Emniyet'ten Tahşiye usulsüzlüğü fezlekesi

Tahşiye grubuna yönelik soruşturmada usulsüzlükler yapıldığı iddiasına ilişkin İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından fezleke hazırlandı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 24 Aralık 2014 13:03, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Emniyet'ten Tahşiye usulsüzlüğü fezlekesi

- Fezlekeden:

- "Bazı şüphelilerin, suç soruşturmasıyla alakası olmayan, özel hayatın gizliliğini ihlal eden cinsel içerikli görüşmeleri tape yapıldı ve bu cinsel içerikli görüşmeler ifade alma işleminde soru olarak bu şüphelilere yöneltildi"

- "Bir hatla ilgili 28 Eylül 2009'da sonlandırılan dinleme işlemi, yaklaşık iki hafta sonra Mehmet Doğan ile 12 Haziran 2009'da yapılan telefon konuşması gerekçe gösterilerek, 3 ay boyunca yeniden yapılmış, yönetmeliğe aykırı davranılmıştır"

- "(Dinleme kararı için) "Aytunç' diye tabir edilenin gerçek şahıs yerine, Muş merkez Hürriyet Mahallesi Mehmetçik Caddesi'nde bulunan Aytunç apartmanı olduğu ve toplantı evi olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. 'Aytunç' diye belirtilen toplantı eviyle ilgili 11 defa teknik takip kararı alınmasına rağmen, herhangi bir fiziki takip çalışması yapılmamış, fezleke düzenlenmemiştir"

İSTANBUL (AA) - MURAT KAYA - ENES CAN - İstanbul merkezli "paralel yapı" soruşturması çerçevesinde, "Tahşiye grubuna yönelik soruşturmada usulsüzlükler yapıldığı" iddiasına ilişkin hazırlanan fezlekede, "Soruşturma kapsamında kendilerine haksızlık yapıldığını beyan eden Mehmet Nuri Turan, tutuklu olduğu cezaevinden 17 Mart 2011'de Emniyet Müdürlüğüne gönderdiği mektupta, söz konusu operasyon talimatının Fethullah Gülen tarafından verildiğini yazmıştır" denildi.

Gereği için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'na sunulan fezlekede, yaptığı şikayetle soruşturmanın başlatılmasını sağlayan ve cezaevinde 17 ay tutuklu kalan dönemin Tahşiye Yayınevi'nin sahibi Mehmet Nuri Turan ile ilgili bilgilere yer verildi.

Turan'ın, 22 Ocak 2010'da operasyonla yakalandığı, 17 ay tutuklu kaldıktan sonra 20 Mayıs 2011'de serbest kaldığı ve halen tutuksuz yargılandığı hatırlatılan fezlekede, "Soruşturma kapsamında kendilerine haksızlık yapıldığını beyan eden Mehmet Nuri Turan, tutuklu olduğu cezaevinden 17 Mart 2011'de emniyet müdürlüğüne gönderdiği mektupta, söz konusu operasyon talimatının Fethullah Gülen tarafından verildiğini yazmıştır" ifadeleri yer aldı.

- "Hocayı kızdıracak ne yaptın?"

Turan'ın cezaevinden yazdığı mektupta, 'kumpası araştırması gereken kişilerle operasyonu yapan yetkililerin aynı olduğu, daha önce gönderdiği mektubuna üstün körü cevap verildiği ve içeriğine hiç girilip araştırılmadığı" iddialarının yer aldığı belirtilen fezlekede, söz konusu polislerden, belgelerde parafları olan memur Hasan Basri Kahraman, 3. grup amiri Gaffur Ataç, büro amir vekili Kazım Aksoy, şube müdür yardımcısı Ömer Köse ve şube müdürü Yurt Atayün'ün, 22 Temmuz 2014'de yapılan soruşturmada, "askeri ve siyasal casusluk, kişisel verileri hukuka aykırı kaydetme özel hayatın gizliliğini ihlal, suç uydurma ve evrakta sahtecilik" suçlarından yakalandıkları, bir çoğunun halen tutuklu olduğu bildirildi.

Polis görev kanununa göre istihbarat çalışması sonucunda derlenen bilgilerin, haricen belgelendirilmedikçe hukuki delil sayılamayacağı halde 29 Nisan 2009 tarihli istihbarat yazısının rapor haline getirildiği ve dinleme için teknik takip kararları alındığı kaydedilen fezlekede, ikamet aramasına gelen başkomiser Ferdi T'nin, Turan'a "Hocayı kızdıracak ne yaptın?" şeklinde sorduğu iddia edildi.

- "Takip tutanakları operasyondan sonra tanzim edildi"

Mağdur Turan ile ilgili 17 Aralık 2009'da alınması gereken teknik takip kararının alınmayarak 12 kez uzatıldığı vurgulanan fezlekede, yapılan fiziki takibe ilişkin tutanakların aynı gün hazırlanmadığı, toplu olarak 29 Aralık 2009'da, operasyondan bir gün sonra tanzim edildiği ifade edildi.

Fezlekede, mağdurlardan gazeteci Mustafa Kaplan'ın da 22 Ocak 2010'da yakalandığı, 17 ay tutuklu kaldıktan sonra 20 Mayıs 2011 tarihinde serbest kaldığı ve tutuksuz yargılanmasının devam ettiği hatırlatılarak, bu kişi hakkında da yasa dışı teknik takip kararı alındığı, soruşturmaya dahil edilmesine ilk istihbarat raporundan başka dayanak olmadığı, fiziki takip çalışmasına ilişkin tutanakların biri hariç hepsinin operasyondan bir gün sonra, aynı sicil sayılı personel tarafından hazırlandığı öne sürüldü.

- "Cinsel içerikli görüşmeler tape yapılıp mağdurlara soruldu"

Mağdurlardan, A.A hakkında da yasa dışı teknik takip kararı alındığı kaydedilen fezlekede, bu kişinin soruşturmayla alakası olmayan, özel hayatın gizliliğini ihlal eden cinsel içerikli görüşmelerinin tape yapıldığı ve bu görüşmelerin ifade alma işleminde soru olarak şüpheliye yöneltildiği aktarıldı.

Yine yasa dışı şekilde hakkında dinleme kararı alınan mağdurlardan H.T.Y ve S.H'nin, özel hayatın gizliliğini ihlal eden "cinsel içerikli homoseksüel" telefon mesajlarının da tape yapıldığı ve bu tapelerin ifade aşamasında şüphelilere soru olarak yöneltildiği anlatılan fezlekede, bu kişilerden H.T.Y ile ilgili bazı defalar uzatma kararı bulunmamasına rağmen 15 kez teknik takibe alındığı halde herhangi bir çalışma yapılmadığı vurgulandı.

Telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi yönetmeliğinin 12. maddesinde, "dinleme kesintisiz olarak devam eder" hükmüne atıfta bulunulan fezlekede, "Fakat bir hatla ilgili, 28 Eylül 2009'da sonlandırılan dinleme işlemi, 9 Ekim 2009'da Mehmet Doğan ile 12 Haziran 2009'da yapılan telefon konuşması gerekçe gösterilerek, 3 ay boyunca yeniden yapılmış, yönetmeliğe aykırı davranılmıştır" ifadeleri kullanıldı.

-"Aytunç apartmanı" için 11 defa dinleme kararı

Fezlekede, "Aytunç" isimli bir apartmanla ilgili de dinleme kararı alındığının tespit edildiği belirtildi.

Bu sabit hatla ilgili herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığından 15 Aralık 2009'da dinleme işlemine bir yazıyla son verildiği belirtilen fezlekede, şahsın açık kimliğinin tespit edilemediği ve "Aytunç" diye belirtilen şahsın, aslında bir apartman ismi olduğunun değerlendirildiği bildirildi.

Fezlekede, "Yazılarda, şahsın açık kimliği olmadan karar talep edilmiştir. 'Aytunç' diye tabir edilenin, gerçek şahıs yerine, Muş merkez Hürriyet Mahallesi Mehmetçik Caddesi'nde bulunan Aytunç apartmanı olduğu ve toplantı evi olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. 'Aytunç' diye belirtilen toplantı eviyle ilgili 11 defa teknik takip kararı alınmasına rağmen her hangi bir fiziki takip çalışması yapılmamış, fezleke düzenlenmemiştir" denildi.

-"Gülen hocayı kızdıracak kitapları neden basıyorsun?"

Fezlekede, şikayetçi Mehmet Nuri Turan'ın 16 Mayıs 2014'te emniyete gönderdiği ihbar mektubu içeriğine ve ifadesine yer verildi.

Tutuklu bulunduğu dönemde de İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne mektup yazdığını, ancak bunun dikkate alınmadığını belirten Turan'ın, gözaltına alınmasıyla ilgili şu ifadelerine yer verildi:

"Gözaltına alınıp, polis aracına bindirildim. Gösterilirse tanıyabileceğim bir polis, araçta sohbet ederken görevin zorluğundan bahsetti ve 'bir PKK'lıya bile kan verdiğini' beyan edince, ben de 'onlara karşı bize olandan daha yumuşaksınız' dedim. Bunun üzerine polis, 'Sen söyle Fethullah Hoca'yı kızdıracak ne halt ettin?' dedi. Ben de 'yazıklar olsun sana' dedim. Bu ifadeyi kullanan kişiye diğer polisler, 'komiserim' diyorlardı.''

Turan'ın ifadesinde, Fethullah Gülen'in konuşmasından bir hafta sonra, ''Nur'' camiasının ileri gelenlerinden Mustafa Akar ve vefat eden Mustafa Sungur ile konuşup, onlara 'Gülen'in kendilerini hedef alarak konuşma yaptığını ve bunun nedenini öğrenmek istediğini' söylediği bilgisi yer aldı. Turan'ın bu görüşmelerinin ardından 2009'da mayıs ayınında Fahri Sarrafoğlu ile yaptığı görüşmeye yer verildi.

Fezlekede, Sarrafoğlu'nun Turan'a, ''Fethullah Gülen Hoca'yı kızdıracak kitapları neden basıyorsun? Zaten dinleniyorsun ve takip ediliyorsun?" dediği ve kendisinin de "devlet takip ediyorsa sorun yok başkaları takip ediyorsa sorun var" şeklinde konuştuğu belirtildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber