Sınıf öğretmenleri branşa geçince, atama bekleyen öğretmenler mağdur mu oldu?
Alan değişikliğinin yapılmasının ardından özellikle atama bekleyen öğretmenler tepki göstermişlerdir. Bu tepkinin en önemli gerekçesi ise sınıf öğretmenlerinin branş öğretmenliklerine atanmasıyla beraber branş öğretmeni açığının kapanacağı bu nedenle de alımların az olacağı, atama bekleyen yüz binlerce öğretmenin atanma şanslarının azalacağı şeklindedir. Devamı için başlığa tıklayınız.
Öncelikle belirtelim ki bu yazıda eğri oturup doğruları yazmaya özen göstereceğiz. Talepler üzerine yazmayı değil, talepler ile gerçeklerin yüzleştiği bir yazıyı kaleme alacağız.
Bu yazıyı ele alırken bakanlığın alan değişikliği ile ilgili istatistikleri yayımlamadığını da belirtmeden geçmemeliyiz.
Alan Değişikliği Doğru muydu?
Alan değişikliğinde bir çok hatanın yapıldığını defalarca ele almıştık. Örneğin; yıllarca İlköğretimde Sınıf Öğretmeni olarak çalışmış 4-5.sınıfta Fen ve Teknoloji dersine girmiş bir öğretmenin Fen ve Teknoloji alanına atanmasına izin verilmeyerek Fizik alanına atanmasına izin verilmesi gibi yanlış uygulamalar oldu.
Bunları bir tarafa koyalım.
Alan Değişikliği Gerekli miydi? Bakanlık Doğru mu yaptı?
Bakanlığın alan değişikliği yoluyla özellikle sınıf öğretmenliği fazlalığını eritmeye çalışması doğru bir karardır. Buna karşı çıkan öğretmen adaylarının kaygısı da gerekçesi de doğru değildir.
Düşünün ki on binlerce branş öğretmeni açığınız var ve alım yapamıyorsunuz? Aynı zamanda on binlerce fazla öğretmeniniz var. Bu durumda 30bin fazla öğretmeni oturtup branş derslerinde ücretli (alanı dahi tutmayan) öğretmenlerle mi eğitime devam edersiniz yoksa hali hazırda yıllardır sistemde bulunan pedagojik eğitimi almanın yanı sıra uygulayan alan ile ilgili bilgisi olan öğretmenlerle mi? Bu sorunun cevabı tabii ki belli?
30 bin Fazlalığı Kim yarattı?
Bunu yaratan 4+4+4 sistemiyle sınıf öğretmenlerini 5.sınıflardan alan bakanlık. 4+4+4 ün savunmasını yapmıyorum fakat bu fazlalığı yaratanların buna çözüm bulması da kaçınılmazdır. Bu kadar kısa sürede keşke derslik yapılabilse de bu fazlalık branşa geçişle eritilmeseydi fakat bunun mümkün olmadığını hepimiz biliyoruz.
Alan değişikliğine karşı çıkanların kendilerini düşünürken yine kendileri gibi atama bekleyen Sınıf Öğretmenlerini düşünmemeleri de gerçekten düşündürücü? Bilinmektedir ki 4+4+4 ile oluşan sınıf öğretmenliği fazlalığı nedeniyle son yapılan 40bin atamada sınıf öğretmenleri mağdur olmuşlardır. Ayrıca halen görevde olan sınıf öğretmenleri yer değiştirememişler, çoluk çocuklarından ayrı kalmışlardır.
Bütün bunları bir tarafa koyalım:
Bakanlık mı haklı? Atama Bekleyen Öğretmenler mi?
Bu noktada iki tarafın da haksız tarafları vardır. Daha doğrusu yanılgıları vardır.
Atama bekleyen alan öğretmenleri unutmamalıdırlar ki 4+4+4 ile 5.sınıfların kapatılması (Ortaokul olması) nedeniyle on binlerce branş öğretmeni ihtiyacı doğmuştur gelecek 3 yılda daha da artacaktır. Bununla ilgili yaptığımız değerlendirmede; 4+4 için gerekli öğretmen sayısı;
Şeklindedir. Yani 30bin sınıf öğretmenliği fazlaya çıkarken 63bin branş öğretmeni ihtiyacı doğmuştur. Alan değiştiren öğretmen sayısının bu sayıya ulaşması mümkün değildir. Bu tablodaki sayılar sadece 5.sınıfların 2011-2012'de Ortaokul olmasıyla ilişkilidir.
Bakanlığın yanılgısı ve atama bekleyen öğretmenleri de endişelendiren durum ise bakan sayın Dinçer'in son günlerde sarfettiği;
?120 BİN CİVARINDA ÖĞRETMENE İHTİYACIMIZ VAR
?Bizim öğretmen ihtiyacımız, açığımız var. Aşağı yukarı yeni eğitim sistemiyle birlikte 160 bin civarında öğretmene ihtiyacımız vardı. Geçtiğimiz hafta içinde 40 bin öğretmenimizin atamasını yaptık. Şimdi yaklaşık 120 bin öğretmeni bundan sonra özellikle de liselerde okullaşma oranlarının yüzde 100'e çıkması halinde ihtiyacımız olacak. Bunu da hükümetimiz zaman içinde bize ne kadar kadro verirse atayarak telafi etmeye çalışacağız.?
Sözleri olmuştur.
Atama bekleyen öğretmenlerin yanılgılarından daha büyük olan Sayın DİNÇER'in yanılgısıdır.
Sayın bakanın 3 yıl içinde tüm öğretmen açığını kapatmak için yıllık 100bin alım yapsa dahi açık kapanmaz.
Nasıl mı?
1- Bugün itibariyle açık kadro sayısının 120bin olduğunu (ki daha fazladır.) sayın bakan söylemektedir. (A)
2- Haftalık ders çizelgelerinin değişmesiyle Ortaokullarda 6,7,8 ve Ortaoğretim 9,10,11,12 sınıflarda artacak ders saati sayısı (haftalık saatinin 30 dan 37 lere çıkmasıyla);
a- Ortaokullar(6,7,8.sınıflarda) yaklaşık 150bin şubemiz olduğu düşünüldüğünde haftada 7 saatlik artıştan 1.050.000 saat,
b- Liselerde %100 okullaşmayla (Açık Liseyi düşersek) yaklaşık 150bin şubemizde ortalama 5 saatlik artıştan 750.000 saat
Toplam:1.800.000 saat. Bunu bir öğretmenin zorunlu ders saati olan 21'e böldüğümüzde 85bin öğretmen ihtiyacı ortaya çıkar.
Yani sadece haftalık ders saatlerinin 30'da 37'lere çıkmasına bağlı 3 yılda oluşacak ihtiyaç 85bine ulaşacak. (B)
Sayın bakanın açıklamalarından da anladığımız üzere 200bine yakın derslik açığımız olduğunu da düşündüğümüzde ki derslik başına ortalama bir öğretmen hesabı yaptığımızda buradan da doğacak ihtiyaç 200bin civarındadır. (C )
Yukarıda sıraladığımız A+B+C= 120.000+85.000+200.000=405.000
Bu sayının sayın bakanın verdiği sayıyla ilgisi dahi yoktur. Yarısını dahi söylememiştir sayın bakan. Çünkü;
- Hali hazırdaki duruma göre gelecek 3 yılda 6,7,8.sınıflarda oluşacak ihtiyaçlar düşünülmemiştir.
- 9.sınıflarda haftalık ders saati bu yıl artmışken gelecek yıllarda da 10,11,12.sınıflarda artacağı hesaplanmamıştır.
- Normal eğitime geçiş ve sınıf mevcutlarının 30'lara indirilmesi hesaba katılmamıştır.
Sayın bakan; sadece şu anda 120bin açık var her yıl 40bin alım olsa 3 yılda açık kapanır hesabı yapmıştır.
Evet 3 yıl içerisinde eğitim adına bir şeyler yapılacaksa tüm okulların tekli(normal) eğitim yapmaları, tüm sınıfların mevcutlarının 30 kişiyi geçmemesi konuşulmalı, hesaplar ve baskılar bu noktaya yönlendirilmelidir.
İşte o zaman sayın bakanın hesabının da atama bekleyen öğretmenlerin hesaplarının da gerçekliği ortaya çıkacaktır.
Bugün atama bekleyen öğretmenler için bir tehlike yoktur. Alan değişikliğinden kaynaklı alan daralması haftalık ders çizelgelerindeki değişiklikle dahi fazlasıyla kapanabilecek durumdadır.
Bu nedenle kaygılanma yerine söylemleri eğitim adına yapmakta , diğer alanları düşünürken sınıf öğretmenliğini es geçmemekte, gerçekler ile gerekçeleri birlikte düşünmekte fayda vardır.
Saygılarımla?
Maksut BALMUK
Eğitim Yöneticisi