Tarımsal STK imparatorlukları tarımın neresinde?

Bir çok ülkede tarım, zenginlik üreten bir sektör olarak ülkelerin gelişmesinde ve sanayileşmesinde büyük rol oynarken ve bu rolde en büyük pay, çiftçi ve üretici örgütlerinin payı iken neden ülkemizde tarımsal örgütler ve STK'lar tarımsal gelişmeyi ve zenginleşmeyi sağlayacak konumun gerisinde kalıyorlar?

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 22 Şubat 2019 10:05, Son Güncelleme : 22 Şubat 2019 10:07
Tarımsal STK imparatorlukları tarımın neresinde?

Tarımsal STK'ların varlığının ve yönetiminin bize anlattıkları

Tarımsal birlikler, odalar, kooperatifler, vakıflar, dernekler, sendikalar... Büyüklü küçüklü 15 000'e yaklaşan sayısıyla ve 10 milyonu aşan üye sayısıyla devasa kitlesel yapı olan tarımsal STK'lar aslında tarımın her hücresinde varlar. Özellikle ülke çapında faaliyet gösteren ve bol sıfırlı bütçeleri ile hüküm sürenler tarımın hücrelerinin metabolizmasına kadar etki edebiliyorlar.

Tarımsal STK'larda sayısal olarak Avrupa birincisiyiz ancak kalite ve işlevde ilk beşte adımız geçmiyor. Bunun ne anlama geldiğini yorumlamama gerek yok sanırım. Bazı tarımsal STK'lar da ömürlük saltanat sürenler var. Bazıları daha insaflı, sıralamaya koymuşlar! Sırayla başkan ve yönetim kurulu üyesi oluyorlar ama hep aynı ellerde dolaşıyor mazbata. Yönetim kurulu değişmiyor, delegeler değişmiyor. Uzaktan bakınca demokrasi var, içine girince oligarşi.

Ülke tarımına kazandırdıklarından çok, şahsa münhasır oluşturdukları oligarşik çevrenin varlığını etkin bir şekilde devam ettirebilmek, gelirlerini belli bir limitin üstünde tutmak ve çok da göze batmadan bu çarkın devamını sağlamak var, bir çoğunun hedefinde.

Bir kısmı mevzuat kanalı ile garantili ve kadrolu memur gibi sırtını devlete dayamış durumda. Çoğunun gelir kaynağı ya devletten proje, protokol vs.. kanalı ile dolaylı gelirlerin yanında devlet adına verilen belgelerden elde ettikleri gelirler ya da mecburen üye olan çiftçi ve üreticinin ödediği aidatlarla garantili varlıklarını devam ettiriyor. Bu gücü arkasına alıp ticaret yapanlar ve çeşitli imkanlar elde edenlerde bunlara eklenebilir. Belki bu anlatılanların bir kısmı olağan organize işler olarak değerlendirilebilir. Ancak Tarım bürokrasisinde bu kadar çok sirkülasyon olduğu halde Tarımsal STK'ların yönetiminde ömürlük kadrolar ve gelirler oluşmuş olması tuhaf değil mi?

Tarımsal STK'ların rolü ve sorumluluğu

Üretmekten çok üretmenin edebiyatını yapan, çiftçiye, tarıma katkısından, proje ve fikir üretmekten, gerçekçi ve çözüm odaklı yol göstericilikten çok arada bir guguklu saat gibi bulundukları kulübeden yada kulisten, sıcak konforlu koltukalarından çıkarak gündemin içindeymiş gibi bir kaç parlak ve yuvarlak sözü yüksek sesle dillendirip sonra tekrar sıcak kotuklarına ve kulis faliyetlerine devam eden, zaman zaman da çok yıldızlı otel ortamlarında ve çok katılımlı büyük büyük salonlarda boy gösterip suya sabuna dokunmayan, ancak gündemi hafif tırtıklayacak bir kaç cümlenin yanında çiftçiyi ve tarımı destekleyici büyük cümleler kurarak bol alkışlı söylemler söyleyenler ve büyük puntolu manşetlere ustaca konu olma yeteneği gösterebilenler çoğunlukta. Bu gücü kullanarak bir çok yerde çiftçilerin aleyhine olup olmamasına bakılmaksızın karar aldırabilenler de var aralarında. Çiftçi ve ülke tarımı sözkonusu olduğunda sorunları çözmede ve sahiplenmede zayıf kalan, kendi aleyhlerine bir durum olduğunda ise güçlü ve tuttuğunu koparır cinsten davranış gösterenler de onlar.

Ülke tarımının sorunlarının büyümesinde veya çözülememesinde Tarım Bakanlığını zaman zaman günah keçisi yapıyoruz ama diğer tarafta 10 yıl, 15 yıl bazan 20 yıl yönetimde kalan Tarımsal STK yöneticilerinin katkısızlığını es geçiyoruz.... Hoş, resmi yetkili, bir yazıyla, ay veya yıl gözetilmeksizin görevden alınabiliyor ancak bu STK'larda saltanat sürenler ise uzun yıllar hiç göze batmadan, demokrasinin delege endeksli sandık doluluğundan faydalanarak konumunu koruyabiliyor. Seçimle geliyorlar ancak delegeler hemen hemen hiç değişmiyor. Adeta anlaşmalıymış gibi son dönemlerde, çoğunlukla tek liste seçimlere girmeler de yaygınlaştı. Sanki hiç farklı düşünen veya farklı projesi olan yokmuş gibi!

Bir çok tarımsal STK, tarımdaki sorunları üstlenmiyor.

Gıda fiyatları mı arttı, tarımsal girdilermi zamlandı, yaz devlete!

Üretim mi yetersiz, yaz bakanlığa!

İthalat mı yükselmiş yaz yetkililere!

Çiftçi, üretici ekmede, biçmede, üretmede, pazarlamada sorun mu yaşıyor; yüklen yetkililerin uygulamalarına!

Parasal getirisi yüksek bir yetkilendirmemi var, çık devletin tepesine, parasal getirisi yüksek yetkiyi almak için bastır! Devlet adına verilecek belgeleri üstlen, her fırsatta çiftçinin ürününe, arazisinin dönümüne göre belge fiyatını artır, ucuz yollu labaratuvar kur, bütün alet edevatı kirala, devletin işleyen tezgahını kendine bağla, devletin teknik personelini karın tokluğuna kirala, onlarla hangi yetkiye dayandığı belli olmayan kurslar düzenle ve kendi STK'an adına çalıştır... al yetkiyi bas parayı! Üretmeden kazanmak bu olsa gerek! Ne güzel bir tarımsal STK dünyası!

İşin doğrusu bu manzara gösteriyor ki, Tarımsal STK'lara Avrupai demokrasi bol geliyor, daha yerel kriterler belirlenmeli; üretkenlik gibi, tarıma somut katkılar gibi, kişisel ve kurumsal fedekarlıklar gibi... Tarımsal STK'ların yönetiminde görev almalarda sınırlandırmalar getirilmeli. Aksi takdirde parasal ve kurumsal imparatorluklara dönüyor bu yapılar. 80 milyondan fazla insanın yaşadığı ve yaklaşık %40'ının tarımla direk bağlantılı olduğu ülkemizde bir tarımsal STK yönetimi 10-15 yıl hep aynı simalardan oluşuyorsa burada bir cığızlık var demektir.

Tarımsal STK'ların gerekliliğine ve faydasına karar vermek için bazı sorular sormak mümkün

Tarımsal STK'lar ve onlardan sorumlu olanlar şu soruları kendilerine sorar ve üzerinde düşünürlerse ümit ederiz ki ülkemiz tarımının menfaatine ışık tutacak ip uçlarını elde edebilirler;

Tarımsal STK yönetiminde 10-15 sene sürekli aynı şahısların görev alması akla uygun mu?

Sosyal ve toplumsal içerikli STK'larda gönüllülük esas alınırken neden tarımsal STK'larda zorunluluk veya mecburiyet ön plandadır?

Bazı tarımsal STK'lardan ücret karşılığı alınan ve çiftçiden zorunlu olarak istenen belgelerin mantığı nedir?

Çiftçilerin, üreticilerin bu kadar çok tarımsal STK'ya üye olmasını zorunlu kılmak mantıklı mı?

Bu kadar çok Tarımsal STK'nın tarıma ve çiftçiye ne katkısı var?

Ülkemizde gıda fiyatlarının artmasında, ithalatın artışında Tarımsal STK'ların katkısı olumlu yönde mi, olumsuz yönde mi? Bu konuda STK'ların çözüm arayışı var mı?

Tarımsal STK'ların yönetimi çiftçi ağırlıklı mı?

Bu STK'lar tarımın ve çiftçinin rahat nefes almasını sağlıyor mu, yoksa boğazını mı sıkıyor?

Bu STK'lar yeterince disipline edilmiş mi? Kalite sorunu var mı? Gerçeğe uygun denetlenbiliyor mu? Sorular çoğaltılabilir...

Bütün bu sorular üzerinde düşünülüp çiftçinin, üreticinin üyelik konusunda serbest bırakılması, gönüllü üyeliğin getirilmesi, çiftçilerden istenen zorunlu üyelik ve para karşılığı verilen belgelerin istenmemesi en doğru olan karar olup, bu Tarımsal STK'larda kalite kriterlerinin ve sorumluluk alanlarının takibinin gerçekçi bir şekilde yapılması elzemdir. Eğer bütün bu sorulardan sınıfı geçen bir tarımsal STK olursa, işte o zaman gerçek manada gerekliliğini ıspatlamış olacak ve kendi varlığını bileğinin hakkıyla kabul ettirebilecektir.

M. Murat GÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber