Maliye Teftis Kurulu:Denetim kategorik yapılırsa bankacılığı teftişe talibiz

Haber Giriş : 21 Kasım 2006 08:18, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

127 yıllık bir geçmişi olan Maliye Teftiş Kurulu'nun başına kısa bir süre önce vekaleten Cemal Boyalı getirildi. 4 yıldır yeni eleman almayan kurulda Boyalı'nın ilk icraatı sınav açmak oldu. Gelecek yıl ise maliye müfettişi açığını kapatmak. Boyalı'nın eleştirdiği konuların başında Gelir İdaresi Başkanlığı yeniden yapılanırken, denetim ayağının eksik bırakılması geliyor. "Kategorik denetim modeli"ne geçilmesi gerektiğini söyleyen Boyalı, bu sistemi şöyle anlatıyor: "Teftiş kurulunun bir grup mükellefi, hesap uzmanlarının bir başka grubu, gelirler kontrolörlerinin de bir başka grubu denetlemesi ve bir sektörün en az 5 yıl boyunca aynı grup tarafından denetlenmesi gerekir." Boyalı, aksi taktirde çok başlı denetimin devam edeceğine dikkat çekiyor. Denetimde tek çatı altında birleşmenin çözüm olmayacağını da ifade eden Boyalı, teftiş kurulundan vergi inceleme yetkisinin alınması yönündeki fikirleri de eleştiriyor. Cemal Boyalı, yeni döneme ilişkin icraatlarına dair Referans'ın sorularını yanıtladı.

Geçtiğimiz günlerde ilk defa bir kurultay yaptınız. Bunun amacı neydi?

Kurultay'dan 3 ay önce bir çalışma başlattık. Çalışma grupları oluşturduk. Stratejik yönetimin swot analizi yapıldı. Artık klasik yönetim anlayışını terk ettik. Zayıf, güçlü yanları, fırsatlar ve tehditleri çıkardık. Türkiye'de teftiş kelimesi sizinle birlikte başlıyor. Tüm teftiş kurullarının kaynağı siz olmuşsunuz. Hesap uzmanları da, gelirler kontrolörleri de sizden çıkmış. Sorunları çözmek için refleks geliştiren bir yapı. Statükoya teslim olmamış, son dönem hariç. Zayıflıklar ise şu: Fikir geliştirme konusunda zafiyet yaşanmış. 1983'lerden itibaren dışa açık bir ekonomik modelin benimsenmesinde bazı trendleri geç fark etmişiz. İnsan kaynağımızı yeni döneme yetiştirmekte zafiyet yaşanmış. İkincisi son 4 yıldır adam alınmamış. En büyük zafiyet alanı bu. Varlığınızı devam ettirmek için insana ihtiyaç var. Kesinti yaşarsanız bugünü değil geleceği etkilersiniz. 8 yılı geçen müfettişi idareye daire başkanı olarak veriyoruz. 4 yıl sonra 2012-2016 arasında idareye verecek adam yok.

Teftişe yeni bir tanım da gelecek mi?

Teftiş ve vergide yeni bir tanımlama sürecine gerek olduğunu düşünüyoruz. İç denetim, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasası ile gündeme gelmişti. Başlangıçta teftiş kurulunun refleksi iç denetime karşı oldu. İç denetim savunucuları da bunu besledi, teftişin yerine geçecek bir durum gibi algılandı. Bu tartışmalarda iyi niyet görmedik. Yolsuzluk ve suiistimalleri artıracak tehlikeli bir tartışma ortamı olarak gördük. İç denetim bizce denetim açığını kapatmaya yönelik iyi bir modeldir. Ancak iç denetim teftişin tüm alanını kapsamıyor. Aynı yasada mali teftiş yetkisi vardır. Mali teftişle, iç denetimi tekrar tanımlamamız gerekiyor. Avrupa Birliği ile 2 hafta önceki görüşmelerde bunu ilettik. "İç denetime olumsuz bakış açımız yok" dedik. AB heyeti de olumlu tepki verdi. "İç denetim ile mali teftiş ayrıdır" dediler. İkincisi vergi incelemeleri yapıyoruz. Vergi denetimi çetrefilli bir konu. Gelir İdaresi Başkanlığı yeniden yapılandı ama denetim yeniden yapılanmanın dışında tutuldu. Vergi denetim alanı da mutlaka yeniden yapılandırılmalıdır. Hem uluslararası kuruluşlar, hem TÜSİAD, hem de TOBB bunu söylüyor. Böyle bir yeniden yapılanma sürecine biz hazırız.

Bu tek çatı olabilir mi? Geçtiğimiz yıllarda çok yoğun tartışılmıştı.

Maliye teftiş bir vergi inceleme birimi değildir. Bakan adına yapmış olduğu denetimler esnasında vergi inceleme yetkisi vardır. Artı değer katan bir husustur. Bakana bağlı vergi inceleme yetkisine sahip bir kurul olarak teftiş yetkisi ile birlikte muhafaza edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Vergi incelemesinde kim, neyi denetliyor, bunların hiçbiri net değil. Bizim görüşümüz şudur: Mükelleflerin kategorik olarak ayrılması gerekir. Herkesin her şeyi denetlediği bir sistem sağlıksız bir ortamdır. Teftiş kurulu da dahil herkesin denetim alanının belirginleşmesi gerektiğini düşünüyoruz. Birbirinden farklı çalışma kültürüne ve misyonlara sahip kurumları tek bir pota etrafında birleştirmenin sağlıklı olduğunu düşünmüyoruz. Vergi denetimi alanında Gelir İdaresi Başkanlığı'nın vergi denetimindeki etkinliğini artıracak ve koordinasyon problemini en aza indirecek tarzda ve kimin hangi alanı denetleyeceği konusunda bir alan belirlemesi yapılması gerekiyor.

Bu konuda yeni bir tartışma mı oldu?

Cari olan bir şey değil ama Avrupa Birliği (AB) raporlarında bunun tartışmasını yapan bazı çevreler olmuş. 30-31 Ekim'de yapılan görüşmelerin ardından çıkan raporlarda net olarak gördüm. AB heyetiyle görüşmelerde maliye müfettişleri sadece teftiş yapsın, vergi incelemesi yapmak isteyenlere de diğer birimlere geçmesi için seçimlik bir şans tanınsın denilmiş. Ama maliye müfettişleri hem soruşturma hem de vergi incelemesi yapıyor. Kategorik yapılırsa biz bankacılık denetimlerini yapmaya hazırız. Uzan olayında bono satışı ile ilgili ilk yazıyı maliye müfettişi yazıyor. Yani ilk risk sinyalini görüyor ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nu (BDDK) uyarıyor. O nedenle Maliye teftişe, bankacılık sektörünü siz denetleyeceksiniz denilirse otururuz vergi inceleme kapasitemizi ona göre yönlendiririz. İnsan kaynağımızı nasıl eğiteceğimize karar veririz. Birkaç yılda eksiklikleri tamamlarız. O zaman ne bu ülkede banka suiistimaller yaşanır, ne de izinsiz para toplama faaliyeti yaşanır. Yani teftiş kuruluna siz yabancı sermayeli kurumları denetleyeceksiniz denirse, onları denetler. Yabancı sermayeli şirketlerin uluslararası bağlantısı ortaya çıktıkça, transfer fiyatlanması ile merkezine kaydırma şeklinde işlemler yaşanıyor. Ortada dönen mal ve hizmetlerin üzerinden ya da giderler üzerinden vergi ayarlamaları yapılabiliyor. Verginin yüzde 90'nı 500 mükelleften alıyorsanız birebir iyi denetlemeniz gerekir. Yani Büyük Mükellef Vergi Dairesi'nin kurulması sadece onların dosyasını iyi tutmak değildir. Mukavva dosyadan plastik dosya sistemine geçmek değildir. İyi hizmet üretmek tahakkuk fişlerini muhafaza edecek iyi bina değildir. Temel espri, vergi hasılatı içindeki payı yüksek olduğu için gelişmeleri iyi bilmeniz gerekiyor.

Bunu biraz daha açar mısınız?

Bunlar, vergi kaçırma değil, vergiden kaçınma yöntemini kullanırlar. Büyük mükellefler örgütlenmesinde vergiden kaçınma olarak kullanılan alanları tespit edip o açıkları kapatacak önlem almak önemli. Bunu nasıl yaparsınız? Elbette o mükelleflerle ilgili denetim ayağını da iyi organize ederek, yeniden yapılandırarak çözersiniz. Büyük mükellefleri maliye teftiş, hesap uzmanı, gelirler kontrolörü gibi merkezi denetim elemanlarının denetleyeceği şekilde bir organizasyona gidilmelidir. Bizim söylediğimiz şey, Türkiye'de vergi denetimindeki dağınıklık birden fazla yapının olmasından kaynaklanmıyor. Ama bu yapıların görev tanımının iyi yapılmamasından kaynaklanıyor. Kategorik belirginleşme lazım. O zaman maliye müfettişinin incelediğini hesap uzmanı da inceliyor, kontrolör de inceliyor. İşletmeler açısından karambol bir durum ortaya çıkıyor. Mükellef, ?maliye müfettişi denetledi, şu eleştirileri buldu? diyor. Ondan sonraki yıl o denetim standardına göre ayarlıyor. Ertesi yıl gelirler kontrolörü gidiyor farklı beklenti istiyor. İş aleminin de haklı olarak kafası karışıyor. Her sene aynı denetim örgütünün denetim yapmasının yolu açılmalı.

Sadece AB mi denetim sistemini değiştirin diyor? IMF de, kayıtdışına çözüm istedi.

IMF sadece denetimin iyi yapılmasını ister. Bunun formülünü geliştirmek bizim görevimiz. İç denetimle ilgili ifadeleri AB heyetinin gönderdiği draff'tan öğrendik. Dolayısıyla bu işin en sağlıklı yöntemi görev tanımının yapılması, öbür türlüsü sorunu çözmez. Vergi denetiminde çok başlılık var. Tarihsel birikimi, gelenekleri farklı kurumları bir araya getiremeyeceğinize göre yapılması gereken belli. Birinde toplayın, diğerinin kolunu kanadını kıralım değildir. Yani, büyük mükelleflerde şu kategoriyi maliye müfettişi inceleyecek, şu kategoriyi hesap uzmanı, gelirler kontrolörü de öbür kategoriyi inceleyecek denilecek. O mükellefte aksaklık olursa hesap soracağınız yer bellidir. Bankacılığı teftiş inceleyecekse, elemanlarını demir çelik sektöründeki o piyasayı bilecek adam olarak yetiştirmez, sadece bankacılık piyasasını bilecek denetim elemanı olarak yetiştirirsiniz.

Siz bu yönde bir proje başlattınız mı? Teftiş ve vergi inceleme kapasitesinin artırılması yönünde projemiz var. Vergi kapasite artırımı projesi için diyelim ki şu kategorideki mükellefleri inceleyeceğiz dedik. Dünyada kim yapıyor; Hollanda, İngiltere, tecrübelerinden faydalanmak lazım. Kategorik mükellefleri inceleme modeli için 2007 bütçesine 500 bin YTL kaynak koyduk. Dünyada yeni trend büyük mükelleflere farklı davranmak. Herkes artık büyük mükelleflerde ne oluyor bitiyor, bunları öğrenmek istiyor.

Görev tanımlaması ne zaman yapılır?

Görev tanımlamasının 2007 yılında tartışılacağını düşünüyorum. Şu anda hazırlık devresini yürütüyoruz. İncelemelerde strateji belirleyeceğiz. Alan belirleyip etkinliği arttırmaya çalışıyoruz. Her yıl farklı sektörle değil, 5 yıl boyunca belirlenecek sektör incelenmeli. 5-10 yıl o sektörde çalışılıp sektörün iyi tanınması gerekli.

127 yıllık bir geçmişimiz var kamunun yönetici okulu gibiyiz

Teftiş Kurulu Başkanlığı'na yeni atandınız. İlk hedefiniz nedir?

Teftiş kurulu, yönetici okulu gibidir. Bizim 127 yıllık bir geçmişimiz var. Sadece Maliye Bakanlığı değil, tüm kamunun ihtiyaç duyduğu bir okul olmuştur. Geleceğe yönelik eleman yetiştirmem lazım ki, idarenin kendini ıslah etmesine, yenilenmesine katkısı olsun. İnsan kaynakları bizim son yıllarda ihmal ettiğimiz bir alan oldu. Önümüzdeki dönemde kendimizi yeniliyoruz. Yönetici okulu vasfımıza bir çekidüzen veriyoruz. Bunun için geleneksel muavin alma yöntemlerini sorgulamaya başladık. Sınavla kurula girenler için 3 yıllık muavinlik süremiz vardır. Sonra müfettiş olmak için tekrar sınava girilir. Bu sınavın içeriğini "hangi kriterleri arayalım" diye tartışmaya açıyoruz. Ya da hangi eğitimleri verelim diye. Kurul Osmanlı'dan beri gelen enderundur. Bu vasfı pekiştirmeniz gerekiyor. Sadece mevzuat öğrettiğimiz dönemi terk etmemiz lazım. Örneğin; davranış kalıpları, etkili konuşma sanatlarına kadar bir dizi yeni unsur getirmeyi planlıyoruz. Tüzüğümüz 1915 tarihli. Şimdi komple yeni bir tüzük hazırladık.

Vergi iadesi sahteciliği körüklüyordu

Vergi iadesi kayıtdışılığı, sahteciliği körükleyen bir sistemdi. Çoğu kimse kendi kullandığı değil, oradan buradan topladığını veriyordu. Harcamalarını belgelendirmek zorunda olanlar için de geçen ve geçmeyen fişler vardı. Fiş toplamanın vatandaşlık görevi olduğu anlatılmalı.

Bayan müfettiş hiç olmadı, artık almak istiyorum

Maliye Teftiş Kurulu 127 yıllık bir örgüt ancak hiç bayan müfettiş yok. Son sınavda yazılı sınavı kazanan 24 kişi arasında 3 tane de bayan vardı. Ancak sözlüde elendiler. Ama artık bayan müfettişlerin de olması gerektiğini düşünüyorum.

Senede 2 sınav yapıp 5 yılda 50 kişi alacağız

İlk işim sınav yapmak oldu. 10 kişi aldık. Her sene kaç kişi alacağımızın planını yapacağız. İlk yıl 30 kişi. Senede 2 sınav. 15'er kişilik promosyonlar alacağız. 5 yılda 50 kişi alınacak. Türkiye eskisi gibi değil. İşlemler çeşitlendi, mükellefler büyüdü.

Niye eleman alınmadı? Boyalı: Klasik yönetimde bunlar ihmal edilebiliyor. Bu dönemde adam almayalım gibi tercihte bulunulmuş. İlk işim sınav yapmak oldu. 10 kişi aldık. Her sene kaç kişi alacağız, nasıl yetiştireceğiz planını yapacağız. İlk yıl 30 kişi. Senede 2 sınav. 15'er kişilik promosyonlar alacağız. 5 yıllık periyotta 50 kişi alınacak. Son 5 yılda 10 kişi alınmış. Önceki yıllarla kıyaslanmayacak şekilde iş yükü artmış. Türkiye eski Türkiye değil. İşlemler, kamu hizmeti çeşitlenmiş, mükellefler büyümüş, uluslararası mükellefler oluşmuş, yabancı sermaye gelmiş. Artık 100 kişiyle olamaz. 100'ün 35'i de İdare'de. 65 kişiye düşmüş. Kritik seviyenin oldukça altında.

Vergi iadesi sahteciliği körüklüyordu

Vergi iadesinin kalkmasının net bir şekilde zararı ya da faydası olacaktır diye bir betimleme imkanı yok. Kayıt dışı artacaktır demek ya da bir şey değişmeyecek demek de spekülasyondur. Vergi iadesi aynı zamanda kayıt dışılığı, sahte faturayı körükleyen bir sistemdi. Çoğu kimse kendi kullandığı değil, oradan buradan topladığını veriyordu. Harcamalarını belgelendirmek zorunda olanlar için de geçen ve geçmeyen fişler vardı. Fiş toplamanın vatandaşlık görevi olduğu anlatılmalı. Kampanyalar düzenlenmeli.

Cemal Boyalı kimdir?

1966 tarihinde Konya'da doğan Cemal Boyalı, 1988 Yılında AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu. Kısa bir süre özel bir bankada müfettiş yardımcısı olarak çalıştıktan sonra, aynı yıl yapılan sınavı kazanarak Maliye Teftiş Kurulu'na girdi. 1991 yılında asaleten maliye müfettişi olarak atanan Boyalı, 1996-1998 yılları arası bakanlık bursu ile gönderildiği İngiltere'de Avrupa Topluluğu Ekonomileri (MA in European Economic Studies) üzerine master yaptı. 2000 ve 2001 yıllarında Maliye Teftiş Kurulu Başkan Yardımcılığı görevinde bulundu. 2002 ile 2005 arasında Ankara Defterdarı olan Boyalı, Gelir İdaresi Başkanlığı yeniden yapılandırılınca 23 Haziran 2005 tarihinde Ankara Gelirler Bölge Müdürü görevine getirildi. 4 Ağustos 2005 tarihinde de Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı'na asaleten atandı. 10 Temmuz 2006 tarihi itibari ile de Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu'na vekaleten başkan oldu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber