Lise mi daha önemli, ÖSS mi?

Kaynak : Radikal
Haber Giriş : 25 Ağustos 2007 13:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Lise, kendi amacı olan bir eğitim kurumu mu yoksa ilköğretimden sonra üniversiteye girişi amaçlayan bir hazırlık kurumu mu? Eğer ilkiyse lisenin akılcı düşünme becerileri, sağlam bir doğa bilinci ve ulusal kültür üzerine geniş bir dünya kültürü vermeye yönelik kendi ereği olmalı

Radikal'in 6, 7 ve 8 Ağustos 2007 tarihli nüshalarındaki ÖSS'ye ilişkin haberlerin ardından Milli Eğitim Bakanlığı'ndan kaynaklandığı anlaşılan yeni 'üniversiteye giriş' düzenlemesi görünürde akla yakın gelmekle birlikte mevcut sakıncaların bir kısmını sürdürmekte, hatta olası (muhtemel) etkilerini artıracak izlenimi vermektedir. 2006 Kasımı'nda Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu'nun (MEB-TTK) hazırladığı bir proje taslağı, aralarında bulunduğum bir grup ilgiliye sunulmuş ve üzerinde tartışılmıştı. Ayrıca katılanlardan projeye ilişkin görüşleri yazılı olarak istenmişti. Aşağıda sunduğum görüşlerimi aynen aktarıyorum: [Bu arada RADİKAL'de 12 Ağustos 2007 günü çıkan "IB"ye ilişkin haber aşağıda, EK'in 3. maddesinin sonundaki önerimi pekiştirmektedir.]

MEB-TTK'nın 'Ortaöğretim Reformu: Ortaöğretim Akış Modeli' taslağı üzerine R. Ömür Akyüz'ün sunduğu görüşler:

Taslağın özünün ortaöğretimin kendi eğitim hedeflerinin sağlanması bakımından yararlı olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Ancak, öngörülen sınavların adları* bir yana bırakılırsa bunların, merkezi olma gereği başka türlü olması gerek kalite gerekse güven ve güvenilirlik bakımından düşünülemeyeceği gibi, sınav MEB tarafından değil, MEB ile işbirliği ile ÖSYM tarafından yapılmalıdır! 'Çoktan seçmeli' olmaları durumunu doğuracağından ortaöğretimin (bir bakıma ilköğretimin de) 'çoktan seçmeli' sınavlarla yüklenmesini sürdürecektir, ama bir önemli farkla: hazırlık ÖSS (ya da OKS) için değil, o sınıfın 'Yıl Sonu Sınavı'na (YSS) ya da 'Lise Bitirme Sınavı'na (LBS) hazırlanmak için olacak, yani öğrencilere verilmesi söz konusu olan eğitimin 'ölçme ve değerlendirilmesi'ne ciddi katkıda bulunacak. Ancak kaçınılmaz bir şekilde bu kez dershaneler kendilerini bu sınavlara uyarlayacaktır. Yine de içeriklerinin müfredatlara bire bir yönelik olması ve belli bir asgari başarı gerektirmesi çok yararlı olur.

Bu gibi çalışmaların olumlu sonuca varmalarını kuvvetle destekleyecek bir diğer husus da yükseköğretime giriş ile ortaöğretimin biçimsel olarak ayrılmasıdır. Çünkü, ortaöğretim bitmeden, yani mezuniyet kesinleşmeden ÖSS'ye girilememesi ve de liselerdeki çeşitliliğin azaltılması gerekir. Bu hususlar aşağıda eklediğim '17. Milli Eğitim Şûra'sı Konu Önerileri'mde açıkça ifade edilmişti. Ayrıca, YÖK'ün de 'Türkiye'nin Yükseköğretim Stratejisi' taslak raporunda öngördüğü önsınavları kaldırarak ya da bir şekilde TTK'nın önerdiği sınavlarla birleştirerek işbirliği yapması şarttır, bu işbirliği olmadan yapılacak düzenlemeler büyük olasılıkla, beklenen iyileşmeye olumsuz etki yapacaktır. Nitekim ortaöğretimin bugünkü sorunları büyük oranda ÖYS'nin 1980'lerde öğrenciye kolaylık olmak amacıyla çeşitlendirilmesinden ileri gelmiştir, hâlâ da çeşitlilik yüzünden ciddi sıkıntılar çekiliyor.

*) 'Olgunluk Sınavı' 1954 ya da 55'te son defa uygulanan ve lise bitirme sınavlarından sonra ve bunlardan ayrı olarak belli derslerin bütün lise müfredatlarını kapsayan, başarı notu 4.5/10 yerine 7/10 olan ve de üniversiteye bunun sonucuna göre girilen bir sınavdı. Taslakta öngörülen sınavlar bundan çok farklı olduklarından bu adın kullanılması hiç yerinde değil. Yukarıda değindiğim YSS ve LBS adları hem fonksiyon hem de anlam bakımından çok daha yerinde olacaktır.

***

EK (17. Milli Eğitim Şûrası için TTK'nın isteği üzerine Yeditepe Üniversitesi adına hazırlamış olduğum konu önerileri)

1. Zorunlu ilköğretim 'yeniden' 5 + 3 şeklinde biçimlendirilmeli. (Bu, çocukların 'oyun yaşından, ergenlik yaşına' kaydırılarak psikolojik sorunları artıran OKS ve LGS benzeri sınavların tekrar daha küçük yaşa alınmasını ve de bu sınavlarla ÖSS ya da benzeri sınavların arasının açılmasını sağlar.)

2. İlköğretim dahil her yıl ve aşamada sınıf geçme/tekrarlama kuralları sıkılaştırılmalıdır.

3. Liselerdeki 'çeşitlilik' kesinlikle azaltılarak 'fen-edebiyat' gibi iki şubeye dönülmelidir. (Okutulan dersler aynı olmalı ve bunların müfredatları birbirlerinden derinlik bakımından yüzde 30-40 yüzde 70-60 gibi farklılık göstermeli. Edebiyat'ın bir alt dalı olarak 'yabancı dil' düşünülebilir; IB'nin üçüncü bir şube olarak resmileştirilmesi ise büyük bir reform olacaktır.)

4. Her aşamada (ilk-orta-lise gibi) "bitirme sınavları" konulmalıdır. (Bunlar, OKS, ÖSS biçiminde olabilir, ama mezun olma ve sınıf geçme için, okunan derslerin her birinde en az yüzde 35-40, sınavın bütününde ise en az yüzde 45-50 gibi bir başarı aranmalıdır.) Sınavı başaramayanların bir sonraki aşamaya geçirilmemesi, özellikle de LBS'yi başaramayanların ÖSS'ye alınmaması sağlanmalıdır.

5. Özellikle ilköğretimde Türkçe kitap okuma alışkanlığının kazandırılması ve pekiştirilmesi. Yabancı dil derslerine 1. sınıf ders niteliği kazandırılması.

Bu girişten sonra başlıktaki soruyu yine soralım: 'Lise mi? ÖSS mi?' Benim yanıtımın 'Lise' olduğu yukarıdakilerden besbelli. Umudum ise herkesin buna katılması. Bu yazımın amacı da bunu aramak. Ancak lise eğitiminden ne amaçlandığı bundan da önemli. Bunu 'Milli Eğitim Temel Kanunu (METK)'nundan al... mak isterdim ama yasada bu sorunun yanıtı yok! Yasayı kelime kelime inceledim, ne ilköğretim ne de ortaöğretim/lise eğitimlerinin amaçları belirtiliyor [http://bilecik.meb.gov.tr/ kanun/1739.htm]. (Bu arada yasanın 17. maddesine de bakılsa iyi olur; böylece değerli meslektaşım Prof. Ali Nesin'in ne denli 'yasadışı' işler yaptığı da ortaya çıkar!)

Lise, kendi amacı olan bir eğitim kurumu mu yoksa ilköğretimden sonra üniversiteye girişi amaçlayan bir hazırlık kurumu mu? Eğer ilkiyse lisenin akılcı düşünme becerileri, sağlam bir doğa bilinci ve ulusal kültür üzerine -yıllardır üniversite öğrencileri değil Dede Korkut'u,

Nasreddin Hoca'yı bile bilmiyorlar- geniş bir dünya kültürü vermeye yönelik kendi ereği olmalıdır. Bu ise ÖSS'den 'koparılmadan' geçekleşemez.

(Ayrıca bakın, Radikal-yorum: 10 Haziran 2005, 19 Mayıs 2004, 3 Kasım 2003

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber