Küresel gücün yeni silahı tohumlar

Tohumlar, günümüzde tarım ürünü olmaktan çıkarak küresel güç mücadelesinin yeni cephanesine dönüştü. Dünya genelinde 60 milyar dolarlık dev bir pazarda tekelleşen çok uluslu şirketler, ülkeleri kendilerine bağımlı hale getiriyor. Global güçler, gıda güvenliği üzerinden stratejik bir rekabet yürütüyor.

Kaynak : Yeni Şafak
Haber Giriş : 14 Ağustos 2025 07:45, Son Güncelleme : 14 Ağustos 2025 07:46
Küresel gücün yeni silahı tohumlar

İsrail ve ABD'nin Orta Doğu'ya yönelik planlarının altında bile Mezopotamya'nın verimli toprakları yatıyor. Farklı cephelerde süren bu savaş, gelecekte kimin gıda zincirini kontrol edeceğini belirleyecek.

Günümüzde küresel güç mücadelesi sadece enerji kaynakları veya askeri teknolojiler üzerinden yürümüyor. Sessizce, ancak stratejik bir şekilde, ülkeler arasındaki rekabetin yeni cephesi tohumlar ve genetik kaynaklar sahasında açıldı. Tohumlar, bir tarım girdisi olmaktan çıkıp ulusal egemenliğin ve küresel jeopolitik dengelerin en kritik unsurlarından biri haline geldi. İklim değişimi, ekilebilir alanların azalması, nüfus ve küresel gıda sektörünün artan talebi nedeniyle tarım yani onun kaynağı olan tohum stratejik bir kaynağa dönüştü. Ülkeler bu alanda sadece ekonomik bir rekabet içinde değil, asıl savaş tohumlara ve bunların ekileceği arazilere yönelik alanda sürüyor. Söz konusu mücadeleye küresel şirketler de dahil olmuş durumda.

60 MİLYAR DOLARLIK DEV PAZAR

Küresel tohum pazarının toplam değeri 60 milyar doların üzerine çıkarken, sektördeki konsolidasyon giderek artıyor. Son yıllarda gerçekleşen büyük birleşme ve satın almalar sonucunda, tohum pazarının büyük bir bölümü üç dev şirketin kontrolüne geçti. Bayer (Monsanto'yu satın aldı), Corteva Agriscience (Dow ve DuPont birleşmesiyle oluştu) ve Syngenta, pazarın en büyük oyuncuları olarak öne çıkıyor. Bu üç şirket, genetiği değiştirilmiş tohumlar ve tarım kimyasalları alanında yaptıkları milyarlarca dolarlık Ar-Ge harcamalarıyla, pazarın yönünü belirliyor.

GLOBAL ŞİRKETLER ÜLKELERİ BAĞIMLI HALE GETİRİYOR

Söz konusu yapılar, patent hakları ve genetik teknoloji üzerindeki tekelci konumlarıyla birçok devleti kendilerine bağımlı hale getiriyor. Söz konusu süreç, gıda güvenliği üzerinde dış baskı ve kırılganlık oluşturarak tohumu siyasi bir araca dönüştürüyor. ABD, Rusya, AB ve Çin gibi büyük ekonomiler, tohum pazarının en büyük oyuncuları arasında yer alıyor.

Tohum savaşları, ülkelerin verimi yüksek, hastalıklara ve iklim değişikliğine dayanıklı yeni çeşitleri geliştirmek için Ar-Ge'ye devasa yatırımlar yapılmasıyla hız kazanıyor. Bu yarış, sadece tarımı geliştirmekle kalmıyor, aynı zamanda rakip ülkelere karşı bir tohum diplomasisi aracı olarak da kullanılıyor.

BUĞDAY PETROLDEN BİLE DEĞERLİ

Rusya'nın Kırım'ı işgalinin ardında Batılı ülkelerin verimli buğday üretiminin olduğu biliniyor. Batılı ülkelerin sonrasındaki sert tepkisinin ardında da yine ABD ve Rusya arasındaki tahıl mücadelesi yatıyor. Çin şu anda kendi iç pazarına yönelik üretim yapsa da Afrika'ya olan ilgisindeki nedenleri arasında yine aynı gerçek var. Bir ülke, ürettiği üstün tohumları diğer ülkelere sunarak onların tarımını ve gıda politikalarını etkileme gücü elde edebiliyor. Tahıl artık sadece bir tarım ürünü değil, uluslararası ilişkilerde askeri teknoloji veya enerji kaynakları kadar stratejik öneme sahip bir unsur. Gelecekte gıda güvenliğinin, bu tohum savaşlarında kimin galip geleceğine bağlı olacağı düşünülüyor.

İsrail ve ABD'nin gözü Mezopotamya tarımında

ABD düşünce kuruluşlarının birçok raporunda, ülkenin Orta Doğu'ya olan ilgisi sadece enerjiyle açıklanmıyor. On binlerce Gazzelliyi katleden İsrail ile sürdürülen stratejik ortaklığın temelinde de özellikle bölgenin verimli toprakları yer alıyor. Ekilebilir arazilerinin azlığının farkında olan İsrail'in yayılmacı politikalarının temelinde Mezopotamya bölgesinin binlerce yıllık kadim tarım mirası olduğu da biliniyor. Özellikle ABD'nin Irak, Suriye ve İran üçgenindeki senaryolarında küresel şirketlerin tohum ve gıda üretimi çıkarlarına hizmet eden amaçlar bulunuyor. ABD'nin Orta Doğu ülkeleriyle yaptığı serbest ticaret anlaşmaları buğday ve tohum gibi tarım ürünlerinin ticaretini serbestleştirerek Amerikan şirketlerinin bölge pazarlarına daha kolay girmesini sağlıyor. Örneğin, Ürdün gibi ülkelerle imzalanan anlaşmalar, ABD merkezli tarım devlerinin tohum sektöründe hakimiyet kurmasına yardımcı oluyor. Bu durum, aynı zamanda ülkenin küresel tarım politikasının bir uzantısı olarak değerlendiriliyor.

Çin tohumda bağımsızlık hedefliyor

Şirketlerin yanı sıra ülkeler de tohum pazarındaki konumlarını güçlendirmek için stratejik adımlar atıyor. ABD, uzun yıllardır genetik teknoloji ve pazar büyüklüğüyle küresel tohum pazarının açık ara lideri konumunda. Yaklaşık 12 milyar doların üzerinde bir pazar büyüklüğüne sahip olan ABD, bu alandaki inovasyon yeteneğiyle dikkat çekiyor. Çin gerek devasa iç pazarının büyüklüğü gerekse tohum ihracatındaki yükselişiyle ABD'yi takipm ediyor. 2,8 milyar dolarlık üretim yanında 10 milyar dolar civarında iç ve dış pazar büyüklüğüne sahip olan Asya devi, yerli firmalarını destekleyerek dışa bağımlılığını azaltmayı hedefliyor.

Türkiye kritik konumda

Türkiye, bu küresel rekabetin hem tarihi hem de stratejik olarak merkezinde yer alıyor. Birçok bitkinin gen merkezlerinden biri olan Türkiye'nin sahip olduğu zengin atalık tohum mirası, modern tohum ıslahı için hayati bir genetik banka işlevi görmüştür. Amerikan buğday tarımının temelini atan "Türkiye Kırmızısı" buğdayı bu durumun en somut örneği. Günümüzde ise Türkiye, bu mirası korumak ve geliştirmek için önemli girişimlerde bulundu. Son 20 yılda sertifikalı yerli tohum üretimi, 145 bin tondan 1,4 milyon tona yükseldi ve yerli çeşitlerin sayısı önemli ölçüde arttı. Bu stratejik hamle, Türkiye'nin dışa bağımlılığını azaltma ve bölgesel bir tohum gücü olma hedefine hizmet ediyor.

Son 25 yılda 10 kat arttı

Uluslararası tohumluk ticareti, son çeyrek yüzyılda önemli artışlar gösterdi Bu süreçte, farklı ekolojilere uygun yeni çeşitler, tohumluk üretiminde ihtisaslaşma ve tohumculuk teknolojisinde sağlanan gelişmeler etkili oldu. 1970-2012 yılları arasında uluslararası tohumluk ticareti 10 kat arttı. Türkiye Tohumcular Birliği'nin (TÜRKTOB) yayınladığı 2024 Sektör Raporu'na göre 1970'li yılların sonunda yaklaşık 1 milyar dolar civarında olan uluslararası tohumluk ticareti, 1980'li yılların ortasından itibaren hızla artmaya başladı. 2012 itibarıyla bu rakam yaklaşık 10,5 milyar dolara ulaştı. Bu artış trendi halen aynı hızda devam ederken, günümüzde dünya tohumluk üretim değeri yaklaşık 60 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Ancak söz konusu tohumların, tarımsal üretimde oluşturduğu katma değer (işlenmiş gıdayla beraber) yüz milyarlarca doları buluyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber