Tarımda, 6 başlıkta reform önerisi

Bilimsel alanda, tarımsal eğitimde, kaliteli üretimde, yerli tohumculukta, teknik ve uygulama çalışmalarında, kaynakların doğru kullanılmasında, tarımsal işleyişte ve iletişimde, çiftçilerin ve kırsalın desteklenmesinde ve kalkındırılmasında, tarımsal sivil toplum kuruluşlarında, kısacası tarımın her alanda yenilenme ve değişim şart.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 19 Şubat 2021 13:47, Son Güncelleme : 19 Şubat 2021 13:48
Tarımda, 6 başlıkta reform önerisi

Gıdanın ve sağlıklı beslenmenin her geçen gün zorlaştığı, tarımsal üretimin ve kaliteli ürün elde etmenin kritik sürece girdiği dönemlerde yaşıyoruz. Kırsal nüfusun %10'ların altına düştüğü ve dolayısıyla kırsalda çiftçiliğin tarihe karışacağı günlere yaklaşıyoruz. Tarımsal ithalatı istediğimiz seviyede tutamıyoruz. Tarımda üreticiden çok aracılar kazanıyor. Tarımsal işleyişte dağınık, kopuk, verimsiz ve sonuçsuz bir hareketlilik var. Bütün bunların devamında zaten hassas olan tarımımız daha hassas hale gelmektedir. Bu da tarımımızın tepeden tırnağa kararlı bir reforma ihtiyacı olduğunu göstermektedir.

Bilimsel alanda ve tarımsal eğitimde reforma ihtiyaç var

Tarımda, bilimsel çalışmalar ve bilimsel üretim çok durağan ve tekdüze bir vaziyette seyretmektedir. Birçok tarım bilim insanı, yapılmışın tekrarı ile oyalanmakta, projelerde danışmanlıkla yetinmekte, bilimsel makale ve unvansal yaklaşımla kendilerini sınırlandırmaktadır. Toplantılara başkanlık etmek, ilk ve son sözü söyleme konumunda olmakla kendilerini tatmin etmektedirler. Tarımsal araştırmacılar ve akademisyenler alışılmışın dışına çıkmayı, yeniliklere ve yeni fikirlere açık olmayı, genç araştırmacıları desteklemeyi yeterince başaramamaktadırlar. Oturum ve sunumlarda bilimsel tartışma seviyesini tutturamamaktadırlar.

Bilimsel Araştırma kuruluşlarının idarecileri, uhdelerinde bulunan araştırmacıları bir meslektaşı gibi görmeyi başaramamakta, kimisi hasım gibi görmekte, kimisi bir kesimi öne çıkarmakta, kimisi de ben merkezli çalışmaktadır. Bu tutum ve yönetim şekli ülke tarımına ve tarım bilimine getireceği fayda sınırlı kalmaktadır.

Tarımsal proje çalışmalarında hala devam eden, konuları idarenin belirlemesi yöntemi yanlış ve sakıncalıdır. Doğrusu; araştırmacı, uzman olduğu alanla ilgili, ülkenin, bölgenin ve tarım biliminin ihtiyacına göre projesini hazırlamalı ve yetkililere sunmalıdır. Doğrusu budur. İdare, sen şu projeyi hazırla, gel! Derse verimsizliğe ve sonuçsuz çalışmaya kapı aralamış olur. İdarecinin görevi, imkanları araştırıcılara eşit paylaştırmalı ve çalışmalarını kolaylaştırmalıdır. Bugün bu hala sağlanamamıştır. Buradan başlayan sorunlar büyüyerek tarımsal üretime olumsuz etki etmektedir.

Ziraat Meslek Liseleri uzun yıllar önce kapatıldı ve bugün bunun eksikliği daha net görünmektedir.

Ülkemizde bilimsel alanda öne çıkmış ve bilimde liderlik edecek özellikte üniversiteler olduğu halde ziraat bilimi için böyle bilimsel liderlik edecek üniversite yoktur. Ülkemizin en başarılı genç eğitim potansiyeli bu lider üniversiteleri tercih etmektedir. Ziraat fakülteleri bu bakımdan şanssız bir konumdadır. Tarım bilimi alanında liderlik edecek ziraat fakültelerine ihtiyaç vardır.

Tarımda teknik ve uygulama çalışmalarında reforma ihtiyaç var

Tarımsal araştırma ve çalışmalara ayrılan kaynak günün şartlarına göre yeterli değildir. Ayrıca ayrılan kaynakların kullanımı da yeterince sonuç endeksli değildir. Tarımsal araştırma ve geliştirme çalışmalarında, sonuç için, kesin gün ve tarih vermek sakıncalıdır. Çünkü verilen tarihte istenen sonuca ulaşılamamışsa o çalışma çöpe atılmaktadır. Uygulama alanlarında yapılan çalışmalarda ülkenin ihtiyaç duyduğu tarımsal konularda, yeterli uygulama alanı ayrılmalıdır. Uygulama alanlarında maliyeti az olan ön proje çalışmaları çoğaltılmalıdır. Uygulamada iyi giden çalışma ve üretilen ürünün başarısı kişisel görülüp yüceltilmemeli veya kişisel, grupsal kaprislere kurban edilmemelidir. Tarım sektörünün şu anda en büyük handikabı, uygulamalarda kurumsal olarak var olurken, davranışta kişisel ve yetki merkezli davranmaktadır. Her durumda kurumsallıktan vazgeçilmemelidir.

Kaliteli üretimde ve yerli tohumculukta reforma ihtiyaç var

Tarımsal üretim potansiyelimiz, ürün bazında her yıl ciddi değişkenlik göstermektedir. Bu durum bazı ürünlerde yüksek derece ithalata kapı aralarken, bazı ürünlerde üretim fazlalığı ekonomik olarak değerlendirilememektedir. Bu durumda hem çiftçi kaybetmekte hem ülke kaybetmektedir. Bu denge bir türlü sağlanamamaktadır. Tarımsal üretimde güncel, canlı, bölgesel ve ürün bazında üretim planlaması yapmak zorunludur. Ayrıca ürünlerin pazar imkanlarını ve pazara kadar ki sürecini izleyen bir kuruluş yoktur.

Tohumculuk, 15 sene öncenin mantığı ve mevzuatıyla yönetilmektedir. Tohumculuğa büyük seviye atlatacak düşüncesiyle kurulan tohumculuk birlikleri kendi iç hesaplaşmalarının, günlük çıkar ve güç çatışmalarının kurbanı olmaktadırlar. Buna rağmen devletin tarım bakanlığından daha çok yetki, hem de parasal tarafı fazla olan yetki talep etmektedirler. Bunun sakıncaları ve tarımımızın geleceği açısından belirsizliği iyi incelenmelidir. Bu haliyle tohumculuğun sivil ayağı topaldır ve gelecek vadetmemektedir.

Yerli tohum mevzuatı yetersizdir, uygulanabilir değildir. Diğer ilgili mevzuat ve işleyişle bağlantısı doğru kurgulanmamıştır. Hala yerli tohumdan kast edilenin ne olduğu -körün Fil tarifi gibi- farklı algılanmakta ve farklı yorumlanmaktadır.

Tohum geliştirme ve ıslah çalışmaları sınırlı sayıda araştırıcının sırtından gitmektedir. Gereken önem verilmeli ve araştırmacıların lehine düzenleme yapılmalıdır. Yapılacak düzenlemeler de ekonomik gider endişesinin karşılığı daha büyük ekonomik getiri olacaktır. Ziraat fakültelerinin potansiyeline rağmen bu alanda hemen hemen hiç olmamaları düşündürücüdür. Bu alandaki çalışmaların verimsizliğinin nedenleri araştırılmamakta ya da bilinen nedenler dikkate alınmamaktadır. Bu durum ülke dışından yeni tohum çeşidi getirmeyi mecbur kılmaktadır. Bu da bir tür bağımlılık ve ekonomik kayıptır.

Tarımsal sivil toplum kuruluşlarında reforma ihtiyaç var

Tarımın her alanında büyüklü küçüklü tarımsal birlikler, odalar, kooperatifler, vakıflar, dernekler, sendikalar, 15 milyona ulaşan üye sayısıyla devasa bir sivil toplum kuruluşu imparatorluğunu oluşturuyorlar. Ancak gerek devasa bütçeleri ve gerekse imkan ve insan potansiyelleri ile gereken işlevselliği ortaya koyamıyorlar.

Büyük bir kısmı ya da en irileri, mevzuat kanalı ile mecburi üyelikle çiftçi ve üreticinin ödediği aidatlarla garantili varlıklarını devam ettiriyor. Ancak tarımsal işlevsellikleri ve sektöre katkıları tartışmalı konumdan bir türlü kurtulamıyor. Bu halleri ile tarıma katkı sağlamak yerine tarıma yük oluyorlar. Hesabı tahsil etmede, başarıyı büyütmekte ve sahiplenmekte varlar ancak sorumlulukların hesabını vermeyi, bakanlığa ve küçük ölçekli çiftçiler yüklüyorlar.

Tarımsal sivil toplum kuruluşlarında gönüllülük esasının yerini tamamen zorunluluk almış durumdadır. Çiftçi faydasını görse de görmese de birçok Tarımsal STK'ya üye olmak zorunda bırakılmaktadır. Çünkü hemen hemen tüm tarımsal faaliyetler bu üyelikten geçmektedir. Elektrik, su, gaz aboneliği gibi çiftçi her kalem tarımsal faaliyet için ayrı bir tarımsal odaya veya birliğe üye olmak ve aidat ödemek zorunda bırakılmış durumdadır. Çiftçinin, üreticinin tek üyelikte toplanması zaruridir.

Yeterince disipline edilememiş, kişisel güdülerle hareket eden, emekli ziraatçı ve akademik ünvanlı ziraatçı yatağı haline gelen, ülke tarımına katkıdan çok ek gelir elde etme mantıklı, mevzuat kaynaklı ömürlük saltanat mekanları haline gelen, tarıma katkı yerine tarımın sırtında bir yük halini alan tarımsal STK'lar ülke tarımı için köklü bir reformu bekliyor.

Birçok ülkede tarım kooperatifleri başarılı bir şekilde işletilirken neden bizim ülkemizde tarımsal kooperatifçilik bir türlü tutmuyor? Kooperatifçilikle ilgili düzenlemeler çok yetersiz ve ihmal edilmiş durumda. Tarımsal Kooperatifçilik mevzuatı düzenlenmeli, kolaylaştırılmalı, işlevsel alanı genişletilmeli ve teşvik edilmelidir.

Tarımsal işleyişte ve iletişimde reforma ihtiyaç var

Tarımda işleyiş birbirini tamamlayan unsurlardan oluşmaktadır. Tarım sektörünü oluşturan tüm unsurların birbirini etkilediği muhakkaktır. Birçok sektörde olduğu gibi tarımda da bugün yapılması ihmal edilen bir konu yarın daha zorlayarak ve maliyetli olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarımın her kurumunda donanım ve işletim sistemi eksikliğinden çok işleyişteki eksiklik veya verimsizlik genellikle kişisel yetersizlik ve iletişimsizlik kaynaklıdır. Bir kurumda yerinde yapılan bir-iki değişiklikle o kurumda işler birden yoluna giriyorsa bu durum kesinlikle seçim ve tercih sorunudur. Tarımsal işleyişte ve iletişimde yapılacak doğru ve yerinde tercihler tarım sektörünün işlerini kolaylaştıracaktır.

Çiftçilerin ve kırsalın desteklenmesinde ve kalkındırılmasında reforma ihtiyaç var

Kırsalda yaşayan ve tarımla geçimini sağlayan çiftçilerin sosyal ve fiziki ihtiyaçlarının yeterince sağlanamaması, ürettiği ürünleri gerçek değerine satamaması insanları kırsaldan göçe ve tarımdan uzaklaşmaya zorlamaktadır. Bu nedenle de tarımsal destekler, tarımsal üretimden çok insani ihtiyaçlara harcanmaktadır. Bunu normale döndürmek için kırsalda yaşayan ve üreten çiftçiler için eğitim, sosyal yaşam gibi unsurları içeren, sosyal ve fiziki şartlarını düzeltici düzenlemelerin yanında çiftçiye öncelikle girdi destekli düzenlemelerle bütünlük içerisinde gerçekleştirilmelidir. Bu konuda tarımsal STK'ların, eğitim birimlerinin, sosyal faaliyet sorumlularının ve bölgesel kuruluşların sorumluluk alması, etkin ve sürdürülebilir bir şekilde var olmaları, birlikte hareket etmeleri büyük önem arz etmektedir.

Burada anlatılanların çoğu bilinmekte ama kapsamlı ve çözüm odaklı bir şekilde dillendirilmemektedir. Tarımsal alanda reformun gerekliliği ortadadır. Bu reform sınırlı sayıda kişisel gayretlerle, tekdüzeleşmiş tarım mantığıyla, eksik yetkinlikle, tek merkezden anlayışıyla, eğitimi, bilimi, ekonomiyi, sosyal yaşamı, fiziki şartları bağlantılı bir şekilde yeterince dikkate almadan gerçekleşecek bir konu değildir. Tarımla ilgili her birim kendi varlığına ve potansiyeli uygun rolünü doğru oynamak, uygulamadaki zorlukları göğüslemek zorundadır. Ancak böyle bir durumda tarımsal ilerleme ve gelişmeden söz edilebilir.

M. Murat GÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber