'Sayın Akdağ, lütfen doktorları paragöz göstermeyin'

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 13 Şubat 2006 00:19, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
CANIM TÜRKİYEM

Mecburi hizmet ya da devlet hizmeti yükümlüğü, adı her neyse, uygulanmaya çalışılan ve bir türlü memleketimin sağlık sorunlarına çare olmayan ve siyasi mi davranılıyor acaba diye bizleri düşündüren ve sonuçta hem halkımızı hem de beş aydır hiçbir yerde çalışmamıza izin verilmeyen biz doktorları mağdur eden bir kanun.

30 Eylül 2005 tarihinde Atatürk Üniversitesi Tıp fakültesinden mezun oldum. Oldum olmasına ama beş aydır çalışmama şöyle ya da böyle bir türlü izin verilmiyor. En başta memleketimin her yerinde çalışırım dememe ve bu hizmeti yapmaya kendimi alıştırmama rağmen 20 Kasım 2005 tarihinde yapılan kuraya, doktor ihtiyacı var denilmesine rağmen, öğrenci işlerinin geçici mezuniyet belgelerini\diplomalarımızı sağlık bakanlığına kuranın açıklandığı tarihten bir gün öncesine kadar yani 19 Kasım 2005 tarihine kadar ulaştıramadığından ve diplomalarımız sağlık bakanlığı tarafından tescil edilmediğinden ( bu sorun sadece bizim fakültemizde yaşanmadı ) katılamadık. Olsun hayırlısı buymuş dedik ve beklemeye devam ettik. Sağlık bakanımız Sayın Recep Akdağ'ın doktora şu kadar para veriyoruz fakat doğuya gönderemiyoruz açıklamalarını gülerek izlemeye devam ettik. Çünkü, gönderemiyoruz derken en azından bizim gibi o bölgelerde görev yapmak için bekleyen fakat kendi koydukları kanun yüzünden ve atamalara girip girmememizin öğrenci işlerinin eline bırakıldığı bir sistemde bizlerin mağdur edildiğini görmüyorlardı. Sayın bakanım kendine şu soruları sormuyor muydu acaba; ben böyle açıklamalar yapıp doktoru sadece parasal kaygıları olan biri olarak gösterip halkın karşısında doktora olan saygıyı azaltmıyor muyum? O bölgelere giden vefalı doktorları ?şu kadar para alıyorsunuz hala buralara gelmeye direniyorsunuz' gibi halk tarafından ifade edilen haksız ithamlara maruz bırakmıyor muyum? Buralara gitmemekte direnen doktorları kınayayım derken bütün doktor camiasını zan altında bırakmıyor muyum? Neyse zaman geçti ve en sonunda Ocak ayı içerisinde bizim de katılabileceğimiz kura açıklandı ve tercihlerimizi yaptık ve belgelerimizi sağlık bakanlığına kargoyla gönderdik. 17 Şubat 2006 tarihinde açıklanacak olana kura sonuçlarını beklerken bir de baktık ki Danıştay mecburi hizmet genelgesinin yürütülmesini durdurmuş ve bu tarihte yapılacak olan kuranın da iptali ya da ertelenmesi söz konusu. Anlaşılan şu devlet doğuda doktor açığım var diye bir kanun çıkarıyor ve uygulamaya çalışıyor ve yine aynı devlet bu kanunun anayasaya aykırı olduğunu ifade ederek yürütmeyi durduruyor ve sonuçta çalışmak isteyip de çalışamayan biz doktorlara olan oluyor. Acaba biz şuan hem atamamız bir türlü yapılmadığı için ve hem de beş aydır hiçbir yerde de çalışmamıza izin verilmediği bahanesiyle Sağlık Bakanlığına dava açsak kazanır mıyız? Hiç zannetmiyorum, çünkü bu şanssızlık bizde varken değil kazanmak kaybedip üstüne üstlük birde suçlu duruma düşeceğimizden korkuyorum.

Bu sorunun çözümü bizlere göre şöyle olmalı;

1) Devlet siyasi amaçlı atamalar yapmamalı.

2) ?Hükümet doktor gönderiyor, o kadar da para veriyor fakat doktor gelmiyor' dedirterek suç başkalarının üstüne atılmamalı.

3) Hastanın olduğu her yerde doktor da olmalı denilmemeli, doktoru gönderdiğimiz zaman buralarda sevk ten başka neler yapabilir? Diye sorularak en başından düşünülmeli.

4) İlkyardım, basit tıbbi tedaviler ve halk sağlığı hizmetleri dışında bu bölgelerde doktorunda yapabileceği hiç bir şey olmadığının halk tarafında da bilinmesi gerekir.( Pratisyen olarak)

5) Aynı sağlık ocağında aynı nöbeti tutmasına, aynı hizmeti yapmasına rağmen biri sözleşmeli biri kadrolu diye farklı maaşlar alan doktorlar arasındaki fark çözümlenmeli.

6) Mecburi hizmet illa da uygulanacaksa mezun doktorların kuralara girip girememe ihtimalinin öğrenci işlerinin göndereceği belgelere bağlanmaması gerekir. Sonuçta hiçbir suçu olmamasına rağmen kuraya girmek isteyen fakat katılamayan bizim gibi doktorlar açıkta kalmış oluyor.

7) Kalkınmada öncelikli iller gibi sağlıkta öncelikli iller tespit edilmeli ve bu bölgelerin ilk önce sağlık merkezine ulaşım, haberleşme, sağlıkta teknolojik alt yapı ve hastane gibi problemleri çözülmeli sonra buralara doktor gönderilmeli.

8) Gönderilen her doktorun görev yapmışsa daha önceki görev yerleri yapmamışsa o bölgeye uyum sağlayıp sağlayamayacağı göz önünde bulundurulmalı ve bu bölgelerin sosyo-ekonomik açıdan da kalkınması için diğer bakanlıklarla işbirliğine gidilmeli.

9) Evli çiftlerin atamaları beraber yapılmalı bu kişileri illa da buraya gidin yoksa ayrı ayrı yerlerde görev yapın denilmemeli.

10) Bu bölgeler ilçe ilçe katsayılandırılarak buralarda görev yapacak doktora uzman değilse TUS sınavında ek puan olarak, uzman ise daha sonraki görev yerinin belirlenmesinde avantaj sağlayacak şekilde imkânlar tanınması gerekir.

11) ?Sırtı kalın olan ne olursa olsun bir yolunu bulup sıyırır olan garibana olur' lafı artık tarih olmalı. Bunun da olması için şahsi hiçbir karar siyasiler tarafından alınmamalı.

12) Artık şu kabul edilmeli; bir parti, dernek, birlik ya da bir sendika ne derse desin bünyesi içindeki hiç kimsenin isteklerini tam karşılayamaz. Bu yüzden kararlar alınırken asgari sorunlar göz önünde bulundurulmalı azami istekler değil.

Son olarak şunu söylemek istiyorum; bu memlekette doğu-batı sorunu sadece insanların kafasında var. İnsanın mutlu, huzurlu olduğu yer o insanın batısıdır. Ben bir Erzurumlu olarak şahsen batı dedikleri yerde görev yapmak istemiyorum. Sadece mutlu ve huzurlu olabileceğim yerde yani kafamdaki batıda görev yapmak istiyorum. Burası da en başta kendi memleketim Erzurum yani birileri tarafından doğu olarak bilinen yer. Varsın öyle bilsinler burası benim batım. Ben burada mutlu ve huzurluyum.

Haberi yazan: Paşa

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber