Ak Partili Yayman: Gündemde erken seçim yoktur

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman, "Türkiye'de seçim tarihi anayasayla bellidir. 2028 dışında bir tarih yoktur; gündemde erken seçim yoktur" dedi.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 18 Temmuz 2025 16:10, Son Güncelleme : 18 Temmuz 2025 16:10
Ak Partili Yayman: Gündemde erken seçim yoktur

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman, 1999 yılında terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın Kenya'da yakalanıp Türkiye'ye teslim edilmesiyle aynı dönemde FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in Amerika Birleşik Devletleri'ne gidişi arasındaki ilişkiye dikkat çekerek, "Yani bir terör örgütünün kullanım süresi dolduğunda, başka bir örgüt devreye sokulmuş oldu.

O süreçte Türkiye, bir terörist başını alırken, başka birini vermiş oldu. Üstelik Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan da o yıl cezaevine gönderildi. Bu tablo bize, dış güçlerin Türkiye üzerindeki operasyonel senaryolarını açık biçimde göstermektedir." dedi.
Yayman, Ekol TV'de Gürkan Zengin'in sunduğu "Editör" programında terörle mücadele, erken seçim, çözüm süreci, AK Parti'nin dönüşümü ve yeni anayasa tartışmalarına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.

AK Parti'nin hafta sonu düzenlediği 32. Değerlendirme ve İstişare Toplantısı'na ilişkin bilgi veren Yayman, toplantıların interaktif geçtiğini, milletvekillerinin doğrudan bakanlarla görüştüğünü ve tüm eleştirilerini açıkça dile getirdiklerini belirtti. "AK Parti gerçekten iktidardaki muhalefettir" diyen Yayman, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı oturumda milletvekillerinin doğrudan sorularını yönelttiğini aktardı.

"AK Parti'nin başarısı, kendisiyle yarışmasından geliyor"

AK Parti'nin 23 yıllık iktidar süreciyle ilgili değerlendirmede bulunan Yayman, "AK Parti'nin tek rakibi yine AK Parti'dir" ifadelerini kullandı. Partinin sürekli yenilenme içinde olduğunu vurgulayan Yayman, "Kurulduğu günden bugüne siyasetin paradigmasını değiştiren, sessiz devrimler gerçekleştiren bir hareketten söz ediyoruz" dedi.
CHP lideri Özgür Özel'in son açıklamalarına da değinen Yayman, "Cumhuriyet Halk Partisi bu milletin oyuyla tek başına iktidara hiç gelememiştir. Bu, halktan kopuk siyaset anlayışının sonucudur" ifadesini kullandı. CHP'ye "yerli ve milli muhalefet" olma çağrısında bulunan Yayman, muhalefet içindeki iktidar kavgalarının Türkiye'nin meselelerini ikinci plana ittiğini savundu.

"CHP, muhalefet değil; kendi iç iktidar mücadelesinin parçası"

Hüseyin Yayman, canlı yayında CHP'ye yönelik dikkat çekici eleştirilerde bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi'nin 75 yıllık çok partili siyasi tarihte tek başına iktidara gelememesini "tarihsel bir başarısızlık" olarak değerlendiren Yayman, "CHP, toplumsal gerçeklikle bağını kuramamış bir siyasi yapıdır" dedi.
"1950'den bu yana çok partili hayata geçtiğimiz 75 yılda, Cumhuriyet Halk Partisi bu milletin oylarıyla bir kez bile tek başına iktidara gelememiştir. Bunun sebebi sadece sandık değil; CHP'nin tarih ve milletle kurduğu sorunlu ilişkidir. Bu parti, milletin değerleriyle kavgalıdır" ifadelerini kullanan Yayman, CHP'nin muhalefet rolünü layıkıyla yerine getiremediğini ve iktidara alternatif üretmek yerine parti içi iktidar mücadeleleriyle vakit kaybettiğini söyledi.
CHP'nin bugünkü lideri Özgür Özel'e kişisel saygı duyduğunu ifade eden Yayman, "Kendisiyle parlamentoda çalıştık, saygılı bir diyaloğumuz oldu. Ama mesele şahsi değil, yapısal bir meseledir. CHP'nin temel sorunu, gündelik polemiklere sıkışmış olması ve devletin bekası gibi konularda ortak zeminde buluşamamasıdır" diye konuştu.
Yayman, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sık sık dile getirdiği "keşke yerli ve milli bir muhalefet olsaydı" temennisini hatırlatarak, "Biz AK Parti olarak güçlü muhalefetten asla rahatsız olmayız. Aksine, muhalefetin nitelikli ve sorumlu olması ülkenin lehinedir. Ancak mevcut tabloda CHP'nin varlığı bizi iktidarda tutan bir unsura dönüşmüştür ve bu bizi mutlu etmiyor" dedi.
CHP'nin çözüm sürecine olan yaklaşımına da değinen Yayman, "Kürt meselesi üzerine en çok rapor yazan, öneri sunan, tarihsel hafızayı taşıyan partilerden biri CHP'dir. Buna rağmen çözüm süreci gibi milli bir meselede bekle-gör politikası izlemeleri hem kendi miraslarına hem de ülkeye zarar veriyor. CHP'nin bu meselede daha aktif ve samimi bir rol üstlenmesi gerekir" çağrısında bulundu.

"1999'da bir denklem kuruldu: Öcalan verildi, FETÖ alındı"

Çözüm sürecine ilişkin geçmişte yaşanan deneyimleri değerlendiren Yayman, sürecin bu kez neden farklı bir zeminde ilerlediğini anlatırken çarpıcı bir tarihsel analizde bulundu. 1999 yılında terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın Kenya'da yakalanıp Türkiye'ye teslim edilmesiyle aynı dönemde FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in Amerika Birleşik Devletleri'ne gidişi arasındaki ilişkiye dikkat çeken Yayman, şunları kaydetti:
"15 Şubat 1999'da Abdullah Öcalan, Kenya'da yakalanarak Türkiye'ye teslim edildi. Birkaç ay sonrasında Fetullah Gülen Amerika'ya gitti. Yani bir terör örgütünün kullanım süresi dolduğunda, başka bir örgüt devreye sokulmuş oldu. O süreçte Türkiye, bir terörist başını alırken, başka birini vermiş oldu.
Üstelik Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan da o yıl cezaevine gönderildi. Bu tablo bize, dış güçlerin Türkiye üzerindeki operasyonel senaryolarını açık biçimde göstermektedir.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliği sayesinde, Türkiye artık bu kirli senaryolara mahküm bir ülke değildir. Devlet aklı bu tuzakları çözecek düzeye ulaşmış, millet iradesi bu oyunları boşa çıkarmıştır."
Bu tarihsel hafızanın çözüm süreci bağlamında mutlaka dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Yayman, "Bu kez süreç farklı, çünkü Türkiye artık bu kirli denklemleri çözen, kendi yolunu çizen, tecrübe ve müktesebat sahibi bir devlettir" dedi.

"Terörsüz Türkiye bir milli güvenlik meselesidir"

Yayman, geçmiş süreçlerden ders çıkarıldığını belirterek, bu defa başarıya ulaşmak konusunda "ihtiyatlı bir iyimserlik" taşıdıklarını söyledi. Sürecin bu kez farklı olduğunu vurgulayan Yayman, şu tespitlerde bulundu:
"Türkiye Cumhuriyeti devleti artık bu konuda çok ciddi bir birikim ve müktesebata sahiptir. Demokratik siyasetin önü açılmış, ret, inkar ve asimilasyon politikaları son bulmuştur. PKK terör örgütünün dağda kalması için ne objektif ne de sübjektif bir gerekçe kalmamıştır."
Yayman, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sürece destek vermesinin süreci güvence altına aldığını belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği, Bahçeli'nin siyasi iradesi ve toplumsal mutabakat bu süreci geçmiştekilerden ayırıyor" dedi.

"Süreç anayasa değişikliği için değil, iç cephenin güçlenmesi için yürütülüyor"

Yeni anayasa tartışmalarına da değinen Yayman, terörsüz Türkiye vizyonunun bir anayasa değişikliği projesi olarak görülmemesi gerektiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uzun süredir anayasa ihtiyacına vurgu yaptığını hatırlatan Yayman, "Bu süreç, seçim kazanma ya da anayasa değiştirme değil; Türkiye'nin iç cephesini güçlendirme sürecidir" dedi.
CHP'nin bu süreçteki tutumunu da değerlendiren Yayman, sürece katkı vermeleri gerektiğini belirtti: "CHP'nin sürece dışarıdan değil içeriden katkı sunması Türkiye'nin faydasınadır. Bu bir milli mesele, partiler üstü bir meseledir."

"Kudüs ittifakı" ve Erdoğan'ın tarihi konuşması

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kızılcahamam kampında yaptığı konuşmaya atıf yapan Yayman, konuşmayı "tarihi değiştiren bir hitap" olarak nitelendirdi. Erdoğan'ın kullandığı "Kudüs ittifakı" kavramına dikkat çeken Yayman, bu kavramın Araplar, Türkler ve Kürtler arasında kurulan bir kardeşlik çerçevesi sunduğunu belirterek, "Cumhurbaşkanımız liderliğinde yürütülen bu süreç sadece bir iç barış süreci değil, aynı zamanda bölgesel istikrar ve dayanışma vizyonudur. Bu vizyon, emperyalist saldırılara karşı ortak bir duruşun adıdır." dedi.
Hüseyin Yayman, çözüm süreci ve terörle mücadelede devletin tüm kurumlarının konuya hakim olduğunu ve Türkiye'nin iç ve dış tehditlere karşı hazırlıklı olduğunu ifade etti. Sürecin hiçbir siyasi pazarlık ya da gündelik çıkarla değil, Türkiye'nin büyük yürüyüşü ve Türkiye Yüzyılı hedefi doğrultusunda ele alındığını vurguladı.
Son olarak, anayasal süreçler, çözüm süreci ve muhalefet ilişkilerine dair değerlendirmeler yapan Yayman, sürecin Türkiye'nin geleceği açısından bir dönüm noktası olduğunu belirtti.

"Erken seçim tartışmaları yersiz; seçim tarihi anayasa ile belirlenmiştir"

Erken seçim tartışmalarına ilişkin de Yayman, seçim tarihinin Anayasa ile belirlendiğini ve herhangi bir erken seçim gündemlerinin olmadığını vurguladı.
"Seçimin ne zaman yapılacağı Anayasamızda açıkça tarif edilmiştir. Buna göre, seçimler 2028 yılında yapılacaktır. Elbette Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde seçimlerin öne alınması mümkündür, ancak şu anda böyle bir gündem yoktur" diyen Yayman, erken seçim tartışmalarını spekülatif ve temelsiz olarak nitelendirdi.
AK Parti'nin gündeminde seçim değil; ekonomi, terörle mücadele ve toplumsal birlik olduğunu belirten Yayman, Türkiye'nin istikrar içinde yoluna devam ettiğini söyledi. Yayman, "Bu süreç, Türkiye'nin iç cephesini güçlendirme sürecidir; gündelik siyasetle, oy hesabıyla, anayasa değişikliği hedefiyle yürütülmüyor. Bizim önceliğimiz milletin huzurudur" dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber