TMSF Başkanı Ertürk: Eski sistem devam ediyor, umudum azaldı

Haber Giriş : 16 Nisan 2006 14:51, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, adeta isyan içinde. Daha önce özellikle Uzanlar'ın Fon tahsilatını engellemek için başvurdukları muvazaalı hukuk işlemlerinin mesailerinin büyük kısmını aldığından şikâyetçi olmuştu. Son zamanlarda da Egebank dolayısıyla Şevket Demirel grubu ile benzer bir durum yaşandığını belirtiyor. Fakat isyanının nedeni hukuk alanındaki bu mücadele değil, TMSF'nin tahsilat girişimlerine karşı, 'bazı grupların' yaptığı 'manipülasyonlar...'

Ertürk, bu konuda iktidara da dokunan bir söylem içinde. Özellikle ANAP Milletvekili Emin Şirin'e karşı açıklamaları sonrasındaki gelişmeler, umudunu azaltmış. Şöyle diyor:

"Bizim karşı karşıya kaldığımız güçlerin Türkiye'de hâlâ birtakım manipülasyonları yapma yeteneğini koruduklarını görüyoruz. Geçmişte bunu yapıyorlardı, aynı şeyi sürdürmeye çalışıyorlar. Maalesef Türkiye'deki sistem bu zaaflardan temizlenmiş değil. Geçen ay bir milletvekili ile ilgili bir değinmede bulundum. Açıkçası bunun yankıları bana, siyasi sistemin hâlâ eski hastalıklarından tam kurtulamadığını gösterdi. Bu beni son derece tedirgin etti. Siz hâlâ Türkiye'de sistemi bu seviyeye çıkaramamışsanız o zaman demek ki geçmişten hâlâ ders alınabilmiş değil. Sistemin 40 senedir sergilediği reflekslerin aynısını, hiçbir siyasi görüş farkı olmaksızın aynısını sergilediğini gördüm. Ben o günden beri, kendi payıma söyleyeyim, o kadar iddialı değilim, umudum azaldı. Hâlâ Türkiye'de bazı defolar söz konusu." Ertürk'ün sorularımıza yanıtları şöyle:

- Şu anda TMSF'yi en çok ne uğraştırıyor?

Göltaş konusu bizi çok uğraştırıyor.

- Kavga mı var?

Danıştay'ın lehimize karar vermesi olumlu haber. Ama bu süreçte yargıyı etkileme çabaları oldu. Bizim karşı karşıya kaldığımız güçlerin hâlâ Türkiye'de birtakım manipülasyonları yapma yeteneğini koruduklarını görüyoruz. Geldiğimiz günden beri bir savaşa maruz kaldığımızı söylemiştim. Her şeyin mubah olduğu tezi bize karşı kullanılıyor.

Bazı insanların şirketlerine el koyuyor, alacak taleplerinde bulunuyoruz. Bunlar bizim kişisel tercihimiz, keyfi kararlarımız değil. Kamu görevlisiyiz. İşimiz, görevimiz, sorumluluğumuz... Bu karşı tarafa bizi 'düşman' addetme, onlara karşı bir önyargı ile hareket ettiğimizi düşündürme hakkı vermez. Böyle bir bakış açısı bize haksızlıktır.

Bunu savaş mantığı ile, gayri ahlaki yollar kullanarak, sistemin zaaflarını, hastalıklarını kullanarak, yıldırmaya dönük bir politika izlemeleri bizi rahatsız ediyor, üzüyor.

'Misyon üstlendik'

TMSF'nin çabasının Türkiye'de sembolik bir anlamı olduğunu söylemiştim. Bugün de aynı düşüncedeyim. Herkesin yaptığının yanına kâr kalacağı anlayışı ve suçluların aynı zamanda güçlü olmaları son bulmalı. TMSF, bunu göstermek gibi bir misyon yüklendi.

Karşımızda ya borçlu ya da Ceza Kanunu kapsamına giren fiiller işlemiş insanlar var. Uzanlar'la ilgili çıkan son mahkeme kararında çeteden söz ediliyor. Bu tür kişi ve gruplarla karşı karşıyayız. İşimiz onlarla. Bazı grupların Türkiye'deki siyasi sistemin, ekonomik sistemin zaaflarından yararlanma marifetleri var. Geçmişte bunu yapıyorlardı, aynı şeyi sürdürmeye çalışıyorlar.

'Eski hastalık sürüyor'

Maalesef Türkiye'deki sistem bu zaaflardan temizlenmiş değil. Geçen ay Millet Meclisi ile ilgili, milletvekilleri ile ilgili bir değinmede bulundum. Açıkçası bunun yankıları bana, siyasi sistemin hâlâ eski hastalıklarından tam kurtulamadığını gösterdi. Bu beni son derece tedirgin etti. Siz hâlâ Türkiye'de sistemi bu seviyeye çıkaramamışsanız o zaman demek ki geçmişten hâlâ ders alınabilmiş değil.

Geçmişten alıştığımız refleksler, siyasi sistemin kendini koruma refleksleri devam ediyor. Sistemin Türkiye'de 40 senedir sergilediği reflekslerin aynısını, hiçbir siyasi görüş farkı olmaksızın aynısını sergilediğini gördüm.

Bu o zaman bizim işimizi zorlaştırıyor. Ben o günden beri, kendi payıma söyleyeyim, o kadar iddialı değilim, umudum azaldı. Hâlâ Türkiye'de bazı defolar söz konusu. Burada hepimiz bunlara karşı, tüm toplumsal birimler ve kişiler olarak uyanık olmak zorundayız. Çünkü hepimiz zarar görüyoruz.

- Emin Şirin'in Meclis'ten aldığı bilgileri Uzanlar'ın menfaatlerine kullanmasını eleştiren sözleriniz üzerine onun Meclis'e yaptığı şikâyeti değerlendiriyorsunuz...(Meclis Başkanı Arınç, Ertürk'ün Şirin'e yönelttiği eleştiriyi ağır bulmuş, bağlı bulunduğu bakanlığın kendisini uyarmasını istemişti.)

Ben asla isim telaffuz etmedim. Şimdi de telaffuz etmiyorum, etmeyeceğim. Ben karşı karşıya kaldığımız durumu kamuoyu ile paylaşmak istedim. Yaptığım bir suçlama değil, tespitti.

'Dersimi aldım'

Bizimle savaş mantığıyla uğraşan insanların hangi yollara tevessül edebildiklerinin bir örneği olarak bundan söz etmiştim.

Bu tespiti yaparken bize yönelik olarak beklediğim olumlu tepkinin çıkmadığını gördüm. Ya bir kayıtsızlıkla ya da saptıran demagojik söylemlerle karşılaştım.

Bunlar benim için birer ders oldu. Şimdi ben artık bu söylediklerimi geri çekiyorum. Ama elbette biz de bu konuda kendimizi koruyacak, çalışmalarımızı engellemeye yönelik tavırlara karşı çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Tek endişemiz kişiliğimize yönelik eleştiriler değil, bizi yıldırmak, gücümüzü zayıflatmak ve alacak tahsil kararlılığımızı sekteye uğratmaktır ki, bu imkânı onlara vermemekte kararlıyız. Bu konuda kararlılığımızda hiçbir zayıflama yok. Ama bunu kamuoyu önünde söyleme çabamız çok olumlu sonuç vermedi.

'Tahsilat parasını Maliye alacak, kamuoyu bizi başarısız bilecek'

Geçen günlerde yapılan bir yasa değişikliği ile TMSF'nin tahsilatlarından sağlanan paraların, öncelikle batık banka patronlarının vergi borçlarına sayılması, eğer para kalırsa TMSF gibi diğer alacaklılara ödeme yapılması yönünde düzenleme yapıldı. Örneğin, 9 milyar YTL batık dolayısıyla Uzan şirketlerinin satışı yapılıyor. Ancak aynı grubun bu miktara yakın bir de vergi borcu var. Yeni düzenleme ile şirket satışından sağlanan gelir öncelikle vergi borçlarının kapatılmasında kullanılacak. Para kalırsa TMSF gibi diğer kamu alacak tahsilatı yapabilecekler. TMSF Başkanı Ertürk, bu gelişmeden rahatsız. Bu konudaki sorularımız ve yanıtları şöyle:

'Maliye alacak'

- Yasada yapılan değişiklik ile sizin yaptğınız icrai satışlarda tahsilatlarda Maliye önünüze geçti, bunun nasıl bir sonucu olabilir?

Bu, bizim bütün alacak tahsilatlarımız ile ilgili bir düzenleme. Hacizli, icrai satışlarla ilgili. İcra satışı yapıldığında satış bedelinin alacaklılar arasında nasıl dağıtılacağı yeniden düzenlendi. Bizim önceliğimiz yerine vergi dairelerinin önceliği geldi. Tahsil ettiğimiz paraların önce vergi borçlarına, daha sonra TMSF'ye, dolayısıyla borçluların borçlarına mahsup edilmesi ikinci sıraya düşmüş oldu.

- Düzenlemeyi TMSF'ye bir haksızlık olarak görüyor musunuz?

Enteresan bir durum çıkıyor ortaya. Burada bir tür Maliye'nin tahsildarı rolünü oynamış oluyoruz. Açıkçası tabii bu sıkıntılar, düşmanlıklar bize yöneliyor. Biz mücadele edip çalışıyoruz ama vergi dairesine aktarıyoruz. Sonuçta belli mücadelelerle elde edilen bir başarı.

'Yeni dil gerekiyor'

Düzenlemenin itici etkisi de performansımızı kamuoyuna nasıl sunacağımızı zorlaştırdı. En önemli zorluk bu. Yeni bir sunum dili geliştirmemiz gerekiyor. Kamuoyuna bize kalacak meblağı sunacaksak çok başarısız bir duruma düşmüş olacağız.

Maliye İdaresi, bize borçlanacak. Borçlarını nasıl ödeyecekler bilmiyorum, teşekkürle mi, takdirle mi, yardımla mı... Ama açıkçası bize borçlanacaklar.

- Tahsilat beklentinizde değişiklik var mı?

Şu anda 18 milyar dolarlık nihai tahsilat hedefimiz var. Bu hedefe ulaşacağımıza inanıyoruz. Bu rakam, TMSF'ye devredilen bankaların toplam maliyetinin yüzde 35 oranında geri dönüşü anlamına geliyor. Ancak bu 18 milyar dolar Maliye'ye yapılacak ödemelerin hepsini içeriyor.

'Bu pahalı faaliyetin parasını nereden buluyor, anlamadım'

- Göltaş'la ilgili nasıl bir yol izlenecek?

Danıştay'ın son kararı ile satmak için hazırlık yaptığımız varlık ve hisselerin satışı için önümüz açıldı. Kaldığımız yerden devam edeceğiz. Şirketlerin değer tespitleri henüz etmedi. Yargı kararı nedeniyle bu çalışmaları durdurmuştuk, şimdi hızlandıracağız.

- Uzanlar'da son durum nedir?

Hukuk savaşı yoğunlaştı. Dünyanın 17 ülkesinde çoğunluğu bu gruba ait olmak üzere davalarla boğuşuyoruz. Bizim sahip olamadığımız imkânlarla işi götürüyorlar. Dünyanın en iyi hukuk bürolarıyla çalışıyorlar. Çok pahalı ve uzman kadrolarla çalışıyorlar. Bu imkânları nereden bulduklarını da anlamış değiliz. Yıldırma amaçlı muvazaalı işlemlere dayanan davalar açıyorlar. Hiçbirinin bir dayanağı yok. Ancak bunların değersizliğini ispat etmek zorunda kalıyoruz.

- Korkmaz Yiğit'ten ne tür teminatlar alındı?

Korkmaz Yiğit başka işlere girmeseydi bu alanda belki de Türkiye'deki en iyilerden biriydi. Hata yaptı ve o hatanın bedelini 550 milyon dolar ile ödüyor. Büyük bir konut projesi üzerinde çalışıyor. Fon'a borçlarını rahatlıkla ödeyebilir. Bahçeşehir yakınında bir proje. Lüks konut yapacak. Başka projeler de var.

Şu anda İktisat Bankası'ndan doğan alacaklar dolayısıyla Erol Aksoy ile bir anlaşma üzerinde ileri bir noktadayız. Kentbank'la ilgili müzakere devam ediyor. Yine konut projelerine dayalı bir çalışma olabilir. Egebank, EGS Bank'ta anlaşma yok, tahsilatlar devam ediyor.

Milliyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber