Gözden kaçırılan 1934 tarihli gariplikler

Kaynak : Yeni Şafak
Haber Giriş : 25 Mart 2013 01:22, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Gündemin en sıcak konularından birisi haline gelen kamudaki başörtüsü yasağı şimdiden siyaseti ikiye bölmüş durumda. Gözden kaçırılan durum ise bayan memurların etek boylarının kontrol edilmesinin ne kadar ahlaki olduğu ile esas alınan yönetmeliğin dayanağının 1934 tarihli bir kanun oluşudur herhalde. Daha da üzücü olan ise bu metruk kanuna dayalı olarak çıkarılan yönetmelikle başörtülü memurlara zenci muamelesi yapılmasıdır.

Kılık kıyafeti düzenleyen yönetmeliğin dayanak maddesinde yazan hükümler maalesef gözlerden kaçmaktadır ya da şuana kadar akıllı bir bürokrat gündeme getirmemiştir.

Yönetmeliğin 17 nci maddesinde; 'Bu Yönetmelik; 2413 sayılı 'Bilumum Devlet Memurlarının Kıyafetleri ile İlgili Kararname', 2596 sayılı 'Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun' un 6 ncı maddesi ve bu maddeye göre çıkarılan 1958 sayılı 'Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun' tatbik suretini gösterir' 'Nizamname' hükümleri uyarınca düzenlenmiştir.' hükmünü görüyoruz.

Metruk bir kanun niteliğinde olan 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun'un dayanak yapıldığı bir yönetmeliğin hala gündem oluşturmasına güler misiniz yoksa ağlar mısınız?

Bu Kanunun 5 inci maddesinde yer alan; 'Türkiye Devleti nezdine memur bulunanların kıyafetleri beynelmilel mer'i adetlere tabidir.' hükmüne rağmen hala 1934'lerin dünyasında yaşadığını zanneden zavallıların uluslararası geçerliliği olan kılık kıyafetin ne olduğunu bilenleri var mıdır acaba? Şayet varsa, bu beynelmilel mer'i adetler kadınların etek boyları ve başörtüleriyle mi ilgilidir? Ya da erkek memurların ense tıraşı ve bıyık uzunluğu mu takip ediliyor?

Bazı batı ülkelerinde çarşafla otobüs şoförü olarak görev yapan bayanların olduğunu ya da sakal ve cübbeyle yine benzer iş yapanların olduğunu bilmeyen zavallıların nefsi arzu ve isteklerine laikliği kılıf olarak kullanmaları kadar tiksindirici bir davranış olabilir mi? Kaldı ki 1934 tarihli metruk bir kanunun dayanak yapıldığı bir yönetmelik etrafında düşünce üretmeye çalışmak kadar herhalde garip bir durum olamaz.

Şapka kanununa bizzat Meclis uymuyor

Hukuk literatürüne hakim olanlar metruk kanun diye bir ifadeye aşinadırlar. Yürürlükte olup da uygulama imkanı kalmayan kanunlara metruk kanun denilmektedir. Bu bağlamda 1982 Anayasasında koruma altına alınan kanunlardan birisi de 671 sayılı Şapka İktisâsı Hakkında Kanundur.

Amacımız hiçbir kurumu veya kişiyi suçlamak olamaz. Ancak, bir gerçeğinde altını çizmek zorundayız. Üç maddelik olan 671 sayılı Şapka İktisâsı Hakkında Kanunun 1 inci maddesini birlikte okuyalım ve gerçekleri birlikte görelim.

'Madde 1- Türkiye Büyük Millet Meclisi azaları ile idarei umumiye ve hususiye ve mahalliyeye ve bilumum müessesata mensup memurin ve müstahdemin Türk milletinin iktisa etmiş olduğu şapkayı giymek mecburiyetindedir. Türkiye halkının da umumi serpuşu şapka olup buna münafi bir itiyadın devamını hükümet meneder.'

Maddede yer alan emredici hükme göre; TBMM üyeleri ile Kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan memur ve hizmetliler şapka giymek zorundadırlar. Bu hükme göre kadın erkek ayrımı da bulunmuyor. Yani Meclis üyelerinin tamamı şapka giymek zorundadır. Bu hüküm karşısında fötr şapkayı giyip te Meclis Genel Kuruluna gitseniz ya da kamu kurumlarına gitseniz acaba göreceğiniz muamele ne olur? Size doktor çağırırlar mı çağırmazlar mı? Bir düşünün.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber