Tüm yönleriyle Öcalan Dosyası...

Haber Giriş : 12 Mayıs 2005 13:34, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

AİHM'ye giden Öcalan Dosyası hakkında geride kalan onca şehit yakını, gaziler ve Türk halkı mahkemenin sonucunu bekliyordu. Ulusal anlamda da Türk Adaleti'nin almış olduğu kararın yinelenmesi bekleniyordu. Yine de kafalar karışıktı. Bugün AİHM kararı açıkladı. Öcalanın adil yargılanmadığına yönelik 6'ya karşı 11 oyla alındığı bildirilen kararla Öcalan'ı yeniden yargılamak gerekebilir. Kararın açıklanmasından sonra yaşanan kaosun dindirilebilmesi için Türk Adaletine güven konusunda açıklamalar yapılıyor.Bilinen o ki Öcalan'ın kanlı elleri AİHM'nin çeşmesinde de yıkanmış olsa temizlenemeyecek. AİHM 'nin açıkladığı karar hakkında hükümetin, bakanlığın, askerin görüşleri ve Öcalan'ın daha önceki yargılanma sürecini sizler için derledik.


AİHM: Öcalan'ı tekrar yargılayın veya dava dosyasını yeniden açın

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Büyük Dairesi, bugün açıkladığı gerekçeli kararda, terör örgütünün başı Abdullah Öcalan'ın tekrar yargılanmasını veya dava dosyasının yeniden açılmasını tavsiye etti.

Gerekçeli kararda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma hakkının 6'ıncı maddesinin 1'inci fıkrasının ihlal edildiği ifade edildi.

Kararda, bağımsız ve tarafsız mahkeme hakkı ile savunma hakkının ihlal edildği yolundaki görüşün 6'ya karşı 11 oyla alındığı bildirildi.

Gerekçeli kararda, bağımsız ve adil yargılanma hakkıyla ilgili Türkiye'nin ihlalde bulunduğuna yönelik daha önceki davalara atıfta bulunuldu ve bu kararlarda mağdur kişinin tekrar başvuruda bulunması halinde gecikme olmadan yeniden yargılanmasına ilişkin tavsiyelere dikkat çekildi.

AİHM'nin gerekçeli kararında, "Büyük Daire, bu genel yaklaşımı benimsedi" ifadesi kullanıldı. Kararda, terör örgütü başı Öcalan'ın ya yeniden yargılaması ya da dava dosyasının yeniden açılması tavsiye edildi.

Türk diplomatik kaynakları, yeniden yargılanması dışında tekrar dava dosyasının açılması yolundaki tavsiyenin, hukuki süreçte Türkiye'nin işini bir ölçüde daha kolaylaştıracağı yorumunu yapıyorlar.

AİHM'nin kararının, Avrupa Konseyi'nin karar organı Bakanlar Komitesi tarafından ele alınacağına ve son kararı bu komitenin vereceğine dikkati çeken kaynaklar, son durumun bu komitedeki müzakereler sonucunda açıklık kazanacağını kaydettiler.

Bu arada diplomatik kaynaklar, "Öcalan'ın, cezaevinde tecritte bulunmasından dolayı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5'inci maddesinin birinci fıkrasının ihlal edildiği" yolundaki başvurunun mahkeme tarafından reddedilmesinin önemli olduğunu belirtiyorlar.

ŞİMDİ NELER OLACAK?

AİHM'nin Büyük Dairesi'nin terör örgütü başı Abdullah Öcalan'ın adil yargılanmadığı yolunda aldığı karardan sonra Strasbourg'da yeni bir hukuki süreç başlayacak.
Mahkemenin kararı Temmuz ayında büyükelçiler düzeyinde toplanması beklenen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin gündemine gelmeye başlayacak. Buradaki sürecin bir yıl sürmesi bekleniyor.

Terörist Öcalan'ın yeniden yargılanması ya da dava dosyasının yeniden açılmasına ilişkin mahkemenin tavsiyelerini değerlendirecek olan Komite, bu süreçte teröristin "suçsuz olduğunu iddia edip etmediğini ve adil yargılanma ihlalinin mahkeme sonucunu değiştirecek kadar önemli olup olmadığını" gözden geçirecek.

Bakanlar Komitesi'nin, TBMM'de 4. reform paketi onaylanırken özellikle Öcalan davasının yeniden yargılanmaya gerek olmaması için zaman kısıtlaması getirilmesi konusunu tartışmaya açabileceği belirtiliyor.

Temel insan haklarına ilişkin konularda ulusal mevzuat ile uluslararası mevzuatın çakışması halinde uluslararası mevzuata öncelik verileceğine dikkati çeken kaynaklar, bu davada da uluslararası mevzuata uyumun gündeme gelebileceğine işaret ettiler.

AİHM'nin bugün açıkladığı karardan sonra, Öcalan'ın avukatlarının 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yeniden yargılanma talebiyle başvurmaları
bekleniyor.

Böyle bir başvuru halinde ise Türkiye'deki hukuki süreçte çeşitli olasılıkların gündeme gelebileceği belirtiliyor. Mahkemenin başvuruyu ya usülen ya da esastan reddetme ihtimalinin yanı sıra başvuruyu esastan incelemeye alma ihtimali de bulunuyor.

Diplomatik kaynaklar, Ankara'daki hukuki süreçte ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nde önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler ışığında durumun açıklığa kavuşacağını belirtiyor.

11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Anayasa'nın 90. maddesi çerçevesinde, Türk ceza hükümlerinin Avrupa sözleşmeleriyle uyumlu olup olmadığı hakkında Anayasa Mahkemesi'nden görüş isteme ihtimalinin de bulunduğuna işaret ediliyor.

STRASBOURG'DA GÖSTERİ

Öte yandan, AİHM'nin Büyük Dairesi'nin aldığı karardan sonra, PKK terör örgütü yandaşları Strasbourg'da gösteri düzenledi.
AİHM önünde bir grup tarafından düzenlenen gösteri için polisin çok sıkı güvenlik önlemleri aldığı dikkati çekti.


AİHM'in kararından sonra yeni bir hukuki süreç başlıyor

Mahkemenin kararı Temmuz'da büyükelçiler düzeyinde toplanması beklenen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin gündemine gelmeye başlayacak. Buradaki sürecin bir yıl sürmesi bekleniyor.

AİHM'nin Büyük Dairesi'nin terör örgütü başı Abdullah Öcalan'ın adil yargılanmadığı yolunda aldığı karardan sonra Strasbourg'da yeni bir hukuki süreç başlayacak.

Mahkemenin kararı Temmuz'da büyükelçiler düzeyinde toplanması beklenen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin gündemine gelmeye başlayacak. Buradaki sürecin bir yıl sürmesi bekleniyor.

Terörist Öcalan'ın yeniden yargılanması ya da dava dosyasının yeniden açılmasına ilişkin mahkemenin tavsiyelerini değerlendirecek olan Komite, bu süreçte teröristin "suçsuz olduğunu iddia edip etmediğini ve adil yargılanma ihlalinin mahkeme sonucunu değiştirecek kadar önemli olup olmadığını" gözden geçirecek.

Bakanlar Komitesi'nin, TBMM'de 4. reform paketi onaylanırken özellikle Öcalan davasının yeniden yargılanmaya gerek olmaması için zaman kısıtlaması getirilmesi konusunu tartışmaya açabileceği belirtiliyor.

Temel insan haklarına ilişkin konularda ulusal mevzuat ile uluslararası mevzuatın çakışması halinde uluslararası mevzuata öncelik verileceğine dikkati çeken kaynaklar, bu davada da uluslararası mevzuata uyumun gündeme gelebileceğine işaret ettiler.

AİHM'nin bugün açıkladığı karardan sonra, Öcalan'ın avukatlarının 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yeniden yargılanma talebiyle başvurmaları bekleniyor.

Böyle bir başvuru halinde ise Türkiye'deki hukuki süreçte çeşitli olasılıkların gündeme gelebileceği belirtiliyor. Mahkemenin başvuruyu ya usülen ya da esastan reddetme ihtimalinin yanı sıra başvuruyu esastan incelemeye alma ihtimali de bulunuyor.

11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Anayasa'nın 90. maddesi çerçevesinde, Türk ceza hükümlerinin Avrupa sözleşmeleriyle uyumlu olup olmadığı hakkında Anayasa Mahkemesi'nden görüş isteme ihtimalinin de bulunduğuna işaret ediliyor.

Öte yandan, AİHM'nin Büyük Dairesi'nin aldığı karardan sonra, PKK terör örgütü yandaşları Strasbourg'da gösteri düzenledi.


Hükümetin İlk Öcalan Açıklaması : Kararı Türk yargısı verecek

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, AİHM'in Öcalan kararını değerlendirdi. Fırat, "iktidarımızın ve halkımızın bu konudaki görüşü birdir" dedi.

AKP Genel Başkanı Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, AİHM'in Öcalan kararının esasa değil usule ilişkin olduğunun altını çizerek, yeniden yargılama konusunda kararın siyasiler değil, yargı tarafından verileceğini ve yargılamaya kadar olan sürecin bir yılı bulabileceğini söyledi.

AKP Genel Başkanı Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, düzenlediği basın toplantısında AİHM Büyük Dairesi'nin Öcalan ile ilgili önceki kararı onaylayarak adil yargılamanın ihlal edildiği kararını verdiğini kaydetti.

Kararın, esastan değil, usulden bir bozma olduğuna işaret eden Fırat, "Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir ve hukukun gereği neyse yapılacaktır. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve bundan herkes emin olmalıdır. Bu dosya yeniden açılsa da açılmasa da milletin vicdanında kapanmış bir dosyadır. Dünya, bir teröristin dosyasına yeniden bakmak istiyorsa yargı bağımsızdır. Terör üzerinden Türkiye'ye son bir kötülük yapılmasına bu millet izin vermeyecektir" dedi.

Fırat, karar üzerinden provakasyon yapılmasına izin vermeyeceklerini, konunun sadece AKP'nin değil, bütün kurumlarıyla devletin bir meselesi olduğunu, bunun tersine davrananların davranışlarının bedelini ödeyeceğini söyledi.

Fırat, kararın Türkiye'nin AB hedefini ve milli birliğini bozamayacağını da belirtti.

AİHM'in kararının bir sürecin başlangıcı olduğunu ve uzun süreceğini kaydeden Fırat, yeniden yargılama kararı verilmesi halinde bunun başlangıcı için sürecin bir yılı alabileceğini söyledi. Fırat, "AKP olarak bu süreçte siyasi olarak her türlü girişimi yapacağız" dedi. Fırat, AİHM'in kararı doğrultusunda yapılması gerekenlere siyasilerin değil, yargının karar vereceğini, yargının kararı kabul etmeyip yeniden yargılama yapmaması durumunda konunun Avrupa Bakanlar Komitesi'ne gideceğini söyledi. Anayasa'nın 90'ıncı maddesine göre, AİHM'in kararlarının iç hukukun üzerinde olduğunu anımsatan Fırat, yargının kararı kabul ederek yeniden yargılamayı yapabileceğini, bunun tersine bazı yasa değişikliği ihtiyacının ortaya çıkması halinde buna da siyasiler olarak karar vereceklerini söyledi.

Öcalan'a, tazminat ödenmesinin söz konusu olmayacağını ifade eden Fırat, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın Kuzey Irak'tan Türkiye'ye bombalı PKK'lıların sızmasının süreci nasıl etkileyeceğinin sorulması üzerine de güvenlik güçlerinin bu konuda gerekli tecrubeye sahip olduğunu, bu tür girişimleri sonuca ulaşmadan engelleyebildiklerini vurguladı.


Bakan Çiçek: 'AİHM'in kararına sağduyulu bakılmalı'

AİHM'in Öcalan ile ilgili kararının tamamıyla usulle ilgili olduğunu, davanın esasına yönelik bir karar olmadığını kaydeden Çiçek, "Karar, yargılama adil yapıldı, yapılmadı, DGM'lerde askeri hakim bulunsaydı, bulunmasaydı gibi tamamıyla geriye dönük yapılan usulle ilgili tartışmalardan ibarettir" diye konuştu.

Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile ilgili kararına, sağduyulu ve soğukkanlı bakılması gerektiğini belirterek, "Böyle bakarsak, Türkiye üzerinden bir şey elde etmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmemiş oluruz" dedi.

AİHM'in Öcalan ile ilgili kararının tamamıyla usulle ilgili olduğunu, davanın esasına yönelik bir karar olmadığını kaydeden Çiçek, "Karar, yargılama adil yapıldı, yapılmadı, DGM'lerde askeri hakim bulunsaydı, bulunmasaydı gibi tamamıyla geriye dönük yapılan usulle ilgili tartışmalardan ibarettir" diye konuştu.

Kararın "bu fiiller işlenmemiştir" şeklinde yorumlanmaması gerektiğini söyleyen Çiçek, Öcalan'ın yakalandığı 16 Şubat 1999'dan sonra ne yapılması gerekiyorsa yapıldığını anlattı.

Çiçek, şöyle devam etti:

"Devlet, bu noktada üzerine düşen bütün görevleri yerine getirmiştir, bundan sonra da getirmeye devam edecektir. Burada söylemek istediğim şey, vatandaşlarımızda herhangi bir tereddüt hasıl olmamalı. Devlete, devletin kurumlarına, en başta da yargıya güvenmek gerekmektedir. Türkiye, bu neviden olayları geçmişte de yaşadı, başka türlü zorluklarla da karşı karşıya kaldı ama hep soğukkanlı oldu. Sağduyu, halkımızın en büyük hazinesidir, özelliğidir. Bu neviden olayların, engellerin, sıkıntıların üstesinden gelmiştir, bundan sonra da gelecektir. Onun için birbirimize, devletimize, devletin kurumlarına güvenmemiz lazım."

Olaya sağduyulu ve soğukkanlı bakılmasını isteyen Çiçek, "Hiç bir şey dünyanın sonu değil. Bu rahatlık içinde olaya baktığımızda bundan sonraki süreci daha rahat değerlendirip bu olayı gündeme getirerek birileri bir şey elde etmek istiyorsa, Türkiye üzerinden, onların ekmeğine yağ sürmemiş oluruz. Çünkü bu olay sonuç itibariyle terörle bağlantılı bir davadır"dedi.

Olayın hukuki ve siyasi boyutu olduğunu anımsatan Çiçek, "Hiç şüphesiz işin bir hukuki boyutu olacağı için yargımıza da güvenmemiz lazım. Türk yargısı, bugüne kadar bu sınavlardan hep başarıyla çıkmıştır, insanlarımızda bundan sonra en ufak bir tereddüt olmamalı, bu sınavdan da başarı ile çıkar"şeklinde konuştu.

Çiçek: AİHM kararının gerekçelerini görmem gerekir

Adalet Bakanı Cemil Çiçek, AİHM'in terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile ilgili kararının gerekçesini görmeden bir açıklama yapmanın doğru olmayacağını söyledi.


Çiçek, Adalet Bakanlığı'dan ayrılırken, gazetecilerin AİHM'in temyiz niteliğindeki Büyük Dairesi'nin terör örgütü elebaşı Öcalan ile ilgili kararını değerlendirmesini istemeleri üzerine, şöyle konuştu:

"Bu neviden konuları bakanlık çıkışında söylemenin doğru olmadığı kanaatindeyim. Biz bu konuyu devlet olarak, devletin ilgili kurumları ve bakanlıkları olarak başından beri takip ediyoruz. Şimdi çok etraflı değerlendirme için kararı tüm unsurları ile gerekçeleriyle, notasına virgülüne kadar inceleyip ondan sonra daha ayrıntılı bir açıklama yapmamız lazım. Şu an yapacağım değerlendirme hukuki olmaktan daha çok siyasi bir değerlendirme olacaktır." Çiçek, böylesine önemli bir konuda devleti ve hükümeti bağlayıcı yanlış bir açıklama yapmamak için kararın gerekçelerini görmesi gerektiğini belirtti.


Gül: Türk mahkemelerinin şeffaf şekilde karar verdiklerine inanıyoruz

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) terör örgütü başı Abdullah Öcalan'la ilgili aldığı kararın, "anayasa ve taraf olunan uluslararası sözleşmeler dikkate alınarak değerlendirileceğini" söyledi.

Gül, ikili ziyaret için bulunduğu Ukrayna'da gazetecilerin AİHM kararına ilişkin sorularını yanıtladı.

"Sürecin henüz bitmediğini, AİHM kararının Avrupa Konseyi Delegeler Komitesi'nde inceleneceğine" dikkat çeken Gül, kendilerinin bu kararı anayasa ve taraf olunan sözleşmeleri dikkate alarak değerlendireceklerini ve sonucu bekleyeceklerini kaydetti.

Gül, "Hukukun ve demokrasinin üstünlüğüne, Türk mahkemelerinin şeffaf şekilde karar verdiklerine inandıklarını" belirtti.

Gül, Ukrayna Dışişleri Bakanı Boris Tarasyuk ile düzenlediği ortak basın toplantısında, AİHM'nin terör örgütü başı Abdullah Öcalan kararına ilişkin soru üzerine, şunları kaydetti:

"Abdullah Öcalan'ın tüm dünyanın çok iyi bildiği terörist bir organizasyonun başı olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Binlerce masum insanın terör faaliyetlerinden dolayı hayatını nasıl kaybettikleri unutulamaz." Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) aldığı kararın Avrupa Konseyi'ne gideceğini ve sürecin henüz tamamlanmadığına işaret eden Gül, uluslararası sözleşmeler dikkate alınarak konunun değerlendirileceğini ve sonucun bekleneceğini kaydetti.

Gül, şöyle devam etti:

"Bir kez daha belirtmek isterim ki, kendisi en kanlı terörist faaliyetleri organize eden, binlerce insanın hayatını kaybettiği süreci başlatan kişidir. Bunların mesulüdür.
Biz hukukun üstünlüğüne, demokrasinin üstünlüğüne, Türk mahkemelerinin şeffaf şekilde karar verdiklerine inanırız. Henüz süreç bitmemiştir."


Savcı Talat Şalk: 'Öcalan Adil yargılanmıştır'

Abdullah Öcalan'ın davası savcılarından Talat Şalk, AİHM'nin Öcalan'ın "adil yargılanmadığına" ilişkin verdiği kararı değerlendirdi. Şalk, AİHM'nin aldığı karardaki "DGM'de askeri yargıç vardı; avukatlara iddianame eksik ve geç verildi; savunma hakkı kısıtlandı; gözaltı süresi boyunca Öcalan avukatlarıyla görüştürülmedi" gibi gerekçelere katılmadığını açıkladı.

Savcı Şalk, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Öcalan davası devam ederken mahkeme heyetindeki "askeri hakim" yerine "sivil hakim" getirildiğini hatırlatarak, sivil hakim ile mahkemeye devam edildiğini belirtti. Öcalan'ın avukatlarına yeterli süre verilmediği yönünde gerekçeyi de değerlendiren Şalk, "Biz cumhuriyet savcıları olarak 16 Nisan'da iddianameyi, ekleriyle mahkemeye teslim ettik. Ben gayet iyi biliyorum ki mahkemeden Öcalan'ın avukatları iddianameyi de, bütün mahkeme evraklarını da iki gün içerisinde fotokopilerini aldılar. İddianame kendilerine ve avukatlarına tebliğ edildi" dedi. İlk duruşma tarihi olan 31 Mayıs'a kadar Öcalan'ın iddianameyi okuma fırsatının da olduğunu ifade eden Talat Şalk, esas hakkında savunma için avukatlara yeterli sürenin verildiğini kaydetti.

"HÜKÜM YİNE AYNI OLUR"

Türkiye'nin Öcalan'ı yeniden yargılamaya karar vermesinin ardından yaşanacak gelişmeleri de değerlendiren Şalk, "Öcalan yeniden yargılansa aynı şekilde mahkum olur, değişik şekilde bir hüküm çıkmaz" dedi. Bunun için ilgili Avrupa Delegeler Komitesi'nin bunu düşünmesi gerektiğini vurgulayan Şalk, Öcalan'ın Türkiye'de yeniden yargılanmasının Türkiye'de büyük çalkantılara sebep olacağını ve bunu terör örgütünün de kendine göre yorumlayarak büyükşehirlerde gösterilere girişeceğini söyledi. Savcı Şalk, Türkiye'nin delegeler komitesi nezdinde girişimde bulunarak, ülkedeki durumu açık şekilde anlatması gerektiğini ifade etti. Şalk, AİHM'nin gerekçelerine katılmadığını bildirdi ve şunları dedi:

"Biz esas hakkındaki mütalaamızı 8 Haziran'da verdik. Bu tarihten sonra kendilerine 15 gün süre verildi. DGM'de verilebilecek olan son süreydi. Bunu sadece bu süre olarak kabul etmemek lazım, iddianame ve evraklarını aldıklarından itibaren avukatların hazırlanmaya başladıklarını kabul edelim. Yeterli süre kendilerine verildi. İki gün üst üste savunmalarını mahkemede okudular. Daha uzun süre verildiğini kabul edelim, 15 gün değil de 30-45 gün. Neticede her hangi bir değişiklik olmazdı."

"YETERLİ TANIK DİNLENDİ"

Öcalan'ın sorgulamasında, hem de duruşma savcısı olarak bulunduğuna dikkat çeken Şalk, Öcalan'a ilk sorularının "Sen Türkiye birliğini bozmaya yönelik suç işledin. Türkiye toprakları üzerinden ayrı bir devlet kurmak istedin" şeklinde olduğunu, Öcalan'ın yanıtında ise "Evet, doğrudur. PKK örgütünü ben kurdum, eylem emirlerini ben verdim. Amacımız başlangıçta müstakil Kürt devleti kurmaktı.

Sonradan bu amacımızın imkansız olduğunu gördük" dediğini aktardı. Şalk, Öcalan'ın açık bir ikrarının olduğunu ve duruşmanın birinci celsesinde aynı yanıtı "özür dileyerek" yinelediğini ifade etti. Davayı izlemeye gelen AB'nden gelenlerin olduğunu, Avrupa basınında ise mahkemeye ilişkin olumlu yazıların yazıldığını anlatan Şalk, "yeterli tanık dinlemedikleri" yönündeki eleştirileri ise kabul etmediğini bildirdi.

"KARAR TÜRKİYE İÇİN BAĞLAYICI DEĞİL"

Şalk, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)'ne imza atmakla bir takım yükümlülükler altına girdiğini ancak "sanıkların lehine yargılanmanın yenilenmesi" yönünde her hangi bir yükümlülük altına girmediğini söyledi. Savcı Şalk, Türkiye'nin AİHS'nin 41. maddesine göre tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, bunu da yerine getireceğini kaydetti. Şalk, "AB Delegeler Komitesi Türkiye'ye 'tekrar yargıla' yönünde karar verirse bu 'siyasi karar' olur. Türkiye'nin bu kararı da uygulama yükümlülüğü yok" dedi.


Genelkurmay'dan Öcalan kararı yorumu: TSK olarak bu konuda tarafız

Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, AİHM'in terörist başı Abdullah Öcalan'ın yargılanmasıyla ilgili bugün verdiği karara ilişkin, "'Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)binlerce şehit verdi. Binlerce şehit veren bir kurumun, tabii ki bu konuda tarafsız olmasını bekleyemezsiniz. Elbette biz TSK olarak bu konuda tarafız" dedi.

Orgeneral Başbuğ, Harp Akademileri Komutanlığı'nda gerçekleştirilen sempozyuma verilen arada, basın mensuplarının AİHM'in kararına ilişkin soruları üzerine şunları söyledi: "Biz bu konuyla ilgili görüşlerimizi daha önceden belirttik. TSK, terörizmle mücadelede 1984'ten beri 20 yıldır mücadele içinde. Başlangıçtan bugüne kadar TSK, binlerce şehit verdi. Binlerce şehit veren bir kurumun, tabii ki bu konuda tarafsız olmasını bekleyemezsiniz. Elbette biz TSK olarak bu konuda tarafız. TSK, bu mücadelenin içinden 1984'ten 2005'e geldi. Binlerce şehit veren bir kurumun bu konuda, TSK'nın düşüncesini çok net biliyorsunuz, açıklamaya gerek yok. Biz bu konuda tarafız sadece."

C4 PATLAYICILARI

Bir gazetecinin "Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın 'Irak'tan C4 girmesiyle ilgili metropollerde saldırılar beklenebilir' dediğini" söylemesi üzerine Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti:

"Alınan istihbarat bilgilerine göre, Kara Kuvvetleri Komutanı'nın dediği doğru. Elimizdeki bilgiler onu gösteriyor. Son dönemlerde özellikle patlayıcı maddelerin, C4 tipi patlayıcı maddelerin büyük ölçüde girdiğine yönelik bilgiler var. Bu konuda bütün kurumlar, güvenlikle sorumlu bütün kurumların dikkatli olması lazım. Gerekli tedbirleri alması lazım." Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, gazetecilerin "Vatandaşa yönelik uyarınız var mı?" sorusu üzerine de, "Vatandaşlar normal yaşamına devam etsin. Bu, güvenlik kuvvetlerinin sorumluluğudur. Güvenlik kuvvetleri bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da gerekli tedbirleri alacaktır. Bütün halkımız güvenlik kuvvetlerine güvensin" dedi.

1. ORDU KOMUTANI ORGENERAL TOLON'UN AÇIKLAMASI

1. Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon da, AİHM'in kararıyla ilgili olarak, bağımsız Türk adaletinin cezayı verdiğini ve cezanın hala infaz edildiğini vurgulayarak, "Bunu da, Türk halkının vicdani kararına uygun olarak acil bir yargılama sonunda bağımsız mahkemeler tarafından verilmiş bir karar olarak değerlendiriyorum. Kaldı ki TSK, hepimizin dediği gibi taraftır" diye konuştu. Kararın açıklanmasını önemli bulmadığını da belirten Orgeneral Tolon, "cezanın 70 milyonluk Türk halkının ve kamuoyunun vicdanında verildiğini" yineledi.


Org. Büyükanıt: AİHM'in kararı hukuki değil siyasi bir karar

Kara Kuvvetleri Komutanı (KKK) Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), terör örgütü başı Abdullah Öcalan'ın adil yargılanmadığına ilişkin kararını değerlendirirken, bu kararın hukuki değil siyasi bir karar olduğunu belirtti.

Orgeneral Büyükanıt, askeri uçakla Diyarbakır'dan geldiği Malatya'da 2. Ordu Komutanlığı'nı ziyaret etti. 2. Ordu Komutanı Orgeneral Şükrü Sarıışık ile bir süre görüştükten sonra, Vali Osman Derya Kadıoğlu'nu da makamında ziyaret etti. Vali Osman Derya Kadıoğlu, Büyükanıt'a bir tepsi kayısı ve kayısı ürünleri hediye etti.
Büyükanıt da Kadıoğlu'na, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın plaketini verdi.

Valilik çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Büyükanıt, bölge illerine yaptığı ziyaretle ilgili şunları söyledi:

"Bir süreden beri Güneydoğu Anadolu'daki birlikleri geziyoruz.Onların yaz tertiplerine bakıyorum. Çünkü terörle mücadelemiz, bildiğiniz gibi devam ediyor. Bu bela Türkiye'nin başından defedilmediği sürece devam edecek. Bu bakımdan birliklerimizin son durumlarını görüyorum. O kapsamda oradakilerini bitirdim." Büyükanıt, terörle mücadelede değişik bir aşamaya gelindiğini de vurgulayarak, terör örgütünün siyasallaşması ve legalleşme gayretleriyle mücadelenin başladığını kaydetti.

Bu mücadelenin, terörün silahlı mücadele boyutundan daha zor olduğunu anlatan Büyükanıt, çeşitli fırsatları, imkanları kullanarak büyük bir gayretle bir taraftan silahlı mücadele devam ederken, bir taraftan da siyasallaşma, legalleşme gayretlerinin ön plana çıktığını söyledi. Büyüktanıt, şöyle devam etti:

"İki cephede birden, Türkiye Cumhuriyeti varlığını korumak için bölgede ve terörü de defetmek için uğraş vermektedir. Bu konuda hepimiz komutan olarak birliklerimiz, büyük bir moral, güç ve kararlılığa sahip olarak mücadelelerini çok zor koşullarda devam etmektedirler ve devam edeceklerdir. Çünkü bu bizim asker olarak varlığımızın bir delilidir. Hiçbir zaman terörün karşısında Silahlı Kuvvetler en ufak bir zafiyet göstermemiştir. Bugüne kadar göstermediği gibi, bundan sonra da göstermeyecektir."

DIŞ DESTEK

Orgeneral Büyükanıt, terör örgütlerinin dışarıdan destekle varlıklarını sürdürebildiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Burada bir hususu vurgulamak istiyorum. Dünyanın hiçbir yerinde, var olan terör örgütleri eğer dışardan destek almazsa, varlıklarını sürdürememişlerdir. PKK da maalesef bazı dost bildiğimiz ülkelerde dahil olmak üzere yıllardır destek almaya devam etmektedir. Bu da bizi son derece kaygılanmaktadır. Çünkü terör belası, daha önce de ifade etmiştim; veba mikrobu gibidir. Eğer bir kere bunu avucunuza alırsanız, o size de bulaşır. Bugün teröre destek verenler, yarın onun açısını da çekeceklerdir. Bunun örnekleri geçmişte vardır, bundan sonra da var olmaya devam edecektir."

AİHM KARARI

Yaşar Büyükanıt, bir gazetecinin, "AİHM'nin terör örgütü başı Abdullah Öcalan ile ilgili verdiği kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"Ben de kısa süre önce öğrendim. Bunu bana diğer gezilerimde de basın mensupları sordular. Ben şunu söyledim; Biz bu olayda tarafız.

Bize bu şekilde bir şey sorduğunuzda biz cevap veremeyiz. Bizim duygularımızı, düşüncelerimizi zaten biliyorsunuz. Biz tarafız.

Terörle mücadele eden bir kurumuz biz. Dolayısıyla bugün ortaya çıkan sonuç, mutlaka devletin yasal organlarında tartışılacaktır. Orada görüşler bildirilecektir, oradan bir sonuca ulaşılacaktır. Onun için benim şu an bu konuda bir şey söylemem mümkün değildir.

AİHM'nin verdiği kararın hukuki bir boyutu olduğunu düşünmüyorum.

Tamamen siyasi bir karardır. Hukuki bir soruna siyasi bir karar verdiğinizde zaten bir çarpıklık vardır. Durum budur."


Öcalan'ın avukatı: 'Karar olumlu, ancak eksik'

Terör örgütü başı Abdullah Öcalan'ın avukatı Mahmut Şakar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi'nin bugün aldığı kararı, "olumlu, ancak eksik" bulduklarını söyledi.

Şakar, AİHM'deki kararın açıklanmasının ardından Avrupa Parlamentosu'nda basın toplantısı düzenleyerek, AİHM'in aldığı kararla yeniden yargılanma yolunun açılmasını umut ettiğini belirtti. Şakar, terör örgütü başı Öcalan'ın Kenya'dan Türkiye'ye getirilme koşuluna ilişkin yapılan başvurunun reddedilmesini ise kararın "eksik yanı" olarak yorumladı.

Öcalan'ın cezaevindeki koşullarına ilişkin olarak AİHM'e ayrı bir başvuru yaptıklarını ve bu kararın sonucunu beklediklerini ifade eden Şakar, Türkiye'nin, bu konuda terör örgütü başı Öcalan'ı İmralı'da ziyaret eden Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi'nin tavsiyelerine uymasını beklediklerini söyledi.


Öcalan'ın yargı kronolojisi...

Terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan 16 Şubat 1999 tarihinde Kenya'da yakalanarak Türkiye'ye getirildi. Öcalan'ın yargılanmasına 31 Mayıs 1999 tarihinde İmralı Adası'nda başlandı. Abdullah Öcalan 9 duruşma sonunda 29 Haziran'da ölüm cezasına çarptırıldı. Öcalan'ın ölüm cezası daha sonra, müebbet ağır hapse dönüştürüldü.


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde görüş bildirdiği mahkemenin askeri üyesi 7. duruşmada yasa değişikliği sonucu çıkarılarak, yerine sivil üye Mehmet MARAŞ atanmıştı.

30 binin üzerinde kişinin ölümünden sorumlu olan terör örgütünün elebaşı Öcalan'ın 16 Şubat'ta yakalanmasıyla başlayan süreç şöyle gelişti:
Öcalan Kenya'da yakalanıp Türkiye'ye getirildikten sonra İmralı Adası'na konuldu.


Yargılamayı, kapatılan Ankara DGM'nin yapacağı kesinleşince, dönemin Ankara DGM Cumhuriyet Savcıları Talat Şalk, Hamza Keleş ve Nuh Mete Yüksel, İmralı Adası'na giderek, Öcalan'ın ifadesini aldı. Güvenlik güçlerince, 16-21 Şubat tarihleri arasında ifadesine başvurulan Öcalan, daha sonra, savcıların hakkındaki suçlamalara ilişkin yönelttiği soruları yanıtladı.

Öcalan, 23 Şubat'ta, hakkındaki 3 gıyabi tutuklama müzekkeresi Ankara 2 No'lu DGM'nin üyesi Mehmet Maraş tarafından vicahiye çevrilerek, tutuklandı.

Öcalan'ın, Türkiye genelindeki dosyaları, Ankara 2 No'lu DGM'de Med Tv'de yaptığı bir konuşma dolayısıyla hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun "devlet hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırarak, başka bir devlet kurmaya matuf fiil işleme" suçunu düzenleyen ve "vatana ihanet" başlığını taşıyan 125. maddesine göre ölüm cezası istemiyle yargılandığı dava ile birleştirildi.

Öcalan hakkındaki davanın görülmesine 31 Mayıs'ta İmralı Adası'nda başlandı.

Başkan Turgut Okyay, üyeler Hüseyin Eken ve Hakim Albay Abdulkadir Davarcıoğlu'ndan oluşan mahkeme heyetinin karşısına özel olarak hazırlanan salondaki cam bölme içinde çıkarılan Öcalan, ilk duruşmada barış ve kardeşlik için yaşamak istediğini belirtti, şehit yakınlarından özür diledi.

İddia makamında, DGM Cumhuriyet Başsavcısı Cevdet Volkan ile Cumhuriyet Savcısı Talat Şalk yer aldı.

Ankara 2 No'lu DGM, askeri üyelerin DGM'lerden çıkarılmasına ilişkin Anayasa değişikliği tartışmalarını dikkate alarak, Ceza Muhakemeleri Usulu Kanunu'nun 381. maddesinin 2. fıkrası gereğince sivil üyenin duruşmaları başından beri salondan izlemesi için tutanak düzenledi.

Davada, Öcalan ve avukatlarının savunmalarını, müdahil tarafın da iddialarını bildirmesinin ardından, altıncı gün duruşmasında, Cevdet Volkan ve Talat Şalk tarafından hazırlanan esas hakkındaki mütalaa 8 Haziran'da açıklandı. Esas hakkındaki mütalaada, iddianamede olduğu gibi, Öcalan'ın TCK'nın 125. maddesi gereğince cezalandırılması talep edildi.

Ankara 2 No'lu DGM'nin yedek üyesi Mehmet Maraş, Anayasa ve DGM Yasası'nda yapılan değişiklikle askeri üye Hakim Albay Aldülkadir Davarcıoğlu'nun yerine, 23 Haziran'da yapılan 7. duruşmada heyete katıldı. Aynı duruşmada, Abdullah Öcalan, esas hakkındaki savunmasını yapmaya başladı. Öcalan, "Bugüne kadar yapılanların sorumluluğunu taşıdığını, savunmasının hukuki değil, siyasi olduğunu" kaydetti.

Öcalan'ın avukatları, duruşmanın 7. günü öğleden sonra ve 8. günde esas hakkındaki savunmalarını yaptılar. Savunma avukatları, Öcalan'ın, TCK'nın 125. maddesine göre değil, "silahlı çetenin kurucusu olmak" fiilini düzenleyen 168-1. maddesine göre cezalandırılması gerektiğini ileri sürdüler. Avukatlar, bunun gerekçesini de Öcalan'ın, "hiçbir eyleme katılmaması, genel ve soyut talimatlar vermesi, bunun da örgüt liderliğinin doğal sonucu olması" olduğunu öne sürdüler. Öcalan hakkında "ceza indirimini" öngören TCK'nın 59. maddesinin de uygulanmasını talep eden avukatlar, savunmalarını 24 Haziran Perşembe günü tamamladı.

Ankara 2 No'lu DGM Heyeti, dosyanın incelenip kararın açıklanması için duruşmayı 29 Haziran 1999 Salı gününe bıraktı.

Ankara 2 No'lu DGM'nin Başkanı Turgut Okyay, 29 Haziran 1999 Salı günü yapılan karar duruşmasında, terör örgütü elebaşı Öcalan'ın TCK'nın 125. maddesine göre oybirliği ile ölüm cezasına çarptırıldığını açıkladı.

Resen de temyize tabi olan hüküm, Öcalan'ın avukatları tarafından da temyiz edildi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, temyiz istemine ilişkin olarak hazırladığı tebliğnamede, Öcalan hakkında verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek, onanmasını istedi.

Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, davanın temyiz duruşmasını 7 Ekim Perşembe günü olarak belirledi. Öcalan'ın avukatları mazeret bildirince temyiz duruşması, "kesin süre" verilerek 21 Ekim Perşembe gününe ertelendi. Öcalan'ın avukatları, bu duruşmada usul ve esasa ilişkin temyiz gerekçelerini dile getirdi, müvekkilerinin kaleme aldığı 30 sayfalık savunmasını okudu.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, savunmaların ardından kararın 25 Kasım Perşembe günü açıklanacağını bildirdi. 9. Ceza Dairesi, ölüm cezasını oybirliğiyle onamasının ardından, dosyayı yerel mahkemeye gönderdi.

Öcalan'ın avukatları da infazın durdurulması istemiyle AİHM'e başvurdu.

Yerel mahkemenin, dosyayı, TBMM Başkanlığı'na iletilmek üzere gönderdiği Adalet Bakanlığı, dosyayı Başbakanlık'a ulaştırdı.

Dosyanın, Başbakanlık'ta bulunduğu süre içinde ölüm cezasının kaldırılmasına ilişkin düzenleme yapıldı.

Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü, 19 Eylül 2002 tarihinde ölüm cezasına hükümlü Öcalan hakkındaki dava dosyasını, 4771 Sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un Geçici 1. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere yerel mahkemeye iade etti.

Ankara 2 No'lu DGM de, Abdullah Öcalan'ın ölüm cezasını, müebbet ağır hapse çevirdi.

Öcalan'ın avukatları, adil yargılama hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle de AİHM'e başvurmuştu.


Öcalan, 1999'daki savunmasını yineleyecek

Abdullah Öcalan, tarihi fırsat olarak değerlendirdiği yeniden yargılama sürecinde 1999'daki savunmasını yenileyeceğini bildirdi.

Abdullah Öcalan, avukatlarıyla yaptığı görüşmede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin hakkında vereceği yeniden yargılama yönündeki karar konusunda geniş değerlendirmelerde bulundu.

KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜNDE TARİHİ FIRSAT

Yeniden yargılamanın sadece kendisini ilgilendiren bir durum olmadığını söyleyen Öcalan, yargılanmanın Kürt sorunun çözümünde tarihi bir fırsat olacağını ifade etti. Öcalan, "Davayı Kürt sorunun demokratik çözümü için bir araç yapmak istiyoruz" dedi.

1999'DAKİ TAVRIMDA ISRARLI OLACAĞIM

Öcalan, olası bir yeniden yargılamanın Kürt sorununun çözümü konusunda bir platform haline getirme düşüncesinde olduğunu belirtti. Öcalan, 1999'daki savunmasını tekrarlayacağını bildirdi.

Öcalan, AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne karşı siyasi bir direniş gösterilmesi önerisini de değerlendirirken, "Bu tamamiyle sorumsuzca bir öneridir" dedi. Öcalan, "Sürecin önüne geçmeyecekler" diye konuştu.

 

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber