Tohumculuğumuzun önündeki engeller neden aşılamıyor?

Bakanlık ülkesel tohumculuk stratejisini belirleyebiliyor mu? Bitkisel üretimde, yerli tohumculuğun gelişmesine mevzuat nasıl engel oluyor? Araştırmacıların çalışma şartları ve imkanları eşit sağlanabiliyor mu? Tohumculuk sektöründeki kuruluşlar iç sorunlarını neden aşamıyorlar?

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 10 Eylül 2020 09:10, Son Güncelleme : 10 Eylül 2020 07:11
Tohumculuğumuzun önündeki engeller neden aşılamıyor?

Tohumculukta Tarım Şurası kararları uygulanıyor mu?

III. Tarım şurasında, özelde 3 madde ile genelde ise en az 10 madde ile bağlantılı olarak ele alınan tohumculuk konusunda bir an önce eksikliklerin giderilmesi ve doğru bir strateji belirlenmesi gerekirken hala beklemede tutulması düşündürücü!

Ülkemiz şartlarında ıslah edilerek, yerli tohum sektörünün, resmi veya özel bir üyesince Tescil ve Sertifikasyon Müdürlüğünde tescil ettirilerek ticarete konu edilen tohum çeşitleri yerli tohum çeşitleri olarak adlandırılmaktadır. Bitkisel üretimde kendimize yetebilmemiz büyük ölçüde buna bağlıdır.

Yerli tohum ıslah etme ve geliştirme çalışmalarında genellikle Araştırma Enstitüleri ve üniversiteler başı çekmektedir. Son dönemlerde az sayıda özel firma da bu alanda çalışma yapmaya başlamıştır. Tohumculuk sektöründe özel firmaların büyük çoğunluğu dışarıdan yabancı tohum çeşidi getirerek yerli üretime dahil etmeyi tercih etmektedirler. Firmaların bu tercihleri yerli tohum çeşitlerimizin gelişmesinin önündeki engellerin en büyüğüdür. Ancak bu durumun oluşmasında tohumculuk mevzuatı başta olmak üzere birçok önemli etken vardır. Ve bu etkenler doğru kullanılamadığı ve kurgulanamadığı için yerli tohumculuğumuzun ve dolayısıyla tarımımızın gelişmesini engeller hale gelmiştir. Bu engeller aşılmadan tohumculuğun ve dolayısıyla bitkisel üretimin düzene girmesi, tarımın yerli ağırlıklı bir kimlik kazanması ve kendimize yeter olmamız oldukça güçtür.

Yerli tohum çeşitlerinin ve bitkisel üretimin gelişmesinin önündeki engeller

Mevzuat engeli; sık sık gündem edilmesine rağmen gerekli düzenlemelerin bir türlü yapılmadığı, yerli tohumculuğu geliştirmenin lehine kararların yerinde ve zamanında alınmadığı mevzuat konusunda; çiftçilerin veya üreticilerin hala kendi adına tescil yaptıramama karmaşası ve bu kesimin tohumculukta geri planda bırakılması sorunu hala devam etmektedir.

Bu alanda Ziraat mühendislerinin sorumluluklarının ve yetkilerinin kısıtlanması devam etmektedir.

Yabancı tohum çeşidine tescil işleminden önce üretim izni verilmesi handikapı devam etmektedir.

Bitki ıslahçıları arasında haksız rekabeti ve ayrımcılığı körükleyen ıslahçı hakkı uygulaması devam etmektedir.

Tescil ve sertifikasyon kurumundaki uyumsuzluklar ve donanım eksikliği, yönetimsel eksiklikler ve karmaşa, iş ve işlemleri sahiplenmedeki eksiklikler devam etmektedir. Bunun yanında bu kurumlardaki Laboratuarlar ve çalışma ortamları günümüz şartlarına ve ülkenin tohumculuk kapasitesine uygun değildir. Zira 60 yıldır aynı binada her geçen gün artan iş hacmiyle çalışılmaktadır. Bu şartlarda artık kurumun güncel kalibresi bile yapılamamaktadır. Ayrıca tohumculuğu temsil eden bu gibi hassas kurumlarda ve enstitülerde yönetim-personel çekişmesi sürekli teftişlik olmaktadır. Bu kurumların bağlı bulunduğu Genel Müdürlükler kendilerine yansıyan sıradan, basit personel sorunlarını bile çözmekte aciz kalmakta ve hemen çareyi teftişe başvurmakta aramaktadırlar. Böylece sorunlar kişiselleştirilmekte, kurumlar yıpratılmakta, hizmetler aksatılmakta, personel küstürülmekte, performanslar düşmekte, iç çekişme körüklenmekte ve çoğu zaman adalet de ıskalanmaktadır.

Araştırma Enstitüleri ve kısmen üniversiteler sayısal olarak yeni tohum çeşit tesciline zorlanırken kalite ve ülkenin ihtiyaç duyduğu çeşit ıslahı göz ardı edilmektedir. Bazı bitki türlerinde üretime yansımayan onlarca çeşit geliştirilirken, bazı türlerde yabancı çeşide mahkum bir gidişat sürece hakim olmaktadır.

Enstitülerde, teknik ve akademik kuruluşlarda, bu alanda çalışan araştırmacı ve akademisyenler arasında çalışma şartları ve imkanlar dengeli bir şekilde sağlanamamıştır. Bu durum bazı kritik bitkilerdeki çalışmaları olumsuz etkilemektedir. Ve bu kritik bitkilerde ülkenin ihtiyacı sürekli dışarıdan sağlanarak giderilemeye çalışılmaktadır.

Tohumculuk sektöründe söz sahibi karmaşası bir türlü çözülemiyor!

Tohumculuk sektöründe özellikle sivil toplum kuruluşu olarak varlığını sürdüren birlikler, konumlarının ötesinde davranış sergileyerek sektörde zaman zaman düzensizliğe sebep olmaktadırlar. Tohumculuk sektöründe söz sahibi olma karmaşası bu alanda gelişmeye büyük engel teşkil etmektedir. Sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen ve sadece Ankara'da konuşlanmış olan birlik yöneticileri tüm ülkenin tohumculuğunu yönetmek ve yönlendirmek istemektedirler. Tarımsal sivil toplum kuruluşlarında zorunlu üyelik, gönüllü üyeliğin önüne geçtiği sürece ve üyelik aidatı anormal bir şekilde alınmaya devam ettiği sürece sektör bundan zarar görmeye devam edecektir. Bakanlığın bu konuda gerekli iradeyi ortaya koyamaması çiftçinin ve üreticinin performansını olumsuz etkilemektedir.

Yerli firmaların yerli karakteriyle güçlendirilememesi ve illaki yabancı bir desteğe ihtiyaç duyması yerli tohumculuğun önündeki engellerden diğer biridir.

Tarımda ve tohumda strateji belirleme yetkisi kimde?

Tohumculuk sektöründe her kesim strateji belirlemede, kendi belirlediği stratejiyi öne sürmektedir. Her kesimin kendi ticari veya benzeri kaygıları ile oluşturduğu tohum ve tarım stratejilerini ülkesel stratejiler gibi sunması en büyük handikaplardan biridir. Bakanlığın ilgili birimleri bu konuda pasif kalmakta ve üzerine düşen öncülüğü ve yönlendiriciliği gerektiği gibi yapamamaktadır. Bu durumda çiftçi de üretici de karmaşa yaşamaktadır. Çiftçi ve üretici tarımın mevcut gidişini anlayamamakta ve dolayısıyla benimseyememektedir. Görünürde tarımsal teşviklerin dışında ciddi bir tarım stratejisi oluşturulamamaktadır.

Tarım sektörü, Tarım Bakanlığı öncülüğünde, genel olarak üniversitelerden, yerel yönetimlerden ve belli jenerikteki sivil toplum kuruluşlarının dışındaki sivil oluşumlardan gereği gibi faydalanamamakta ve olması gereken ortak çalışmalar yeterince yapılamamaktadır.

Tarım sektörü, bu anlatılanlar ışığında, özeliyle resmisiyle bitkisel üretimin temeli olan tohumculukla ilgili, mevzuattan yerli çeşit ıslahına ve tescilden sertifikasyona kadar tüm tarımsal faaliyetleri kapsayan teknik ve idari sorunları adım adım çözmek ve engelleri aşmak zorundadır. Çünkü tarımın da, hayvancılığın da doğru zeminde gelişmesi buna bağlıdır.

M. Murat GÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber