Halkın siyasi tercihlerini din değil para belirliyor

Haber Giriş : 16 Eylül 2008 16:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Taraf'tan Neşe Düzel'in Kamuoyu araştırmacısı Adil Gür'le röportaj yaptığı röportajın bugünkü bölümü de ilginç tespitler içeriyor: On gün önce yerel seçim olsaydı, AK?Parti yüzde 62.4 oy alacaktı... Dolar artsın AKP yüzde 15 düşer... Orduya güven %90'dan %79'a düştü... CHP dinden uzakların partisi değil "Son yaptığmız araştırmaya göre, CHP'li de, AKP'li de 'din benim hayatımda önemli' diyor... Toplumun yüzde 80'inin siyasi tercihini din belirlemiyor. Yüzde 80'in oyunu para belirliyor."

Türkiye'de 1995 yılından bu yana yapılan bütün seçimleri hatasız bilmesiyle dikkati çeken sektörün önde gelen araştırma şirketlerinden A ve G'nin sahibi Adil Gür'le siyasetçi-medya kavgası ve bu kavganın seçmen üzerindeki etkileri üzerine yaptığımız ve dün birinci bölümünü yayınladığımız konuşmaya kaldığımız yerden devam ediyoruz.

NEŞE DÜZEL: Başbakan'ın, Doğan Grubu'na sert tepkisinin sadece, Deniz Feneri'yle ilgili yolsuzluk iddialarında kendi adının da geçirilmesiyle ilgili olmayabileceğini söylediniz. Başbakan Erdoğan başka neye tepki gösteriyor olabilir sizce?

ADİL GÜR: Başbakan zaman zaman fevri davranan biri ama Deniz Feneri haberi bu kadar gürültüye neden olamaz bence. Bu tepkinin gerisinde belki başka bir şey var ve biz bunun ne olduğunu henüz bilmiyoruz. Medya-siyasetçi kavgasında aklıma şu komplo teorisi bile geliyor.

Aklınıza ne geliyor?

Acaba Başbakan Aydın Doğan'ı, konu ekonomiye gelmesin diye mi böyle mindere çekti? Çünkü AK Parti kavga etmezse sıra Türkiye'nin temel sorunlarını konuşmaya gelecek. Doğan Grubu'nun da hataları vardır... Varsa bir şey siz başbakansınız, beklemezsiniz ve gereğini yaparsınız. Ama şu nokta çok önemli. Bu ülkede işsizlik, yoksulluk ve terör sorunları hep böyle kavgalarla, gerginliklerle ertelendi ve erteleniyor.

Peki... Toplum, Başbakan'la Doğan Grubu arasında yaşanan kavgada, siyasetin tutumu hakkında ne düşünüyor?

Yaptığımız araştırmalarda hep şunu gördük. Toplum bu tip şeylere tepki gösterirken aklının bir köşesinde hep kendi siyasi görüşünü saklı tutuyor. AK Parti'ye oy vermiş olanlar Doğan Grubu'nu suçluyor, Doğan Grubu'nu savunanlar da Başbakan'ı suçluyor. Bizde insanlar kavgayı izleyip düşüncesini değiştirmiyor. Yargı-siyaset gerginliğinde de aynı şey yaşandı. Herkes baştaki görüşünü korudu.

Siz, 20 yıldan fazladır kamuoyu araştırmaları yapıyorsunuz. Türkiye'de medyayla toplum arasındaki ilişki ne?

Türkiye'de endişe verici bir gelişme var. Bu ülkede güven duygusu iyice zayıfladı. Geçen ay kurumlara güveni araştırdık. Gördük ki, çatışmalar arttıkça, ülkenin bütün kurumlarına ?cumhurbaşkanına, başbakana, orduya, medyaya, polise, mahkemelere, siyasetçiye- güven azalmış. Ergenekon tartışmaları ve iddianamesiyle birlikte bu ülkede orduya güven ilk kez yüzde 79'a düştü. Oysa orduya güven her zaman yüzde 90'ın üstündeydi. Böyle bir güven bunalımı bu ülkede otoriter bir rejime, post modern darbelere davetiye çıkarır.

Peki, bugünkü medya-siyasetçi kavgası medyanın imajını nasıl etkiliyor sizce?

Gelişmiş demokrasilerde iktidarları denetleyen muhalefet ve medyadır. Düşünebiliyor musunuz, yaptığımız araştırmaya göre, bu ülkede her yüz kişiden sadece 14'ü muhalefete güveniyor. Medyaya gelince... Her yüz kişiden de ancak 21'i televizyonlara ve gazetelere inanıyor. Türkiye'de muhalefete de, medyaya da güvensizlik had safhada. Halk muhalefete ve medyaya güvenmezse iktidarı kim denetleyecek?

Bu güvensizliğin nedeni ne?

Geçmişte yaşanan siyasetçi-medya savaşları. Tabii bir de medya patronlarının 20 yıldır kendi aralarında süregelen kavgalar. Bu kavgalar her iki tarafla da ilgili kuşkuları artırdı. Yargı-siyasetçi kavgasında da aynı sonuç yaşandı. O kavgada da hem başbakana hem yargıya olan güven azaldı. Unutmayın ki Türkiye'de seçmenin yüzde 50'den fazlası ilkokul ve daha alt eğitim gruplarından oluşuyor. Bu gürültüde, insanlara kavganın nedenini etraflıca anlatabilmeniz zor. Çünkü her kavgada iki taraf var ve iki taraf da bir şeyler söylüyor ve insanların kafası karışıyor. Ayrıca bizim halkımız kavga seyretmeyi sever ama kavga edenleri sevmez. Kavga edenler halkın gözünde daima yıpranır.

Yerel seçimler yaklaşıyor. Seçimlere kadar siyasette oylar çok değişir mi yoksa bu seviyelerde sürer mi?

On gün önce yerel seçim olsaydı AK Parti yüzde 62,4 oy alacaktı. Çünkü ekonomide şikâyetler artsa da halk yerel yönetimlerden memnun. AK Parti'nin başarısının sırrı sosyal yardımlaşmayı çok iyi becermesinden kaynaklanıyor zaten. Çocuğu askerde olan ailelere para yardımı yapan AK Partili belediyeler var bugün. Eğer önümüzdeki altı ayda piyasalarda çok önemli bir dalgalanma olmazsa ve bir kriz yaşanmazsa...

Ne olur?

AK Parti oylarını korur ve yüzde 60 civarında oy alır. Aslında Türkiye'de adı konmamış, ötelenmiş bir ekonomik kriz var. Bu kriz sürekli öteleniyor ve yerel seçimlere kadar da ötelenmeye devam edecek. Kriz yerel seçimden sonra patlayacak. Yerel seçimde CHP ve MHP önemli oranda oy kaybedecek. DTP ise oyunu koruyacak. AKP'nin Diyarbakır'ı alabileceğini sanmıyorum ama İzmir'e ve Mersin'i alabilir.

Ergenekon davasının oylara bir etkisi var mı peki?

AKP'nin oyları Ergenekon davasından ötürü mü yoksa Anayasa Mahkemesi'nin AKP'yi kapatmama kararından dolayı mı arttı, bunu ölçemedik. Ama halkın Ergenekon'la ilgili ne düşündüğüyle ilgili bir araştırma yaptık. Türk halkı devletin içinde pek çok karanlık iş yapan ve faili meçhul cinayetlerden sorumlu olan bir çetenin olduğuna inanıyor.?Ama halk bu çetenin en tepedeki generalleri de içine aldığına, darbe yapacak güçte olduğuna inanmıyor. Ayrıca halk, bu davadan bir sonuç çıkacağını düşünmüyor. Susurluk gibi Ergenekon'un da üstünün örtüleceğini söylüyor.

Ordunun Ergenekon sanıklarını resmen ziyaret etmesi, oylara etki yapar mı?

Çok küçük bir etki yapar. Kavgalar, gerginlikler, yolsuzluklar oyları çok etkilemiyor. Daha doğrusu küçük küçük etkiliyor. Asıl oyları ekonomi belirliyor. Kocaeli'ndeki komutanın Ergenekon sanıklarını ziyaretini halka, sorsanız, bunu sadece büyük kentlerde yaşayan eğitimli insanlar bilir. Bunların da oyu ağırlıklı olarak zaten CHP'yedir. Bu ülkede sadece üniversite mezunlarına seçme hakkı tanısanız, CHP iktidar olur. Eğitim yükseldikçe gelir artıyor. Gelir arttıkça oylar CHP'ye gidiyor.

Önümüzdeki seçimlerde halk neyedikkat ederek oy verecek sizce? Sonuçları en çok hangi faktörler belirleyecek?

Vatandaş yine cebine bakacak. Bugün Habertürk'teki programımızda açıklayacağımız araştırmanın bir ilginç sonucu daha var. Vatandaşa, 'Din sizin hayatınızda ne kadar önemli' diye sorduk. CHP ve AK Parti'ye oy veren seçmen arasında çok büyük bir fark çıkmadı.

Fark çıkmadı mı?

İkisi de aynı cevabı veriyor ve 'din benim hayatımda önemli' diyor. AKP dindarların, CHP dinden uzak olanların partisi demek yanlış bu yüzden. Aslında Türkiye'de hepimiz 'din bizim hayatımızda önemli' diyoruz. Ama bunu desek de, bu toplumun yüzde 80'inin siyasi tercihlerini din belirlemiyor. İnsanların siyasi tercihinde belirleyici olan şey 'duygusallık'! Yani para, para, para... Yani ekonomi! Yıllardır seçim araştırmaları yapıyorum, sonuç hep bu çıktı. İnsanlar AK Parti'ye bunlar Müslümanlara hizmet ediyor, eşlerinin başı da örtülü diye oy vermiyor. Araştırmalara göre de AK?Parti'nin oylarının sadece yüzde 20'si ideolojik. Zaten Türkiye'deki kamplaşma da aslında ideolojik değil.

Türkiye'deki çatışmanın, kamplaşmanın nedeni nedir?

Türkiye'de bir sosyal sınıf çatışması var. AK Parti, düşük gelirlilerin, düşük eğitimlilerin ve ezilenlerin partisidir. MHP?orta sınıfın partisidir. CHP?de burjuvazinin partisidir. CHP'ye oy veren fakirler yok mu? Tabii ki var ama ağırlıklı olarak CHP burjuvaziden, elitlerden oy alıyor. Araştırmalara göre AK Parti'ye oy verenlerin hane halkı ortalama aylık geliri 750-850 lira arasında. MHP'ye oy verenlerinki 900 ile bin lira arasında. CHP'ye oy verenlerin hane halkı ortalama aylık geliri de bin 400 liranın üzerinde. Bu ülkede 1980'den önce Zeytinburnu, Ümraniye gibi yerler solun kalesiydi. Sağ görüşlülerin sokakta gezmeye dahi cesaret edemediği yerlerdi bunlar. Ne oldu??Bu insanlar hidayete mi erdi? İmana mı geldiler??Bu insanlar o zaman da yoksuldu, şimdi de yoksullar. Şimdi AK?Parti'ye oy veriyorlar. Artık CHP'ye oy vermiyorlar. Çünkü Türkiye'de sol yoksullara hitap etmekten vazgeçti.

Peki, halk AKP'yi mazlum olarak görmeye devam ediyor mu yoksa son yolsuzluk iddiaları ve kavga bu imajı değiştirdi mi?

Halk AK Parti'yi mazlum olarak görmedi. AKP de bu oyları mazlum olduğu için almadı. Zaten mağduriyet bir partiye yaramaz. Çünkü böyle bir mağduriyet algısı bir noktadan sonra beceriksizlik algısına dönüşür. 22 Temmuz'daki yüzde 46'lık oyunun sadece yüzde 4,5'u AKP'ye 27 Nisan muhtırası ve cumhurbaşkanlığı krizi nedeniyle verildi. Size bir şey söyleyeyim. Aslında AKP'yi kapatmama kararı ve Ergenekon davası bu ülkede bütün dengeleri değiştirdi.

Neyi değiştirdi?

Ergenekon davası, orduya, parlamenter sistem içinde bulunması gereken yeri gösterdi. Kapatmama kararı da laik-anti laik kavgasını bitirdi. Artık bu defterler kapandı. Bu toplumda bundan sonraki çatışmalar ideolojik eksenli olmayacak. Günlük hayatla ilgili sorunlar tartışılacak. Seçmenin siyasi tercihlerinin daha rahat şekilleneceği bir döneme girildi Türkiye'de. Siyasi partiler için kutuplaşmalardan beslenmek bitti. Artık sorunları tartışacaklar ve çözüm önerecekler.

AKP çevresinde yolsuzluk iddiaları yoğunlaştı. Şaban Dişli olayı, Deniz Feneri, Batman, Gaziantep'le ilgili iddialar. Seçim sonuçlarını nasıl etkiler?

Çok fazla etkilemez. Eğer partiler başa baş gitseydi yolsuzluk haberleri seçim sonucunu etkilerdi ama durum öyle değil. Arada açık fark var. Yolsuzluk iddiaları seçimin kaderini değiştirmez. Bugün insanlara 'Türkiye'nin temel meselesi ne' diye sorduğunuzda 'aş ve iş' diyor. Oysa 90'lı yıllarda sadece on kişiden biri en büyük sorun olarak issizliği gösterirdi. Şimdi her iki kişiden biri 'işsizlik' diyor. Türkiye'de işsizlik sorunu 2001'den beri hızla büyüdü. AKP bugüne dek uyguladığı sosyal politikalarla işsiz insanlara para verdi, yardım etti ama, işsizliği ortadan kaldıracak bir şey yapmadı. Bu ülkede 2001'den beri yeni iş kapısı açılmadı.

Bütün dünyada politikacıların ve siyasi partilerin başarısı işsizlik rakamıyla ölçülür. İşsizlik rakamı azalmazken, AKP'nin oyu niye arttı?

AKP'nin oyu işsiz bıraktığı adamı beslediği için arttı ama şimdi yağ, un, kitap gibi yardımlar yetmiyor. İnsanlar daha fazlasını talep ediyorlar. Adam, cep telefonunu da değiştirmek istiyor.

AKP, "dürüstlüğe" çok vurgu yapan bir partiydi. Bu son yolsuzluk haberleri AKP'nin imajını nasıl etkiledi? İktidar partisinin dürüstlüğünden kuşkulananlar arttı mı?

Bu iddialar AKP'yi mutlaka yıpratacak ama seçmen tercihinde birinci öncelik bu değil. Yaptığımız araştırmalarda şu çıkıyor. Halkın dürüstlükle ilgili büyük bir talebi yok. Halkın birinci önceliği aş, iş ve para. Bugün dolar bir buçuk lira, euro iki lira olsun, iddia ediyorum AKP yüzde 15 oy kaybeder. Bu kadar basit. Ocak ayından itibaren tüm araştırmalarda bu görülüyor.

Ne görülüyor?

İnsanların ekonomiyle ilgili endişeleri artmaya başladı. Öyle ki, bu durum AKP'nin de oyuna yansıdı. Siyasette hem kararsız seçmenlerin oranı büyüdü hem de toplumda karamsarlık arttı. 'Türkiye'nin önümüzdeki bir yılı daha kötü olacak' diyenlerin oranı son yaptığımız araştırmada yüzde 41 çıktı. Yüzde 30, 'Önümüzdeki bir yıl daha iyi olacak' dedi. Zaten bu yıl bütün araştırmalar insanların ekonomik yaşamlarıyla ilgili kaygılarının giderek arttığını gösteriyor. Kararsızların oranının artması da bu yüzden zaten.

Yolsuzluk iddiaları CHP'yi nasıl etkiledi? Onun oylarını artırır mı bu iddialar peki?

Birkaç puan artırabilir. Bayramdan sonra bunu yeni bir araştırmayla ölçeceğiz. Eğitimli kesim içinde CHP'ye yönelenler olabilir. Çünkü Türkiye'de eğitimli kesimin siyasi tercihi yolsuzluklardan etkileniyor. Çoğunluk yolsuzluklardan pek etkilenmiyor. Aslında siyasi partiler şu rakama dikkat etmeliler! Türkiye'de her yüz kişiden 37'si, 'Bu ülkede yeni bir siyasi oluşuma ihtiyaç var. Bu partilerden hiçbiri benim talebi karşılamıyor' diyor. Bu çok yüksek bir oran! Yüzde 37, bunların hiç birinde iş yok diyor ve AK Parti de dahil mevcut siyasi partilere alternatif arıyor.

Neşe Düzel-Taraf

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber