Taşlar bildiğiniz gibi değil

Doğal taşlar tedavi etseydi, o zaman bütün taş işi yapanların; dünyanın en sağlıklı, hiçbir maddi ma-nevi problemi olmayan, güçlü, her işi yolunda giden kişiler olması gerekirdi.

Kaynak : Türkiye
Haber Giriş : 26 Mart 2016 08:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Taşlar bildiğiniz gibi değil

GİZEM DUMAN- TÜRKİYE GAZETESİ

ULUSLARARASI GEMOLOJİ DERNEĞİ BAŞKANI FAZIL ÖZEN'DEN ÖNEMLİ İPUÇLARI

Sokaklarda satılan veya mağazalarda renk renk gördüğümüz taşların aslında öyle özellikleri var ki. Gerçek mi, imitasyon mu emin olmadan aldığımız değerli taşları bir de şifalı olduğuna inanıyoruz. İşin doğrusunu öğrenmek için Cüneyt Ekmen'in desteğiyle Uluslararası Gemoloji Derneği Başkanı Fazıl Özen'e gittim. Şaşkınlıkla dinlediğim bilgilere ulaştım. Gelin birlikte öğrenelim...

Bilmeyenler için genel bir tanım yapalım isterseniz. Doğal taş nedir? Nasıl bulunur?

Adı üzerinde doğadan çıkan, oluşumunda bir insan elinin katkısı olmayan taşlara diyoruz. Doğal taşlarla mücevher taşlarını birbirinden ayıran ise; mücevher taşlarının diğerleri gibi çokça doğada bulunmaması. Bunun dışında parlak olması. Nadir ve yeterli miktarda da büyük olması. Belirli bir sertlikte, dayanıklıkta olmaları gerekiyor. Ayrıca dünyada da tanınması lazım. Doğal mücevher taşlarını inceleyen ve onları laboratuvarlarda ayırt eden bilim dalına gemoloji diyoruz. Gemoloji, maalesef Türkiye'de çok eski bir konu değil. Pek çok kişi kartlarına gemolog diye yazıyor ama ben onu çok doğru bulmuyorum. Çünkü Türkiye'de gerçek gemolog sayısı 15-20 kişiden fazla değil. A'dan Z'ye kadar bütün taşları biliyor fakat sadece mercan taşını tanımıyorsanız siz gemolog değilsinizdir. Yeryüzündeki bütün mücevher taşlarını tanımanız şart. Sentetiklerinden ve taktiklerinden ayırt edebiliyor olmalısınız. Yurt dışında okullar, kurslar var. Bunlardan da mezun olmanız gerekiyor ki, gerçekten diplomalı bir gemolog olabilesiniz. Aslında bu aylar süren bir eğitim. Mesela ben Amerika'da 6 ay, sabahtan akşama kadar çok ağır ve ciddi bir eğitimden geçtim. Bunun dışında tabii ki kısa kurslar da var. Türkiye'de de 8 yıl önce biz başlattık bu kursları. Bunun büyük bir ihtiyaç olduğu ortaya çıktı.

Siz nasıl merak sardınız bu taşlara?

Dört nesildir bu işin içindeyim. Dedemin babası Kafkaslar'da kuyumculuk imalatı ve satışıyla ilgileniyormuş. 1860'lı yıllarda. Çocukluktan bu yana babama yardıma gittiğim için altını eritmekten tutun, silindirde çekmeye, onları kesip kaynak yapmaya kadar işin mutfağında yetiştim. 20 yıl önce altın ve mücevher için yurt dışına çıktığımızda taşları gördük. Taşlar çok ayrı bir dünya. Altının ham halini görün, inanın bakmazsınız. Altının şu an vitrinlerdeki hali, makyajlı bir bayan gibi. Çünkü gerçek rengi ne o beyaz gibidir ne de sarı. Üzerine kaplama yapılarak daha cazip hale getiriliyor. Eğer üzerine mücevher koymazsanız, altın mücevher değildir. Daha sonra Amerika, Hindistan ve Tayland'da gemoloji eğitimlerini aldım.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber