Başbakan ile YÖK arasındaki söz düellosu devam ediyor
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın üniversiteler hakkında "Parayı ben veriyorum,
niye idaresinde söz sahibi olamıyorum" demesi YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan
Teziç'i kızdırdı.
Geçen pazar günü katıldığı bir TV programında Teziç'e yönelik olarak "Herkes
haddini bilmeli. Başbakan taraftar sözü ağırıma gitti. Bazı rektörler edep dışı
ifadeler kullandı" demesine Teziç'ten yanıt geldi. Cuma günkü Rektörler
Komitesi öncesindeki açıklamalarının gayet açık olduğunu belirten Teziç, şöyle
konuştu:
"Ben dedim ki; 'Sayın Başbakan eski bir sporcudur. Hakemin kim olup olmayacağını
gayet iyi bilir. Kendisine böyle bir talepte bulunulsa bile centilmen bir sporcu
olarak bir hakem konumuna kendisini getirmez. Çünkü Başbakan bir taraftır. Konuşmamı
bir defa daha izlerse bana yönelttiği eleştirinin cevabı o konuşmada var."
Teziç, "Ben konunun siyasi boyuta taşınmaması için Başbakan'la mutabık
kalmıştım. Üç hafta evvel meydanlarda konuşunca cevap vermedim. Ama MEB'in bizi
kenara itmesi bardağı taşıran son damla oldu. Bu düzeye indikten sonra tartışmalara
cevap vermeyi kendime yakıştıramam" dedi.
Bakanlık emriyle olmaz
Üniversitelerin bakanlık emrinde çalışamayacağını belirten Teziç,
"Bütçedeki para Başbakan'ın ya da Maliye Bakanı'nın kendi parası değildir,
devletin parasıdır. Yargıya da yargıçlara da parayı hükümet veriyor. O zaman
'Parayı biz veriyoruz' diye oradan istediği kararı çıkaracak mı? Bu mümkün değil.
Muhalefet milletvekilleri de devletin bütçesinden para alıyorlar, Başbakan'dan
para almazlar. Başbakan 'Para veriyorum' deyip parlamenterlere istediği kararı
aldırabiliyor mu, aldıramıyor. Parlamenterlere, 'Şu kararı alın' diyemeyeceği
gibi üniversiteler için de söyleyemez. Söyleme yetkisi yoktur. Bunu da gayet
iyi bilir" dedi.
Bir atmosfer sorunu!
Prof. Teziç, seçimin ardından tekrar YÖK yasa taslağı ile ilgili görüşmelerin
gündeme gelip gelmeyeceği yönündeki sorulara, "Bilmiyorum. Ama seçim atmosferinde
bir şey konuşulması mümkün değil. Çünkü heyecan dozu yükseldikçe siyasiler seçime
karşı duydukları sorumluluk çerçevesinde duygusal şeyler söyleyebiliyor. Seçim
sonrası ister istemez daha sorumlu bir platforma otururlar" yanıtını verdi.
Erdoğan'a tepki gösteren rektörler de şöyle konuştu:
Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran: Seçim öncesi sarf edilen
sözlerin fazla düşünülmemesi gerekir.
Üniversiteler tabii bütçeden para alacak. Bütçede vatandaşlardan toplanan vergiler,
yine vatandaşın hizmetinde kullanılmak mecburiyetindedir. Hükümet denetleyebilir
ancak idareyi elinde tutma isteği denildiği zaman, üniversiteler siyasi kurumlar
haline gelir.
Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Nusret Aras: Başbakan eğer dünya sistemini incelerse
görecektir. Dünyanın her yerinde böyle. Tabii ki devletin hakkı olacak ama bugün
biz cendere içindeyiz. Harcamalar ve kadrolar için herkese yalvarmak zorundayız.
ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut: Seçime bir hafta kala söylenen bu sözleri
düşünmemek lazım. Gerginlik 10-15 gün sonra biter, diye düşünüyorum.
Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan: Seçim sathından bir kurtulup,
bir an evvel anayasal kuruluşların bir araya gelmesi ve meselelerini çözüme
kavuşturması gerekiyor. Üniversiteler özerk kuruluşlar. Başbakan'ın sözleri
üniversitenin özerkliğini kaldırmaya yönelik faaliyet olarak algılanırsa, bu
söylemin yanında olmak mümkün değil.
'Dünyada bir ilk oluruz'
İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülsün Sağlamer: Hükümetin üniversiteler
üzerinde idare hakkı zaten var. Devletin YÖK diye bir kurumu var. 21 üyenin
yedisi hükümetin temsilcileri. Biz bağımsız, özerk üniversite derken, yönetimi
hükümet tarafından atandığı bir uygulama gerçekleştirirsek dünyada bir ilki
gerçekleştirmiş oluruz.
Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tunç Erem: "Başbakan sözlerini neye
dayandırıyor, anlamıyorum. Mali özerkliği olmayan bir kurumda daha neye müdahale
edecek. Her şey Maliye Bakanlığı'nın elinde. Üniversitelerin harcama yetkisi
yok. Kadrolar devletin elinde. Bütün bunlar devletin elindeyken 'Söz sahibi
olamayacak mıyım' demesi anlaşılır şey değil. O zaman gelsin imtihanları da
yapsın, dersleri de versin. Daha ne kadar karışacak. Bu, üniversite yönetimini
ele geçirmesi demektir.
radikal