yapan davacının, atanmasının yapıldığı sözlü sınav ilişkin mahkeme kararının uygulanması gerekçe gösterilerek görevine son verilmesine dair 18/07/2013 tarih ve 9326 sayılı Adalet Bakanlığı işleminin iptali istenilmektedir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 26/06/2014 tarih ve E:2013/2139, K:2014/1166 sayılı kararıyla;

Davacının başarısız sayıldığı sözlü sınavın şeklinin usul ve yasal düzenlemelere uygun olmadığı, sözlü sınavın usulüne uygun olarak yapılmadığı gerekçesiyle Mahkemece iptal edildiği. Mahkeme kararında davacının doğrudan atanmasını gerektirecek bir hüküm bulunmadığı, daha açıkçası iptal kararının gerekçesinde sözlü sınavın usule uygun olarak yapılmadığının belirtildiği, nitekim mahkeme kararı gereğince yeniden yapılan sözlü sınavda da davacının başarısız olması halinde atanamama durum olabilecekken, davalı idarece sözlü sınavda başarılı sayılarak atamasının yapıldığı ve yeniden bir sözlü sınav yapılmak suretiyle esasen mahkeme kararının gerekçesinin de yerine getirilmiş olduğu,

Dolayısıyla atamasının dayanağının mahkeme kararı olmadığı sonucuna varılarak, infaz koruma memuru olarak atanması için ilgili yönetmelikte belirtilen şartları taşıyan davacının, sözlü sınavın iptaline yönelik mahkeme kararının temyiz incelemesi sonucunda bozularak davanın reddine karar verildiğinde bahisle görevinin sona erdirilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.

Daire Kararının Özeti: Karar Düzeltme aşamasında Danıştay Onikinci Dairesinin 30/05/2017 tarih ve E:2016/8417, K:2017/2799 sayılı kararıyla;

Dava konusu olayda, davacının girmiş olduğu sözlü sınavın usulüne uygun yapılmadığı gerekçesiyle mahkemece iptal edilmesi üzerine yeniden sözlü sınava alınarak başarılı sayılması üzerine infaz koruma memuru olarak atamasının yapıldığı ancak alınan iptal kararının Danıştay Onikinci Dairesince bozulması üzerine mahkemece bozmaya uyularak verilen davanın reddine dair kararın uygulanması amacıyla davacının atanmasının iptal ile görevine son verilmesi yolundaki dava konusu işlemin tesis edildiği,

Davacının sözlü sınava yeniden alınmasının sebebinin mahkemece verilen iptal kararı olduğu, iptal kararının Danıştay'ca bozulması üzerine verilen davanın reddine ilişkin karar kesinleştiğinden dayanağı kalmayan 2. Sözlü sınav neticesinde yapılan atama işleminin de hukuki dayanağının ortadan kalktığı, bu nedenle davacının atamasının iptaline dair işlemde hukuka aykırılık, aksi yoldaki mahkeme kararında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılarak İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 26/06/2014 tarih ve E:2013/2139, K:2014/1166 sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Israr Kararının Özeti: İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 12/10/2017 tarih ve E:2017/1742, K:2017/1726 sayılı kararıyla dava konusu işlemin iptali yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

Temyiz Edenin İddiaları: Davalı İdare tarafından, davacının açıktan infaz koruma memurluğu atamasının, mülakat sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açmış olduğu davada iptal kararı verilmesi üzerine, yeniden yapılan sözlü sınavda başarılı olarak .... Kurumuna İnfaz Koruma Memuru olarak yapıldığı, daha sonra anılan Mahkeme kararının temyiz incelemesi sonucunda Danıştay'ca bozulması üzerine Mahkemece bozma kararına uyularak davanın reddine karar verildiği, Mahkeme kararının uygulanması amacıyla tesis edilen işlemin mevzuata uygun olduğu belirtilerek, yasal dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiği ileri sürülmektedir.

Karşı Tarafın Savunması: Davacı tarafından, İdare Mahkemesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Muhammed Şeker'in Düşüncesi:

Temyiz isteminin reddi ile İstanbul 9. İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının aynen onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İnceleme ve Gerekçe:

Maddi Olay: Davacının, ..Adalet Komisyonu Başkanlığı tarafından münhal bulunan infaz koruma memurluğu kadrosuna yapılacak olan açıktan atamalar için 29/03/2007 tarihinde başvurduğu ve 24-25-26/04/2007 tarihlerinde ... yapılan sözlü sınavdan (60) puan aldığı, daha sonra davacı tarafından aritmetik başarı ortalamasının (70) puanın altında kaldığından bahisle başarısız sayılması üzerine sözlü sınavdan başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle İstanbul 3. İdare Mahkemesinin E:2008/643 esasına kayden dava açıldığı, anılan Mahkemenin 26/06/2009 tarih ve K:2009/1142 sayılı kararı ile davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptaline karar verildiği, bu karar uyarınca davalı idarece 09/09/2009 tarihinde yeniden yapılan sözlü sınavda başarılı sayılan davacının 01/12/2009 tarihinde ...Ceza İnfaz Kurumuna atandığı, anılan mahkeme Danıştay Onikinci Dairesinin 26/11/2012 tarih ve E:2009/8783, K:2012/9525 sayılı kararıyla bozulması üzerine, Mahkemece bozma kararına uyularak, 30/0472013 tarih ve E:2013/822, K:2013/741 sayılı kararla davanın reddine karar verildiği, devam eden süreçte mahkeme kararının uygulanması amacıyla 18/07/2013 tarih ve 9326 sayılı Adalet Bakanlığı işlemiyle davacının görevine son verildiği ve bu işlemin iptali istemiyle temyizen bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İlgili Mevzuat:

Anayasa'nın ''Cumhuriyet nitelikleri'' başlıklı 2. Maddesinde, ''Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta Devletidir.''; ''Mahkemelerin bağımsızlığı'' başlıklı 138. Maddesinin 4. Fıkrasında da, ''Yaşama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.'' Hükümlerine yer verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun ''Kararların sonuçları'' başlıklı 28.maddesinin 1.fıkrasında ise, ''Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.'' Hükmü yer almaktadır.

Hukuki Değerlendirme:

Anayasanın Mahkemesi kararlarında, Anayasa'nın 2. Maddesinde belirtilen hukuk devleti, ''insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendirilen, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet'' şeklinde tanımlanmıştır.

Anayasa'nın 2. Maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin nitelikleri arasında sayılan hukuk devletinin en önemli unsurlarından birisi, ''hukuki güvenlik ilkesi'dir.'' Hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletinde yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Diğer bir ifadeyle hukuki güvenlik ilkesi, kişileri hukuksal ilişkiler kurarken tabi olacakları hukuk kurallarını önceden bilmeleri anlamına gelirken, ''idari istikrar ilkesi'' ise, bu kurallara dayanılarak kazanılan hakların korunacağı güvencesinin kişilere verilmesini ifade etmektedir.

Anayasa'nın 138. Ve 2577 sayılı Kanun'un 28. Maddesi uyarınca idarenin yargı kararının gereğini yerine getirmesi bir zorunluluk ise de, sübjektif kazanımlar söz konusu olduğunda, bu sübjektif etki sonuçların korunması da yukarıda değinildiği üzere hukuki güvenlik ve idari istikrar ilkelerinin bir sonucudur.

Uyuşmazlıkta; davacı, katıldığı ilk sözlü sınavın yargı kararıyla iptali sonrasında idarece yeniden yapılan sözlü sınav neticesinde infaz koruma memuru olarak atanmak suretiyle, bu statü gereği kişisel kazanımlar elde etmiştir.

Bu durumda, davacı, davacının infaz koruma memuru olarak atanmasından yaklaşık dört yıl sonra yargı kararının uygulandığından bahisle, sübjektif kazanımlarını ortadan kaldıracak şekilde, görevine son verilmesi yolunda tesis edilen işlemde hukuki güvenlik ve idari istikrar ilkelerine uyarlık bulunmamaktadır.

Bu itibarla, dava konusu işlemin iptaline yönelik temyize konusu ısrar kararında, sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik bulunmamaktadır.

Karar Sonucu:

Açıklanan nedenlerle;

1.Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,

2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin İstanbul 9. İdare Mahkemesinin temyize konu 12/10/2017 tarih ve E:2017/1742, K:2017/17226 sayılı ısrar kararının yukarıda yer verilen gerekçe ile onanmasına,

3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/11/2019 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 12/10/2017 tarih ve E:2017/1742, K:2017/1726 sayılı kararının Danıştay Onikinci Dairesinin 30/05/2017 tarih ve E:2016/8417, K:2017/2799 sayılı kararında yer alan gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber