Ülkemizde özel üniversiteler de açılabilmelidir

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 16 Ocak 2006 10:55, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Yükseköğretimde değişim ihtiyacı: Belirlenen şartlar yerine getirilerek ülkemizde de özel üniversiteler açılabilmelidir.

Gününüzde ?hülle anlayışı?yla faaliyetlerine devam eden Vakıf üniversiteleri tam anlamı ile özel üniversite sayılmazlar. Türkiye'de, özel üniversite açmak Anayasa hükmü olarak yasak olduğu için vakıf üniversiteleri kuruluyor. Bugün ülkemizde bir çoğu güzel hizmetler veren 24 tane vakıf üniversitesi vardır. Bu vakıf üniversiteleri Anayasa'mızın özel üniversitelerin açılmasını engelleyen maddelerine karşı bir nevi hülle anlayışıyla çalışmaktadırlar.

Yürürlükteki 1981 Anayasamızın Yükseköğretim kurumları ile ilgili 130. maddesinde ?..üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur. Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tâbi yükseköğretim kurumları kurulabilir." denmektedir

Ülkemizde 1960'lı yıllarda çeşitli alanlarda öğretim yapan 50'ye yakın özel yüksekokulda 50 bini aşkı öğrenci öğrenim görmekteydi. Bu özel yüksekokullar ne yazık ki, 1971'de Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile Anayasa'ya aykırı bulunarak faaliyetlerine son verildi.

Üniversiteler, ülkelerin gelişmesinde ve kalkınmasında büyük öneme sahiptir. Eğitim öğretim, bilimsel araştırma yapma, bilgi üretme ve nitelikli insan gücü yetiştirmenin yanında toplumun ekonomik ve sosyal yaşamında etkin rol oynayan önemli kurumlardır.

Toplumlar, bireylerinin bilgisi oranında güçlü ve saygın olurlar. Bugünün dünyasında üniversitelerin yerini tutacak başka bir kurum yoktur.

Yükseköğretimimizdeki okullaşma oranı gelişmiş ülkelerin çok gerisindedir. Yeni üniversitelerin açılması dahi yeterli bir oranı sağlamamaktadır. Yükseköğretimimizdeki okullaşmanın arzu edilen düzeye ulaşması için özel üniversite açılmasının önündeki yasal engellerin bir an önce kaldırılması gerekmektedir. Bunu sağlamak için Anayasa'da, yükseköğretimle ilgili maddelerin değiştirilmesi dahil ne gibi hukuki düzenlemeler gerekiyorsa hepsinin en kısa zamanda yapılarak toplumun dinamizminin ve gelişmesinin önü açılmalıdır.

Her yıl yapılan Üniversite Seçme Sınavında hiçbir yükseköğretim kurumuna giremeyen (açıkta kalan) gençlerin sayısı Yükseköğretimdeki toplam öğrenci mevcudundan daha fazladır.

Cumhuriyetimizin kurulduğu yıllarda ülkemizde yükseköğretim kurumu olarak yalnızca İstanbul Darülfünunu vardı. 1933 yılında adı değiştirilerek ilk üniversitemiz olan İstanbul Üniversitesi kurulmuş oldu. 1946 yılına kadar İstanbul Teknik Üniversitesi ile Ankara Üniversitesi kurularak ülkemizdeki üniversite sayısı 3'e, 1973 yılında 9'a, 1978 yılına kadar geçen sürede sayı 19'a, 1982 yılında 10 yeni üniversite daha kurularak üniversite sayısı 29'a yükseldi. Halen ülkemizde 53'ü Devlet, 24'ü de vakıf üniversitesi olmak üzere 77 üniversitemiz mevcuttur. TBMM'de 15 yeni üniversite daha kurulmasını öngören kanun Sayın Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmeseydi bu sayı 92'ye ulaşacaktı.

Türkiye genç nüfusumuzun ve gelişme dinamiklerinin gerektirdiği üniversiteleşme süreci bir hayli gecikmiş olmasına rağmen yeni üniversitelerin açılması gündeme geldiği her dönemde, haklı veya haksız olarak "tabela üniversiteleri" ithamı ile yoğun bir eleştiri sergilenmektedir. Oysa bütün eleştirilere rağmen o gün bir takım imkansızlıklarla kurulmuş olan üniversitelerin çoğu bugün alkışlanacak bir seviyeye gelmiş durumdadır. Bu üniversiteler aynı zamanda bulundukları şehrin mimarisine, ekonomisine, sosyal ve kültürel gelişimine de çok önemli katkılarda bulunmuşlardır.

Belirlenen gerekli şartlar yerine getirilerek serbestçe özel üniversiteler açılabilmelidir. Yükseköğretim kurumlarının kanunla kurulması anlayışından vazgeçilmelidir. Eğitim kurumlarını kamu okulları ve özel okullar şeklinde ayrı değerlendirmek yanlış olur. Özel okul ve özel üniversiteler ülkemiz eğitimine hizmet eden kurumlar olarak görülmelidir. Özel girişimciler belirlenen gerekli şartları yerine getirerek serbestçe yükseköğretim kurumu kurabilmelerinin hiçbir sakıncası olmamalıdır. Bu konuda en kısa zamanda ciddî yasal düzenlemeler yapılması gerekmektedir.

Gerçek bir yükseköğretim reformu için; için özel üniversitelerin kurulmasına izin verilemesinin yanında kuruluşunu ve gelişimini tamamlayan devlet Üniversitelerinin özelleştirilmesi de tartışılmalıdır.

Yard.Doç.Dr. Selami SERHATLIOĞLU
Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi / ELAZIĞ

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber