Öğretmen seçimin nasıl olacağının hala belli olmaması adayları endişelendiriyor?

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 05 Aralık 2005 15:08, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE GİRİŞTE SINAV SÜRECİNİN DEĞİŞMESİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Giriş

Türkiye'de her öğretim kademesinde seçme ve eleme sınavları bulunmaktadır. Bir öğrenci ilköğretimden üniversiteye ve daha sonrasında sürekli bu tür sınavlarla karşı karşıya kalmaktadır. Türkiye bir "sınav toplumu" olmuştur. Buradan hareketle tartışma konumuz KPSS sürecinin değişimi üzerinedir. Gazetelerde ilan edilen değişim süreci hakkında öğretmen adayları çeşitli teoriler üretiyorlar. Bu teoriler hep "gelişigüzel bilgi" tabanlı değerlendirmeler, amacım bu durumu "bilimsel bilgi" sürecinde analiz etmektir. Umarım faydalı olurum. Ancak bilinmesi gereken önemli bir nokta bu değerlendirmenin MEB tarafından basına yapılan açıklamalar ile sınırlı olduğu olduğudur. Ayrıca bu değerlendirmeyi Türkiye'de KPSS'nı araştıran, değerlendiren sayılı kişilerden olmam nedeniyle bir görev bildiğim için yapıyorum.

Öğretmen Seçiminin Anlamı

Bir çok tanımda öğretmen seçiminin anlamı, eğitim sisteminin öğretim koşullarına uygun adayları belirlendiği bir süreç olarak ifade edilmektedir. Bu süreç, sisteme uygun adayın seçiminin objektif kriterlere göre yapılabilmesi ve nitelikli öğretmen normlarının iyi formüle edilmesine bağlıdır. Etkili bir öğretmen seçimi sürecinin ana hedefi, doğru öğretici personeli seçerek etkin öğretim aktivitelerini gerçekleştirmektir.

Bu bağlamda eğitimin bir uzmanlık alanı olarak görülmesi öğretmende aranan yeterlikleri artırmış, bunun sonucu öğretmenlik önemli bir ihtisas mesleği olarak algılanmaya başlanılmıştır. İçinde yer aldığı eğitim sisteminin girdilerini ve sürecini yöneten en önemli bileşenlerden biri olan öğretmenin niteliği, mesleğe en uygun adayların seçimi için işlevsel bir seçme uygulamasının gerekliliğini zorunlu kılmıştır. Öğretmenlik mesleğine girişte sınav sürecinin olmasına teknik olarak kimse karşı değildir. Özellikle Türkiye gibi öğretmen adayı sayısı fazla istihdamın dar olduğu ülkelerde sınavlar kaçınılmaz olmaktadır. Türkiye'de öğretmenlik mesleğine sınav ile giriş ilk olarak Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 1985-1991 yılları arasında yapılan "öğretmen seçme sınavları" ile olmuştur. Bu sınavlar yeterliğe dönük baraj uygulaması olarak gerçekleştirmiştir.

1992 yılında bu uygulama kaldırılmış, öğretmen adayları sınavsız olarak mesleğe alınmıştır. 2001 yılında ise KMS (Kurumlar İçin Merkezi Eleme Sınavı ) adı altında tekrar sınav sistemine geçilmiştir. 2002-2003 yıllarında bu uygulama KPSS adıyla (Kamu Personeli Seçme Sınavı ) devam etmiştir. Bu sınavlarda başarılı olabilmek için iki oturumlu bir sınav sürecinden geçmek gerekmektedir. Sabah oturumunda öğretmen adaylarının 120 soru ile genel kültür ve genel yetenek becerileri ölçülmektedir. (Genel yetenek alanında %50 Türkçe, %50 Matematik, Genel Kültür alanında ise, Atatürk İlke ve inkılapları, %40, Temel Yurttaşlık Bilgisi %15, Türkiye ve Dünya ile ilgili Güncel ve Sosyo-Ekonomik Konular %5, Türk Kültür ve Medeniyetleri %10, ve Türkiye Coğrafyası % 30) öğleden sonra yapılan oturumda ise yine 120 soru ile Eğitim Bilimleri alanındaki yeterlik ölçülmek istenmektedir. (Eğitim Bilimleri alanının kategorileri ve ağırlıkları ise Eğitim Psikolojisi %50, Eğitim Programları ve Öğretim %35, Rehberlik ise %15 şeklindedir). Daha sonra sınav sonuçlarına göre başvuru taban puanları Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıklanmaktadır. Başvuru taban puanını geçen öğretmen adayları tercihlerine ve barajı aşan ne kadar kişinin başvuru yapacağına bağlı olarak tekrar bir eleme sürecine tabi tutulmaktadır.

2001-2005 arası beş yıl devam eden bu süreç bundan bir hafta önce yapılan açıklamalar ile değişim sinyalleri vermiştir. Buna göre Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmen adaylarına Kamu Personeli Seçme Sınavı'nın yanı sıra, branşlara yönelik bir sınav daha düzenlemeyi planlamaktadır. Fen ve Sosyal alanlarda adayların branşlarına yönelik yapılacak bu sınavda da başarılı olan adaylar atamaya tabi tutulacaktır. Henüz taslak halindeki çalışmaya göre, öğretmen adayları, mevcut durumda olduğu gibi Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi'nce gerçekleştirilecek KPSS'ye gireceklerdir. (Genel Kültür Genel Yetenek ve Eğitim Bilimleri Sınavına girilecektir.) Bu sınavın oturum biçimi soru sayısı ve ağırlığının değişip değişmeyeceği belirli değildir. Ancak belirli olan bu sınavın bir baraj sınavı olacağıdır. Baraj sınavlarının özelliği ise belirlenen bir ölçütün üstünde puan alanların başarılı sayılmasıdır. Buna göre ağırlıklı olarak ülke bazında genel bir baraj yerine branşlar bazında barajlar belirlenecektir. Bu sınavı geçenler Milli Eğitim Bakanlığı'nın yapacağı bir alan sınavına girmeye hak kazanacaklardır. Alan sınavı yapılmasının nedenlerinden en önemlisi "sınavın geçerliğinin" artırılmasıdır. Çünkü bir bireyin öğretmen olabilmesi için alan bilgisi, genel kültür ve genel yetenek ve pedagojik formasyon alanlarında yeterli olması gerekmektedir. Ayrıca bu sınavın ÖSYM tarafından yapılmamasının nedeni çok fazla olan öğretmenlik alanlarında soru hazırlamanın zor ve uzun zaman alma ihtimalidir. MEB'da çeşitli eğitim fakültelerinden öğretim elemanlarından oluşacak komisyonlar ile soruları hazırlayacaktır. Ancak bazı bölümlerin sadece belirli üniversitelerde olması o bölümdeki öğrenciler bir avantaj teşkil edebilir. Alan sınavı denilince akla öğretmen adaylarının eğitim bilimleri ve genel kültür-genel yetenek dersleri dışında aldıkları dersler gelmektedir. Örneğin bir sınıf öğretmenin alan dersleri Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Öğretimi, Fen Bilgisi Öğretimi, Matematik Öğretimi Birleştirilmiş Sınıflarda Öğretim, İlköğretimde Drama, Türkçe Öğretimi, İlk okuma Yazma Öğretimi şeklindedir. Öğretmen adayları büyük ihtimalle alan öğretimi derslerinden sınava tabi tutulacaktır. Bu arada resim öğretmenleri, nakış öğretmenliği, müzik öğretmenliği gibi güzel sanatlar alanında, beden eğitimi, giyim öğretmenliği, mesleki-teknik eğitim öğretmenliği gibi psikomotor alanlarda ne gibi alan sorularının sorulacağı belli değildir. Bu alanlarda ve diğer alanlarda açıklamalar sınav kitapçığı dağıtımı sonrası belli olabilir. Ama MEB'nın ivedi bir şekilde kapsamlı bir açıklama yapması gerekmektedir, çünkü adaylar sınavın bu sene olup olmayacağı, olursa ne şekilde olacağı konularında gelişigüzel bilgiler ile analiz yapmaktadırlar. Bu da onların kaygılanmalarına neden olmaktadır.

Son olarak öğretmen yetiştirme sistemini genel olarak programları, öğretim elemanları, öğretmen seçimi ve istihdamı açısından tüm tarafların katılımı ile tartışılmalıdır. Bu tartışma sürecinin oluşumunu MEB sağlamalıdır. Ayrıca MEB basın ve halkla ilişkiler birimi daha etkin ve işlevsel olarak kamuoyunu bilgilendirmelidir. Binlerce öğretmen adayı üç paragraflık bir açıklama ile çeşitli teoriler kurmaktadır. Sınavın Temmuz 2006 döneminde olup olmayacağı da en kısa zamanda ilan edilmelidir. Muğlak ifadeler öğretmen adaylarının zihinlerini karıştırmaktadır.

Ar.Gör. Levent ERASLAN
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Elemanı
[email protected]

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber