DPT, AB sürecinde yetkilerin kendisinde olmasını istiyor

Haber Giriş : 22 Ocak 2005 11:34, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

AKP'de paylaşılamayan koltuklar

İktidar, en kuvvetli Japon yapıştırıcısından bile daha etkili. AKP içindeki değişik gruplar, baştan beri birarada yürümeyi başardılar, ama nereye kadar?

Bir yanda TBMM Başkanı Bülent Arınç, diğer yanda Dışişleri Bakanı Abdullah Gül... Devlet Bakanı Abdüllatif Şener'i de anmadan geçemeyiz. Emin Şirin gibi münferit münafıklar... Kültür Bakanı Erkan Mumcu'nun etrafında toplanmış muhalifler... Daha neler - neler! AKP, baştan beri farklı görüşlerden oluşan bir "koalisyon" ve böyle olması, bugüne kadar Türkiye'nin işine yaradı.

Parti içi dengeler, doğru sonuca ulaşılmasını sağladı. Pekiyi ya bugün? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hayli zor bir Bayram geçiriyor olmalı. Çünkü ne uzun süredir sözü edilen bakan değişikliği yapılabiliyor, ne de AB için müzakereci ekip belirlenebiliyor. Şimdi de "Bayramdan sonra" deniyor.

Ankara kaynıyor

Ankaralı dostlarımızın anlattığına göre koltuk kapmaca yarışı, başkentin lokanta ve otellerindeki gövde gösterileriyle alabildiğine sürüyor. Şu ana kadar tek netleşen, Gül'ün müzakere heyeti başkanı olacağı. DPT, bağlı bulunduğu Devlet Bakanı Abdüllatif Şener'i baş müzakereci olarak öne çıkartmaya çalıştı. Şener'in İngilizcesi yok, Fransızcaya da müzakereleri yürütecek kadar hakim olup olmadığı kuşkulu.

Hiç yabancı dil bilmeyen Başbakan, AB ile çatır çatır pazarlık ettiğine göre Şener'in ne eksiği var? Bu iddia ile yola çıkan DPT; Şener faktörü düşmüş olsa da müzakerelerde güçlü bir konumda olma iddiasından vazgeçmiş değil. Zaten kurumlar arası çatışma, en tepedeki müzakereci ile de sınırlı değil. Malum devlette yurtdışı görevlendirme, en önemli gelir desteğidir. Eh, Brüksel'in harcırahı da günde 200 dolardan aşağı değildir. Orada bir memleketlinizi bulup, geceyi de geçirdiniz mi...

Gül'le Babacan

Anlayacağınız Ankara'da her düzeyde müzakere pozisyonu için alabildiğine bir kulis var, ama medyanın dikkati elbette Gül'ün altındaki baş müzakereci koltuğunu kimin dolduracağında. Devlet Bakanı Ali Babacan'ın baş müzakereci olması fikrini ilk ortaya atan Gül. Babacan'ı siyasete sokan da Gül. Uyumlu çalışacaklarına kuşku yok. Zaten Hazine'nin iplerini sıkı sıkı elinde tutan Devlet Bakanı Babacan ile Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ne zamandır hiç anlaşamıyorlar. Erdoğan bu formülle Kemal Abi'sini de mutlu etmiş olur. Ama ya ekonominin kaptanı ayrıldıktan sonra, bugünkü sağlanmış olan istikrarı korumak zorlaşırsa...

Baş müzakereci

Baş müzakereci olarak adı geçenlerden Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın felsefi derinliğine ve geniş ufkuna diyecek yok, ama AB ile müzakere etmenin ne demek olduğu anlaşıldıkça, kendi görüşlerini nefes almadan sıralayan Aydın'ın şansı azalıyor. Murat Mercan, Şaban Dişli, Ömer Çelik, Yaşar Yakış! Yakış'ın Dışişleri Bakanlığı sırasındaki gafları hatırlatılıyor. Hepsinin adları rüzgar gibi gelip geçiyor...

Zina tartışmalarının en yoğun olduğu günlerde AKP Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Antalya milletvekili Mehmet Dülger'in partisini pişmemiş aşureye benzetmesi hâlâ hatırlarda: "Bir aşurenin içinde nasıl farklı şeyler varsa, AKP içinde de farklı orijinlerden, farklı fikir hareketlerinden gelmiş insanlar var. Değişik partilerden gelen unsurlardan uyumlu bir sentez oluşturamadık." Uzmanlara göre AKP içinde dengeler öylesine bıçak sırtında ki, tek bir taş yerinden oynatıldığında herşey altüst olabilir. Dülger'in Dış İlişkiler Komisyon Başkanlığı'ndan alınmaması da, bıçak sırtındaki dengelerle izah ediliyor.

Korkunun ecele faydası yok. AB müzakere heyeti de bir şekilde belirlenecek ardından kabinede bazı bakanlar da değişecek. Herşey Erdoğan'ın 2 dudağı arasında. AKP içindeki bu koltukları paylaşma mücadelesi, umarız bugüne kadarki başarılı performansa gölge düşürecek şekilde sonuçlanmaz.

Milliyet/ Meral Tamer

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber