Bütçe Kanununda 'enflasyon halinde maaşa zam maddesi' yer almadı

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 08 Ocak 2009 22:37, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türkiye Kamu Sen, toplu görüşmelerde mutabakat altına alınan konularla ilgili olarak başbakanlık müsteşarı Efkan Ala görüştü. Görüşem sırasında Kamu Sen Başbakan müsteşarına bir rapor sundu.

TC BAŞBAKANLIK MÜSTEŞARLIĞI

1- Kamu İşveren Kurulu ile yetkili kamu görevlileri sendikaları ve bunların bağlı olduğu konfederasyonları arasında yürütülen 7.dönem toplu görüşmeleri 15-30 Ağustos 2008 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Toplu görüşmeler sonucunda, kamu görevlilerine 2009 yılında uygulanacak maaş artışlarıyla mali, sosyal ve özlük hakları konularında mutabakata varılmıştır.

Mutabakat metni hükümlerine uygun olarak, kamu görevlilerine 2009 yılı için uygulanacak zam ve tazminatlar, 2009 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nda değerlendirilmiştir.

Ancak; mutabakat metnine ekli listelerde yer alan diğer konular, aradan dört ay geçmesine rağmen hayata geçirilmemiştir. Kamu çalışanları arasında uzun yıllardır ortaya çıkmış ücret farklılığı ve ücret adaletsizliğinin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak denge tazminatı uygulamasında yapılan son değişiklikler, kendi içinde kurum ve unvan anlamında bir çok adaletsizliği de beraberinde getirmiştir. Bu konuların ?eşit işe eşit ücret? çerçevesinde mutabakata uygun olarak, yetkili sendikalarla müzakere edilmesi ve en kısa zamanda hayata geçirilmesi kamu çalışanları açısından hayati bir önem arz etmektedir.

Toplu görüşmelerin esaslarını da belirleyen 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununun 34. maddesinde, ?mutabakat metni, uygun idarî, icraî ve yasal düzenlemelerin yapılabilmesi için Bakanlar Kuruluna sunulur. Bakanlar Kurulu üç ay içinde mutabakat metni ile ilgili uygun idarî ve icraî düzenlemeleri gerçekleştirir ve kanun tasarılarını Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar.? denmektedir.

Mutabakat metninin imzalanmasının üzerinden 4 aydan fazla süre geçmiş olmasına rağmen, üzerinde anlaşmaya varılan bir çok konunun hala Meclise sunulmamış olması bizleri endişeye sevk etmektedir.

Ayrıca mutabakat metni hükümleri konusunda yapılan taslak çalışmalarda, özelleştirme kapsamındaki kurum ve kuruluşlarda çalışan kamu görevlilerinin sorunlarını gidermek amacıyla konfederasyonumuzca gündeme getirilen, mutabakat metninin 22 ve 23. maddelerinde yer alan ?4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesi gereğince Araştırmacı olarak nakledilecek personelin, görevde yükselme mahiyetinde olmamak kaydıyla atama teklifi yapılacak kamu kurum ve kuruluşlarınca talep edilmesi halinde bu talep çerçevesinde atama yapılabilmesinin mümkün hale getirilmesi için kanuni düzenleme yapılması? ve ?4046 sayılı Kanunun 22. maddesine göre yapılan nakillerde sendika ve şube yönetim kurulu üyelerinin ve atama yapılması istenilen kurumun yazılı talebi halinde, nitelikleri, atama yapılacak kurumlardaki boş kadro durumu dikkate alınarak aynı hizmet kolunda diğer kamu kurum ve kuruluşlarında bir kuruma atanmalarının sağlanması? konularında henüz hiçbir çalışma yapılmadığı görülmektedir. Bunlara ek olarak, mutabakat sağlanan Devlet Personel Başkanlığı bünyesinde ?Kamu Görevlileri Sendikaları Daire Başkanlığı? kurulması konusunda herhangi bir gelişme de olmamıştır.

Bu nedenle hükümetin bir an önce gerekli çalışmaları tamamlayarak, mutabakat metni hükümlerinin tamamını uygulamaya koymasını beklemekteyiz.

2- 29 Ağustos 2008 tarihli mutabakat metni hükümlerine göre, 2009 yılı içinde gerçekleşen enflasyonun kamu görevlilerine sağlanan yüzdelik artışları geçmesi durumunda 6 aylık dönemlerde ortaya çıkacak enflasyon farkının memur maaşlarına yansıtılacağı hükmü bulunmaktadır. Ancak 31.12.2008 tarih ve 27097 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2009 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nda bu konuda Bakanlar Kurulu'na yetki veren bir madde bulunmamaktadır.

Bu durumdan anlaşılan, 2009 yılında enflasyon farkı oluşması durumunda, kamu görevlilerine enflasyon farkı verilmesi için Bakanlar Kurulu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden yetki almamıştır. Buna göre ya 2009 yılında kamu görevlilerine enflasyon farkı ödenmesi düşünülmemektedir ya da bu konu gözardı edilmiştir. Konunun açıklığa kavuşturularak, icraatların mutabakat metnine uygun şekilde gerçekleştirilmesi en büyük temennimizdir.

3- Yine 31.12.2008 tarih ve 27097 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2009 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 21. maddesinin üçüncü fıkrasında, 2008 yılının ikinci altı aylık döneminde TÜFE rakamının %4'ün üstünde gerçekleşmesi durumunda, kamu görevlilerine enflasyon farkı ödeneceği hükme bağlanmıştır. Kamu görevlilerine 2008 yılı için enflasyon farkı ödenmesi konusunda neden %4 oranının baz alındığı tarafımızca anlaşılamamaktadır. Çünkü kamu görevlilerine 2008 yılının ikinci yarısında %2 maaş artışı yapılmıştır. Dolayısı ile enflasyon farkı kriterinin de %2 olarak alınması gerekmektedir. Buna göre kamu görevlilerinin ücretlerine 2009 yılının ocak ayından itibaren %1,8 oranında enflasyon farkı yansıtılması konusunun tarafınızca değerlendirilmesini arz etmekteyiz.

4- Bilindiği gibi 16 Ağustos 2008 tarihli ve 26969 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu Kararında bölge müdürü, bölge müdür yardımcısı, il müdürü, il müdür yardımcısı, daire başkanı, daire başkan yardımcısı, başkan ve müdür kadrolarında görev yapan personel için ek ödeme miktarları belirlenmişti. Ancak teknik hizmetler sınıfına dahil kadrolarda görev yapan personelin ek ödeme oranları, idari kadrolarda görev yapanlardan daha yüksek belirlenince büyük bir adaletsizlik ortaya çıkmıştı. Bu adaletsizlik kısaca beş ayrı uygulamada görülmüştü:

a) Kurumlarda müdür, müdür yardımcısı gibi idareci konumda bulunan personelin ek ödeme oranları, astları durumundaki baş mühendis, mühendis, şehir plancısı gibi görevleri ifa edenlerden daha düşük belirlendiği için idarecilerin maaşları, yetkice daha alt kademelerde bulunan teknik hizmetler sınıfına dahil personelden daha düşük belirlenmişti.

b) Daha önce teknik hizmetler sınıfına dahil kadro ve pozisyonda çalışırken, idari bir göreve gelen personelin maaşları, önceki maaşlarına göre daha düşük hale gelmişti.

c) KİT'lerde çalışan personel, daha önce denge tazminatı uygulamasından yararlanmaktayken bir çok çalışanımız denge tazminatının devamı niteliğinde olan ek ödemeden hiç faydalanamamıştı.

d) Ek ödeme ile ilgili olarak özellikle döner sermayesi olan ve ikramiye ödenen kurumlarda mahsuplaşma sorunu ortaya çıkmıştı.

e) Ek ödemeden faydalanması gerektiği halde faydalanamayan personeller bulunmaktaydı. (Örneğin, SHÇEK'te görev yapan bazı sağlık personeli, Milli Eğitim Bakanlığı'nda ek ders uygulaması nedeniyle ek ödemeden faydalanmayan personel gibi)

Konfederasyonumuzun çabaları; yukarıda zikredilen beş adaletsizliğin de çözüme kavuşturulması ve kamuda üst unvanlarda görev yapan personelin, astlarından daha az maaş almalarının önüne geçilmesine yönelikti.

Ancak yapılan yeni düzenlemeye rağmen, ek ödeme ile ortaya çıkan sorunlar tam anlamıyla çözülemediği gibi yeni sorunlar da gündeme gelmiştir.

Özellikle kamuda Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere KİT'lerde ve bir çok kurumda ek ödeme ile ilgili sorunlar devam etmektedir.

Teknik Hizmetler Sınıfına dahil teknisyen, tekniker gibi kadrolarda görev yapmakta iken, idari kadrolara atananlarla, Genel İdare Hizmetleri sınıfından idari kadrolara atananların ek ödeme oran ve tutarları mahiyetinde çalışan teknik personelden daha düşük olduğu için benzer sorunlar devam edecektir.

Ayrıca bu kararla, Teknik Hizmetler Sınıfından idari kadrolara atananlarla Genel İdare Hizmetleri Sınıfından gelen ve aynı kurumda aynı ünvanı taşıyan idareciler arasında büyük bir maaş farkı ortaya çıkmıştır.

Kısacası; bu karar yalnızca Başmühendis, Mühendis, Mimar, Bölge Plancısı, Şehir Plancısı ve Veteriner Hekim iken, idari bir kadroya atananların ek ödeme sorunlarını çözmüştür.

Bu nedenle ?ek ödeme?den kaynaklı sorunların bir an önce çözüme kavuşturulması için vereceğiniz destek, bizler için son derece önemlidir.

5- Bütün dünya, okyanus ötesinde ortaya çıkan ve önüne gelen tüm ülke ekonomilerini alt üst eden bir krizle sarsılmaktadır. İçinde bulunduğumuz durum, 1929 yılında yaşanan en büyük ekonomik krizden daha vahimdir. Ne yazık ki, Türkiye de bu krizden nasibini almaktadır. Ülkemizin ekonomik krizden çıkması için her kesimin taşın altına elini sokması gerekmektedir.

Son 6 yıldır ülkemiz ekonomisinin kesintisiz büyümesinin temelinde yatan küresel büyüme, tersine dönmüştür. Bu durumda hem likidite ihtiyacının dışarıdan sağlanması hem de ülkemizde üretilen ürünlerin uluslar arası piyasalarda alıcı bulması, geçtiğimiz yıllardaki kadar kolay olmayacaktır. Dolayısı ile dış ticaret hacminde bir daralma yaşanacak bu da şirketlere ve istihdama olumsuz olarak yansıyacaktır. Bu nedenle iç talebin canlı tutulması; daralan dış ticaretin telafisi, şirket faaliyetlerinin sekteye uğramaması ve istihdamın azalmaması için hayati önem taşımaktadır.

Piyasaları üretim ve tüketim kesimi olarak değerlendirdiğimizde, alınan tedbirlerin piyasaların yalnızca üretim tarafına yönelik olduğu görülmektedir. Bu da sosyal tarafı yani tüketici kesimi ihmal eden önlemlerin eksik ve amaca hizmet etmekte yetersiz kaldığını ortaya koymaktadır. Üreticilerin, ürettiklerini satın alacak olan tüketici kesim yani memur, işçi ve emekliler desteklenmediği sürece yapılan tüm çabalar etkisiz kalacaktır. Tüketicilerin geliri artırılmadan, alım gücü yükseltilmeden piyasaların canlandırılması mümkün değildir.

Türkiye Kamu-Sen, bu noktada alınması gereken önlemleri;

a) Ülkemizde üretilen ürünlerin tüketilmesi ve tüm işlemlerde Türk Lirası kullanılması için kampanya başlatılması,

b) Başta memurlar olmak üzere, tüm çalışan ve emeklilere yapılacak kriz iyileştirmesi ile piyasalara nefes aldırılması,

c) Çiftçiler ve KOBİ'ler için sağlanan kolay kredi uygulamasının toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırılması,

d) Benzin, elektrik, doğalgaz ve LPG fiyatlarında indirime gidilmesi,

e) Faizlerin aşağıya çekilerek piyasalara güven aşılanması,

f) İstihdam artışının sağlanması için kamuda boş kadroların doldurularak, kamu görevlisi açığının kapatılması,

g) Kamu görevlilerine ILO standartlarında sendikal haklar tanınarak, toplumsal uzlaşma ve güven ortamının sağlanması olarak sıralamıştır.

Bu doğrultuda; krizin aşılması için kamu görevlilerine derhal kriz iyileştirmesi yapılmasını talep etmekteyiz.

Yukarıda zikredilen konuların hayata geçirilmesi için hassasiyet göstermenizi arz ederiz.

Saygılarımızla

Bircan AKYILDIZ

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber