TÜSİAD, devlet üniversiteleri için özel statülü ve mütevelli heyetli yönetim istedi

Haber Giriş : 22 Ekim 2003 18:07, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

TÜSİAD, devlet üniversiteleri için özel statülü ve mütevelli heyetli yönetim istedi

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından hazırlanan ''Yükseköğretimin Yeniden Yapılandırılması: Temel İlkeler Raporu''nda, kısa vadede, hükümetin, YÖK ve Üniversitelerarası Kurul ile anlaşarak, mevcut yasanın özellikle mali konularla ilgili, herkesin şikayetçi olduğu birkaç maddesini değiştirmesi ve üniversiteleri kısmen rahatlatması gerektiği bildirildi.
TÜSİAD'ın bugün açıklanan raporunda, bir yandan ileriye dönük bir üniversite reformu gündeme geldiği takdirde, konu üzerindeki toplumsal tartışmaya ışık tutabilmek amacıyla reformun temel ilkelerinin vurgulanması, diğer yandan hükümet tarafından belirlenen
gündem ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan yasa taslağı göz önüne alınarak, taslakta mutlaka değişmesi gereken konulara değinilmesi amaçlandı.
İki bölümden oluşan raporun ilk bölümü, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü ve Boğaziçi Üniversitesi 1992-2000 Dönemi Rektörü Prof. Dr. Üstün Ergüder'in
koordinatörlüğünde, Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi ve Erciyes Üniversitesi
1992-2000 Dönemi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Şahin, ODTÜ Öğretim Üyesi ve ODTÜ 1992-2000 Dönemi Rektörü Prof. Dr. Süha Sevük, Sabancı Üniversitesi Rektörü ve TÜBİTAK 1992-1997 Dönemi Başkanı Prof. Dr. Tosun Terzioğlu ile Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi, TÜBİTAK Bilim Kurulu ve YÖK Genel Kurulu Üyesi Prof. Dr. Öktem Vardar tarafından hazırlandı.
Raporun ikinci bölümünde ise raporun birinci bölümünün değerlendirilmesi amacıyla, 4 Eylül'de İstanbul'da, öğretim üyeleri, işadamları ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla düzenlenen toplantıda oluşturulan çalışma grubu raporlarına yer verildi. Raporun ilk bölümünde 1982'den bu yana yükseköğretim sistemini şekillendiren 2547 sayılı yasa ve YÖK sistemi değerlendirilirken, ileriye dönük ciddi bir reform için gerekli görülen ana ilkeler özetlendi. Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırladığı yasa taslağının genel eleştirisi yapıldı.
Yükseköğretim sisteminin çok çeşitlendiği ve farklılaştığı belirtilen raporda, 1992'de 28 devlet ve 1 vakıf üniversitesi ile bunlara bağlı meslek yüksek okullarından oluşan sistemde, bugün, 53 devlet üniversitesi ve 23 vakıf üniversitesinin yer aldığı kaydedildi. Türkiye'nin çeşitli yörelerine dağılan üniversitelerin ya kendi kimliklerini geliştirdikleri ya da halen geliştirme sürecinde oldukları vurgulanan raporda, şu görüşlere yer verildi: ''Bu durumda, İstanbul'daki ya da Anadolu'daki üniversitelerin perspektifinden bakılarak ülkedeki bütün üniversiteler için tek tip bir yapı öngörülmesi doğru bir yaklaşım değildir. Kaldı ki, uzun bir geçmişe sahip üniversitelerimiz dahi kendi aralarında çok farklılaşmışlardır ve bunlar için de tek tip bir yapı düşünmek uygun olmayacaktır. Örneğin, ikisi de İstanbul'da bulunan İstanbul Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi birbirlerinden çok farklı kurumlardır. Aynı
gözlemi, Amerikan yükseköğretim sistemini model almış olmalarına rağmen aralarında çok farklılıklar oluşan ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi için de yapmak mümkündür. ''
Raporda, çağın gereklerinin de yükseköğretim sisteminde farklılaşmayı ve çeşitliliği zorunlu hale getirdiği kaydedilerek, Türkiye'nin bir taraftan genç nüfusunu eğitirken, diğer taraftan bilim ve teknolojide dünyayla rekabet etmek durumunda bulunduğu, yükseköğretim sisteminin de hem nicelik hem de nitelik sorunuyla aynı zamanda başa çıkmak zorunda olduğu vurgulandı
Ayrıca, kalifiye insan gücü yetiştirilmesi konusunda da meslek eğitiminde bugüne kadar düşünülen ve yapılanın çok dışında, yeni ve yaratıcı çözümler üretilmesine ihtiyaç bulunduğu dile getirilen raporda, şöyle denildi: ''Bu çerçevede, yükseköğretim sisteminde çeşitliliği vurgulayan, ademi merkeziyetçi, kurumların yaratıcılığını ve kimliklerini ön plana
çıkaran ve dolayısıyla karşılaşılan sorunlara esnek tepkiler verebilen, üniversitelerin birbirleri ile rekabet edebilmelerine fırsat tanıyan bir sistemin tasarlanması son derece önemlidir. Bu perspektiflerden bakıldığında gündemde olan Yükseköğretim Yasa
Tasarısı Taslağı olması gerekenden uzun, üniversitelerin kendilerine bırakılması gereken ayrıntılara giren ve ülkemizin tek tip, tek çatı, ve her kuruma aynı elbiseyi giydirmeye çalışan geleneğinden pek arınamamış bir metin olarak karşımıza çıkmaktadır. Halbuki yapılacak iş, geçmişin kazanımlarını göz ardı etmeden, gelecek vizyonundan hareket ederek ve gelişmiş ülkelerin sistemlerini iyi tahlil ederek kendi yükseköğretim sistemimizin tasarlanmasıdır. Üst kurullar, üniversitelerin yönetimi, mali konular,
yükseköğretimde personel rejimi, toplumla ilişkiler, hesap verilebilirlik gibi konular, sloganlardan uzaklaşarak bir çerçeve yasası anlayışı içinde yeniden düşünülmelidir. Hepsinden önemlisi, yasanın ruhu ve maddeleri birbirleriyle tutarlı, gerçekçi ve global
dünyayla uyumlu olmak zorundadır.''
Raporda, yükseköğretim sistemi, tepkilerden, popülizmden arındırılmış olarak gerçekten yeniden yapılandırılmak isteniyorsa, üç aşamalı bir yol izlenmesi gerektiği kaydedilerek, kısa, orta ve uzun vadeli aşamalar şöyle sıralandı: ''Kısa vadede, hükümet, YÖK ve Üniversitelerarası Kurul ile anlaşarak, mevcut yasanın, özellikle mali konularla ilgili, herkesin şikayetçi olduğu birkaç maddesini değiştirmeli ve üniversiteleri kısmen rahatlatmalıdır. Orta vadede, Anayasa'nın yükseköğretim ile ilgili maddeleri değiştirilmeli, kısaltılmalı ve özel statülü devlet üniversitesi, mütevelli heyetiyle yönetim, işletme hakkının devri gibi yeni açılımlara müsait hale getirilmelidir. Çok kısa bir çerçeve yasası
çıkarılmalı ve yükseköğretimin ana unsurları düzenlenmelidir. Geniş kapsamlı bir kamu reformu çerçevesinde yükseköğretimde akademik ve idari personelin özel durumu göz ardı edilmemeli, sözleşmeli personel çalıştırılabilmesine imkan verecek gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Uzun vadede, yönetmelik veya hükümet kararnamesi ile her üniversite
için kendi şartlarına uygun düzenleme yapılmalı, özel statülü devlet üniversiteleri, mütevelli heyetle yönetim, işletme hakkının devri gibi denemelere ve uygulamalara başlanmalıdır.''

netgazete

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber