AYM'den, doçentlik başvurusunun iptaline dair karar: Önce OHAL Komisyonuna başvurulmalı

OHAL gereğince doçentlik başvurusu iptal edilen başvurucuya Yüksek Mahkemeden ret: Önce kurumuna başvur

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 08 Mart 2021 11:14, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
AYM'den, doçentlik başvurusunun iptaline dair karar: Önce OHAL Komisyonuna başvurulmalı

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı, kamu görevinden çıkartılan ilgilinin ayrıca doçentlik başvurusunun iptal edilmesinin "ilave tedbir" olduğu, 11/11/2020 tarihli ve 7256 sayılı Kanundan sonra "ilave tedbirler için kamu idarelerine başvuru imkanı getirildiği" bu başvuru yapılmadan Anayasa Mahkemesine başvuru yapılamayacağını belirtti.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

KARAR

MEHMET CEVRİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/32097)

Karar Tarihi: 13/1/2021

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, başvurucunun doçentlik müracaatının kamu görevinden ihraç edilmesi gerekçe gösterilerek iptal edilmesinin eğitim hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 22/10/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Olayların yaşandığı tarihte İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinde öğretim görevlisi olan başvurucu, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığına (Kurul) hitaben yazdığı 22/10/2015 tarihli dilekçe ile doçentlik başvurusu yapmıştır. Kurul, doçentlik sınavı başvurusunu değerlendirmiş ve 10/2/2016 tarihinde eser inceleme jürisi oluşturmuştur.

9. Başvurucunun doçentlik müracaatına ilişkin olağan süreç işlemekteyken Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askeri bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmıştır. Darbe teşebbüsüne karşı koyan güvenlik görevlileri ile bu teşebbüse tepki göstermek üzere sokaklara çıkan sivillere uçaklar, helikopterler, tanklar, diğer zırhlı araçlar ve silahlarla saldırılmış; bu saldırılar sonucunda toplam 251 kişi hayatını kaybetmiş; binlerce kişi de yaralanmıştır. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmiştir (darbe teşebbüsüne dair süreç ile FETÖ/PDY'nin yapısına ilişkin detaylı açıklamalar için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-46).

10. Darbe teşebbüsünün bastırılmasının akabinde Bakanlar Kurulu tarafından ülke genelinde 21/7/2016 tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hal (OHAL) ilan edilmesine karar verilmiştir. Üç aylık sürelerle uzatılan OHAL süreci 18/7/2018 tarihinde sona ermiştir (OHAL ilanı, OHAL döneminin gerektirdiği tedbirlere ilişkin detaylı açıklamalar için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 47-66).

11. 15 Temmuz darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY'nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik olarak Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturmalar yürütülmüş ve çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 51; Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No: 2016/23672, 11/01/2018, § 12). Ayrıca OHAL sürecinde kamu görevinden çıkarma tedbirlerinin uygulanmasına da karar verilmiş, bu konuda genel ve soyut normlar ihdas edilerek alınan tedbirlerin yanı sıra kişiler hakkında doğrudan etki doğurucu nitelikte işlemler de tesis edilmiştir (Ayla Demir İşat [GK], B. No: 2018/24245, 8/10/2020, § 17).

12. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca 15/8/2016 tarihinde kararlaştırılan 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname (672 sayılı KHK) 1/9/2016 tarihli ve 29818 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir (anılan KHK, 6/2/2018 tarihli ve 7080 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun ile kanunlaşmıştır.). Anılan KHK ile ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında, kamu personeline ilişkin bazı tedbirlerin alınması amaçlanmıştır.

13. 672 sayılı KHK'nın 2. maddesinde; terör örgütlerine veya devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna Milli Güvenlik Kurulunca (MGK) karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen ve anılan KHK'ya ekli listelerde yer alan kişilerin başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın kamu görevinden çıkarıldığı belirtilmiştir. Başvurucu, anılan KHK gereğince kamu görevinden çıkarılmıştır.

14. Başvurucunun 672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılması sonrasında 2015 yılı Ekim dönemi doçentlik başvurusu 23/1/2017 tarihli ve 683 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (683 sayılı KHK) "Doçentlik başvuruları" kenar başlıklı 4. maddesi gereğince Kurul tarafından 22/2/2017 tarihinde iptal edilmiştir (anılan KHK 6/2/2018 tarihli ve 7085 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun ile kanunlaşmıştır.).

15. Başvurucu, anılan işleme 27/2/2017 tarihinde itiraz etmiştir. Kurul, itiraz başvurusu hakkında yapılacak bir işlemin olmadığını başvurucuya bildirmiştir. Başvurucu 28/3/2017 tarihinde doçentlik başvurusunun iptal edilmesine ilişkin işlem ile bu işleme karşı yapılan itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.

16. Başvurucunun açtığı dava Ankara 5. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) görülmüştür. Mahkeme 11/12/2017 tarihinde; doçentlik başvurusunun iptal edilmesinin 683 sayılı KHK'daki düzenlemeden kaynaklandığını, yürütme organına bu hususta bir yetki tanınmadığını belirtmiş ve kamu görevinden ihraç edilen başvurucunun doçentlik başvurusunun iptal edilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varmıştır.

17. Başvurucu 2/4/2018 tarihinde Mahkeme kararına karşı istinaf talebinde bulunmuştur. İstinaf talebi Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesince (Daire) incelenmiştir. Daire; doçentlik başvurusunun iptali işleminin 683 sayılı KHK'nın 4. maddesindeki düzenleme ile gerçekleştiğini, ilgili maddenin doçentlik başvurusunun iptali konusunda idareye herhangi bir değerlendirme yapma ya da başka yönde işlem kurma olanağı tanınmadığını belirtmiş ve somut olayda idari davaya konu olabilecek bir işlemin bulunmadığı sonucuna varmıştır. Daire anılan gerekçeyle istinaf başvurusuna konu edilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunu ifade etmiş ve istinaf başvurusunun reddine karar vermiştir.

18. Başvurucu, karardan 24/9/2018 tarihinde haberdar olmuş; 22/10/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

19. Bireysel başvuru yapılması sonrasında 11/11/2020 tarihli ve 7256 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 41. maddesiyle, 1/2/2018 tarihli ve 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun ile kanunlaşan 23/1/2017 tarihli ve 685 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye bir madde eklenmiştir. Söz konusu düzenleme ile OHAL kapsamında kabul edilen ve daha sonra kanunlaşan kanun hükmünde kararnamelerde yer alan ilave tedbirlere karşı bir başvuru yolu getirilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

20. 672 sayılı KHK'nın "Kamu personeline ilişkin tedbirler" kenar başlıklı 2. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan;

a) Ekli (1) sayılı listede yer alan kişiler kamu görevinden,

....

başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmıştır. Bu kişilere ayrıca herhangi bir tebligat yapılmaz. Haklarında ayrıca özel kanun hükümlerine göre işlem tesis edilir."

21. 683 sayılı KHK'nın "Doçentlik başvuruları" kenar başlıklı 4. maddesi şöyledir:

"(1) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olması ya da değerlendirilmesi sebebiyle görevden uzaklaştırılan veya haklarında adli soruşturma ya da kovuşturma yapılan doçent adaylarının, görevden uzakta geçirdikleri süre boyunca veya adli soruşturma ya da kovuşturma sonuçlanıncaya kadar doçentlik başvurularına ilişkin işlemler durdurulur. Bunlardan haklarında kamu görevinden çıkarılma veya mahkümiyet kararı verilenlerin doçentlik başvuruları iptal edilir."

22. 685 sayılı KHK'nın "Komisyonun görevleri" kenar başlıklı 2. maddesi şöyledir:

"(1) Komisyon, olağanüstü hal kapsamında doğrudan kanun hükmünde kararnameler ile tesis edilen aşağıdaki işlemler hakkındaki başvuruları değerlendirip karar verir.

a) Kamu görevinden, meslekten veya görev yapılan teşkilattan çıkarma ya da ilişiğin kesilmesi.

b) Öğrencilikle ilişiğin kesilmesi.

c) Dernekler, vakıflar, sendika, federasyon ve konfederasyonlar, özel sağlık kuruluşları, özel öğretim kurumları, vakıf yükseköğretim kurumları, özel radyo ve televizyon kuruluşları, gazete ve dergiler, haber ajansları, yayınevleri ve dağıtım kanallarının kapatılması.

ç) Emekli personelin rütbelerinin alınması.

(2) Olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnamelerle gerçek veya tüzel kişilerin hukuki statülerine ilişkin olarak doğrudan düzenlenen ve birinci fıkra kapsamına girmeyen işlemler de Komisyonun görev alanındadır.

(3) Bu maddede belirtilen işlemlere bağlı olarak olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnamelerde yer alan ilave tedbirler ile kanun yollarının açık olduğu işlemler hakkında ayrıca başvuru yapılamaz."

23. 685 sayılı KHK'nın 2. maddesinin (3) numaralı fıkrasına ilişkin olarak Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararı (ilgili karar için bkz. AYM, E.2018/74, K.2019/92, 24/12/2019) sonrasında anılan hükmün son hali şöyledir:

"(3) Bu maddede belirtilen işlemlere bağlı olarak olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnamelerde yer alan kanun yollarının açık olduğu işlemler hakkında ayrıca başvuru yapılamaz."

24. 7256 sayılı Kanun'un 41. maddesiyle, 685 sayılı KHK'nın Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun olan 7075 sayılı Kanun'a eklenen madde şöyledir:

"İlave tedbirler için başvuru yolu

GEÇİCİ MADDE 4 - (1) Bu Kanunun 2 nci maddesinde belirtilen işlemlere bağlı olarak olağanüstü hal kapsamında kabul edilen kanunlarda yer alan ilave tedbirlere karşı hakkında tedbir uygulanan kişi, kanuni temsilcisi ya da mirasçıları tarafından tedbiri uygulayan veya tedbirle ilgili olan kamu kurum ve kuruluşlarına bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde başvurulur. Kamu kurum ve kuruluşları, başvuru üzerine yapacağı inceleme sonucuna göre en geç altı ay içinde başvurunun reddine veya tedbirin kaldırılmasına karar verir. 15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanununun ek 7 nci maddesi hükmü saklıdır.

(2) Başvuruların incelenmesi ve sonuçlandırılması için kamu kurum ve kuruluşları bünyesinde komisyon kurulabilir.

(3) Kamu kurum ve kuruluşları bu madde kapsamında yapılacak başvuruların sonuçlandırılması için her türlü bilgi ve belgeyi ilgililerden talep edebilir.

(4) Soruşturmanın gizliliğine ve Devlet sırlarına ilişkin ilgili mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla kurum ve kuruluşlar ile yargı mercileri, başvuru kapsamında ihtiyaç duyulan her türlü bilgi ve belgeyi gecikmeksizin başvuru yapılan kamu kurum ve kuruluşlarına göndermek veya yerinde incelenmesine imkan sağlamak zorundadır.

(5) Bu madde kapsamındaki çalışmalarda kamu kurum ve kuruluşlarınca görevlendirilenler, görevlerini yerine getirdikleri sırada edindikleri kamuya, ilgililere ve üçüncü kişilere ait gizlilik taşıyan bilgileri, kişisel verileri, ticari sırları ve bunlara ait belgeleri, bu konuda kanunen yetkili kılınan mercilerden başkasına açıklayamaz, kendilerinin veya üçüncü kişilerin yararına kullanamaz. Bu yükümlülük görevden ayrılmalarından sonra da devam eder.

(6) Bu madde ile olağanüstü hal kapsamında kabul edilen kanunlarda yer alan ilave tedbirlere karşı kamu kurum ve kuruşlarına yapılan başvurular hakkında karar verenlerin görev ve fiillerine ilişkin hukuki, idari, mali ve cezai sorumlulukları hakkında 6755 sayılı Kanunun 37 nci maddesi uygulanır.

(7) Kamu kurum ve kuruluşlarının kararlarına karşı Hakimler ve Savcılar Kurulunca belirlenecek Ankara idare mahkemelerinde iptal davası açılabilir.

(8) Bu madde uyarınca yetkili olmayan kamu kurum ve kuruluşuna yapılan başvurular yetkili olduğu değerlendirilen kamu kurum ve kuruluşuna gönderilir ve durum başvurana bildirilir.

(9) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin ortaya çıkabilecek ihtilafları gidermeye Cumhurbaşkanlığı yetkilidir."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

25. Mahkemenin 13/1/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

26. Başvurucu; doçentliğin bir öğretim kadrosu niteliği taşımasının yanında bilimsel çalışmanın bir aşamasını ifade ettiğini, bilimsel çalışmaların da eğitim hakkı kapsamında kaldığını belirtmiştir. Bundan başka başvurucu; doçentlik başvurusunun iptali sürecinde savunma hakkının alınmadığını, bir terörist olarak damgalandığını, eğitimini devam ettirme imkanından mahrum bırakıldığını ifade etmiş ve kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı ile eğitim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

27. Bakanlık görüşünde; başvurucunun doçentlik başvurusunun iptalinin kamu görevinden ihraç edilmesinden kaynaklandığını, bu nedenle öncelikle başvurucunun kamu görevinden ihraç edilme işlemine karşı Komisyona başvuruda bulunup bulunmadığının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Bundan başka Bakanlık; doçentlik iptalinin ilave tedbir niteliğinde olduğunu, ilave tedbirlere karşı Komisyona başvuru yapılamayacağına dair düzenlemenin Anayasa Mahkemesinin bir kararıyla iptal edildiğini, bu durum karşısında başvurucunun ilave tedbir aleyhine hangi hukuk yollarına başvurduğu hususunda Anayasa Mahkemesini bilgilendirmediğini ifade etmiştir. Bu açıklamalar sonrasında Bakanlık, başvurunun olağan kanun yolları tüketilmeden yapıldığını vurgulamış ve başvurunun bu sebeple kabul edilemez bulunması gerektiğini belirtmiştir.

28. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında, öncelikle başvuru yollarının tüketilmediği iddiası hakkında açıklama yapmış, daha sonra başvurunun esasına ilişkin bazı değerlendirmelerde bulunmuştur. Başvurucu, kamu görevinden çıkarılmasına dair işleme karşı Komisyona başvurduğunu ancak talebinin reddedildiğini belirtmiştir. Bundan başka başvurucu, doçentlik başvurusunun iptaline dair işleme karşı ilgili idareye ve derece mahkemelerine başvurduğunu ancak doçentlik başvurusunun iptalinin KHK ile gerçekleştiği belirtilerek tüm taleplerinin reddedildiğini ifade etmiş ve başvuru yollarını tükettiğinin açık olduğunu savunmuştur. Başvurucu, başvurunun esasına ilişkin olarak ise başvuru formunda belirttiği iddialarını tekrarlamıştır.

B. Değerlendirme

1. Genel İlkeler

29. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:

"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."

30. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."

31. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).

32. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi halinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir hak arama yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun şikayetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 17).

33. Başvuru yollarının tüketilip tüketilmediği, ilke olarak Anayasa Mahkemesine başvurunun yapıldığı tarihteki duruma bakılarak değerlendirilir. Ancak Anayasa Mahkemesi bazı durumlarda bireysel başvuru yapıldıktan sonra oluşturulan yeni başvuru yollarının tüketilmesi gerektiğine de karar verebilir. Özellikle belli bir konudaki yapısal ve sistemik sorunlara çözüm bulmak amacıyla sonradan oluşturulmuş bir yol söz konusu ise ikincillik ilkesi, o konudaki temel hak ve özgürlüklerin ihlali iddialarının -bu yol vasıtasıyla- öncelikle idari ve yargısal makamlarca değerlendirilmesine imkan tanınmasını gerekli kılabilir (Remziye Duman, B. No: 2016/25923, 20/7/2017, § 35).

34. Her halükarda bir başvuru yolunun tüketilmesinin gerekli olması için ulaşılabilir olması, ihlal iddiaları yönünden makul bir başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesine sahip olması gerekir. Belli bir başvuru yolunun soyut olarak belirtilen niteliklere sahip olması yeterli değildir. Bu yolun uygulamada da anılan niteliklere sahip olması ya da en azından sahip olmadığının kanıtlanmamış olması gerekir. Bununla birlikte soyut olarak makul bir başarı sunma kapasitesi bulunan bir yolun uygulamada başarıya ulaşmayacağına dair şüphe, o başvuru yolunun tüketilmemesini haklı kılmaz. Özellikle sonradan oluşturulan ve henüz uygulaması olmayan bir başvuru yolunun bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir (Remziye Duman, § 36; İsmail Şahan, B. No: 2016/54509, 28/11/2019, § 42).

35. Dolayısıyla bireysel başvuru yapıldıktan sonra yeni bir başvuru yolunun oluşturulması halinde Anayasa Mahkemesinin görevi, söz konusu başvuru yolunun düzenleniş şekli itibarıyla ulaşılabilir olup olmadığını, ihlal iddiaları yönünden makul bir başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesine sahip olup olmadığını değerlendirmektir (Sait Orçan, B. No: 2016/29085, 19/7/201, § 37).

2. Somut Olayın Değerlendirilmesi

36. 685 sayılı KHK'nın 2. maddesinde Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonunun görevleri düzenleme altına alınmıştır. Maddenin ilk halinde ilave tedbirlere karşı Komisyona başvuru yapılamayacağı açıkça belirtilmiştir. Doçentlik başvurularının da bir ilave tedbir olduğu hususunda kuşku yoktur. 685 sayılı KHK'nın ilk hali incelendiğinde başvurucu hakkındaki ilave tedbire yönelik Komisyona başvuru yolu olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak Anayasa Mahkemesi bir kararında (E.2018/74, K.2019/92, 24/12/2019) ilave tedbirlere yönelik söz konusu düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olduğuna karar vermiş ve ilave tedbirlere yönelik düzenlemeyi iptal etmiştir. Söz konusu düzenlemenin iptali sonrasında ilave tedbirler için başvuru yolu getiren bir kanuni düzenleme yapılmıştır. 7256 sayılı Kanun'un 41. maddesiyle getirilen düzenlemede ilave tedbirlere yönelik olarak tedbire maruz kalan kişilerin tedbiri uygulayan veya tedbirle ilgili olan kamu kurum ve kuruluşlarına başvurabileceği, kamu kurum ve kuruluşlarının kararlarına karşı da idari yargıda dava açılabileceği düzenlemesi yapılmıştır. Sonradan oluşturulan bu başvuru yolunun ulaşılabilirlik açısından ve başarı şansı sunma, yeterli giderim sağlama kapasitesi yönünden ayrı ayrı ve sırayla incelenmesi gerekir.

a. Ulaşılabilir Olma

37. OHAL kapsamında kabul edilen kanunlarda yer alan ilave tedbirlere karşı hakkında tedbir uygulanan kişiler, kanuni temsilcisi ya da mirasçıları tarafından tedbiri uygulayan veya tedbirle ilgili olan kamu kurum ve kuruluşlarına kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde başvuruda bulunabilecektir. Kişilerin yetkili olmayan kamu kurum ve kuruluşuna başvuru yapmaları durumunda başvurular yetkili olduğu değerlendirilen kamu kurum ve kuruluşuna gönderilecektir. Kamu kurum ve kuruluşlarına başvurulması için başvuranlardan masraf talep edilmesine yönelik bir düzenleme bulunmamaktadır. Diğer yandan 7256 sayılı Kanun, makul bir süre içinde kurum ve kuruluşlara başvurma imkanı da tanımaktadır. Bundan başka kurum ve kuruluşların altı ay içinde başvuruyu sonuçlandırması bir zorunluluk olarak kabul edilmiştir (bkz. § 24).

Dolayısıyla kişileri mali külfet altına sokmaması, yetkili olmayan kamu kurum ve kuruluşlarına yapılan başvuruların yetkili birimlere gönderilmesi düzenlemesini içermesi ve kişilere makul bir süre içinde başvuru imkanı tanıyarak başvuruda kolaylık sağlaması da dikkate alındığında sonradan oluşturulan bu başvuru yolunun ulaşılabilir olmadığı bu aşamada söylenemez (benzer değerlendirmeler için bkz. Remziye Duman, § 39).

b. Başarı Şansı Sunma Kapasitesine Sahip Olma

38. Başvurucunun 672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılması dolayısıyla doçentlik başvurusu iptal edilmiştir. 7256 sayılı Kanun'un 41. maddesinde öngörülen başvuru yolunun 7075 sayılı Kanun ile kanunlaşan 685 sayılı KHK'nın ikinci maddesinde belirtilen işlemlere bağlı olarak gerçekleşen ve OHAL kapsamında kabul edilen kanunlarda yer alan ilave tedbirlere karşı bir başvuru yolu olduğu belirtilmiştir (bkz. § 24). Dolayısıyla doçentlik başvurusunun iptaline ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşların başvuru konusu işlemi inceleme hususunda yetkili olduğu anlaşılmaktadır.

39. Kamu kurum ve kuruluşları inceleme yaparken kendi bünyelerinde bir komisyon kurabilecek, inceleme sürecinde her türlü bilgi ve belgeyi ilgililerden talep edebilecektir. Soruşturmanın gizliliğine ve devlet sırlarına ilişkin ilgili mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla kamu kurum ve kuruluşları ile yargı mercileri, başvuru kapsamında ihtiyaç duyulan her türlü bilgi ve belgeyi gecikmeksizin kamu kurum ve kuruluşlarına göndermek veya yerinde incelenmesine imkan sağlamak zorundadır. Başvurucuların kamu kurum ve kuruluşlarına bilgi/belge sunmasına da bir engel bulunmamaktadır.

40. Kamu kurum ve kuruluşlarının kararlarına karşı yargı yolu açıktır. Başvurucular, haklarındaki kararlara karşı idare mahkemelerinde dava açarak yargı yoluyla da hakkını arayabilir. Kamu kurum ve kuruluşlarının kararları yargı denetimine açık olduğundan anılan kararlara karşı yargı yoluna başvurulduğunda Anayasa'nın 36. maddesi gereği başvuruculara adil yargılanma hakkının tüm güvencelerinin sağlanması gerekir. Bu bağlamda yargılamanın bağımsız ve tarafsız bir mahkemece, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine aykırı olmayacak şekilde hakkaniyete uygun yürütülmesi ve makul sürede sonuçlandırılması anayasal zorunluluktur. Yargılamanın adil yargılanma hakkı kapsamındaki usul güvencelerine uygun yürütülmesi gerektiğinden ve aksine bir düzenleme de bulunmadığından yargılamada potansiyel olarak başvurucuların dosyaya erişmelerine, davaya etkili şekilde katılmalarına, delillerini sunma ve inceletme fırsatına sahip olmalarına engel bir durum bulunmamaktadır.

41. Kamu kurum ve kuruluşlarının başvuru konusu işlemi incelemeye, başvuruyu kabul ederek icra edilebilir bir karar verebilmeye, bilgi/belgelere ulaşma ve incelemeye yetkili olması, başvurucuların kamu kurum ve kuruluşlarına bilgi ve belge sunmalarına engel bir durumun bulunmaması, kararlara karşı yargı yolunun açık olması, bu kapsamda adil yargılanma hakkına ilişkin güvencelerin yargılama sırasında sağlanmasının Anayasa'nın 36. maddesi gereği zorunluluk arz etmesi ve 7256 sayılı Kanun ile bu konuda sınırlama getirilmemiş olması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde söz konusu başvuru yolunun düzenleniş şekli itibarıyla başvuruculara ihlal iddiaları yönünden makul bir başarı şansı sunma kapasitesine sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır (benzer değerlendirmeler için bkz. Remziye Duman, § 44; Sait Orçan, § 44).

c. Yeterli Giderim Sağlama Kapasitesine Sahip Olma

42. Kamu kurum ve kuruluşları başvuru üzerine yapacağı inceleme sonucuna göre en geç altı ay içinde başvurunun reddine veya tedbirin kaldırılmasına karar verecektir. Hakkında ilave tedbir uygulanan kişilerin yaptıkları başvurunun kabulü halinde işin doğası gereği bu kişiler bakımından eski halin iadesi veya bu mümkün olmadığında yeterli giderim imkanının sağlanması gerekecektir.

43. Söz konusu başvuru yolunun ilave tedbirlerin kaldırılmasına imkan tanıması ve tedbirin denetlenmesine ilişkin sürecin hızlı şekilde gerçekleşmesine ilişkin hükümler içermesi nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama kapasitesine de sahip olduğu kanaatine ulaşılmıştır (benzer değerlendirmeler için bkz. Remziye Duman, § 47; Sait Orçan, § 46).

44. Sonuç olarak 7256 sayılı Kanun'un 41. maddesiyle OHAL kapsamında kabul edilen kanunlardan kaynaklı ilave tedbirlere yönelik olarak getirilen ve öncelikle ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına talepte bulunma, daha sonra ise idari yargıda dava açma yolu öngören başvuru yolunun ilk bakışta ulaşılabilir ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesine sahip olduğu anlaşıldığından anılan başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı değerlendirilmiştir.

45. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 13/1/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber