Doktor öğretim üyesi atamasında, dekan jüri üyesi olabilir mi?

Danıştay Sekizinci Dairesi, zorunluluk içeren durumlar haricinde dekanın doktor öğretim üyesi atamalarında jüri üyesi olarak yer almasını hukuka aykırı buldu!

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 13 Kasım 2021 12:15, Son Güncelleme : 13 Kasım 2021 01:11
Doktor öğretim üyesi atamasında, dekan jüri üyesi olabilir mi?

Dava konusu doktor öğretim üyesi atamasında bir kadroya birden fazla kişi başvurmuş ve konu yargıya taşınmıştır. İlk derece mahkemesi, dekanın kendisini jüri üyesi olarak belirlemesinin usule uygun olmadığı gerekçesiyle işlemi iptal etmiştir.

Danıştay Sekizinci Dairesi de her ne kadar zorunluluk durumunda dekanın kendisini jüri üyesi olarak belirlemesine engel bir ifadenin ilgili mevzuatta yer almadığı, ancak ilgili mevzuat hükümleri uyarınca jüri üyelerini belirleyerek yazılı görüşlerini isteme, yönetim kurulunun da görüşünü alarak bu yazılı görüşler doğrultusunda rektöre atama konusunda görüş bildirmekle görevlendirilen dekanın kendisini jüri üyesi olarak belirlemesi, kendi görüşünün de mevcut olduğu jüri raporunu yine kendi görüşüyle Rektörlüğe sunması, mümkün olan en fazla sayıda görüşün alınmasına ve atamada daha adil bir sonuca ulaşılmasına engel teşkil edebilecek nitelikte olduğundan ve jürinin bu şekilde oluşturulmasını zorunlu kılan bir gerekçe ortaya konulamadığı gerekçesiyle işlemin iptalini bu gerekçelerle onamıştır.

T.C.

D A N I Ş T A Y

SEKİZİNCİ DAİRE

Esas No : 2016/9618

Karar No : 2020/4502

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : . Üniversitesi Rektörlüğü - .

Vekili : Av. .

Karşı Taraf (Davacı): .

Vekili : Av. .

Davalı Yanında Davaya Katılan : .

İstemin Özeti : . İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : .

Düşüncesi : İdare Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dava, Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Reklamcılık ve Tanıtım Anabilim Dalı yardımcı doçent kadrosuna atanma başvurusunda bulunan davacının bu kadroya atanmasının uygun olmadığı ve anılan kadroya .'in atanması yönünde tesis edilen . tarih ve . sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesi'nce; mevzuat uyarınca dekanın kendisini jüri üyesi olarak belirlemesine olanak bulunmadığından, usule aykırı biçimde oluşturulan jüri tarafından yapılan değerlendirme esas alınarak davacının atanmasının uygun olmadığı ve anılan kadroya .'in atanması yönünde tesis edilen . tarih ve . sayılı davalı idare işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 23/a maddesinde; bir üniversite biriminde açık bulunan yardımcı doçentliğin, isteklilerin başvurması için rektörlükçe ilan edileceği, fakültelerde ve fakültelere bağlı kuruluşlarda dekanın, rektörlüğe bağlı enstitü ve yüksekokullarda müdürlerin; biri o birimin yöneticisi, biri de o üniversite dışından olmak üzere üç profesör veya doçent tespit ederek bunlardan adayların her biri hakkında yazılı mütalaa isteyecekleri, dekan veya ilgili müdürün kendi yönetim kurullarının görüşünü de aldıktan sonra önerilerini rektöre sunacağı, atamanın, rektör tarafından yapılacağı hükme bağlanmıştır.

28.01.1982 tarih ve 17588 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönetmeliğinin 8. maddesinin 2. fıkrasında da adayların durumlarını incelemek üzere ilan edilen kadrolar için, fakültelerde veya fakültelere bağlı kuruluşlarda dekan, rektörlüğe bağlı enstitü veya yüksekokullarda müdürlerin, biri o birimin yöneticisi, diğeri o üniversitenin veya yüksek teknoloji enstitüsünün dışından olmak üzere, adayın başvurduğu bilim alanı ile ilgili olan üç profesör veya doçenti onbeş gün içinde tespit edeceği, dekan veya ilgili müdürün her aday için bu öğretim üyelerine adaylarla ilgili dokümanları göndererek, bir ay içerisinde yazılı görüşlerini bildirmelerini isteyeceği kurala bağlanmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davalı idarece yapılan öğretim üyesi alımına ilişkin ilanda .Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Reklamcılık ve Tanıtım Anabilim Dalına 4. derece yardımcı doçent alınacağının duyurulması üzerine davacı tarafından anılan kadroya atanma istemiyle başvuru yapıldığı, başvurusu kabul edilen davacı hakkında değerlendirme yapmak üzere . Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü başkanı Doç.Dr. ., . Üniversitesi İletişim Fakültesi dekanı Prof. Dr. M. . ve . Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Başkanı Prof. Dr. .'dan oluşan üç kişilik jüri heyeti belirlendiği, adı geçen jüri üyelerince hazırlanan raporlarda davacının yardımcı doçentlik kadrosuna atanması konusunda jüri üyelerinin olumsuz görüş bildirdiği, bunun üzerine jüri raporları baz alınarak davacının anılan kadroya atanmaması ve anılan kadroya .'in atanması yönünde tesis edilen işleme karşı bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Her ne kadar zorunluluk durumunda dekanın kendisini jüri üyesi olarak belirlemesine engel bir ifadenin ilgili mevzuatta yer almadığı görülmüşse de, dava konusu olayda dekan yerine profesör veya doçent unvanına sahip başka bir öğretim üyesinin jüri olarak belirlenmesine engel bir durumun varlığı ortaya konulamamıştır. Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca jüri üyelerini belirleyerek yazılı mütalaalarını isteme, yönetim kurulunun da görüşünü alarak bu yazılı görüşler doğrultusunda rektöre atama konusunda görüş bildirmekle görevlendirilen dekanın kendisini jüri üyesi olarak belirleyerek, kendi görüşünün de mevcut olduğu jüri raporunu yine kendi görüşüyle Rektörlüğe sunması, mümkün olan en fazla sayıda görüşün alınmasına ve atamada daha adil bir sonuca ulaşılmasına engel teşkil edebilecek nitelikte olduğundan ve jürinin bu şekilde oluşturulmasını zorunlu kılan bir gerekçe ortaya konulamadığından Mahkeme kararı sonucu itibariyle hukuka uygun bulunmuştur.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddiyle . İdare Mahkemesince verilen ve hüküm fıkrası itibariyle hukuka uygun bulunan kararın yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 21/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber